|
|
|
Üniversiteliler TMK’ya karşı |
Çeşitli üniversitelerden yaklaşık 250 profesör, birçok öğrenci ve akademisyen dahil olmak üzere toplam 3100 kişi tarafından imzalanan ortak açıklamada, TMK tasarısından duyulan endişeler dile getirildi. Açıklamada, “Mevcut yasalarca cezalandırılamayacak hiçbir suç yok iken, terörün tanımını genişleterek, basın ve üniversiteler de dahil olmak üzere, birçok sivil kuruluşa ağır cezaî yaptırımlar getiren bu yasa, belli ki terörle değil, toplumla mücadele etmeyi hedeflemektedir” denildi.
Adalet Komisyonu tarafından alt komisyona gönderilen Terörle Mücadele Kanunu (TMK) Tasarısı’na tepkiler sürüyor. TBMM’ye sunulacak olan TMK Tasarısı’ndan kaygı duyan, aralarında çeşitli üniversitelerden çok sayıda profesörün de bulunduğu, birçok öğrenci, akademisyen ve mezun tarafından “Toplumla Mücadele Yasasına Karşıyız” sloganıyla “www.tmykarsiti.org” sitesinde başlatılan imza kampanyası sürüyor. “Toplumla Mücadele Yasasına Karşıyız” mesajlı bildiriye, imza atanların sayısı, dün itibariyle 4 bin 540 kişiyi aştı. Sitede, 11 Haziran Pazar günü Kadıköy’de “Toplumla Mücadele Yasasına Hayır” mitingi düzenleceği de hatırlatılarak, TBMM’ye sunulacak olan TMK Tasarısı’ndan son derece kaygı duyulduğu belirtildi. Mitinge çağrı metninde, “Mevcut yasalarca cezalandırılamayacak hiçbir suç yok iken terörün tanımını genişleterek, basın ve üniversiteler de dahil olmak üzere, birçok sivil kuruluşa ağır cezai yaptırımlar getiren bu yasa, belli ki terörle değil, toplumla mücadele etmeyi hedeflemektedir. Tasarı yasalaşırsa toplumda eleştirel ve özgür düşünceyi savunan birey ve kurumların, en temel demokratik hakların, sivil örgütlenmenin ve gerçek anlamıyla bilim yapabilmenin önü ciddi biçimde kapanacaktır” denildi.
Bu yasa tasarısı karşısında sessiz kalmak, hukukun yerini korku ve sindirme pratiklerinin almasına razı olmak sonucunu doğurcağı kaydedilerek “Üniversiteliler olarak toplumsal sorumluluğumuzun, temel hak ve özgürlüklerin güvenlik gerekçesiyle askıya alınmasına karşı çıkmak olduğu inancını taşımaktayız” görüşü dile getirildi.
Toplum her kesimini TMK Tasarısı konusunda bilgilenmeye çağıran imza metninde ise şu ifadelere yer verildi:
“Öngörülen Terörle Mücadele Yasası, medyada yansıtıldığı gibi silahlı eylemlerde bulunanlar ve bunların liderleri hakkında değildir. Medyanın tek bir maddeye odaklanarak tasarıyı tartışma eğilimi ve meclisteki partilerin tasarıya karşı geliştirdikleri eleştiriler, tasarının anti-demokratik özünü görünmez kılmaktadır. Çünkü öngörülen yasa, yeni suç kategorileri icat edip terör tanımını genişletmektedir. TCK’da düzenlenen suçların yüzde 30’unu terör suçu haline getirmekte ve her türlü muhalif hareketi itham altında bırakarak biz sivil halkı hedef almaktadır. Ayrıca Anayasa Mahkemesinin 1999’da iptal ettiği kolluk güçlerinin duraksamadan ateş etme yetkisini geri getirerek yeniden yargısız infazlar döneminin gündeme gelmesine imkân tanımaktadır.
SİVİL TOPLUM HEDEF ALINIYOR
Tasarının en tehlikeli maddelerinden birisi de 6. maddedir. Bu madde, örgüt amacının afiş veya pankartla yaygınlaştırılmaya çalışılmasını suç saymakta ve bu suçun ‘dernek, vakıf, siyasi parti, işçi ve meslek kuruluşlarına veya bunların yan kuruluşlarına ait bina, lokal, büro veya eklentilerinde veya öğretim kurumlarında veya öğrenci yurtlarında veya bunların eklentilerinde’ işlenmesi halinde, cezanın iki katına çıkarılacağını belirtmektedir. Bir diğer deyişle tasarı üniversiteleri, sivil toplum kuruluşlarını ve sendikaları açık olarak hedeflemekte, örgütlenme özgürlüğünü açıkça ihlal etmektedir.
