Detaylı bilgi için TIKLAYIN
      "Gerçekten" haber verir 28 Ocak 2006

Eski tarihli sayılar

Görüş, teklif ve
eleştirilerinizi
[email protected]
adresine bekliyoruz.
 

Haberler

 

Hamas’a fırsat verilmeli

Erdoğan, Filistin’de yapılan seçimler sonunda ortaya çıkan tabloyu ‘’ilginç bir netice’’ olarak nitelendirdi. Filistin halkının tercihine saygı duyulması gerektiğini belirten Erdoğan, şunları kaydetti:

‘’Burada Hamas’a bu fırsat verilmelidir. Ön yargıyla önü kesilmemelidir. Geleceğe yönelik tavırlarında bugüne kadar alışılmışın dışında bir süreci başlatabilir. Bu noktada olayı değerlendirmekte büyük fayda var. Bizim Geniş Ortadoğu Projesi’nde olan bir ülke olarak görev üstlenmemiz lâzım. Gerek İsrail ile olan ilişkilerimizde gerek, Filistin’de olan ilişkilerimizde üzerimize düşeni yapmamız, bu konuda başka İslâm ülkelerini devreye sokmamız lâzım.’’

Erdoğan, dış politikada İsrail ve Filistin’in devletler olarak kabul edildiği bir Ortadoğu tezini sürekli işlediklerini vurgulayarak, Türkiye’nin İsrail ile Hamas arasında çıkacak bir sorunda arabuluculuk görevi yapabileceğini kaydetti.

Bu arada Başbakan Erdoğan, dün Afganistan Devlet Başkanı Hamid Karzai ile görüştü. Erdoğan’ın Davos’ta konakladığı Belvedere Oteli’nde gerçekleşen basına kapalı görüşme yaklaşık yarım saat sürdü. (aa)

Hamas, İsrail’i tanımalı

BM Genel Sekreteri Kofi Annan ile de bir araya gelen Erdoğan yaklaşık 40 dakika süren görüşmenin ardından basın mensuplarına yaptığı açıklamada, özellikle Kıbrıs ile ilgili açıklanan yeni planı görüştüklerini bildirdi. ‘’Kendileri, yeni plana olumlu baktıklarını ifade ettiler. Bu, bizleri de memnun etti’’ diyen Erdoğan, şöyle devam etti:

‘’Bunun dışında, 25 Ocak’ta Filistin’de yapılan seçimleri değerlendirme imkanımız oldu. Bu konuda da Filistin halkının tercihine saygı duyulması gerektiğini ve bunun demokratik bir süreç olduğunu, şüphesiz Hamas’ın da geçmişteki uygulamalarından farklı bir devlet yönetiminde bu siyasi süreci farklı bir şekilde ele alıp, insan hakları, hukukun üstünlüğü, bir demokratikleşme süreci olarak değerlendirmesi gerektiğini, aynı zamanda bölgenin barışına da katkıda bulunacak şekilde İsrail’i bir devlet olarak tanımama anlayışından vazgeçmesinin gereğini, ki karşı tarafın da aynı tarafı belirlemesi gereğini konuştuk. Bu noktada düşüncelerimiz Sayın Annan ile örtüşüyor. Bu konuda bizler üzerimize düşeni yapacağımız gibi BM Genel Sekreteri de bir toplantı düzenleyecek. Bu toplantıda da bu konuyu gündeme alacaklar.’’

28.01.2006


 

Kadrolaşma dizboyu

Ondukuz Mayıs Üniversitesi’ndeki (OMÜ) iddiaları araştıran Meclis Araştırma Komiyonu taslak raporunu açıkladı. Taslak raporda kadrolaşma çarkının işleyişi ile ilgili çarpıcı iddialara yer verildi.

OMÜ’deki kadrolaşma iddialarını araştırmak amacıyla kurulan TBMM Araştırma Komisyonu’nun taslak raporunda, üniversitenin öğretim elemanlığı kadrosunun, sınavla alınan memurluğa geçiş için joker olarak kullanıldığı öne sürüldü. Taslak raporda, üniversitenin öğretim elemanı ve öğretim yardımcısı kadrolarına yapılan atamalarda, kaynak planlamasının sağlıklı yapılmadığı, özellikle personel kaynağının planlanmasında objektif bir kriter geliştirilmediğinin anlaşıldığı ileri sürüldü.

ATAMALARDA

KEYFİLİK

Atama için sınav şartı bulunmayan kadrolara yapılacak atamaların ilân ile duyurulmadığı ifade edilen raporda, “OMÜ’deki akademik kadro seçiminde tam bir keyfiliğin hakim olduğu görülmektedir” denildi.

Profesör atanmak için gerekli puanın 20-30 katı puanı olan bir kişinin, öğretim üyeliğini yükselmek bir yana, araştırma görevlisi olarak bile görevine devam etmesine imkân verilmediği iddia edilen raporda, atama yapılması için ilân zorunluluğu bulunan kadrolara yapılan atamalarda, kişiye özel ilânlar verilerek, başka kişilerin atanmamasının sağlandığı belirtildi. Raporda, “Az da olsa birden çok adayın başvuru imkânı kazandığı durumlarda, hiçbir objektif kriter ortaya konulmaksızın istenen aday seçilmektedir” görüşüne yer verildi.

Bazı kişilerin ise atandığı uzmanlık alanı ya da bölümle ilgisi olmayan yüksekokul ve meslek yüksekokullarına atandığı öne sürülen raporda, “Bu işlemlerdeki amaç, ilân edilen kadroya atanması düşünülen kişi dışındaki kimselerin başvurmasını engellemektir’’ ifadesine yer verildi.

