Uğur Dündar’ın HÜRRİYET’in manşetine taşıdığı “Testis skandalı” haberini hatırladınız mı? Hani, başörtülü iki hanım radyolog bir gencin testis röntgenini çekmemiş, falan, filan. YENİ ŞAFAK, iddianın asılsızlığını ortaya koydu. Sağlık Bakanlığı yalanladı. Biz de bu köşede, iki hafta medyatik infazı dilimize doladık.
Ama Ertuğrul Özkök geri adım atmadı. “Peruklu” iki radyolog hanım yüzünden bir gencin testisini kaybettiğini iddia edip durdu, hesap sordu. Sonunda, haberin şişirme olduğu ortaya çıktı. Ertuğrul Özkök geçen hafta bakın ne yazdı:
“...Müfettişler gerçekten iyi bir soruşturma yaptılar ve şu sonuçlara ulaştılar: İki kadın görevlinin bir kusuru yoktu. Başhekim, iki kadın radyoluğun o gün görevli olmadıklarını söylemişti. Biri görevdeymiş ancak kendisinden çekim istenmemiş. Öteki ise görevde değilmiş. Bu sonuçtan sonra bize yapılacak tek şey kalıyor. İki kadın görevliden özür dilemek. Onu da kamuoyunun önünde açıkça yapıyorum.”
Ertuğrul Bey, “bir yanlış yaptıklarında özür dilemek ve düzeltmekten hiç gocunmazmış ve mesleğimizde kimse bu konuda onun kadar bonkör değilmiş.” Breh, breh, breh! Sen yanlışı manşetten patlat, hiç günahı olmayan iki görevliyi, “başörtülü, peruklu, bir gencin hayatını kararttılar” diye 70 milyona teşhir et, sonra gerçek ortaya çıkınca, “ne yapalım özür diliyorum” de, işin içinden çık. Peki o iki hanımın duyguları, ailelerinin katlanmak zorunda kaldığı sıkıntılar, çocuklarının okullarında uğradığı istiskaller?
Özkök, bunlardan dolayı bir üzüntü duydu mu acaba? Duymadığı belli. Çünkü, bu yazısı çıkınca Uğur Dündar aramış ve “Keşke benim görüşümü de alsaydın” demiş. Özkök, “Kendi sorumluluğu çerçevesinde bir değerlendirme yaptığı için aramaya gerek duymamış.” Ardından sanki, başka türlü düşünen varmış gibi Dündar’ın gazeteciliğini övdü, “O nedenle üzülecek bir şey yok” diye ağzından kaçırdı. Oysa, HÜRRİYET gibi bir gazetenin şef editöründen, böyle bir hata yüzünden çok üzülmesi beklenirdi, çok.
Bugün, 5.2.2007
|