TOPLUM GÖZALTINA ALINACAK
Tasarı ile dinleme, izleme, teknik takip kapsamı genişletilerek tüm toplum gözaltına alınmak istenmektedir. Devlet gizli soruşturmacılarla tüm muhalifleri izleyecek, gizli muhbirlerle kişi özgürlüğü ve güvenliği büyük tehdit altına girecektir. 19. maddede suç faillerinin yakalanabilmesine yardımcı olan ya da yerini bildirene para ödülü tüm toplumu ihbarcılaştırmayı hedeflemektedir. Yasanın amaçlarını en açık biçimde yansıtan yanı muğlâklığıdır. Yasanın birçok yerinde ‘bazı,’ ‘kimi,’ ya da ‘andıran’ gibi sıfatlar kullanılmakta ve birçok hukukçunun da belirttiği gibi yasa uygulayıcılara geniş bir keyfiyet alanı açmaktadır. Yani tasarı bir yandan çeşitli ‘suçların’ cezasını arttırırken bir yandan da belirsizlik yoluyla kapsamını genişletmektedir. Bununla beraber yeni TMY ile cezaları bir üst sınır ile sınırlayan hüküm kaldırılmaktadır.”
|
Ahmet Turan SÖYLER
/ İSTANBUL
07.06.2006
|
|
|
17 Aralık ve 3 Ekim kararlarıyla trene bindik |
AB sürecinin 1960’lı yıllarda başladığını belirten Dışişleri Bakanı Abdullah Gül, “O günlerden bu günlere baktığımızda Türkiye’nin tam üye olması için tren birkaç kez durmuş, istasyonda bizim de binmemize fırsat vermiş, ama binmemişiz. Tren yürüyüp gitmiş” dedi. Son tren de önümüzden geçerken AK Parti iktidarının Türkiye’yi bu trene bindirdiğini söyleyen Gül, “17 Aralık 2004 kararı ve 3 Ekim 2005 tarihindeki müzakereye başlama kararı, işte Türkiye’nin bu trene binmesi” diye konuştu.
Vaktimizi geçirirsek tren istasyonda durur
Türkiye’nin “müzakere eden ülke’’ statüsünde olduğunu kaydeden Gül, “Şimdi önemli olan Türkiye’nin bu süreci hızlandırması. Bu da Türkiye’nin üstüne düşeni en iyi yapmasıyla ilgilidir. Yoksa yine eski yıllarda olduğu gibi biz vaktimizi geçirirsek bu tren de istasyonda durur. O zaman bizi indirir istasyonda” dedi. Gül, “Hükümetimiz, bu son trenin içinde olduğumuzun farkındadır. Büyük bir irademiz var ve Türkiye’nin önündeki bu fırsatı en iyi şekilde değerlendireceğiz” ifadelerini kullandı.
|
07.06.2006
|
|
|
İmamhatipliler: Hükümet zikzak çizmeyi bıraksın |
Ankara’da 4 Haziran günü toplanan İkinci İmam Hatipliler Kurultayı çalışmalarını tamamladı. Kurultay sonrasında yayınlanan sonuç bildirisinde, “Katsayı, kesintisiz eğitim ve başörtüsü konusunda, başta TBMM olmak üzere, hükümet, iktidar partisi AK Parti, ana muhalefet partisi CHP, Cumhurbaşkanı, Milli Güvenlik Kurulu, YÖK ve yargı üzerine düşeni yapmalıdır” denildi.
“Halkın büyük desteği ile iktidara gelmiş hükümet artık bu konuda ileri-geri politikalarını bir kenara bırakarak, halkın hükümeti olmanın gereğini yapmalı; eğitim ihlâllerini ve haksızlıkları sona erdirmelidir” görüşü dile getirilen sonuç bildirisinde, “Bu konuları hiçbir toplumsal sürtüşmeye izin vermeden siyasî bir uzlaşma ile çözmek bu kurumların görevidir. Bunu başarmak da zor değildir. Bu noktada tek çözüm anayasa değişikliğidir. Bu konuları bazı siyasî süreçleri göz önüne alarak maslahaten erteleme mantığı kabul edilebilir bir çözüm şekli değildir. Bu tercih haksızlığın kalıcılığını sağlar. Meclisteki her bakan, her milletvekili devam eden bu ihlal sürecinden dolayı sorumluluk altındadır” ifadelerine yer verildi.
Son dönem komik bir sürece dönüşen Açık Lise Yönetmeliği’nde de artık düğümün çözülmesi ve öğrencilerin mağduriyetine izin verilmemesi istenen sonuç bildirisinde,”İmam Hatip Liseleri, Türk Milli Eğitiminin başarılı bir eğitim ve öğretim kurumu olarak 450’den fazla okulda bu ülkenin çocuklarına hizmet vermeye devam etmektedir. Bütün kısıtlayıcı düzenlemelere rağmen, İmam Hatiplerin başarıdan başarıya koşmasının ve kayıtların son dönem yeniden artma sürecine girmesinin en önemli sebebi, İmam Hatip Liselerinin devlet-millet kaynaşması sonucu ortaya çıkan okullar olmasıdır” denildi.