TALİMATLARLA

BASKI

Raporda, mesleklerinde veya belirli bir konuda uzmanlaşmış olmayı gerektiren görevlere; uzman olmayan, iş ve eğitim tecrübesi bulunmayan kişilerin atandığı savunulan raporda, atanan 98 kişiden; 35 öğretim görevlisi, 8 uzman ve 12 okutmanın yeni mezun ya da en fazla 3 yıl önce mezun olan kişiler olduğu kaydedildi. Raporda, eğitim-öğretim ihtiyaçları dikkate alınarak değerlendirme yapması gereken birimlerin yönetim kurullarının, talimatlarla baskı altına alındığı ileri sürüldü. 37 araştırma görevlisinin, doçentliğe ve profesörlüğe atanmak için gereken puandan çok fazla puana sahip olduğu halde, atamalarının yapılmadığı savunulan raporda, şu görüşlere yer verildi:

“Üniversitenin akademik atama ve yükseltmeleri belirli bir tutarlılık içinde yapması beklenirken, belirli zaman dilimlerinde kriterlerin yükseltildiği, belirli zaman dilimlerinde düşürüldüğü, bazen de geçmişe yönelik istisnalar oluşturulduğu açık olarak göze çarpmaktadır. Uygulama; zamana, kişiye ve duruma göre değişmektedir.”

AKRABALAR

ATANMIŞ

Taslak raporda, bazı bölümlere, üniversitede görevli öğretim üyelerinin akrabalarının atandığı iddia edilerek, “Üniversite içinden uzman kadrolara atananlar, atandıkları laboratuvarlarda, kitaplıklarda, atölyelerde ve diğer uygulama alanlarında görev ifa etmekten çok, bu unvanlarıyla eski görevlerini sürdürmüşlerdir. Bu durum ise OMÜ yönetiminin kamu yararını gözeterek değil, çeşitli saiklerle kişilere yüksek maaş ödemesi yapabilmek için uzman kadrolarını kullandıklarını göstermektedir” denildi.

Raporda, 2000-2005 yılları arasında atanan 98 öğretim görevlisinin 45’inin iş ve eğitim tecrübesi, 24 okutmanın 9’unun da çalışma ve eğitim tecrübesi olmadığı ileri sürüldü. “Akademik personel kaynaklarının kullanılmasında objektif kriterler kullanılmamıştır. Bu kaynakların, üniversiteye bağlı birimlere dağıtılmasında ve kadro planlamasında da objektif bir kriter kullanılmadığı anlaşılmaktadır” ifadelerine yer verilen raporda, öğretim elemanlığı kadrolarının, memurluğa giriş için gereken özel usullerin aşılmasında kullanılan araçlara dönüştürüldüğü savunuldu.

Mehmet KARA

28.01.2006


 

Cumhurbaşkanını bu Meclis seçecek

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, Cumhurbaşkanlığı seçimine ilişkin tartışmalara ilişkin olarak, ‘’(Efendim bu parlamento Cumhurbaşkanı seçemez), hangi hakla söylüyorsun, senin böyle bir yetkin var mı? Bu parlamentoyu Sayın Baykal değil, millet seçti ve verdiği görev belli’’ dedi.

TGRT’nin Davos’dan canlı yayımlanan ‘’Ankara Gündemi’’ programında soruları cevaplandıran Erdoğan, Cumhurbaşkanlığı seçimine ilişkin tartışmalar konusunda şunları söyledi: ‘’Anayasa, Cumhurbaşkanı’nın görev süresini belirlemiştir ve o görev süresi geldiği zaman hangi parlamento iş başındaysa o parlamento seçimini yapar. Şimdi bu; AK Parti iktidarda diye farklı, CHP iktidarda diye farklı olmaz. Bu; insanların kendi tercihlerine göre değil, Anayasa’yla belirlenmiştir. Dolaysıyla siz de buna uyacaksınız, halkın sandıktaki tercihine saygı duyacaksınız. Şimdi ortada bir parlamento var, siz o parlamentoyu zan altına sokuyorsunuz. Bu parlamentoya saygısızlıktır. Parlamentonun içinde bulunacaksın, bu parlamentoya saygısızlık yapacaksın. ‘Efendim bu parlamento cumhurbaşkanı seçemez’, hangi hakla söylüyorsun, senin böyle bir yetkin var mı? Bu parlamentoyu sayın Baykal değil, millet seçti ve verdiği görev belli. Vakti saati geldiği zaman ne yapacaksa bu parlamento yapacaktır. Bu parlamentoda bulunan milletvekillerine kimsenin saygısızlık yapmaya hakkı yoktur. Biz bu parlamentoya güveniyoruz, bu parlamento da bu güvenin ve inancın gereğini yapacaktır.’’

Erdoğan, kabine değişikliğiyle ilgili söylentilere ‘’kulak asılmaması’’ gerektiğini kaydederek, ‘’değişimin gerekli olduğu zaman yapılacağını’’ söyledi.

Başbakan Erdoğan, BM Genel Sekreteri’nin himayesinde Türkiye-Yunanistan-KKTC ve Kıbrıs Rum tarafının dörtlü katılımıyla en geç Mayıs-Haziran aylarında bir üst düzey toplantının gerçekleştirilmesini beklediklerini bildirdi. Başbakan Erdoğan, AB ile ek protokolün TBMM’ye getirilmesi konusundaki bir soruya ise ‘’Bu konuda, söylenecek sözlerimiz söylendi. Bu izolasyonlar kalkmadığı takdirde, bu yaptırımlar karşı taraftan yerine getirilmediği takdirde bir defa biz bu ek protokolü Meclis’e getirmeyiz. Bunu daha önce de açıkladık" cevabını verdi.

28.01.2006


 

Dışişleri Yahudi soykırımını andı

Dışişleri Bakanlığı, Yahudi Soykırımı Kurbanlarını Anma Günü’ne ilişkin olarak bir açıklama yaptı.

