Click Here!
      "Gerçekten" haber verir 22 Ocak 2007

Eski tarihli sayılar

Görüş, teklif ve
eleştirilerinizi
[email protected]
adresine bekliyoruz.
 

Haberler

 

Bu gençler eğitim sisteminin ürünü

Memur Sendikaları Konfederasyonu’na (Memur-Sen) bağlı Eğitimciler Birliği Sendikası (Eğitim Bir-Sen) Genel Başkanı Ahmet Gündoğdu, ‘’Gençlerimizin kolay kullanılabilir olmasının arkasındaki sebepleri hem eğitim, hem de demokratikleşme süreci olarak masaya yatırmalıyız’’ dedi.

Gündoğdu, sendikasının Kocaeli Şubesi Genişletilmiş Divan toplantısında, eğitim sisteminin eleyen yapısının, OKS ve ÖSS’yi amaç haline dönüştürdüğünü ileri sürdü.

Gençliğin sistemden olumsuz etkilendiğini kaydeden Gündoğdu, Hrant Dink cinayetinin, demokratikleşmenin Türkiye’de nasıl kesintiye uğratılmak istendiğinin ve eğitim sisteminin nasıl bir gençlik yetiştirdiğinin en somut örneği olduğunu söyledi.

Trabzon’daki rahip cinayetiyle başlayan, Danıştaya yapılan saldırıyla devam eden sürecin, eğitim sisteminin masaya yatırılması gerektiğinin göstergesi olduğunu ifade eden Gündoğdu, şöyle devam etti: ’’Gençlerimizin kolay kullanılabilir olmasının arkasındaki sebepleri hem eğitim, hem de demokratikleşme süreci olarak masaya yatırmalıyız. Saldırıyı düzenleyen ve düzenletenlerin esas hedefinin Türkiye’nin huzuru olduğu, Türkiye’de taşların yerine oturmasından rahatsızlık duyanların ekmeğine yağ sürdüğü ve gençlerimizin kolay aldatılabilir olduğu gerçeğini görüp, bu gerçeklerle yüzleşmek gerekir. Alkol, uyuşturucu, satanizm, misyonerlik neredeyse ilköğretimin birinci kademelerine kadar inmiş durumda. Devlet, hükümet ve sivil toplum kuruluşları olarak şiddetin sonuçları yerine açıklama yapmaktansa, sebepleri ve bataklığı kurutma yönünde çözüm önerileri hazırlamalıyız.’’

Sosyal devletin, vatandaşlarının can güvenliği sağlama zorunluluğu bulunduğunu anımsatan Gündoğdu, şunları kaydetti: ‘’Dink’in can güvenliğini sağlayamadığımız için sınıfta kaldık. Ancak katil zanlısının bir an evvel yakalanması tek tesellimiz oldu. Katil zanlısının yakalanmasında gösterilen beceri, katliam öncesi de gösterilmeliydi. Umarım, bu kurşun, barışa ve huzura sıkılan son kurşun olur.’’

Gündoğdu, sendika olarak Türkiye Büyük Millet Meclisinin Şiddet Araştırma Komisyonu’na 59 maddeden oluşan çözüm önerileri sunduklarını, kendileriyle birlikte diğer kurum ve kuruluşların da bu yönde kararlılık göstermesi gerektiğini sözlerine ekledi.

/ KOCAELİ

22.01.2007


 

Hedef gösterilmişti

TCK 301’den yargılanan ve aldığı ceza Yargıtay Ceza Daireleri Genel Kurulu tarafından onaylanan Agos gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Hrant Dink, bu süreçte bazı ulusalcı çevrelerin boy hedefi olmuş ve tehditlerine maruz kalmıştı. Hakkında 301’den dâvâ açılmasıyla sonuçlanan girişimler de, Orhan Pamuk ve Elif Şafak örneklerinde görüldüğü gibi, “ulusalcı” eylemleriyle öne çıkan avukatlarca gerçekleştirilmişti.

