"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Şeriat ve medeniyet

Kâzım GÜLEÇYÜZ
28 Eylül 2024, Cumartesi
Zaman zaman dinimizin hükümlerinin güncellenmesi şeklinde gündeme getirilen konu, her defasında bilinen rutin ve dar kalıplar içinde sığ ve cılız tartışmalara hapsediliyor.

Oysa bu tarz derinliksiz yaklaşımlarla doğru sonuçlara ulaşılması mümkün değil.

Çünkü mesele sadece fıkıh ilminin alanına giren konu ve hükümlerle sınırlı olarak düşünülüyor. Halbuki İslam, fıkıhtan ibaret değil.

Üstad Bediüzzaman, dinin fıkıh dahil bütün aksamını tahkikî iman temeline dayalı kapsayıcı bir bütünlük içerisinde ele alıyor.

Akılla vahyi, bilimle inanç ve dini kaynaştıran bu orijinal yaklaşımla, Kur’an’la kâinatı aynı Yaratıcının kaleminden çıkan ve birbirini tefsir eden kitaplar olarak okuyor.

Kur’an kâinatı, kâinat Kur’an’ı açıklıyor.

Muhakemat isimli eserinde ilimleri sema, arz ve beşer ilimleri olarak üçlü bir tasnife tâbi tutan Bediüzzaman’ın (s. 24) bu yorumunda, her bir ilim ve fennin hakikati Rabbimizin Esma-i Hüsnasından birine dayanıyor.

Ve bizi tevhide götürüyor.

Bu yorumda, insanların hayatlarını düzenlemek için vahiyle gönderilen esaslar manzumesi olarak din ve onun içinden çıkan şeriat, müstakim akılların ürünü olarak kâinat fenleri ve beşerî ilimlerde kaydedilen inkişaflarla tam bir uyum içinde alabildiğine, ilânihaye gelişme potansiyeli olan son derece dinamik bir yapıya sahip.

Onun için Said Nursî, semavî dinlerin ve özellikle İslamın getirdiği temel esaslar üzerinde, zaman içinde insanlığın ortak aklının ürettiği değerlerle kurulan medeniyetin kazanımları olarak ifade edilen hususların, gerçekte “şeriatın başka şekle çevrilmiş birer meselesi” olduğunu ifade ediyor.

Bediüzzaman’ın birey hukukunu önceleyen adalet-i mahza anlayışı ile suç ve cezanın şahsîliği ilkesindeki hassasiyeti başta olmak üzere adalet ve hukuk vurguları ile demokrasi, hürriyet, Meclis, kamuoyu gibi modern kavramlara İslamî referanslarla sahip çıkması, bu yaklaşımın tezahürü.

(Şeriat Cumhuriyet Demokrasi kitabımız, s. 79)

Okunma Sayısı: 1958
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
  • Mehmet Türeli

    28.9.2024 19:58:36

    Demokrasi yunanca bir kelime olduğundan bazı arkadaşlar islamda demokrasi yok kanaatina varıryorlar . Demokrasinin anlamına bakmak lazım. Halkın reyiyle idareciler seçilmesi ilk defa 4 halife döneminde olmuştur. Meclisin olması şura ile karar verilmesi halka önem verilmesi ortak akılla hareket edilmesi, ehil olan idareciyi seçmek, liyakat ve ehliyete önem verilmesi vb. Bunlar hem demekraside hem islamda vardır. Bu şartlara uymayan devletler, idareciler, insanlar varsa suç ne demokraside ne de islamda.

  • Doğukan Pamir

    28.9.2024 17:39:02

    Selma hanım! 70 yıllık ömrümün 55 yılını vazife icabı siyasal İslam militan larıyla geçirdim. Onların tek adama bu kadar bsğlılıkları, yanlışını görmemeleri, hatta yanlışında bir hikmet aramaları çok sevdiklerinden değildir... Hatta tek adamı dava adamı! gördüklerinden de değildir, inanın.. Belki nadiren bu düşüncede olanlar vardır. Ekalli kalil... Bütün bağlılıkları tek adamın kendilerine sağladığı meşru veya gayri meşru dünyalıktır.....çoğu gayri meşru olan bu kıyağın elden gitmemesi içindir bütün bu çabaları...

  • selma

    28.9.2024 14:54:10

    İslam dininde akıl çok önemlidir. Aklı olmayan sorumlu değildir, dini de yoktur. Kur'an-ı Kerim'in bir çok yerinde düşünmeye teşvik eden ayetler vardır. "Akıl etmez misiniz?- Ne kadar da az düşünüyorsunuz?- Akıl etmeyenin üzerine pislik yağar... gibi." İnsana irade de verilmiştir ve çok değerlidir. Zaten ilk 4 halife seçimle gelmiştir. Aklını ve iradesini kullanıp, Allah'ın rızasını gözetip , en iyisini seçmek insanın yüklendiği sorumluluklardandır. Siyasal İslamcılar, saltanatlarını tehlikede gördükleri için , tersini kabul ettirmenin peşindeler. Tek adama biat edip, sorgulamayacaksın, her işini keramete bağlayıp, vardır bir bildiği deyip baş sallayacaksın...En beğendikleri insan tipi. Vergilerimizle kurdukları, her yere sızmaya çalışan Trol orduları ile yapmak istedikleri bu. Başarabilecekler mi ? Hayır !!!!

  • Tarık

    28.9.2024 09:43:49

    Şeriatın indirildiği dönemde Demokrasi var olan bir şeydi. Neden Kur'an bahsetmemiş o zaman?

  • Yiğitoğlu

    28.9.2024 07:45:36

    İnsan hakları, demokrasi, medeni olmak, saygı ve sevgi gibi, bugünkü medeniyetin teşvik ettiği bu hususlar aslında “şeriatın başka şekle çevrilmiş birer meselesi” dir. Halbuki İslam dini bu medeniyetin güzel ve iyi taraflarını ta asırlar öncesinden haber veriyor. Demek ki, "Akıl ve ilim ve fen hükmettiği istikbalde elbette bürhan-ı akliye istinat eden ve bütün hükümlerini akla tesbit ettiren Kur'an hükmedecek."

(*)

Namaz Vakitleri

  • İmsak

  • Güneş

  • Öğle

  • İkindi

  • Akşam

  • Yatsı