Bakanlıktan yapılan açıklamada, Türklerin tarih boyunca güç anlarında Yahudilere yardım etttikleri hatırlatılarak, “Osmanlı Sultanı II. Beyazıd 1492 yılında yerlerinden edilen Yahudilere Osmanlı İmparatorluğu’nun kapılarını açmıştır. Ayrıca, II. Dünya Savaşı sırasında soykırımdan kaçan Yahudilere ülkemizce sağlanan yardımların birçok örneği bulunmaktadır. Savaş sırasında Sebahattin Ülkümen, Necdet Kent ve Namık Kemal Yolga gibi diplomatlarımız görev yaptıkları, sırasıyla, Rodos, Marsilya ve Paris gibi şehirlerde işgal otoritelerinin Yahudi kökenli Türk vatandaşlarını ölüm kamplarına göndermelerini kendi yaşamlarını da tehlikeye atarak engellemişlerdir” denildi. Bakanlık açıklamasında, tüm insanlığın tarihte eşi bulunmayan bu korkunç dönemden gerekli dersleri çıkartmasını ve benzeri olayların bir daha tekrarlanmaması temenni edildi. (aa)

28.01.2006


 

Erbakan’a evinde ceza 1 Şubat’ta görüşülecek

Kapatılan RP’nin son genel başkanı ve eski başbakan Necmettin Erbakan’ın cezasını evinde çekmesine imkân sağlayan yasa teklifi, 1 Şubat Çarşamba günü, TBMM Adalet Komisyonu’nda görüşülecek.

AKP Grup Başkanvekili ve Hatay Milletvekili Sadullah Ergin, Genel Başkan Yardımcısı ve İstanbul Milletvekili Hayati Yazıcı ile Ankara Milletvekili Haluk İpek’in imzasını taşıyan teklif, Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı Hakkında Kanun’un ‘’Özel İnfaz Usulleri’’ni düzenleyen 110. maddesinin, 75 yaşını bitirmiş olanlar için sağlık raporu ve zararı tazmin şartını içeren 3. fıkrasını yürürlükten kaldırırken, 2. fıkrada da değişiklik yapıyor. Teklifle, 2. fıkra şu şekilde değiştiriliyor: ‘’Mahkûmiyete konu suç sebebiyle doğmuş zararın aynen iade, suçtan önceki hale getirme veya tazmin suretiyle tamamen giderilmesine dair hukukî sorumlulukları saklı kalmak üzere; -Kadın veya 65 yaşını bitirmiş kişilerin mahkûm oldukları 6 ay, 70 yaşını bitirmiş kişilerin mahkum oldukları 1 yıl, 75 yaşını bitirmiş kişilerin mahkûm oldukları 3 yıl, 80 yaşını bitirmiş kişilerin mahkûm oldukları 4 yıl veya daha az süreli hapis cezasının konutunda çektirilmesi hükmünü veren mahkeme veya hükümlü başka bir yerde bulunuyorsa o yerde bulunan aynı derecedeki mahkemece karar verilebilir.’’

28.01.2006


 

Türkiye, İslâmın pozitif yüzü

İngiliz BBC kanalının tecrübeli muhabiri Chris Morris, Türkiye’nin, İslâmın pozitif yüzünü yansıtan demokratik ve örnek bir ülke olduğunu söyledi.

Başkent Londra’da “The Anglo-Turkish Association” tarafından University Of Westminster’de “Avrupalılar Türkiye’yi ve Türkleri Nasıl Anlamalı” konulu seminer düzenlendi. Seminere konuşmacı olarak katılan, yıllarca İstanbul ve Ankara’da muhabirlik yapmış olan Chris Morris, Türkiye’nin AB üyelik sürecini değerlendirdi. Londra ve Madrid gibi başşehirlerde bombalama eylemleri gerçekleştirenlerin İslâmî guruptan olmasının görünüşte Türkiye’nin işini zorlaştırdığına dikkat çeken Morris, bu olaylardan sonra İslâm dininin Avrupa’da konuşulmaya başlandığını ve bunun Türkiye’ye bir fırsat doğurduğunu belirtti. Türkiye’nin İslâmın pozitif yüzünü yansıtan demokratik ve örnek bir ülke olarak AB’ye girebileceğini vurgulayan Morris, “Avrupalılar Türkiye’yi nasıl anlamalı? Türkiye öncelikle kendisiyle barışık olmalı, kendi gerçeklerine karşı dürüst olmalı” dedi.

Türkiye’nin AB üyeliği aşamasında iki önemli nokta olduğunu söyleyen Morris, bunların; Brüksel’deki Avrupa diplomatları olduğunu diğerinin ise sıradan Avrupa halkı olduğunun altını çizdi. Morris, her yıl 2 milyon İngilizin ve 4 milyon Alman turistin Türkiye’yi ziyaret ettiği düşünüldüğünde, 10-15 yıl sonra Avrupa halkının Türkiye’nin AB’ye üyeliğinde sorun çıkarmayacağını söyledi. (cihan)

28.01.2006


 

Kuş gribine yeni aşı

Kuş gribi aşısını hazırlayan University of Pittsburgh, Tıp Fakültesi öğretim üyelerinden oluşan ekibin başkanı Dr. Andrea Gambotto hazırladıkları aşının ‘’çok güçlü bir aşı olduğunu’’ belirtirken, ekibin aşıyı şimdi insanlarda denemeye hazırlandığını söyledi.

Ekibin çalışmalarının sonuçları ‘’Journal of Virology’’ dergisinin 15 Şubat’ta piyasaya çıkacak sayısında yayınlandı.

Şu anda hem tavuklar hem de insanlar için kullanılan grip aşıların hazırlanması aylar alırken ve tavuk yumurtası içinde hazırlanırken, uzmanlar yeni aşıları insan hücrelerinden alınma parçalarla hazırlamak gerektiği konusunda uzlaşıyorlar.