Bu bir 301 cinayeti

Hrant Dink’in böyle bir sürecin neticesinde suikaste kurban gitmesi bu yönüyle bir “301 cinayeti” olarak yorumlanırken, maddenin bu haliyle var olmaya ve uygulanmaya devam etmesinin, benzer olayların tekrarına elverişli bir ortam oluşturacağına dikkat çekilerek, başka hiçbir gerekçe olmasa bile, sırf bu sebeple 301’in bir an önce yürürlükten kaldırılmasının mutlak ve kaçınılmaz bir zaruret olduğu vurgulanıyor.

22.01.2007


 

AB’nin kapıları Türkiye’ye açık

AB Komisyonu Başkan Yardımcısı Günter Verheugen, Aralık ayında yaşanan krizin sonuçları pozitife doğru gittiğini belirterek "AB için çok açık ve nettir ki; AB’ye giriş kapıları, Türkiye için açıktır’’ dedi.

Merkez Osmangazi ilçe Belediyesi’nin davetlisi olarak geldiği Bursa’da, onuruna verilen akşam yemeğine katılan Verheugen, gazetecilerin sorularını cevapladı. Verheugen, bir soru üzerine AB olarak bunun farkında olduklarını, Türk halkının olaylara çok çabuk reaksiyon gösterdiğini kaydetti.AB’den gelen tepkiler olumlu olması halinde Türk halkının da bunu çok çabuk algıladığını, AB’den birinin, ‘’Türkiye AB’ye alınmasın’’ dediğinde de, Türk halkının hemen negatif reaksiyon gösterdiğini savunan Verheugen, şunları söyledi:

‘’Onlar bilirler ki, benim de bildiğim gibi, Türk milleti çok gururlu bir millet. Eğer bunu aşağı düşürürseniz halk hemen reaksiyon gösteriyor. Şunu her iki taraf da iyi bilmedir ki; Türkiye’nin AB’ye girmesi tarihsel bir süreçle bağlantılı, tarihsel bir öneme haizdir. Bu yüzden de Türkiye AB’ye girecektir. Bu, uzun bir yoldur. Daha çok yollar var. Türk halkının ev ödevlerinin tamamının bittiğine katılmıyorum. Türk tarafının da yapması gereken çok şeyler var. Ama ileriye doğru gidiyor. Biz bu hedefi yakalayacağız, bir gün orada olacağız.’’ Verheugen, bir gazetecinin Kıbrıs sorunu hakkındaki görüşlerini sorması üzerine, Kıbrıs Rum kesiminin AB üyesi olduğunu hatırlatarak, şöyle konuştu:

‘’Türkiye de AB’ye girme sürecine geldiğinde Kıbrıs ile ilgili sorunları aşılacaktır. Bu gerçekten çok zor ve sıkıntılı bir yoldur. Ben bu işi bütün boyutlarıyla tanıyan, bilen insanlardan biriyim. Yeni bir yol, yeni bir sistem bulacağız. Birleşmiş Milletler (BM) ile birlikte yeni bir çözüm stratejisi bulacağız. Ve bu kez zannediyorum başaracağız. Kıbrıs meselesi ile ilgili mutlak bir çözüme ulaşılacaktır. Bugün AB’nin Kıbrıs’ta karşı karşıya olduğu durum, AB genel konseptine uymamaktadır. Ama çözülecektir. Geçen Aralık ayında bir kriz oluştuğunu sizler de biliyorsunuz. Bu krizin sonuçları tahmin ettiğim gibi pozitife doğru gitmektedir. AB için çok açık ve nettir ki; AB’ye giriş kapıları, Türkiye için açıktır.’’

/ BURSA

22.01.2007


 

Ağrı 5’le sarsıldı

Ağrı’da merkez üssü Tutak ilçesi olan 5.0 büyüklüğünde deprem meydana geldi. Boğaziçi Üniversitesi Kandilli Rasathanesi ve Deprem Araştırma Enstitüsünden alınan bilgiye göre, saat 09.38’de merkez üssü Tutak ilçesi olan 5.0 büyüklüğünde, orta şiddetli deprem kaydedildi.

