|
|
|
AB: Çakır ve Dilipak’ın dâvâlarını da takip ediyoruz |
Gazetemizin sorumlu Yazıişleri Müdürü Faruk Çakır ve Vakit Gazetesi yazarı Abdurrahman Dilipak’ın TCK’nın 301. maddesinden yargılanmaları üzerine sessiz kaldığı için eleştirilen Avrupa Birliği (AB) nihayet ses verdi. Zaman Gazetesinin haberine göre, AB Komisyonu, 301’den açılan bütün dâvâlar ile ilgilendiklerini ve bir dâvâlının diğerinden üstünlüğü olmadığını hatırlattı.
Türkiye-AB Parlamento Komisyonu Eşbaşkanı Joost Lagendijk ise konuyla ilgili yaptığı açıklamada, Çakır ve Dilipak dâvâlarının da kendisi için değerli olduğunu; ancak her dâvâya katılmasının fiziken mümkün olmadığını söyledi.
Hatırlanacağı üzere, gazetemiz sorumlu Yazıişleri Müdürü Faruk Çakır 301’den yargılanmaya başlanmış, Dilipak ise 11 ay 20 gün hapse mahkûm olmuştu. Orhan Pamuk, Hırant Dink ve Elif Şafak dâvâlarını yakından takip eden AB’nin söz konusu iki dâvâya da ilgi göstermemesi, “AB, 301 dâvâlarına seçici mi yaklaşıyor?” sorusunu gündeme getirmişti. AB Komisyonu’nun Genişleme Komiseri Olli Rehn’in sözcüsü Krisztina Nagy, 301’den açılan dâvâ sayısının 70’i geçtiğini, bütün vak’aları takip ettiklerini ve hiçbir dâvâ arasında ayrımcılık yapmadıklarını söyledi. Nagy, her dâvâya ilişkin açıklama yapmalarının mümkün olmadığını, bu yüzden meselenin kökünden çözülmesi; yani 301. maddenin acilen ilga ya da tadil edilmesi gerektiğini belirtti. Genişleme Komiseri Olli Rehn, “dostum” dediği Orhan Pamuk 301’den yargılanırken yazarı evinde ziyaret ederek destek vermişti.
Elif Şafak dâvâsı için İstanbul’a gelen Joost Lagendijk ise, “Çakır ve Dilipak da Pamuk kadar değerli mi?” sorusunun yanlış olduğunu, 301’den açılan dâvâların hepsinin aynı önemde olduğunu kaydetti. Pamuk’un gündeme getirilmesinin Pamuk’un ideolojisi ya da düşüncelerinden değil, daha meşhur olmasından kaynaklandığını savunan Lagendijk, “Avrupa’nın yakından tanıdığı bir insanı gündeme getirmek hem daha kolay oluyor hem de çok tepki çekiyor” dedi. Muhafazakâr yazarların dâvâlarını da aynı şiddetle kınadığından kimsenin şüphesi olmaması gerektiğini ifade eden Lagendijk, “Gerekirse bu iki kişinin de dâvâlarını gündeme taşımaktan asla çekinmem” diye konuştu.
|
/ İSTANBUL
21.10.2006
|
|
|
Zihniyet değişmeli |
Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi hakimi Rıza Türmen, AİHM’e Türkiye’den düşünce özgürlüğüne ilişkin çok sayıda dâvâ geldiğini ve bu dâvâların büyük bölümünün ihlâl kararıyla sonuçlandığını belirterek, “TCK madde numarası ne olursa olsun, bazı insanlar yazdıkları yazılardan, söyledikleri sözlerden içeri giriyorlar, olay budur. Demek ki, bunun kanun maddesiyle ilgisi yok. Bunun uygulamayla, bunun yargıçların anlayışıyla, düşünce özgürlüğü konusundaki temel anlayışla ilgisi var, düzeltilecek şey bu” dedi.
Soruları cevaplayan Türmen, Strasbourg’da bulunan AİHM’de sekiz yıldır görev yaptığını, üç yıl sonra görev süresinin dolacağını kaydetti.