YENİ AŞI NASIL

HAZIRLANDI

Dergide yer alan bilgilere göre, ekip gerçek H5N1 (öldürücü kuş gribi virüsü) kullanmadı, bunun yerine virüsün genetik dizilim kodunu kullandı. Ekip böylece bütün grip virüslerinin yüzeyinde görülen bir proteini kontrol eden hemagglutinin geninin DNA kodlarını yapay olarak üretti. H5N1’deki ‘’H’’, hemagglutinin genini temsil ediyor.

Daha sonra ekip bu yapay DNA’yı yaygın bir nezle virüsü olan adenovirüse ekledi. Hazırlanan aşı, fareler ve tavuklarda yapılan testlerde, genizden verildiğinde kısmî koruma sağladı ama enjekte edildiğinde, H5N1 virüsüne karşı korumada yüzde 100 başarı elde edildi.

Ve aşı ikili bağışıklık tepkisi diye bilinen oluşuma sebep oldu. Aşı yapılan hayvanların vücutları hem virüsü etkisiz hale getirmek için antikorlar hem de virüse saldıran T-hücresi diye bilinen bağışık hücre tipini üretti.

Gambotto, ‘’Bu, çapraz tepki ihtimalinin çok olduğunu gösteriyor’’ derken, aşının, kuş gribinin değişim geçirmiş biçimlerine karşı da etkili olabileceği belirtiliyor. Gambotto, aşının, canlı insan adenovirüsleri kullanması sebebiyle ağızdan verilmesi durumunda insanlarda hayvanlardan daha etkili olabileceğini umduklarını kaydetti.

Gambatto’nun başkanlığındaki ekip, aşıyı insanlarda denemek için ABD Gıda ve İlaç İdaresi ile görüşmelerini sürdürüyor. (aa)

Kuş gribi benzersiz genlere sahip

Bilimadamları, kuş gribine sebep olan virüslerin, insan gribinden farklı olarak hücrelere zarar veren ‘’benzersiz’’ genlere sahip olduğunu tesbit etti. ABD’deki St. Jude Çocuk Hastahanesi uzmanlarının yaptığı araştırmada, incelenen bütün kuş gribi virüslerinin, hiçbir insan gribi virüsünde olmayan genlere sahip olduğu belirlendi. Araştırma ekibinden Clayton Naeve, bu bulguların, çok tehlikeli virüslerin tanınmasında ve daha etkili ilâçlar geliştirilmesinde yararlı olacağını söyledi.

28.01.2006


 

Baykal’dan TÜSİAD’a bir destek bir, eleştiri

CHP Genel Başkanı Deniz Baykal, TÜSİAD’ın, yargı reformu konusunda yaptığı açıklamanın ‘’çok yerinde’’olduğunu söyledi.

Muğla’da belediye kültür merkezinin temel atma törenine katılmak üzere İzmir Adnan Menderes Havalimanı’na gelen Baykal, uzun süredir yargının krize sürüklendiğini ifade ettiklerini, bu konuda kapsamlı bir reform hazırlanıp yürürlüğe girmesi gerektiğini dile getirdiklerini belirten Baykal, yargıda yaşanan olayların, toplumun adalete olan güvenini ciddi şekilde sarstığını öne sürdü. ‘’Siyaset, yargıya tasallut ediyor; çok acı sonuçlarını hep yaşadık, gördük’’ diyen Baykal, sözlerini şöyle sürdürdü:

‘’TÜSİAD’ın desteklediği bu yaklaşımı kutluyorum. TÜSİAD’ın yargı reformunun önemi konusunda yaptığı açıklamalar çok yerindedir. Cumhurbaşkanlığı seçiminin de iyi yöneltilmesi konusunda önerilerini dile getirmişler. Türkiye’de cumhurbaşkanlığı seçimi konusundaki dilekleri, temennileri, doğaldır, fakat seçimin zamanında yapılmasını söyleyerek, o temennilerin yaşama geçirilmesi olanağını ortadan kaldırıldıklarına dikkat çekmek istiyorum. 2007 yılı sonunda seçim öneriliyorsa seçimin istikrarsızlığı ve gerginliklerinin, seçimin iyi yönetilmesi temennisiyle çözüleceğini umut etmek, gerçekçi olmaktan uzaktır.’’

28.01.2006


 

Kuş gribi için Meclis Araştırması talebi

CHP TBMM Grup Başkanvekilleri Ali Topuz, Kemal Anadol ve Haluk Koç, kuş gribi konusunda Meclis Araştırması açılmasını istedi.

TBMM Başkanlığı’na sunulan araştırma önergesinin gerekçesinde, ‘’kuş gribi virüsü salgınının, dünyada ve Türkiye’de insan sağlığını tehdit eden boyutlara ulaştığı’’ vurgulandı. Türkiye’de kuş gribi virüsünün ortaya çıktığı tarihten sonra, konuyla ilgili bakanların gerçekleri halktan sakladığı ve gerekli tedbirleri zamanında almadığı öne sürülen gerekçede, bu sebeplerden dolayı virüsün Türkiye’de yerleşmesi ve toplum sağlığı noktasında olumsuz gelişmelerin yaşanmasına yol açtığı kaydedildi. Gerekçede, kuş gribinin, aynı zamanda ülke tarımının ana damarlarından biri olma yolunda önemli bir yer edinen tavukçuluk ve yumurta sektörünü ağır bir krize sokarak durma noktasına getirdiği ifade edildi.

28.01.2006


 

Güler: Doğalgazda bir problem yok

Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Hilmi Güler, doğalgazda şu anda bir problem olmadığını söyledi.