Ağrı merkez ve diğer ilçelerinde de hissedilen deprem sonrasında evlerinden dışarı çıkan vatandaşlar, panik yaşadı. Yetkililer, yerin 3.1 kilometre derinliğinde kaydedilen depremde can ve mal kaybının olup olmadığı yönündeki araştırmaların sürdürüldüğünü bildirdirirken Ağrı Valisi Halil İbrahim Akpınar, ilk belirlemelere göre, depremde can kaybı olmadığını söyledi. Vali Akpınar, yaptığı açıklamada, merkez üssü Tutak ilçesi olan 5.0 büyüklüğündeki depremden sonra ilçe merkezi ve köylerde araştırmaların başlatıldığını, kendilerine ilk ulaşan bilgilere göre can kaybının yaşanmadığı depremde, bazı ev ve iş yerlerinde hasarın oluştuğunu bildirdi.

Tutak Belediye Başkanı Bülent Osman Ağaoğlu ise deprem nedeniyle Taşbudak, Yukarı Köşk ve Çobanova köylerindeki bazı evlerde çatlaklar oluştuğunu belirtti. Alınan bilgiye göre 5 köydeki evlerde hasar oluştu.

/ AĞRI

22.01.2007


 

Karne haftası

İlköğretim ve ortaöğretim okullarında okuyan yaklaşık 14 milyon öğrenci ile 600 bine yakın öğretmen, yarıyıl tatiline çıkmaya hazırlanıyor.

2006-2007 eğitim-öğretim yılının ilk dönemi, 26 Ocak 2007 Cuma günü sona erecek. Örgün eğitim kurumlarında öğrenim gören öğrenciler, ilk yarıyıldaki çalışmalarının karşılığı olan karnelerini alacak ve yaklaşık 2 haftalık yarıyıl tatiline çıkacaklar. Eğitim-öğretim yılının ikinci yarısı, 12 Şubat 2007 Pazartesi günü başlayacak. Öğrenciler 19 Haziran 2007 Salı günü karne alacaklar ve 3 aylık yaz tatili başlayacak. 2007-2008 eğitim-öğretim yılının, 17 Eylül 2007’de başlaması planlanıyor.

/ ANKARA

22.01.2007


 

TV şovlarıyla bir şey öğretemeyiz

Aydın Valisi Mustafa Malay, çocuklara öğretilmesi gereken ilk şeyin ülkenin geçmişi olduğunu belirterek “Büyük bir unutkanlık içerisindeyiz. Televizyonlardaki şov programlarıyla çocuklarımıza bir şey öğretemeyiz” dedi.

Çocuklarımıza öğretmemiz gereken en başta gelen şeyin tarihimiz ve geçmişimiz olduğunu anlatan Vali Mustafa Malay, Aydın’da yerel Bakış Gazetesi tarafından düzenlenen “Sırlar Dünyasına Yolculuk” isimli gecede bir konuşma yaptı. Aydın Atatürk Spor Salonu’nda konuşan Malay, ülkenin her karışında atalarımızdan kalma büyük eserler bulunduğuna dikkat çekti.

Gelinen noktada herkesin kendisini sorgulamasını isteyen Malay, “Bizden sonrakilere biz ne bırakabileceğiz?” diye herkesin kendisiyle hesaplaşması gerektiğine dikkat çekti.

/ AYDIN

22.01.2007


 

Ankara’da yasağa karşı 50. eylem

Ankara İnanç Özgürlüğü Platformu 50. eylemini gerçekleştirdi. 50 haftadır düzenlediği eylemlerle başörtüsü yasağına dikkat çeken Platform, aynı zamanda yaptığı basın açıklamalarında da güncel olaylara ilişkin görüşlerini de dile getiriyor.