İŞTE İHL’LİLERİN TALEPLERİ
Sonuç bildirisinde dile getirilen taleplerin bazıları şunlar:
* Eğitimin kesintisiz planlanması din eğitimi alanında ciddî sorunlar ortaya çıkarmıştır. Ayrıca, bu toprakların güzel bir geleneği olan hafızlık müessesesi de bu süreçten yara almıştır.
* Din eğitiminin erken yaşlarda verilmesi pedagojik bir zorunluluktur. *Kimse din eğitimi için zorlanmamalı ancak din eğitimini isteyen herkes istediği yaşta alabilmelidir.
* Bu sebeple ana okullarında çocuklarımıza Allah, peygamber ve Kur’ân sevgisinin en doğru şekilde verilmesini sağlayacak, iyilik, doğruluk, sevap, günah, yardımlaşma gibi duyguları ve kavramları kavratacak düzenlemeler yapılmalıdır.
* Orta öğretimlere seçmeli Kur’ân dersi konulmalıdır.
* Televizyonların magazin muhtevalı yayınları ile topluma sağlıklı bir din eğitimi verilemez.
* Halk eğitim merkezleri isteyen yetişkinlere yönelik Kur’ân ve Din dersi vermelidir.
*Bütün gelişmiş ülkelerde olduğu gibi ordumuzda, din subaylığı aktif hale getirilmelidir.
* Bütün hastahanelerin bünyelerinde bir din görevlisi-terapist bulundurulmalıdır.
* Türkiye’de mezun derneği olmayan hiç bir okul kalmamalı.
*Katsayı uygulaması ve kesintisiz eğitimi ülkemizi meslek, din ve yetenek eğitimi ile insan hakları ve özgürlükler konusunda en az on yıl geriye götürmüştür. Bu sebeple, katsayı ve eğitimin kesintisiz uygulanmasından acilen vazgeçilmelidir.
*Bu çerçevede, eğitim haklarının kısıtlanmasına yol açan başörtüsü yasağı sona erdirilmelidir.
|
/ ANKARA
07.06.2006
|
|
|
Çiçek: Türkiye çeteler ülkesi olamaz |
Adalet Bakanı Cemil Çiçek: “Türkiye çeteler ülkesi olamaz. Hiç kimsenin kamu düzenini bozma noktasında bir imtiyazı olamaz. Herkes hukuk içerisinde hareket etmeye mecburdur. Geçmişte de bir kısım benzeri örgütlenmeler oldu. Buna ulvî gayeler de verildi. Önüne, arkasına bir şeyler de konuldu. Ama sonuçta hepsinin akıbeti perişan oldu.”
Hükümet Sözcüsü ve Adalet Bakanı Cemil Çiçek, “Türkiye çeteler ülkesi olamaz. Hiç kimsenin kamu düzenini bozma noktasında bir imtiyazı olamaz. Herkes hukuk içerisinde hareket etmeye mecburdur” dedi
Bakanlar Kurulu toplantısı bitiminde yaptığı açıklamanın ardından basın mensuplarının sorularını cevaplayan Bakan Çiçek, ‘’Genelkurmay Başkanlığı sitem dolu bir açıklama yapmıştı ve ‘Operasyonu basından öğrendik’ demişti. Genelkurmayın bu değerlendirmesi görüşüldü mü?’’ şeklindeki soru üzerine şunları söyledi:
‘’Benim bu açıklamalarım her şeyi ifade ediyor zaten. Hepimiz kurala uygun yaparsak bu açıklamalar da olmaz. Bu cevaplar da olmaz. Bu sorular da olmaz. Ama hiç kimsenin hukuka aykırı davranma imtiyazı olmamalıdır. Yani Ben de size diyorum ki kimse o güvendiğiniz kaynaklar yetkiliyse ismini versin, altına imzasını koysun öyle açıklama yapsın. Türkiye çeteler ülkesi olamaz. Hiç kimsenin kamu düzenini bozma noktasında bir imtiyazı olamaz. Herkes hukuk içerisinde hareket etmeye mecburdur. Geçmişte de bir kısım benzeri örgütlenmeler oldu. Buna ulvi gayeler de verildi. Önüne, arkasına bir şeyler de konuldu. Ama sonuçta hepsinin akıbeti perişan oldu.’’
Hükümet Sözcüsü ve Adalet Bakanı Cemil Çiçek, ‘’polisle asker arasında bir yetki çatışması söz konusu mu?’’ sorusuna da şu cevabı verdi: ‘’Cumhuriyetin kurumları arasındı bir çatışma kavramını Ben doğru bulmam. Çatışma hoş bir şey değil. Türkiye Cumhuriyeti Devleti anayasası ve yasaları olan bir devlettir. Her kurumun, her kişinin yetkisi belli, sorumluluğu belli. Bunun sınırları da bellidir. Anayasa da bellidir. Yasalar da bellidir.”
|
/ ANKARA
07.06.2006
|
|
|
Erdoğan: AB geçici hedef değil |
Başbakan Erdoğan, AB katılım sürecinin ilk günkü kararlılıkla devam ettiğini belirterek, “AB hedefimiz geçici bir hedef, dönemsel bir strateji değildir. Cumhuriyetimizin kuruluş ideallerine uygun olarak, milletimizin her bir ferdini en ileri hayat standardına kavuşturma hedefidir. Bu hedefe adım adım ilerliyoruz” dedi.
