Çocuklarımızın yaz programları hazır mı? Okul döneminin yoğun ve stresli dönemi bitiyor. O anı bekliyorlar. Zincirden kurtulur gibi özgür kalmak. Doyasıya oynamak…. Gezmek….. Tozmak…..
Babanın yıllık izninde memlekete veya planlanan tatil beldesine gitmek
Veya bunların hiçbiri değil.
Özellikle köydeki çocukları bekleyen tarım işleri...
Yıllık izin gibi bir kavramla tanışmayan nice milyonlar var ki, ne yapacakları hususunda ne ailenin, ne de çocukların bir planı olsun.
Yazın güzel bir mahalle adeti vardı. Mahalle camiinde Kur’ân okumayı ve temel dinî bilgileri öğrenmek.
28 Şubat süreci dedikleri, arkasında her geçen gün karanlık mihrakların olduğu o mâlum uygulamalar, körpe beyinlerin, saf ve temiz kalplerin mânevî ihtiyaçlarının karşılanmasına da set çekmiştir.
9 yaşındaki kızımı geçen yıl yaz tatilinde mahallenin camiine götürdüm. Hoca efendiye “kızım arkadaşları ile camiye gelip sizden ders almak istiyor” dedim. Hoca , “beşinci sınıfı bitirdi mi?” diye sordu, bitirmediğini öğrenince. “Olmaz…kesinlikle olmaz” dedi. “Kaç arkadaşımız bu yüzden soruşturma geçirdi” dedi. Devlet memuru. Haklı. Ne diyelim?
O zaman ne yapalım? İş başa düştü. O tatilde kendi çocuğuma namaz sûreleri ve duâlarını bire bir, daha kısa sürede öğrettim.
Geçen günlerde gazeteler, “16 yaşındaki bir kız çocuğu, sevdiği ve sevildiği zannettiği erkek arkadaşı ile beraber ablasını kendisi, babasını da arkadaşına öldürttü” diye yazıyordu.
Bu çocuk 28 Şubat olarak tarihe geçen 97 de 9 yaşında idi. Hayatın anlamını öğrenmenin ve öğretmenin kesinlikle yasaklandığı, inançlar üzerinde sistematik terör estirildiği dönemin jenerasyon babasını gözünü kırpmadan öldürebilecek kadar vahşi olabiliyor. Hem çağdaş, hem de vahşi.
Kur’ânın mesajı, hayata kazandırdıkları, hayatın anlamından hiç haberi olması yasaklanan çocuklar, bugün 16 yaşında. Aklından çok duyguları hâkim. Ömür boyu pişmanlığı da azabını dindiremeyecek. Mutluluk denilen kelime ve kavram onun lûgâtında asla olamayacak belki de.
Her aile, Kur’ân eğitimi ve dinî bilgileri veren bir müessese olmalı. İmkânı yoksa bu ihtiyaçları karşılayacak gönüllü kişi ve kuruluşlar yaz programları yapıyorlar.
Yaz programları daha hafif. Yormadan, sıkmadan, eğlenerek öğrenme ortamı sağlamalı
Yaz tatilini çocuklarımız ve gençlerimiz eğlenerek öğrenmenin ortamları yaz programlarına mutlaka katılmalıdırlar. Program uygulayıcıları da öğretme işlevini tatil şartlarını dikkate alarak düzenlemeliler.
Aileler, aileler!.. Çocuklara nasıl çıkılacağını bilmeyen aileler. Çocuklar her gün ateşle yüz yüze… Nasıl ilgileneceğini mutlaka öğrenmelidirler.
|