THY’ye ait uçakla Ankara’dan gelen Bakan Güler, Atatürk Havalimanı’nda doğalgaz arzında yaşanan sıkıntıya dönük soru üzerine, “şu anda bir problem yok, normale dönüyoruz” dedi. Doğalgaz verilemeyen bazı sanayi tesislerinin mahkemeye gidecekleri yönündeki açıklamaların hatırlatılması üzerine de Bakan Güler, “Hepsinin mukavelesinde buna müsaade eden maddeler var. Dolayısıyla kesintili olanların, ikinci yakıt kullanma meseleleri mukavelelerinde var. O mukaveleye göre hareket ediyoruz” diye konuştu. Bakan Güler, doğalgaz depolama alanlarıyla ilgili soruya karşılık da, “çalışmalar süratle yürüyor. Silivri’deki depo inşaatı sürüyor. Öbürünün de projelendirilmesi devam ediyor” dedi.

Doğalgaza bağlı genel

bir elektrik kesintisi yok

Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı Basın Müşavirliği’nden yapılan açıklamada ise ‘’Bakanlıkça hiç bir Valilikten, doğalgaz tasarrufu amacıyla enerji kısıntına gidilmesi talep edilmemiş ve bu konuda telkinde bile bulunulmamıştır’’ denildi. Bakanlık açıklamasında, doğalgazda bugün itibarıyla herhangi bir sıkıntı olmadığı da vurgulandı.

28.01.2006


 

Emniyet: Asayiş olayları yüzde 38 arttı

Emniyet Genel Müdürlüğü Sözcüsü İsmail Çalışkan, geçen yıl asayiş olaylarında yüzde 38, trafik kazalarında yüzde 15, terör olaylarında ise yaklaşık yüzde 11’lik artış olduğunu söyledi.

Çalışkan, Emniyet Genel Müdürlüğü’nde düzenlediği haftalık basını bilgilendirme toplantısında, geçen yıl meydana gelen olayları değerlendirdi.

Kazalarda bir önceki yıla göre yüzde 15.27, ölümlerde yüzde 4.32 ve yaralanmalarda yüzde 15.27’lik artış meydana geldiğini vurgulayan Çalışkan, geçen yıl kuralları ihlal eden 5 milyon 569 bin 604 sürücüye toplam 446 milyon 775 bin YTL para cezası uygulandığını ifade etti.

Çalışkan, polis bölgesinde önceki yıl 353 bin 578 asayiş olayı meydana geldiğini, bu olayların yüzde 63’ünün aydınlatıldığını, geçen yıl ise yüzde 38’lik artış ile 487 bin 762 suç işlendiğini söyledi. Çalışkan, geçen yıl suçları aydınlatma oranının yüzde 55 olarak gerçekleştiğini belirtti. (aa)

28.01.2006


 

Türkiye’den Suriye’ye ‘demokrasi” desteği

Suriye Devlet Başkanı Beşar Esad, ülkesinde yapılacak yerel seçimler öncesinde Türkiye’deki seçim sistemini mercek altına aldı. Türkiye’ye bir heyet gönderen Esad, hem iktidar partisinin hem muhalefetin seçim stratejisini incelettirdi.

Suriye’yi diktatörlükten kurtarmaya çalışan ve rejimi yumuşatmak için çaba gösteren Suriye Devlet Başkanı Beşar Esad, 2007 yılında ülkesinde gerçekleştirilecek ilk demokratik seçimler öncesinde yönünü Türkiye’ye çevirdi. 2007 yılındaki yerel seçimler öncesinde, Türkiye’deki seçim sistemini incelettirme kararı alan Esad, bu doğrultuda 5 kişilik bir heyeti Ankara’ya gönderdi. Suriye Birleşmiş Milletler Kalkınma Ülke Ofisi ile Suriye Hükümeti’nin organize ettiği ziyaret kapsamında AKP, CHP ve ANAVATAN yöneticileriyle görüşen Suriye heyeti, Esad’ın talebi üzerine Türkiye’deki seçim sistemini ve kadınların yönetimdeki rolünü mercek altına aldı. Heyet, ilk olarak Türkiye ve Ortadoğu Amme İdaresi Enstitüsü’nde Yerel Yönetim Normları ve Türkiye’deki Deneyimler üzerine brifing aldı. Yüksek Seçim Kurulu’nda (YSK) da bir toplantı yapan Suriye heyeti, daha sonra CHP, AKP ve ANAVATAN yöneticileriyle biraraya geldi. (iha)

28.01.2006


 

Türkiye, varlık içinde sıkıntı çekiyor

Türkiye’nin ısıtma amaçlı enerji ihtiyacını karşılamada dışa bağımlılığı sürekli artarken, hazır enerji potansiyellerinin değerlendirilememesi büyük kayıp olarak yorumlanıyor.

Doğalgaza alternatif olan jeotermal enerji kaynağı bakımından dünyada 7. sırada olan Türkiye, bu kaynaktan yeterince yararlanamıyor. Jeotermal enerjiyi ‘fakir dostu’ olarak niteleyen Türkiye Jeotermal Derneği Genel Başkanı ve Uluslararası Jeotermal Kurumu Başkan Yardımcısı Orhan Mertoğlu’na göre, uluslararası piyasaya bağlılığı olmayan, döviz tasarrufu sağlayan, entegre kullanım imkanı olan, satış fiyatı yerel bazda belirlenebilen jeotermal enerjinin dünyada en ucuz enerji olarak kabul ediliyor. Mertoğlu, Mavi Akım Projesi ile 16 milyar metreküp/yıl doğalgaz teminine karşın, Türkiye’nin jeotermal ısı potansiyelinin 30 milyar metreküp/yıl olduğu ve bunun iki mavi akım projesine eşdeğer olduğunu belirtti. (cihan)

28.01.2006


 

Diyanet Subaşı’nda ibadeti anlattı

İstanbul İl Müftü Yardımcısı İsmail İpek, kadınların başı açık halde, erkeklerle birlikte cuma namazı kılmasıyla gündeme gelen Subaşı Camii’nde, cemaate ibadetin nasıl olması gerektiği konusunda vaaz verdi.

