Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Hilmi Güler, nükleer enerji konusunda ihale yapmayacağını belirterek, ‘’Tamamen burada bir yarışma olacak. Bu, en ucuz kim verirse ve en kısa zamanda kim yaparsa şeklinde olacak’’ dedi. Bakan Güler, Ekonomi Muhabirleri Derneğinin (EMD) düzenlediği toplantıda gazetecilerin gündeme yönelik sorularını cevapladı.
Nükleer enerjiye ilişkin bir soru üzerine Güler, ‘’Nükleerde biz ihale düşünmüyoruz. Nükleerde ihale olmayacak. Tamamen burada bir yarışma olacak. Bu, en ucuz kim verirse ve en kısa zamanda kim yaparsa şeklinde olacak. Yasayı o şekilde hazırladık’’ cevabını verdi.
Kanun maddesindeki ‘’gerektiğinde’’ sözünü açtıklarını ifade eden Güler, özel sektör yapmadığı takdirde, ayrı bir model düşünüleceğini, ama şu anda tercihlerinin özel sektörün yapması olduğunu, belki kamu-özel sektör işbirliğinde gerçekleştirilebileceğine işaret etti.
Doğal gaz ve elektrikte kesinti olup olmayacağı yönündeki bir soru üzerine Güler, ‘’Normal şartlar altında gazda bir kısıntı beklemiyoruz’’ dedi. Güler, doğal gazın dışarıdan geldiğine işaret ederek, o ülkelerdeki siyasi durum, tabiat şartları ve diğer şartların Türkiye’yi etkileyebileceğini söyledi.
Elektrikte de tedbirlerin alındığını aktaran Güler, ‘’Tüm yaz çalışmalar yaptık. Bilhassa kapasite artırımı ve modernizasyon noktasında yoğun çalışmalara girdik. Yeni yatırımları başlattık’’ diye konuştu. Güler, bu çalışmalar kapsamında Borçka Barajını bir yılı öne çektiklerini anımsatarak, barajın bu kış devreye alınacağını bildirdi.
Afşin-Elbistan B santralini geçen kış işletmeye aldıklarını belirten Güler, projenin 2 milyar dolarlık bir yatırımı kapsadığını, bu projenin üzerine kendilerinin de 1,5 milyar dolar katarak, projeyi devreye aldıklarını kaydetti.
Hilmi Güler, yatırımcıları doğal gazdan kömüre, suya ve yenilenebilir enerjiye çekme politikası geliştirdiklerini dile getirerek, kömürde de çok büyük bir atılım olduğunu söyledi. Güler, kömürün daha çok kirli bir yakıt olarak görüldüğünü ifade etti.
“BOR KONUSUNDA CİDDÎ
ÜRÜNLER GELİŞTİRDİK’’
Güler, bor madenine ilişkin soruları cevaplarken de bu konuda ciddi ürünler geliştirdiklerini bildirerek, ‘’Bunları ticaretleştirmeye çalışıyoruz’’ dedi. Borun çimentoda kullanımına ilişkin bilgi veren Güler, şu görüşleri aktardı:’’Bu yeni bir ürün. Çimentoda kullandığınız takdirde hem maliyeti düşürüyor hem mukavemeti yükseltiyor. Aynı zamanda blok halindeki betonda çatlamayı önlüyor. DSİ laboratuvarlarında son deneyleri yapıyoruz. Ve bu olursa çimentoda ses getirecek bir yenilik olacak.’’
Bakan Güler, bordan mikro besleyici geliştirdiklerini de belirterek, ‘’Bor eksikliği olan yerlerde bu hazırladığımız borlu mikro besleyiciler ilgi çekici büyüklükte üretim artışlarına neden oluyor’’ dedi. Bunun, sarımsak, buğday, yonca, çilek ve fındıkta artışlara sebep olan bir uygulama olduğuna dikkat çeken Güler, ‘’Bor eksikliği olan Pakistan gibi, Hindistan gibi yerlere bunu verdiğiniz takdirde, bilhassa açlıkla mücadele eden yerlerde ekonomik olduğu kadar insani faktörü de var’’ diye konuştu. Güler, borun, seramikte kullanıldığını, ahşapta yanmayı önlediğini, kanserle ilgili uygulama çalışmalarının olduğunu anlatarak, yanmaz kumaş ve yanmaz kağıtla ilgili çalışmaların sürdüğünü, hidrojen üretiminde de bordan yararlanıldığını söyledi.
|
Tekirdağ Su Ürünleri Kooperatifi Başkanı Mümin Yazır, usulsüz yöntemlerle balık avlanmasına tepki gösterdi.