Kariyerinde önemli değişiklikler yapmaktan çekinmeyen, 42 yaşında büyükelçi olarak hâlâ ‘’Dışişleri’nin en genç Büyükelçi olan diplomatı olma’’ unvanını elinde bulunduran, Türmen, kariyer öyküsünü, Türkiye’nin AİHM’deki durumu ve dış politikasına ilişkin görüşlerini anlattı.
Türkiye’nin gündeminde ve dış politikasında çok sık yer alan Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nde (AİHM) görev yapan Rıza Türmen, AİHM’de bir Türk yargıç olmanın gerek dâvâ sayısının çokluğu, gerekse dâvâların taşıdığı siyasî önem sebebiyle oldukça farklı olduğunu belirtti.
AİHM’ye Türkiye’den düşünce özgürlüğüne ilişkin çok sayıda dâvâ geldiğini ve bu dâvâların büyük bölümünün ihlal kararıyla sonuçlandığını söyleyen Türmen, Türkiye’de düşünce özgürlüğüne ilişkin temel anlayışın değişmesi gerektiğini belirtti ve şöyle konuştu:
‘’TCK madde numarası ne olursa olsun, bazı insanlar yazdıkları yazılardan, söyledikleri sözlerden içeri giriyorlar, olay budur. Demek ki, bunun kanun maddesiyle ilgisi yok. Bunun uygulamayla, bunun yargıçların anlayışıyla, düşünce özgürlüğü konusundaki temel anlayışla ilgisi var, düzeltilecek şey bu. Yoksa kanun maddesini değiştirin yine aynı şey olacak. Bu kolay problem değil, bir anlayış meselesi. Düşünceyi ifade etme özgürlüğü, önemli özgürlük, kutsal bir inek, tüm özgürlüklerin anası olarak kabul ediliyor. Batıdaki yargıç, düşünce ifade edilebiliyor mu ona bakıyor, düşüncenin içeriği çok daha az önemli, yeter ki şiddet, hakaret olmasın. Biz de başka türlü öncelikler var, önce düşüncenin içeriğine bakılıyor, zararsızsa söylenen, izin veriliyor, böylece konu yargıcın anlayışına bırakılıyor.’’
Türkiye’nin Batı Kulübünün üyesi olmasının bir Cumhuriyet projesi olduğunu söyleyen Türmen, Batı’yı iyi ve kötü taraflarıyla bir bütün olarak görmek gerektiğini ve gerekiyorsa ‘’Batı’ya rağmen’’ yürüyüşün devam etmesi gerektiğini belirtti.
‘’Günlerinin koşuşturmayla geçtiğini’’ anlatan Türmen, dava sayısı ve taşıdıkları önem sebebiyle Türk hakim olmanın, diğer ülke hakimlerine göre farklı yönü olduğunu belirtirken, Türkiye’nin ekonomik, siyasî, toplumsal her türlü meselesinin mahkemeye yansıdığını kaydediyor.
‘’AİHM’in siyasî yönünün hukukî yönüne zaman zaman ağır bastığı’’ yönündeki eleştirilere katılmadığını belirten Türmen, şunları kaydetti:
‘’Mahkemenin hukuki değil, siyasi boyutu olduğu izlenimi yanlış. Oraya gelenler siyasetten hiç anlamazlar, herkes hukuk kökenlidir. Tam tersi yöndeki eleştirilerde haklılık payı olabilir, bence hakimler biraz siyasetten anlamalılar, çünkü hiç siyasî hassasiyetleri göz önünde bulundurmuyorlar ama davaların çoğu aslında siyasî nitelikli. Mahkeme, verdiği kararların siyasî sorumluluğunu yüklenmek zorunda, (Ben karar veririm, bunun siyasî boyutu beni ilgilendirmez) demek mahkeme bakımından biraz lüks.’’
AİHM’DE BİRİKMİŞ TOPLU
DÂVÂLAR BÜYÜK SORUN
Türmen, genel kanının aksine “AİHM ile en fazla başı dertte olan ülkenin Türkiye olmadığını’’ belirtirken, Türkiye’nin birikmiş toplu dâvâlarının sorun olduğunu, bunların eritilmesi durumunda AİHM’de Türkiye’nin rahatlayabileceğini kaydetti.