Camiye gelişinde gazetecilerin sorularını cevaplayan İpek, burada hassas bir durum söz konusu olduğu için il müftüsünün talimatıyla görevlendirildiğini söyledi. Camide, cemaati uyararak, Kur’an-ı Kerim’e ve sünnete uygun ibadetin nasıl olması gerektiğini anlatmaya çalışacağını belirten İpek, bir gazetecinin, ‘’Eğer başı açık ve karma bir şekilde kılmak için ısrar ederlerse camiden dışarı çıkarılırlar mı?’’ şeklindeki sorusu üzerine, ‘’Dışarı çıkarma görevimiz de, hakkımız da, yetkimiz de var. Burası ibadethanedir. İbadethanenin belli usulleri vardır’’ diye konuştu.

İpek, camide kimseyi rahatsız ettirmeden herkese usulüne uygun ibadet yaptırmanın asli görevleri olduğunu vurgulayarak, Türkiye Cumhuriyeti kanunlarının bu görevi kendilerine verdiğini kaydetti. İpek, uyarılara rağmen karma bir şekilde kılmak için ısrar etmenin günah ve suç olduğunu söyledi.

28.01.2006


 

Din görevlisi memnun değil

Türk Diyanet Vakıf-Sen Genel Başkanı Bilal Eser, ‘’Din görevlilerinin, diğer iş kollarındaki kamu çalışanlarıyla karşılaştırıldıklarında birçok sosyal haktan mahrum kaldıklarını, ekonomik haklar bakımından da çoğunun gerisinde olduklarını’’ öne sürdü.

Eser, yazılı açıklamasında, şunları kaydetti: ‘’Anayasamızın 136. maddesinde yeri ve görevi belirlenen ve yaklaşık 26 yıldır teşkilat yasası bulunmayan Diyanet İşleri Başkanlığı’nın bir an önce teşkilat yasasının Diyanet çalışanlarının, ilahiyat fakültelerinin ve ilgili sivil toplum örgütlerinin görüşleri alınarak çıkarılmasını talep ediyoruz. Diyanet çalışanlarının imkanlar dahilinde din hizmetleri ve özel hizmet tazminatının artırılmasını, Başbakanlık fazla çalışma ücretinin Başbakanlık merkez personeline ödendiği gibi tam olarak merkez ve taşra teşkilatına verilmesini istiyoruz. Ödenek yokluğu bahanesiyle, tedavi amaçlı il dışına çıkan personelin 2005 mali yılından alacaklı oldukları tedavi yolluklarının ödenmesi için harekete geçilerek mağduriyetin giderilmesini bekliyoruz.’

28.01.2006


 

Polis memuru, 3,5 ay sonra serbest

İnsan Hakları Derneği (İHD), teröristlerce kaçırılan polis memuru Hakan Açıl’ın oluşturulan heyet tarafından alındığını bildirdi.

İHD ve Mazlum-Der Genel Merkezi’nden yapılan yazılı açıklamada, kaçırılan polis memuru Açıl’ın, bugün saat 10.00’da İHD Genel Başkan Yardımcısı Kiraz Biçici, Mazlum-Der Genel Başkan Yardımcısı Şehmuz Ülek ve polis memuru Açıl’ın babası Muammer Açıl tarafından sağ olarak teslim alındığı belirtildi. Açıklamada, Açıl ve heyetin Şırnak’ın Cizre İlçesi’ne doğru hareket ettiği kaydedildi. Açıl, 9 Ekim 2005 günü teröristler tarafından kaçırılmıştı.

28.01.2006


 

Meteorolojist aranıyor

Meteoroloji İşleri Genel Müdürlüğü Zirai Meteorolojik İklim Rasatları Daire Başkanlığı yetkilileri, hava tahminlerini yurt genelindeki 400 istasyondan edindikleri bilgiler ışığında yaptıklarını söylediler.

Her ilçe ve beldedeki meteorolojik olayın ve bunların yol açtığı zararların ayrıntılı şekilde belirlenmesinin oldukça zor olduğuna işaret eden yetkililer, kurumun maddî imkânlarının da buna izin vermediğini bildirdiler. Öte yandan vatandaşların meteorolojik olaylara ilgisinin de çok fazla olduğunu, herhangi bir hava olayını hemen kendilerine bildirdiğini anlatan yetkililer, şunları kaydettiler: ‘’Belirttiğimiz tüm etkenler bizi meteorolojiye ilgi gösteren insanlarla işbirliğine yöneltti. ‘meteor.gov.tr’’ adresindeki web sayfamıza ‘Gönüllü Meteorolojist İletişim Formu’ koyduk. Bu formda, bize çevresinde gördüğü hava olaylarını bildirmek isteyen kişilere ait bilgilerin yanı sıra olayların yaşandığı yer, tarih ve saat ile meteorolojik hadisenin türü ve sebep olduğu zararların belirtilmesi isteniyor. Bu sayede edilen bilgiler uzmanlarca değerlendiriliyor ve ilçe ve beldelerdeki meteorolojik durumlara ilişkin bilgi sağlanıyor.’’

Yetkililer, meteoroloji konusunda gönüllülük esasına dayanan bu tür uygulamaların Amerika Birleşik Devletleri ile Avrupa ülkelerinde oldukça yaygın olduğunu söylediler. Uygulamanın, 1 ay önce başladığını ve şu ana kadar 2 bin başvuru yapıldığını bildiren yetkililer, vatandaşların bu konuya oldukça ilgi gösterdiğini, gönüllü gözlemci sayısının artmasını beklediklerini kaydettiler.