Eylemde platform adına basın bildirisini bu hafta İHH Ankara Sorumlusu Mustafa Sinan okudu. Mustafa Sinan, “Türkiye’de YÖK’ün uyguladığı yasak ve hükümetin seyretmesi de demokrasi için. Hep demokrasi adına” dedi.

Bugüne kadar hep inanca saygıyı ve ifade özgürlüğünü savunduklarını ifade eden Mustafa Sinan, şöyle devam etti: "Şiddete başvurmaksızın her türlü ifadenin, kendi görüşlerimize aykırı bile olsa ifade edilmesini savunduk. İçerisinde bulunduğumuz süreç içerisinde Türk vatandaşı bir Ermeni gazeteci olan Hrant Dink’e sıkılan kurşunlar Türkiye huzuruna ve barışına sıkılmıştır. Bu olayı esefle kınıyor ve tel'in ediyoruz. 50 haftadır Ankara İnanç Özgürlüğü Platformu olarak mazlumların sesi olmaya ve zalimlere karşı çıkmaya çalıştık.”

Öte yandan Kocaelinde 92'nci, Sakarya'da ise 71'nci başörtüsüne özgürlük eylemleri gerçekleştirildi.

YENİ ASYA / ANKARA

22.01.2007


 

Sağlık-İş’in eğitim bursu 3 trilyonu aştı

Türkiye Sağlık İşçileri Sendikası, eğitim öğretime yaptığı katkıları sürdürmeye devam ediyor. Üyelerinin eğitim gören çocuklarına her yıl yardım yapan Sendika, bu kapsamda Ankara’daki üyelerinin ilköğretim ve lisede okuyan 385 çocuğuna yardımlarını törenle teslim etti.

Yardım töreninde konuşan Genel Başkan Mustafa Başoğlu, bu yıl yedincisi yapılan eğitim yardımlarından sırf sendikaya üye olan işçilerin çocuklarına yapılan yardımların 3 trilyon lirayı geçtiğini açıkladı.

Başoğlu, bugüne kadar İlköğretimde okuyan 24 bin 600, lisede okuyan 10 bin 750, yüksekokulda okuyan 5 bin 195 öğrenciye yardım yaptıklarını bildirdi.

Son zamanlarda öğrencilerin şiddet, madde bağımlılığı ve zararlı alışkanlıklarla karşı karşıya bulunduklarını ifade eden Başoğlu, “Türkiye’nin geleceği iyi eğitilmiş, sağlık yönünden iyi korunmuş çocuklarımıza bağlıdır. Türkiye geleceğini güvence altına almak istiyorsa, çocukları ile daha çok ilgilenmek zorundadır” dedi.

Recep GÖREN / ANKARA

22.01.2007


 

KTTO’dan Almanya’ya haksızlığa son verin çağrısı

Kıbrıs Türk Ticaret Odası Başkanı (KTTO) Erdil Nami, Avrupa Birliği (AB) Dönem Başkanı Almanya’nın Dışişleri Bakanı Frank Walter Steinmeier’e bir mektup göndererek, Doğrudan Ticaret Tüzüğüyle ilgili olarak, ‘’Kıbrıslı Türklerin ticaret kapısını açın’’ çağrısı yaptı.

KTTO’dan verilen bilgiye göre, Oda Başkanı Erdil Nami, AB Dönem Başkanı Almanya’dan, Kıbrıslı Türklerin ticaret kapısının açılması için gayret sarf etmesini istedi.

Erdil Nami, Almanya Dışişleri Bakanı Steinmeier’e Güney Kıbrıs’taki Alman büyükelçisi vasıtasıyla gönderdiği ve dağıtımını AB yetkili kurulları ile AP milletvekillerine yaptığı mektubunda, Kıbrıslı Türkler üzerindeki ticari engellerin kaldırılması amacıyla, Avrupa Komisyonu tarafından hazırlanıp, 7 Temmuz 2004 tarihinde Avrupa Konseyi onayına sunulan Doğrudan Ticaret Tüzüğünün, amacına uygun olarak onaylanmasını ve Kıbrıslı Türklerin ticaret kapısının ve serbest ticaret yolunun açılmasını talep etti.