Erdoğan, partisinin TBMM grup toplantısında yaptığı konuşmada, AB konusuna değindi. Geçen haftayı verimli çalışmalarla geçirdiklerini, çeşitli illerde coşku heyecan dolu açılışlarda milletle birlikte olduklarını, Ankara’da ise 9. Kalkınma Planının 7 yıl için hazırlanan hedeflerini açıkladıklarını anlatan Erdoğan, ayrıca Almanya, Rusya, İsrail dışişleri bakanlarını ağırladığını söyledi. AB süreci başta olmak üzere, diğer uluslararası meseleler üzerinde Türkiye’nin tezlerini kendilerine anlattığını kaydeden Erdoğan, Anadolu’da gittiği her şehirde muazzam bir coşku ve heyecana tanık olduğunu ifade etti. ‘’Türkiye AK Parti ile AK Parti Türkiye ile birlikte büyüyecek’’ dediklerini hatırlatan Erdoğan, Türkiye’ye yeni bir siyaset tarzı getiren AK Parti’nin, hakla ve Türkiye ile büyüdüğünü vurguladı. ‘’Milletle birlikteliğimiz her şeyden daha önemlidir’’ diyen Erdoğan, bütün eylem ve icraatlarının bu birliği güçlendirdiğini belirtti. Erdoğan, ‘’Türkiye AK Parti ile büyüyor, büyümeye devam ediyor. 3 Kasımda girdiğimiz ilk seçimden sonra toplumsal desteğimizi yerel seçimlerde yüzde 35’ten yüzde 42’ye çıkardık. Ülkeye getirdiğimiz demokratik güven ve istikrarla birlikte parti ve siyasetle biz de büyüdük. Bunun en önemli karşılığı, stadyumları, şehir meydanlarını dolduran on binler, yüz binlerdir. Bütün milletimizin tek bir talebi var; huzur, güven ve istikrar içinde büyümek ve kalkınmaktır’’ dedi.
“ÖNÜMÜZDE YENİ BİR HEDEF VAR”
Hükümet olarak, geride bıraktıkları zaman zarfında önemli dönüm noktalarını yaşadıklarını, Türkiye’nin, önce 17 Aralık daha sonra 3 Ekimde, 42 yıllık AB yürüyüşünün en kritik aşamalarını geçtiğini belirten Erdoğan, şöyle konuştu:
‘’Artık, AB tarama sürecinin sonuna geliyoruz. Şu ana kadar 18 fasılda ayrıntılı olarak, 22 fasılda da tanıtma olarak tamamlandı. Şimdi önümüzde yeni bir hedef var; inşallah 12 Haziranda AB müzakere sürecini fiilen başlatılması, başlamasıdır. Yani, bir hafta sonra Türkiye, yeni bir başlangıç yapıyor. Önümüzdeki süreci de sağlam durarak, milletimizin ali menfaatlerini her şeyin üstünde tutarak, inşallah başarıyla yürüteceğiz. AB katılım sürecimiz, ilk günkü kararlılık hızıyla devam ediyor. Bundan kimsenin endişesi olmasın. AB hedefimiz geçici bir hedef, dönemsel bir strateji değildir. Cumhuriyetimizin kuruluş ideallerine uygun olarak, milletimizin her bir ferdini en ileri hayat standardına kavuşturma hedefidir. Bunu, böyle bilelim. Bu hedefe, adım adım ilerliyoruz. Gerek AB gerekse biz, katılım sürecine en üst düzeyde özen ve hassasiyetle yaklaşıyoruz.’’
Temmuz ayında AB dönem başkanlığını devralacak Finlandiya’nın Başbakanı’nın Mayısta Ankara’da olduğunu ve son derece verimli, yararlı bir ziyaretin gerçekleştiğini; 2007 başında dönem başkanlığını devralacak olan Almanya’nın Başbakanı ile Almanya’da bir araya geldiğini, kendisini sonbaharda Ankara’da ağırlayacağını bildiren Erdoğan, ‘’Bütün bu trafik, ilişkilerin sadece Türkiye açısından değil, AB açısından da önemini gösteriyor. Keza, AB sürecindeki gelişmeler, Bakanlar Kurulunun değişmez gündem maddesi kalmaya devam ediyor’’ dedi.
Bu arada, Başbakan Erdoğan, grup taplantısında buğday taban alım fiyatı ve üreticilere verilecek primi de açıkladı. Erdoğan, ‘’Anadolu kırmızı sert ekmeklik buğday için 0,375 YTL fiyat uygulanacak. Ayrıca üreticilere kilogram başına 0,035 YTL prim ödenecek. Böylece buğday için toplam 0,410 YTL destekleme yapılmış olacak’’ dedi.
|
/ ANKARA
07.06.2006
|
|
|
Yargıtay: Dink suç işlemedi |
Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı, Yargıtay 9. Ceza Dairesinin, Agos Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Hrant Dink’e, Türklüğü tahkir ve tezyiften verilen mahkûmiyetin onanmasına ilişkin kararının ‘’suçun oluştuğu’’na yönelik bölümüne itiraz etti.