Türkiye aleyhine yılda yaklaşım 2 bin 700 dava açıldığını anlatan Türmen, Türkiye’nin bu sayıyla Rusya, Ukrayna, Polonya ve Fransa’dan sonra beşinci sırada geldiğini belirtti.
Türkiye’nin geçmiş yıllardan biriken davaları eritmesi gerektiğini söyleyen Türmen, bu anlamda grup dâvâların önem taşıdığını belirtiyor.
Türmen, teknik ve kolaylıkla düzeltilebilecek birçok konu sebebiyle mahkemeye ihlâl kararıyla sonuçlanan çok sayıda dâvâ geldiğine dikkati çekerek, Yargıtay Başsavcısının görüşünün karşı tarafa bildirilmemesi ya da bazı küçük dâvâlarda duruşma yapılmadan karar verilmemesi gibi “kolaylıkla düzeltilebilecek’’ konular sebebiyle Türkiye aleyhine sayısız kereler ihlâl kararı alındığını kaydetti.
|
/ İZMİR
21.10.2006
|
|
|
İstikrara AB katkısı |
İspanyol bankacılık grubu BBVA’ın raporuna göre, AB’ye uyum sürecindeki yapısal reformlar, Türkiye ekonomisinde olumlu gelişmelere sebep oldu.
Raporda, AB uyum sürecinin, Türkiye ekonomisinde, piyasalardaki dalgalanmalara karşı “şemsiye” etkisi meydana getirdiği ve Türkiye’nin istikrarı için “çıpa” oluşturduğu vurgulandı.
|
21.10.2006
|
|
|
Kadir Gecesinde 20 bin ziyaretçi |
Konya Müze Müdürü Erdoğan Erol, Kadir Gecesi’nde kapıların açıldığı 19.30’dan gece geç saatlere kadar Mevlânâ Müzesi’ni yaklaşık 20 bin kişinin ziyaret ettiğini söyledi.
Erol, Topkapı Sarayı’ndan sonra Türkiye’de en fazla ziyaretçi alan müze olan Mevlânâ Müzesi’nde her yıl kandillerde, aşırı yoğunluk oluştuğunu belirtti. Erol, havanın yağmurlu olmasının, geçtiğimiz yıllardaki kadir gecelerine göre ziyaretçi sayısını az da olsa düşürdüğünü belirterek, ‘’Yine de kapıların açıldığı 19.30’dan gece geç saatlere kadar Mevlânâ Müzesi’ni yaklaşık 20 bin kişi ziyaret etti’’ diye konuştu.
|
21.10.2006
|
|
|
Ağar: Millet bizi anlıyor |
DYP Genel Başkanı Mehmet Ağar, ‘’Alanlarda, gezilerde söylediklerimizi yanlış yerlere çekenlerden gelecekte hesap soracağız’’ dedi.
Ağar, İskenderun Belediye Başkanı Mete Aslan’ı makamında ziyaretinde, Aslan’ın, 3 dönemdir yürüttüğü belediye başkanlığında örnek gösterildiğini, İskenderun’u Avrupa şehri yaptığını, gelecekte başka görevlerde daha önemli başarılara imza atacağını kaydetti.
DYP’nin milletten başka kimseye hesap vermeyen köklü bir parti olduğunu ifade eden Ağar, şöyle konuştu: “Alanlarda, gezilerde söylediklerimizi yanlış yerlere çekenlerden gelecekte hesap soracağız. Bizi en iyi millet anlıyor. Karış karış Türkiye’yi dolaşıyoruz. Millet terör, kavga, dövüş istemiyor. Biz de aynı şeyleri söylüyoruz. Ülkenin bölünmez bütünlüğü öncelikli isteğimizdir. Türkiye dev bir imparatorluktur, her konuda kendine yetecek durumdadır. Ne yazık ki iş bilmeyen hükümet, çözümü sürekli olarak dışarıda aramaktadır.’’