Mektubunda, serbest ticaret ve serbest dolaşımın AB’nin ana prensiplerinden biri olduğunu ve ayrım gözetilmeksizin tüm AB vatandaşlarına sunulduğunu kaydeden Nami, ‘’Bugün AB üye devletinde vatandaşlarının liman ve havalimanlarına erişimi engellenmemektedir, tek istisna Kıbrıslı Türklerdir. Kıbrıs Türk Ticaret Odası olarak sizlerden isteğimiz, bu büyük haksızlığı ve anormalliği sona erdirmenizdir’’ ifadesini kullandı.

/ LEFKOŞA

22.01.2007


 

Aile sofrası ruha iyi geliyor

Doç. Dr. Sefa Saygılı, aylık olarak yayınlanan Gülistan dergisinin Ocak 2007 tarihli 73. sayısında yayınlanan “Sofraya Dâvet” başlıklı makalesinde, günümüzün yaygın âdetlerinden birinin de yemeklerin tek başına yenmesi veya ‘fastfood’ (hızlı yemek) tarzı, yani ayakta atıştırmak olduğuna dikkat çekerek, “Halbuki, yemeğin başka fonksiyonları vardır.

Birbirini seven kişilerin, özellikle ailelerin, Rabbimizin ikram ettiği nimetleri bir arada sohbet ederek, neşe ve muhabbet içinde yemeleri; aile birliği ve ruh sağlığının korunması açısından vazgeçilmez derecede önemlidir” uyarısında bulundu.

“Çünkü yemekte bir araya gelmeyen, gelseler bile hiçbir şey konuşmayan bir aile; bütünleşme, yemek zamanını canlı duygular ve mânâlarla zenginleştirme gücünü kaybeder. Bu donmuş bîr yiyeceği yemeğe çalışmak gibi bir şeydir; tatsız, tuzsuz ve tatminsizdir” diyen saygılı, makalesini şu şekilde sürdürdü: “Yemekte bir araya gelmiş ailenin sevgi ve emek harcanarak hazırlanan bir yemeği, neşeyle paylaşılmasından o kadar çok şey kazanılır ki... Sofra başına ailece oturmak, kişileri birbirine bağlar, evde sıcak ve sevgi dolu bir ortam hazırlamaya yardım eder. Bütün bunlar, aile fertlerinin mutluluğunu artırır.

Ailece sevdiğimiz yemekler, bizi bütünleştirir ve fizikî, hissî ve ruhî bakımdan güçlendirir. Sofra başında tatlı sohbetler yapmak, aile fertlerinin birbirlerini dinlemesi, özellikle çocukların da söz sahibi olması.

Bütün bu aile efradıyla; eş, çocuk, kardeş, ana, babamızla ve evde diğer bulunanlarla yemek vakti gelince topluca sofraya oturmamız veya dostlarımızla, sevdiklerimizle beraber olmamız, Peygamber Efendimizin ümmetine tavsiyelerinden biridir.”

PEYGAMBERİMİZ DE

TOPLU YEMEĞİ İŞARET EDİYOR

Saygılı makalesinde, “Peygamberimizin “Yemeklerinizi toplu olarak yiyiniz, bereket topluluktadır” ve “Allah’ın en çok sevdiği yemek, çevresinde ellerin fazlaca bulunduğu sofra ve yemektir” sözleri, bu açıdan oldukça enteresandır. Üstelik koşuşturma ve karmaşanın arttığı günümüz dünyasında, daha da önem kazanan bir tavsiyedir” hatırlatmasına yer verdi.