Alınan bilgiye göre, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı, Yargıtay 9. Ceza Dairesi’nin Hrant Dink hakkında verdiği karara esastan itiraz etti. Başsavcılık, itiraz başvurusu ve dava dosyasını Yargıtay Ceza Genel Kuruluna gönderdi.
Şişli 2. Asliye Ceza Mahkemesi, Dink hakkında, 765 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun, ‘’Türklüğü alenen tahkir ve tezyif etmek’’ suçunu düzenleyen 159. maddesine göre 6 ay hapis cezasına hükmederek, bu cezayı ertelemişti.
Yargıtay 9. Ceza Dairesi, esasa yönelik temyiz taleplerini reddederek suçun oluştuğuna işaret etmiş, ancak yerel mahkemenin kararını usulden bozmuştu. Başsavcılık, sanığa atılı suçun maddî ve manevî unsurlarının
oluşmadığını ileri sürerek, Yargıtay 9. Ceza Dairesi kararının, ‘’suçun oluştuğu’’na yönelik bölümünün kaldırılmasını istedi. Başsavcılık, Şişli 2. Asliye Ceza Mahkemesinin kararının esastan da bozulmasını talep etti.
|
/ ANKARA
07.06.2006
|
|
|
FT: Türkiye’nin AB süreci bu yıl durabilir |
İngiliz The Financial Times gazetesi, Türkiye’deki insan hakları noktasındaki gidişat ve Kıbrıs konusunda yaşanan sorunlar sebebiyle Ankara’nın Avrupa Birliği sürecinin bu yıl durabileceğini yazdı.
FT, AB içinde tasarı aşamasındaki bir raporda, Ankara’nın reformları uygulamak için çok az şey yaptığı, orduyu dizginlemeyi, ifade özgürlüğünü korumayı ve gayrimüslimler için dini özgürlükleri sağlamayı başaramadığından söz edildiğini belirtti. Gazete raporda, “Değişimin hızı düştü. Yasaların uygulanmasına ve yeni yasa girişimlerinde bulunulmasına acil ihtiyaç var. AB üyesi ülkeler çizgisinde sivillerin askeriye üzerinde tam bir kontrole sahip olmalı” denildiğini kaydetti. Raporda Güney Doğu’daki durumun da kötüleştiğinin yazdıldığını aktaran FT, bu sorunların yanı sıra AB’nin Ankara’ya Rum Kesimi’ne limanları açması için ültimatom verdiğini ancak çözümün uzakta olduğu yorumunda bulundu.
AB, Ankara’nın Ek Protokol’den kaynaklanan yükümlülüklerini yerine getirmesini istiyor. Ancak Ankara, Kıbrıs’ta bir çözüm olana kadar liman ve havalimanlarının açılmayacağını vurguladı. Türkiye, adada sorunların çözümlenmesi için pekçok adım atmasına rağmen Rum Kesimi’nin AB üyesi olmasından sonra takındığı uzlaşmaz tavır nedeniyle sorun çözülemiyor. Adadaki sorunun çözümü için ortaya konulan Annan Planı’na Kıbrıslı Türklerin ‘evet’ dediği ancak Rumların ‘hayır’ demesine rağmen Kıbrıslı Türklere yönelik tecrid devam ediyor.
Gazete, AB içinde genişlemeye yönelik olumsuz bakış ve Türkiye’deki siyasi durum nedeniyle Kıbrıs sorunun Ankara’nin AB sürecini durdurma riski bulunduğunu yorumunda bulundu.
|
/ LONDRA
07.06.2006
|
|
|
SP'li Hatipoğlu: Önümüzde tehlikeli süreç var |
Saadet Partisi Genel Başkan Yardımcısı Ömer Vehbi Hatiboğlu, Danıştay baskınının ardından ardı ardına çete haberlerinin gündeme geldiğini belirterek, ‘’Şiddet, baskı, şantaj, tezgâh ve çete haberleri önümüzde zorlu-kirli ve tehlikeli bir sürecin bulunduğunu göstermektedir’’ dedi.
Hatiboğlu, parti genel merkezinde düzenlediği basın toplantısında, son günlerde meydana gelen olayların iç açıcı bir gidişin habercisi olmadığını söyledi. Hatiboğlu, sözlerini şöyle sürdürdü:
‘’Basına yansıyan şekil ve görünüşü itibariyle üçerli-beşerli saldırı timleri ve çete yapılanmaları, elbette bir aldatmacadan ibarettir. Kimin adına ve hangi amaçla eylem gerçekleştirdikleri her seferinde bir sır gibi kalan bu saldırı timlerinin hangi servisin taşeronları olduğunu bulup çıkarmak ve teşhir etmek, elbette hükümetin sorumluluk alanına girmektedir. Ayrıca ortaya çıkarılan her tim veya çetenin mensupları arasında asker kökenli şahısların bulunması bir tesadüf mü, yoksa çok ince planlanmış bir tezgahın sonucu mu sorusu zihinleri işgal etmektedir. TSK’yı yıpratmak, TSK mensuplarını adeta yasa dışı oluşumların içinde gibi göstermek acaba hangi gelişmenin habercisidir?’’