Ağar, ekibinin her an seçim olacak gibi hazır olduğunu belirterek, ‘’Akademisyenler, bürokratlar, mühendisler, bilim adamları hepsi bizim işaretimizi bekliyor. DYP’nin ekibi hazır. Ülkenin yönetimine talibiz. Bunu en iyi yapacak güçteyiz’’ diye konuştu. AKP hükümetinin merkez sağı temsil edemediğini savunan Ağar, konuşmasını şöyle sürdürdü:“1955 yılında Menderes ile başlayan güçlü merkez sağ, Demirel ve Özal ile devam etti. Bu liderler ayrımcılık, adaletsizlik yapmadı, işçiyi, köylüyü ezdirmedi, Kıbrıs konusunda asla taviz vermedi. AKP hükümeti asla merkez sağı temsil edemiyor. Ağar, ziyaretin ardından bir otelde verilen iftar yemeğine katıldı, daha sonra DYP ilçe binasını ziyaret etti.
|
Hanifi DEMİRKIRAN - Numan Yasi
/ İSKENDERUN
21.10.2006
|
|
|
Oruç, alkol bıraktırıyor |
Uzmanlar, alkol bağımlılarının Ramazan ayında kendiliğinden içkiyi bıraktığını ancak bir ay sonra, “Bir kadehten bir şey olmaz” anlayışıyla yeniden başladıklarını bildiriyor.
Denizli Devlet Hastanesi Psikiyatri Uzmanı Dr. Hüsnü Menteşeoğlu, Ramazan’da inançları gereği alkol almayı bırakan kişilerin tekrar başlamamasını öğütledi.
Yüksek ya da düşük miktarda alkol alan vatandaşların büyük çoğunluğunun Ramazan’da ara verdiğini belirten Dr. Menteşeoğlu, “Bunun sebebi, Ramazan’da dinî duyguların kuvvetli yaşanmasıdır. Her türlü tedaviye rağmen alkolü bırakamayan bağımlı hastalarımızın, Ramazan’ın başında alkolü kendiliğinden bırakması ilginçtir. Ramazan’ın bitiminde tekrar başlamaları ise başa dönmelerine sebep olmaktadır.” dedi.
Alkol bağımlılarının genellikle, “Bir kadehten bir şey olmaz” diyerek Ramazan’dan sonra tekrar içmeye başladıklarını vurgulayan Menteşeoğlu, “Bu kendini kandırmadır, çünkü alkol bağımlılığında, ‘Bir kadeh çok fazladır, bin kadeh çok azdır” ilkesi geçerlidir. Alkol bağımlısı bir kadeh içtiğinde beyindeki sinir hücreleri harekete geçer ve beynin tamamı daha fazla alkol isteğiyle dolar. Bu noktadan sonra kişinin durması mümkün değildir. Ramazan vesilesiyle hazır bırakmışken bir daha alınmaması sayesinde bağımlılar alkolden kurtulabilir” şeklinde konuştu. Menteşeoğlu, bağımlı olan ya da yüksek miktarda alkol alan kişilerin, kendini Ramazan bitiminde alkol almamaya şartlandırması gerektiğini ifade ederek, “Alkolü bırakmaya ve tekrar başlamamaya yarayan çeşitli ilaçlar vardır. Bunlar rahat uyumayı sağlar, alkolden iğrendirir, morali düzeltir ve karaciğeri destekler.” dedi.
ALKOL BAĞIMLILIĞINI NASIL BIRAKIRSINIZ?
Dr. Hüsnü Menteşeoğlu, bağımlıların Ramazandan sonra tekrar alkole başlamaması için şu tavsiyelerde bulundu: “Kendinizle, ailenizle ve sosyal çevrenizle barışık olmaya çalışın. İçki alışkanlığı olan kişilerden ve içki içilen yerlerden uzak durun. Kendinize içki içmeyen yeni arkadaşlar bulun. Yeni hobiler edinin. Düzenli egzersiz yapmaya çalışın. Alkol bağımlısı olduğunuzu kabul edin ama alkolizmi yenebileceğinize inanın. Alkolü bırakabileceğine inanmayan kişi bırakamaz, inanan ise bırakır. Ruhi problemlenizi çözümleyin. Alıngan olmayın, öfkeli davranmayın. Kendine acıma duygusunu yenin, kendinize güvenin. Alkole karşı güçsüz olduğunuzu ve sizin alkolü değil, alkolün sizi kontrol ettiğini kabul edin.”