Yazır, yaptığı açıklamada, ‘’Trol ve sonarla balık avcılığı sürdükçe, bol, büyük ve kaliteli balık tüketimi her geçen yıl azalacak ve dar gelirlinin sofrasını süsleyen balık fiyatları da yükselecek’’ dedi. Yazır, eskiden yakalanan iri torik balığının artık küçüldüğünü, bu durumun, sonar, uygunsuz ağ ve trolle ölçü tanımadan yapılan avcılıktan kaynaklandığını söyledi.
Torik balığının palamut balığının büyümesi ile oluştuğunu ve usulüne uygun yapılmayan avcılığını olumsuz avcılığın büyümeyi önlediğini savunan Yazır, ‘’Palamut balığı bir göç balığıdır. Ege’den Marmara denizine Çanakkale boğazından geçerek Karadeniz’e ulaşarak, Mayıs-Haziran aylarında havyar bırakırlar. Kasım ayı içerisinde de tekrar Ege ve derin denizlere gitmek üzere Marmara denizinden geçiyorlar. Derin denizlerde de gelişerek Torik balığı olarak tekrar Karadeniz’e dönüyorlar’’ dedi.
Balıkçı tezgahlarının AB normlarına göre düzenlendiğini belirten Yazır, halk sağlığı için büyük önem taşıyan bu gelişime rağmen seyyar balıkçıların varlığının hala sürdüğünü söyledi.
Hijyen ve sağlık koşullarına uymayan yerlerde balık satışı yapılmasının halk sağlığını tehdit ettiğini savunan Yazır, ayrıca kayıt dışı olan satışların da haksız rekabete yol açtığını sözlerine ekledi.
|
Bu yıl bakliyatta son 6 yılın en yüksek rekoltesine ulaşıldığı, ayrıca kuraklık nedeniyle çok sayıda bakliyat üreticisi ülkede verimin düşmesi nedeniyle ihracat gelirinin önemli oranda artacağı bildirildi.
Akdeniz İhracatçı Birlikleri (AKİB) Hububat, Bakliyat ve Yağlı Tohumları İhracatçı Birliği Başkanı Mahmut Arslan, yaptığı açıklamada, dünya bakliyat üretiminde söz sahibi Kanada ve Avustralya gibi ülkelerin kuraklık nedeniyle ihracatlarını durdurdukları gibi Türkiye’den ithalat talebinde bulunduklarını belirtti. Arslan, önemli üretici Hindistan’da da muson yağmurlarının yeteri kadar düşmemesi sonucu hükümetin bakliyat ihracatını yasakladığını söyledi. İklim şartları iyi giden Türkiye’de son 6 yılın en yüksek rekoltesinin beklendiğini ifade eden Arslan, ‘’Bu durum çiftçide çifte sevince yol açtı. Bu yıl hem ürün çok, hem de pazar sorunu yok’’ dedi.
|
Türk Mühendis ve Mimar Odaları Birliği (TMMOB) Maden Mühendisleri Odası Başkanı Mehmet Torun, madencilik sektörünün diğer sektörlerle entegrasyonunun sağlanması gerektiğini, aksi halde Türkiye’nin madenlerini ham madde olarak gelişmiş ülkelere ihraç etmek durumunda kalacağını söyledi.
Torun, yaptığı açıklamada, doğal kaynakların insanların yaşamındaki öneminin herkes tarafından bilindiğini belirterek, ‘’Çağdaş bir yaşam için madencilik faaliyetleri vazgeçilmezdir. Bugün yaşamımızda kullandığımız ürünlerin hemen hemen tamamı madencilik faaliyetlerinin birer sonucudur’’ dedi.
Madenlerin milyonlarca yılda oluşan ve tüketildiğinde yenilenemez kaynaklar olduğunu ifade eden Torun, ‘’Bu kadar önemli kaynakların üretimi ve değerlendirilmesi mutlaka etkin bir planlama ve denetim gerektirmektedir. Madenciliğin önemi, madenleri üretip kendi ülke sanayisinde kullanıldığı ve uç ürün üretildiği ölçüde artar’’ diye konuştu. Torun, bunun içinde madencilik sektörünün sanayi, enerji, kimya, tarım ve inşaat gibi diğer sektörlerle entegrasyonunun şart olduğunu vurguldı.
|