Hatiboğlu, ‘’Ardı ardına gündeme gelen çete, şiddet, baskı, şantaj ve tezgah haberlerinin Türkiye’nin önünde zorlu-kirli-tehlikeli bir sürecin bulunduğunu gösterdiğini’’ ileri sürdü.
|
/ ANKARA
07.06.2006
|
|
|
AKP'de ihraç günü |
AKP Hatay Milletvekili Fuat Geçen, partinin Müşterek Disiplin Kurulunun oybirliğiyle verdiği kararla partiden ihraç edilirken, Afyon Milletvekili Mahmut Koçak da kesin ihraç talebiyle Disiplin Kuruluna sevk edildi. Geçen, seçim bölgesindeki yolsuzluk iddialarını gündeme getirmesiyle dikkat çekmiş, Koçak ise parti yönetimine ve Erdoğan'a yönelik eleştirileriyle gündeme gelmişti.
Alınan bilgiye göre, önceki gün akşam Başbakan ve Genel Başkan Recep Tayyip Erdoğan’ın başkanlığında yapılan MYK’da, Koçak’ın durumu da gündeme geldi. Toplantıda, Afyonkarahisar Milletvekili Mahmut Koçak’ın, son zamanlardaki açıklamaları, eleştirileri ve tutumunun ‘’parti disiplini’’ ile bağdaşmadığı gerekçesiyle kesin ihraç talebiyle Müşterek Disiplin Kuruluna sevki istendi. Görüşmelerin ardından Koçak’ın tedbirli olarak kesin ihraç talebiyle Müşterek Disiplin Kuruluna sevk edilmesi kararlaştırıldı. Mahmut Koçak, son dönemde partisi ve Hükümete yönelik eleştirileri ile öne çıkmıştı.
|
/ ANKARA
07.06.2006
|
|
|
Müdürlere çete soruşturması |
Eryaman’daki operasyonda gözaltına alınan bazı zanlıların iddiaları üzerine İçişleri Bakanlığı, Çorum Emniyet Müdür Yardımcısı ile Merzifon Emniyet Müdürü hakkında idari soruşturma başlattı.
Alınan bilgiye göre, Eryaman’da ‘’Atabeyler Grubu’’na yönelik operasyon kapsamında gözaltına alınan bazı zanlıların öne sürdüğü iddiaları araştırmak üzere İçişleri Bakanlığı 2 başmüfettiş görevlendirdi. Müfettişlerin, Çorum Emniyet Müdür Yardımcısı Hasan Cemal Özdeş ile Merzifon Emniyet Müdürü Raşit Çavdar hakkındaki iddiaları araştırmak üzere idari soruşturma yapmakta oldukları öğrenildi.
|
/ ANKARA
07.06.2006
|
|
|
Sezer, memura ek zam istedi |
DSP Genel Başkanı Zeki Sezer, değişen şarlar sebebiyle memur ve emekliler için de ek zammın ‘’şart olduğunu’’ kaydetti.
Sezer, yaptığı yazılı açıklamada, memur ve emekli aylıklarındaki artışların birkaç yıldan bu yana sürekli olarak enflasyonun gerisinde kaldığını savundu. Yılın ilk 5 aylık enflasyon oranının yüzde 4.53 olduğunu kaydeden Sezer, memur, işçi ve emekli aylıklarına yılın ilk 6 ayı için yüzde 3 oranında zam yapıldığını hatırlattı. Sezer, ‘’Böylece şimdiden memur, işçi, emekli aylıklarına yapılan zam enflasyonun çok gerisinde kaldı’’ dedi. Kamu işçilerinin toplu iş sözleşmesi gereği enflasyonun yüzde 3’ü aşan kısmının 0.80’inini Haziran ayı sonunda alacaklarını ifade eden Sezer, ‘’Değişen şartlar sebebiyle memur ve emekliler için de ‘ek zam’ şart olmuştur’’ dedi.
Sezer, hükümetin gerekli hazırlıkları yaparak ek zammın bu ayın sonunda uygulanmasını istedi.
|
/ ANKARA
07.06.2006
|
|
|
Cenevre’de zorlu ‘frekans’ pazarlığı |
Türkiye, dijital radyo ve televizyon yayıncılığı açısından hayati önem taşıyan frekanslar konusunda 21 ülkeyle çetin bir pazarlık yapıyor.