|
/ DENİZLİ
21.10.2006
|
|
|
AB yolunda "kaza" istenmiyor |
Devlet Bakanı ve AB Başmüzakerecisi Ali Babacan, Türkiye’nin AB sürecinde, akl-ı selmin gereği olarak, Kıbrıs meselesi sebebiyle yol kazası yaşamaması gerektiğini söyledi.
|
21.10.2006
|
|
|
AKP'li Arslan vefat etti |
AKP Yozgat Milletvekili İlyas Arslan, Ankara’daki evinde geçirdiği kalp krizi sonucu vefat etti. Önceki akşam katıldığı iftar yemeğinden sonra geç saatte evine gelen Arslan, bir süre sonra rahatsızlanarak hayatını kaybetti.
|
21.10.2006
|
|
|
İnternet Üst Kurulu silbaştan |
Ulaştırma Bakanlığı bünyesindeki İnternet Üst Kurulunun “internet politikaları üretme konusunda daha etkin rol alabilmesi’’ için yeniden yapılandırılacağı bildirildi.
Ulaştırma Bakanlığından yapılan yazılı açıklamada, Kurulun, Türkiye’de internetin gelişim sürecinde ulusal hedefleri belirlemek, uygulamada gözlenen aksaklıkları gidermek, ilgili kurum ve kuruluşlar ile sivil toplum örgütlerini bir araya getirmek ve ortak eylem planı oluşturmak amacıyla kurulduğu kaydedildi.
Açıklamada, Ulaştırma Bakanlığının Bilgi Üniversitesi Bilişim Teknolojisi Hukuku Uygulama ve Araştırma Merkezi ile yaptığı işbirliği kapsamında çeşitli alanlarda yeniden yapılanma çalışmaları yaptığı, bu çerçevede mevcut kurulun yeniden yapılandırılmasının planlandığı belirtildi. Kamu kurum ve kuruluşuşları ile sivil toplum örgütlerinin yer alacağı Kurulun çalışmalarına en kısa sürede başlayacağı bildirildi.
|
/ ANKARA
21.10.2006
|
|
|
Ev ödevleri tamam, sıra uygulamada |
Çukurova Üniversitesi (ÇÜ) Çevre Sorunları Araştırma ve Uygulama Merkezi Müdürü Prof. Dr. Hunay Evliya, çevreyi korumaya yönelik son derece iyi yasalar çıkarıldığını, ancak, bunları uygulamada görmenin önemli olduğunu söyledi.
Evliya, yaptığı açıklamada, AB’ye giriş sürecindeki Türkiye’nin ev ödevlerini iyi yaptığını, ancak, yasaların uygulanmasında sorun yaşandığını bildirdi. Yeni Çevre Yasası ile yere tükürene 50 YTL, standartlara aykırı gürültü ve titreşim yapan konutlara 200 YTL, egzozlarıyla çevreyi kirleten ulaşım araçlarına 600 YTL ceza kesileceğini hatırlatan Evliya, getirilen hapis cezalarıyla da çevrenin korunması için gerekli düzenlemelerin yapıldığını ifade etti. Evliya, ‘’Yasaları çıkarıyoruz, ancak, kim uygulayacak?’’ diye sordu. Evliya, uygulamanın sağlıklı işleyişiyle ilgili tereddütlerinin bulunduğunu vurgulayarak, şunları söyledi: “Diyelim ki bir kişi yere tükürdü, cezasını kim kesecek? Trafik polisi mi? Gün boyu trafik akışını düzenlemeye çalışan polise bir de bu işin yüklenmesi ne derecede sonuç getirecek. Egzozundan adeta zehir fışkıran onlarca araç var, trafik polisi bunlardan hangisini yakalayacak?”
|
/ ADANA
21.10.2006
|
|
|
KPSS'de tercihler 30 Ekim'de başlıyor |
2006-KPSS yerleştirme için tercihler 30 Ekim-8 Kasım 2006 tarihleri arasında internet üzerinden yapılacak. ÖSYM Başkanı Prof. Dr. Ünal Yarımağan imzasıyla konuyla ilgili olarak yapılan yazılı açıklamada, bazı kamu kurum ve kuruluşlarına kadrolu ve sözleşmeli olarak yerleştirme yapmak amacıyla adaylardan tercih alınacağını bildirildi.