Meteoroloji yetkilileri, kendileriyle temasa geçen amatör gözlemcilere gelecek aylarda sertifika verileceğini, böylece Türkiye’deki 3 bin 250 ilçe ve beldede birer amatör meteorolojist bulunmasını sağlayacaklarını belirttiler. Yetkililer, amatör gözlemcilerin her birine yağış ve sıcaklık değerlerini ölçen aletler verileceğini ve gözlem ağının kısa sürede genişletileceğini vurguladılar. (aa)

28.01.2006


 

Tayvanlılar İslâmı öğreniyor

Taipei Belediyesi İşçi İşleri Bürosu’nda çalışan 80’den fazla Tayvanlı Taipei Ulu Cami’ne gelerek İslâmiyet hakkında ilk elden bilgi aldı.

Ziyaretçiler Cami’nin Dış İlişkiler ve Diyalog Sorumlusu İshak Ma tarafından karşılandı. Ziyaretçilerle bahçede hatıra fotoğrafının çektirilmesinin ardından İslâmiyet’le ilgili tanıtımın yapılacağı çok amaçlı salona geçildi. Burada misafirlere Tayvan geleneklerine uygun bir şekilde yemek ikram edildi.

Yemek sırasında İslâmiyet’in inanç esaslarını ve Çin ve Tayvan tarihinde İslâmiyet’in yerini anlatan Ma, namaz vakti yaklaşınca misafirler için ezan okuyarak, önemi hakkında bilgi verdi. Ziyaretçilerin özellikle, Kur’ân’ın değişmemiş olmasından çok etkilendiği dikkat çekti.

Tanıtımın ikinci bölümünde İslâmiyet’te ibadetin önemini anlatan Ma, ziyaretçileri caminin şadırvanına götürerek nasıl abdest alındığını gösterdi. Namazın kılınışı konusunda bilgi alan ziyaretçiler ardından tekrar salona geçerek Oruç, Zekât ve Hac hakkında bilgi aldı. Ziyaretçilerin dikkatini en çok çeken ise dünyadaki bütün Müslümanların aynı sözlerle ibadet etmesi ve heryıl 3 milyon insanın Hac için toplanması oldu. (cihan)

28.01.2006


 

En uzun tünel hizmete giriyor

Karadeniz Sahil Yolu projesi kapsamında inşası devam eden Türkiye’nin en uzun tünelinin tamamlanmak üzere olduğunu belirten Bilal Demirtaş, “Hedefimiz 1997 yılında başlanan Baloman Perşembe Karayolu’nu Haziran ayında hizmete açmak.

Bu hedefimizi mutlaka gerçekleştireceğiz. 335 milyon dolarlık proje için 227 milyon dolar ödeneğe daha ihtiyacımız var. Aynı proje içerisinde yer alan 3 bin 778 kilometrelik Türkiye’nin en uzun tünel projesini, yakında tek şerit olarak hizmete açacağız. İkinci şerit ise projenin tamamlanacağı Haziran ayında karayoluyla birlikte açılacak. Tünelde havalandırma ve aydınlatma çalışmalarımız sürüyor. Bu çalışmalar 1 saatlik yolu 15 dakikaya indirecek” dedi.

28.01.2006


 

Mustafa Sungur: Risale-i Nur Cevşen’den kuvvet almıştır

Bediüzzaman Hazretleri’nin saff-ı evvel talebelerinden Mustafa Sungur, Yeni Asya’nın Cevşen kampanyasını değerlendirdi.

Cevşen kampanyasının güzel bir hizmet olduğunu ve zaten maksadın da Cevşen’i okutmak olduğunu ifade eden Mustafa Sungur, “Bu duâ, bütün kâinatı ihata eden Esma-i İlâhiyenin tecellîlerini ifade eder” dedi.

Cevşen’in, Peygamberimizin Esma-i Hüsnâyı ders verdiği, vahiy mahsûlü bir duâ olduğunu da ifade eden Mustafa Sungur, “Risâle-i Nur Cevşen’den kuvvet almıştır” dedi.

28.01.2006


 

SSK’nın 1.180 milyar YTL borcu var

Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Murat Başesgioğlu, SSK’nın 2005 yılı sonu itibarıyla Sağlık Bakanlığı’na 1 milyar 180 milyon YTL ilaç ve tedavi gideri borcu bulunduğunu, BAĞ-KUR’un ise borcu bulunmadığını bildirdi.

Anavatan Partisi Hatay Milletvekili Zübeyir Amber’in bakanlık bütçesinin TBMM Genel Kurulu’nda görüşülürken yönelttiği soruları yazılı olarak cevaplayan Başesgioğlu, SSK ve BAĞ-KUR’un ilaç ve tedavi gideri borcu hakkında bilgi verdi. SSK’nın 2005 yılı sonu itibarıyla Sağlık Bakanlığı’na 1 milyar 180 milyon YTL günü geçmiş borcu olduğunu belirten Başesgioğlu, diğer tedavi giderleriyle ilgili muaccel hale gelen borcu bulunmadığını ifade etti.

Başesgioğlu, BAĞ-KUR’un ise 2005 Aralık ayı sonu itibarıyla hastaneler dahil günü geçmiş sağlık sigortası borcu bulunmadığını bildirdi. Başesgioğlu, BAĞ-KUR Genel Müdürlüğü’nün 2006 yılı sağlık giderlerinin ise toplam 3 milyar 660 milyon YTL olacağının öngörüldüğünü belirtti. (aa)

28.01.2006


 

Baydemir’e ‘W’ dâvâsı açılıyor

Diyarbakır Büyükşehir Belediye Başkanı Osman Baydemir’in yeni yılda yayımladığı ve içinde ‘W’ harfi olan Kürtçe mesajı, İçişleri Bakanlığı tarafından Anayasaya aykırı bulundu.