İsviçre’nin Cenevre şehrinde devam eden görüşmelerde, Türkiye, anlaşmazlık bulunan 1180 frekans noktasına ilişkin en iyi sonucu almaya çalışıyor. Anlaşmazlıklar 16 Hazirana kadar olumlu sonuçlanmazsa, frekanslara ilişkin son kararı Dünya Telekomünikasyon Birliği (ITU), simülatör programları yardımıyla verecek. Telekomünikasyon Kurulu 2. Başkanı Galip Zerey, karasal radyo ve televizyon yayınlarına ilişkin frekans tahsislerinin en son 1961 yılında yapıldığını belirtti. 45 yıl sonra tekrar frekanslar için masaya oturulduğunu dile getiren Zerey, ‘’Buradaki başarımız ya da başarısızlığımız radyo ve televizyon yayıncılığımızı 20-30 yıl etkileyecektir’’ dedi.
|
/ ANKARA
07.06.2006
|
|
|
Diplomatlar yeşil sahada mücadele edecek |
Aralarında ABD, Rusya ve İngiltere gibi ülkelerin büyükelçiliklerinin de bulunacağı Elçiliklerarası Futbol Turnuvası’nın kura çekimi, birçok ülkenin büyükelçisinin katılımıyla Ankara’da gerçekleştirildi.
Arap Diplomasi Grubu tarafından organize edilen futbol turnuvasına ABD, İngiltere ve Rusya’nın yanısıra İran, Arap Diplomasi Grubu, Dışişleri Bakanlığı mensupları, TBMM ve özel bir şirket katılacak. Turnuva 22-29 Haziran tarihleri arasında gerçekleştirilecek.
|
/ ANKARA
07.06.2006
|
|
|
Vergilendirme, tarama masasında |
Türkiye ile Avrupa Birliği (AB) arasında süren katılım müzakerelerinde, 16. başlık olan vergilendirmeyle ilgili tanıtıcı tarama toplantısı başladı.
AB Komisyonu’nda 2 gün sürecek toplantıda, Türk heyetinin koordinatörlüğünü Maliye Bakanlığı üstleniyor. Toplantıda, çifte vergilendirmenin önlenmesi, sermaye kazançları ve hisse senedi işlemlerinin vergilendirilmesi, kurumsal vergilendirmede etik kuralları, gelir vergisi, katma değer vergisi (KDV) ve uygulanan istisnalar, tütün, alkollü içecekler ve enerji sektörlerini vergilendirme, vergi istisnaları gibi konularda topluluk müktesebatı anlatılacak. Aynı başlıkta Türkiye’deki ilgili yasal düzenlemelerin ve müktesebata uyumun ele alınacağı ayrıntılı tarama toplantısı 11-12 Temmuz’da yapılacak. AB Komisyonu, vergilendirme başlığında Türkiye’nin müktesebata büyük ölçüde uyum sağladığını kabul etmekle birlikte bazı kalemlerde daha düşük uygulanan KDV oranını en az yüzde 5 seviyesine çıkarmasını ve ithal alkollü içeceklerde göreceli olarak daha yüksek vergilendirmenin ortadan kaldırılmasını istiyor. Bugüne kadar 20 başlıkta tanıtıcı ve 18 başlıkta ayrıntılı tarama toplantılarının tamamlandığı Türkiye-AB tarama sürecine, 8-9 Haziran’da tüketicinin ve sağlığın korunması başlığında tanıtıcı tarama toplantısıyla devam edilecek.
|
/ BRÜKSEL
07.06.2006
|
|
|
Deprem bilgileri uydudan toplanacak |
Boğaziçi Üniversitesi Kandilli Rasathanesi ve Deprem Araştırma Enstitüsü Müdürü Prof. Dr. Gülay Barbarosoğlu, TÜRKSAT’ın, ABD’nin QuakeSAT uydusuna benzer, deprem parametrelerini toplayacak bir mikro uydunun tasarımına başladığını bildirdi.
Barbarosoğlu, böylece depremle ilgili verilerin artık uzaydan ve uydu teknolojileri kullanılarak toplanabileceğini belirtti. Depremlerin önceden tahmin edilmesiyle ilgili ortaya atılan tartışmalara da değinen Barbarosoğlu, “Öncelikle deprem parametreleriyle ilgili bir veri tabanı oluşacak. Bunların modellenmesi, depremlerle ilişkilendirilmesi ikinci aşamada gelir. Bugünkü koşullarda güvenilir, saat ve gün bazında depremlerin önceden bilinmesine yönelik bilimsel sonuçların elde edilmesi olasılığı düşüktür’’ diye konuştu.
|
/ ANKARA
07.06.2006
|
|
|
KİK, Hatay’daki belediye ihalelerini incelemeye aldı KİK, Hatay’daki belediye ihalelerini incelemeye |
Kamu İhale Kurumu (KİK) Başkanı Hasan Gül, Hatay’daki belediye ihaleleri ile ilgili iddialar hakkında inceleme başlattıklarını bildirdi.