22.01.2007


 

Ulusçuluk zemini ırkçılığı besliyor

Kürt Kültür ve Araştırma Vakfı’nın düzenlediği “Kürtler Ne İstiyor?” başlıklı iki günlük toplantıda federasyon sistemi, anadilde eğitim, şiddetin kesinlikle terk edilmesi gibi noktaların Kürt sorununda çözüm için şart olduğu vurgulandı.

Toplantının dün gerçekleştirilen son oturumunda konuşan ÖZGÜRDER Diyarbakır Şube Başkanı Serdar Bülent Yıldırım, Kürt sorununun ulusçuluk zemininde ortaya çıktığını ifade ederek, meseleye nihaî çözümün İslâmın adalet anlayışıyla çözülebileceğini vurguladı.

Taksim Square Hotel’de gerçekleştirilen toplantıda meseleyi İslâmî bakış açısından ele alan Yıldırım, Kürt sorununun ilk defa 3. Selim’le başlayan merkezileşme anlayışıyla birlikte gündeme gelmeye başladığını söyledi. Kürt sorununun ulusçuluk zeminine dayandığını, İslâmın etnik kavmi yapıyı reddetmediğini vurgulayan Yıldırım, “Aksine İslâm bunun Allah’ın âyetlerinden olduğunu bildirir. Etnik farklılıkların tanışma, iletişim vasıtası olması gibi fonksiyonel yönlerine değinir. Kürt sorununun da nihaî anlamda İslâmın adalet, ümmet anlayışıyla çözüleceğine inanıyorum” şeklinde konuştu.

MAZLUMDER Diyarbakır Şube Başkanı Nesip Yıldırım da tektipleştirici milliyetçilik anlayışının, temel hak ve hürriyetleri ihlâl eden bir durum oluşturduğunu söyledi. HAK-PAR Başkanlık Kurulu Üyesi Semir Güzel ise devletin silâhlı Kürt gruplarını bahane ederek Kürt sorununu terörize ettiğini ileri sürdü.

Naciye KAYNAK / İSTANBUL

22.01.2007


 

Ağar: Millet yapılanlara bakar

DYP Genel Başkanı Mehmet Ağar,”İcraat adına millete hiçbir hayrı olmayan bu heyet, şimdi iktidar oyuncağı anket şirketlerine bel bağlayarak ayakta kalmaya çalışıyor. Ama millet anketlere değil yapılanlara bakar ve Başbakanın ucuz polemiklerini elinin tersiyle itip özgür iradesiyle kararını verir” dedi.

Başbakan Erdoğan’ın Kızılcahamam’da yaptığı konuşmayı eleştiren Mehmet Ağar,”Türkiye, bütün hayatını oy hesapları üzerine kuran, sorunlara ‘bana ne sağlar’ mantığıyla bakan bir başbakanla ilk defa karşılaşıyor” dedi.

Ağar, şöyle devam etti: “Ülkenin yerleşik sorunlarını sürekli öteleyip kendi üstünden atan, hiçbir risk üstlenmeyen, dört yıldır bu kafayla iktidar koltuğunda oturan bu başbakana ve siyasi heyete Türkiye layık değildir.

O yüzden başbakan boş yere konuşuyor, boş yere nefesini tüketiyor. Bu iktidar işsizliği, yoksulluğu, yolsuzluğu bırakın azaltmayı daha da artırıp ülkenin birliği dirliği önüne bir engel olarak koymadı mı? Dünyanın bütün anket kurumlarını toplasanız da, her gün “oylarımız artıyor” diye koro halinde konuşsanız da seçimden ve milletin yargısından kaçamayacaksınız.”

YENİ ASYA / ANKARA

22.01.2007

 
Sayfa Başı  Yazıcıya uyarla  Arkadaşıma gönder  Geri

 

Bütün haberler


 Son Dakika Haberleri
Kadın ve Aile Dergisi Çocuk Dergisi Gençlik Dergisi Fikir Dergisi
Ana Sayfa | Dünya | Haberler | Görüş | Lahika | Basından Seçmeler | Yazarlar
Copyright YeniAsya 2004