İçişleri müfettişleri, inceleme sonunda Baydemir’in Anayasaya aykırı davrandığı sonucuna vardı. Müfettişlerin raporuna göre, Baydemir’in bu eylemiyle Anayasanın üçüncü maddesinde belirtilen “Türkiye devleti ülkesi ve milletiyle bölünmez bir bütündür, dili Türkçedir” ilkesine açıkça aykırı davrandığı belirtildi. Ayrıca, Baydemir’in Türk harflerinin tatbiki hakkında kanun ile iktisadi müesseselerde mecburi Türkçe kullanımı hakkındaki kanun ve Türk Ceza Kanunu’na aykırılık oluşturduğu kaydedildi. Müfettişler, Baydemir hakkında dava açılması için raporu, Diyarbakır Cumhuriyet Başsavcılığı’na iletti. (cihan)

28.01.2006


 

Araçlara otomatik duâ cihazına rağbet

Gaziantep ve Kilis yöresi şoförleri kaza ve belâlara karşı araçlarında otomatik duâ cihazı taşıyor.

Halep yapımı duâ cihazını araçlarına takan şoförler; bir yönüyle kazaların önüne geçmek istediklerini, diğer yönüyle de kendileriyle birlikte yolculuk yapanların duâ ederek yola çıkmalarına vesile olduklarını söylüyor. Zuhruf Sûresi 13. Ayet’in okunduğu cihazda ayetin tercümesinde ise “O Allah ki bunu bizim hizmetimize vermiş. Yoksa biz bunu kendimize boyun eğdiremezdik” deniliyor.

Araç duâsı cihazı satan işyerlerinin bağlı bulunduğu Tuhafiyeciler Odası Başkanı Tahsin Ustabaş, 6 YTL’den satılan araç duâsı için son dönemlerde ciddî bir talep olduğunu ifade ediyor. Otomatik araç duâ cihazını taktıran şoförlerden Gani Çelik, “İnsan hayatın akışı içinde meşguliyetini her an kafasında taşıyor. Sürekli birşeylerle meşgul oluyor. Arabaya bindiğimde kontağı çevirmemle birlikte meşguliyetleri bir kenara bırakıyorum. Duâ ile birlikte sanki araçta başka bir âleme dalıyorum.” dedi.

Kilis Müftüsü Nimetullah Erdoğmuş da, yola çıkarken duâ etmenin Peygamber Efendimiz’in (asm) sünneti olduğunu ifade etti. (cihan)

28.01.2006


 

Sigarayı ‘isteyen’ kolay bırakıyor

Kendiliğinden karar veren tiryakilerin, sigarayı bırakmakta daha başarılı oldukları bildirildi.

İngiliz bilimadamlarının yaptığı bir araştırma, kendiliğinden sigarayı bırakmaya karar veren tiryakilerin, bırakmayı planlayanlardan daha başarılı olduklarını ortaya koydu. Araştırmacılardan Profesör Robert West, sigarayı bırakmadan önce plan yapmanın etkili olduğuna ilişkin inanışın aksine, buna kendiliğinden karar vermenin daha etkili olduğunu söyledi.

West ve iş arkadaşı Taj Sohal’in, eski ve şu andaki sigara tiryakilerinden oluşan 1900 kişinin katılımıyla yaptığı araştırma, sigarayı bırakma girişimlerinin neredeyse yarısının, kendiliğinden verilen karar sonucu olduğunu gösterdi. Araştırma, kendiliğinden karar verip sigarayı bırakanların, yüzde 50 ila 60 daha başarılı olduklarını ortaya koydu. (aa)

28.01.2006


 

Dünyanın en çok gezilen kitap fuarı

Asya’nın en büyük, dünyanın ise en çok ziyaret edilen Kalküta Kitap Fuarı’nın 31.’si Kalküta’da Eyalet Başbakanı Budhadeb Bhattacharya tarafından açıldı. Fuarın ilk gününde halkın büyük ilgisi görülürken, fuarın kapısında uzun kuyruklar oluştu.

Kitaba olan ilgileri ile bilinen Kalkütalılar yayıncı kuruluşların standları önünde kitapları inceleyebilmek için birbirleriyle yarıştı. Her yıl 2,5-3 milyon kişinin ziyaret ettiği fuarda 600’den fazla yayımcı on binlerce kitapla katılıyor. Ayrıca fuara çeşitli ülkelerden de yayıncılar davet edilerek farklı kültürlerin tanıtılması sağlanıyor. Hintlilerin büyük ilgi gösterdiği fuarda insanlar aldıkları kitapları çimenlerin üzerine oturarak hemen orada okumaya başlıyor. Kalküta Kitap Fuarı 12 Şubat’a kadar açık kalacak. (cihan)

28.01.2006


 

Kuzey kutbuna yaz geldi

Norveç’in en kuzeyindeki arktik bölgede Ocak ayı olmasına rağmen yaz sıcaklığı yaşanıyor.

İnsanların yaşadığı en kuzey noktalardan biri olan Norveç’in Svalbard Adası’nda mevsim normallerinin çok üstünde sıcaklıklar kaydediliyor. Norveç Meteoroloji Enstitüsü’nün yaptığı açıklamaya göre, sıcaklık mevsim normallerinin 13 derece üstünde ve eksi 1.6 derece olarak kaydedildi. Geçtiğimiz Çarşamba günü 9.4 derece olarak kaydedilen sıcaklık ancak yaz aylarında görülebilen bir sıcaklık. Sıcaklığın sebebi ters esen rüzgâr. Normal şartlarda doğu veya kuzeydoğudan esen ve soğuk hava getiren rüzgârlar, güney ve güneybatıdan esince bölgede yaz havası yaşanmasına sebep oldu. Buzlanmanın da beklenen ölçüde olmadığı bildiriliyor. (cihan)

28.01.2006

 
Sayfa Başı  Yazıcıya uyarla  Arkadaşıma gönder  Geri

 
Reklam filmini indirmek için tıklayın

Bütün haberler

 Son Dakika Haberleri
Kadın ve Aile Dergisi Çocuk Dergisi Gençlik Dergisi Fikir Dergisi
Ana Sayfa | Dünya | Haberler | Görüş | Lahika | Basından Seçmeler | Yazarlar
Copyright YeniAsya 2004