Gül, “kamu ihale süreçlerine ilişkin yeni kılavuzların tanımı” amacıyla düzenlenen toplantıdan ayrılırken, gazetecilerin soruları üzerine kurumun kamuoyuna yansıyan her konuyu inceleme görevi bulunmadığını belirtti. Gül, “(Şu ildeki ihaleler haksız yere şu partililere veriliyor gibi bir iddia), aslında incelenmeye değer bir iddia değil. Bir iddianın incelenebilmesi için hangi ihale olduğunu, hangi idarenin ihalesi olduğunu, orada hangi suretle yolsuzluk yapıldığını biliyor olmamız lazım” diye konuştu.
Hasan Gül, “Hatay’daki iddialarla ilgili olarak basında adı geçen idarelerin ihalelerine ilişkin dosyaları getirttiklerini ve inceleme başlattıklarını” bildirdi.
Gül, bu işin başlamasıyla ilgili bazı çekinceleri bulunduğunu kaydederek, “Yarın birisi de kalkar der ki ‘İstanbul’daki ihaleler de şu partiye veriliyor, onu da inceleyin’ Hatay nispeten küçük bir il ama düşünün İstanbul’da kaç tane ihale yapıldığını, siz böyle bir şeyden dolayı incelemeye değer bulur musunuz” dedi.
|
/ ANKARA
07.06.2006
|
|
|
Osmanlı’dan kalan son raylar da yenileniyor |
Osmanlı Devleti döneminde, Alman, İngiliz ve Finlandiyalı firmalar tarafından Anadolu’ya örülen ve Bağdat demiryolu hattının bu zamana kadar yenilenmeyen tek bölümü olan Gaziantep-Nusaybin hattı, tamamen yerli üretim ile yenileniyor.
TCDD 6. Bölge Müdürü Hasan Tahsin Köprülü, yaptığı açıklamada, TCDD’nin 10 bin 800 kilometreyi bulan hat uzunluğuyla ülkenin ağır yük ve yolcu taşımacılığında önemli bir misyonu üstlendiğini söyledi.
Köprülü, demiryollarının uzun yıllar ihmal edildiğini, bu olumsuz tablonun 2003 yılından itibaren ‘’geliştirme ve hızlı trenlerin işletilmesi’’ programlarıyla günün teknolojisine uyarlanmaya çalışıldığını belirtti. Birinci Dünya Savaşı ve Kurtuluş Savaşı’nda tek ulaşım sistemi olan TCDD’nin Türk halkıyla adeta bütünleştiğini belirten Köprülü, ‘’Kuruluşumuz, yaklaşık 33 bin çalışanı, 7 bölge müdürlüğü, 7 liman müdürlüğü, 3 adet bağlı ortaklık, 3 tamirat ve travers fabrikası ile Türkiye’nin en büyük kamu kuruluşlarından biri olma özelliğini taşıyor’’ dedi.
Hasan Tahsin Köprülü’nün verdiği bilgiye göre yaklaşık 100 yıl önce yapılan Nusaybin-Gaziantep demiryolundaki raylar yenileniyor.
Bu raylar Alman-İngiliz, traversler de Alman ve Finlandiyalı firmalar tarafından yapılmıştı. Çalışmalar etap etap devam edecek. İlk olarak 60 kilometrelik bir bölümün yenilenmesi hedefleniyor. Şimdilik 27 kilometrelik hat, tamamen Türkiye’de üretilen ray ve traversler ile yenilendi. Gelecek yıl sonuna kadar 140 kilometrelik eski hattı tamamen yenilemiş olacak.
|
/ ADANA
07.06.2006
|
|
|
Eminönü Sempozyumu 17 Haziran’da başlıyor |
Eminönü Belediyesi, Türkiye ve dünyanın dikkatini Eminönü’nün üzerine çekmek ve bölgenin, tarihî, ticarî, sosyal, kültürel ve turistik açıdan cazibe merkezi olmasını sağlamak amacıyla 17-19 Haziran 2006 tarihleri arasında 1. Uluslararası Eminönü Sempozyumunu gerçekleştirecek.
Eminönü Belediye Başkanı Nevzat Er ve sempozyumun danışmanlığını üstlenen Prof. Dr. İlber Ortaylı düzenledikleri basın toplantısı ile sempozyum hakkında bilgi verdi. İstanbul Ticaret Odası (İTO) Meclis salonunda düzenlenecek oturumlarda, Süleymaniye Camiinden, Mahmutpaşa Külliyesine Eminönü’nün tarihî değerleri ele alınacak. Ayrıca Roma İmparatorluğu’ndan, bölgedeki işporta problemine, esnaf loncalarından, Eminönü mutfağına birçok konu görüşülecek. Yurtdışından da akademisyenlerin katılacağı sempozyumun sponsorluğunu Bank Asya, Petrol Ofisi, İTO yapıyor. Sempozyum Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, İstanbul Büyükşehir Başkanı Kadir Topbaş’ın da katılımıyla açılıcak.
|
Yeni Asya
/ İSTANBUL
07.06.2006
|
|
|
|