Açıklamaya göre, bu amaçla hazırlanan 2006-KPSS Tercih Kılavuzunda, ortaöğretim, önlisans ve lisans düzeyleri ayrı olmak üzere kadro ve sözleşmeli pozisyonlar yer alıyor. Kılavuzda yer alan kamu kurum ve kuruluşlarıyla ilgili tercih yapabilmek için 2004-KPSS, 2006 KPSS1 veya 2006 KPSS2’den geçerli puan alınmış olması gerekiyor.
Tercih kılavuzunda ortaöğretim mezunları için toplam 6 bin 284, önlisans mezunları için 3 bin 537 ve lisans mezunları için ise 8 bin 220 kadro ve sözleşmeli pozisyon bulunuyor. Bu pozisyonlara, lisans mezunlarının KPSSP3, önlisans mezunlarının KPSSP93, ortaöğretim mezunları KPSSP94 puanı ile başvurabilecekler.
Adaylar kılavuzu 30 Ekim-8 Kasım 2006 tarihleri arasında 3 YTL karşılığında ÖSYM Sınav Merkezi Yöneticilikleri ile kılavuz satış noktalarından alabilecekler ve tercihlerini kılavuzda yer alan kurallara göre internet üzerinden yapacaklar. Açıklamada, sürenin kesinlikle uzatılmayacağı ve ÖSYM’ye posta yoluyla gönderilen veya elden verilen tercih listelerinin geçerli olmayacağı bildirildi. ÖSYM Sınav Merkezi Yöneticilikleri ile kılavuz satış noktalarının adresleri ÖSYM’nin internet listesinden yayınlanacak.
Kılavuzda, kamu kurum ve kuruluşlarının kadro ve sözleşmeli pozisyonları ile bunların koşul ve kontenjanlarının kılavuzda yer aldığı ve adayların kılavuzu dikkatle incelemeleri gerektiği belirtildi.
|
/ ANKARA
21.10.2006
|
|
|
AKP’li vekil Arslan vefat etti |
AKP Yozgat Milletvekili İlyas Arslan, Ankara’daki evinde geçirdiği kalp krizi sonucu vefat etti. Milletvekilinin evine başsağlığı için giden ilk isim Başbakan Erdoğan oldu.
Önceki akşam katıldığı iftar yemeğinden sonra geç saatte evine gelen Arslan, bir süre sonra rahatsızlanarak hayatını kaybetti. Kalp krizi sonucu vefat ettiği belirtilen Arslan’ın cenazesi, dün Yozgat’ın Sorgun ilçesinde, Salih Paşa Camisi’nde cuma namazının ardından kılınan cenaze namazından sonra toprağa verildi.
İlyas Arslan, 1956 yılında Yozgat’ın Sorgun ilçesinde doğdu. Erzurum Atatürk Üniversitesi İşletme Fakültesinden mezun olan Arslan, özel sektörde yöneticilik yaptı. Kapatılan Fazilet Partisi ile AKP’nin kurucu üyeleri arasında yer alan Arslan 20 ve 21. dönemlerde de TBMM’de Yozgat milletvekili olarak bulundu. 22. Dönem’in ilk iki yılında Tarım, Orman ve Köyişleri Komisyonu Başkanlığı da yapan Arslan, evli ve 3 çocuk babası idi.
|
/ ANKARA
21.10.2006
|
|
|
Mevlevihane’de namaz heyecanı |
Çanakkale’nin Gelibolu İlçesi’nde bulunan dünyanın en büyük ikinci mevlevihanesinde 85 yıl aradan sonra ilk kez ibadet yapıldı.
Gelibolu’nun en büyük camisi olan Gazi Süleyman Paşa Camii’nin onarımda olması sebebiyle, kaymakamlık ve müftülüğün teşebbüsüyle mevlevihanede Kadir Gecesi’nde ibadet yapılması sağlandı. Vatandaşlara teravih namazı sonrası Hazreti Muhammed’in ‘’sakal-ı şerif-i’’ gösterildi. Mevlevihanede namaz kılmaktan büyük mutluluk duyduklarını belirten vatandaşlar, bayram namazının da burada kılınacak olmasına sevindi. Emekli vaiz Zeynettin Çelik, ‘’84 yıl sonra ilk defa bu mübarek ecdat yadigârı değerlendirilmiş oluyor. 600 yıllık bir geçmişe sahip olan ve dünyanın ikinci büyük mevlevihanesi olan bu yerde ibadet etmek çok güzel. Bayram namazının da burada kılınacak olması, bizleri çok sevindirdi’’ dedi.
|
/ ÇANAKKALE
21.10.2006
|
|
|
Dünya birincisi hafızlardan Kur’ân ziyafeti |
Samsun’da kurulan 10 bin kişilik dev çadırı dolduran binlerce vatandaş, dünya birincisi hafızları saatlerce huşu içinde dinledi.
Türkiye’nin en büyük iftar çadırı olan ve her akşam 5 bin kişiye iftar veren çadıra teravih namazından sonra akın eden binlerce Samsunlu, dünyanın ve Türkiye’nin en güzel Kur’ân-ı Kerim kıraat eden hafızlarını 2.5 saat boyunca dinleyerek unutamayacakları bir gece yaşadı. İlkadım Belediyesi’nce düzenlenen ve 3. Ramazan Günleri çerçevesinde gerçekleştirilen Kur’ân ziyafeti, İlkadım Belediyesi Kültür Müdürü Adnan İpekdal’ın, Arif Nihat Asya’nın natını okumasıyla başladı. Programda dünya Kur’ân-ı Kerim okuma yarışması birincileri İran Türkmeni Genel Cerrahi Uzmanı Dr. Hüseyin Karam ve yine İranlı Muhammed Hüseyin Saidiyan ile Türkiye birincisi Samsunlu hafız Mustafa Özyılmaz, Kur’ân ziyafeti çekti.
|
/ SAMSUN
21.10.2006
|
|
|
Bayramda hava sıcak |
Ramazan Bayramı tatili süresince hava sıcaklığının yurt genelinde artması bekleniyor.
Devlet Meteoroloji İşleri Genel Müdürlüğünden yapılan açıklamaya göre, hava sıcaklığı, hafta sonu tüm yurtta artacak.
|
/ ANKARA
21.10.2006
|
|
|
İspanyol ilkokullarında İslâm dersi |
İspanyol ilkokullarında İslâm dininin anlatılması için bir kitap hazırlandı. Türkiye ile birlikte “Medeniyetler İttifakı” girişimini yürüten İspanya’da ilkokullarda okuyan Müslüman öğrenciler için dinî kitap basıldı.
Kitap için Madrid, Katolik Kilisesi ve Müslüman liderler bir araya geldi. İspanyolca basılan kitap, Müslüman öğrencilerin dinlerini daha iyi öğrenebilmelerini ve ülkeye daha iyi entegre olmalarını amaçlıyor. İspanyol yetkililer, Madrid’in AB üyesi komşularında buna benzer bir kitap olmadığına dikkat çekti. 44 milyon nüfuslu İspanya’da 1 milyona yakın Müslüman yaşıyor. İspanyol adalet bakanlığı yetkilileri, 3 bin 500’e yakın Müslüman ilkokul öğrencisinin devlet okullarında dinlerini öğrendiklerini belirtti.
|
/ MADRİD
21.10.2006
|
|
|
İstanbul’a dilenci akını |
İnsanların dini duygularını istismar ederek haksız kazanç sağlayan dilenciler, Ramazan ayı sebebiyle yine İstanbul’a akın etti.
İstanbul Büyükşehir Belediyesi Zabıta Müdürlüğü Dilenci Toplama Merkezi yetkililerinden alınan bilgiye göre, Cuma günleri özellikle büyük tarihi camiler ile Eminönü ve Taksim gibi merkezi yerlerde dilenen bu kişiler, son dönemde sokaklar yerine daha çok ev ve iş yeri gezerek para topluyor. Dilenci Toplama Merkezi verileri, en çok kadınların dilendiğini ortaya koyuyor. Buna göre, İstanbul’da Ocak-Eylül arasındaki 9 aylık dönemde 2 bin 524’ü kadın, 1105’i erkek, 1316’sı da çocuk olmak üzere toplam 4 bin 945 dilenci yakalandı.
|
/ İSTANBUL
21.10.2006
|
|
|
|