"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

“Hıyanet-i Vataniye” giyotini

M. Latif SALİHOĞLU
25 Şubat 2025, Salı
Günün Tarihi: 25 Şubat 1925

Bundan yüz sene önceki iktidar partisi, muhalefeti sindirip biçmek için giyotin gibi bir kanun çıkardı: Hıyanet-i Vataniye Kanunu.

Muhalefete hiç tahammülü olmayan tek parti döneminin Kemalistleri, tam yüz sene önce bugüne tekabül eden 25 Şubat 1925’te Millet Meclisi’nden geçirdikleri lastikli bir kanunla, ilk ana muhalefet partisi TCF’yi hedef tahtasına koydu. Kısa bir süre sonra da, parti yöneticilerine dünyayı dar ederek TCF’yi kanun zoruyla kapattırdı.

Bu ilk demokratik harekete isnat edilen suç ise “Dini siyasete âlet etmek” diye kayıtlara geçti. Güyâ TCF’nin “Dinî, irticaî, aynı zamanda bölücü bir hareket olan Şeyh Said Hadisesi ile organik bir bağı var”mış.

Şimdi, yüz yıl önceki “demokratik muhalefet hareketi”ni giyotin gibi biçerek, henüz yeşerme ümidi hissedilen nâzenin demokrasiyi katleden hadiseler zincirinin bazı halkalarını görmeye çalışalım.

*

Dünyada olduğu gibi Türkiye’de de totaliter ve despotik iktidarlar, kendilerine muhalif düşen hareketlerden hiç hazzetmezler. Hatta, varlıklarına bile tahammül göstermezler.

İşte, bundan tam bir asır evvel ülkemizde sahneye konulan politik uygulamaların da aynen bu şekilde olduğunu görüyoruz.

Misâl: 1920’lerin başında yaşanan tam da İstiklâl Harbinin kızıştığı esnada çıkartılmış olan “Hıyânet-i Vataniye Kànunu”nda 25 Şubat 1925 tarihi itibariyle çok tuhaf bir değişiklik yapıldı. Millet Meclisi’nde kabul edilen bu değişikliğe göre, o tarihten itibaren “Dinin siyasete âlet edilmesi” de aynı “hıyanet-i vataniye” suçu kapsamına dahil edilmiş oldu.

Tabiî, düz mantıkla bakıldığında, gayet normal bir durum olarak görülen bu değişikliğin, gerçekte bambaşka bir başka sebebi görünüyor.

Bu değişikliği asıl sebebi şudur: 17 Kasım 1924’te, Türkiye Cumhuriyeti tarihinin ilk muhalefet partisi kuruldu. O tarihte, parti için “fırka” tabiri kullanılıyordu. Dolayısıyla, bu partinin ismi TCF, yani “Terakkiperver Cumhuriyet Fırkası”dır. 

TCF’nin kurucu heyeti ve lider kadrosunda ise, Millî Mücadele hareketinin en parlak siması olarak bilinen şu isimler yer alıyor: Kâzım Karabekir, Rauf Orbay, Ali Fuat Paşa, Refet Bele, Adnan Adıvar…

TCF’nin anamuhalefet partisi olarak Meclis’te yer alması ve kısa sürede kitlelerin teveccühüne mazhar olması, iktidardaki jakobenleri fenâ halde ürküttü.

Halkçılar, hiç vakit kaybetmeden tam bir komitacılık ruhuyla dümen çevirmeye yöneldi. Önce, İstanbul merkezli muhalif gazetelere baskın yapılarak, basın-yayın câmiasına gözdağı verildi. Bazı tutuklamalar yapıldı ve muhalif gazeteler kapatıldı.

Hemen ardından, TCF’nin merkezine ve parti liderlerinin evlerine, işyerlerine vahşiyane baskınlar yapıldı. Aynı baskı ve yıldırma çabaları, ülke geneline de yayılarak muhalefetin sesi-soluğu kesilmeye çalışıldı.

*

Haftalarca sürdürülen cebrî uygulamalar için gösterilen bahane, iki hafta önce (Şubat ortaları) patlak veren Şeyh Said Hadisesi idi. Nitekim “Hıyanet-i Vataniye Kànunu” üzerinde değişikliğin yapıldığı aynı gün “Şark Vilayetlerinde Sıkıyönetim” ilân edildi. Böylelikle, matbuat ve siyaset âleminde henüz yeni zuhûr eden muhalefet hareketi ile Şeyh Said Hadisesi arasında doğrudan bir irtibat kurulmaya çalışılarak, farklı düşünenlere bir nevi gözdağı verilmiş oldu.

Oysa, TCF’nin kadrosu, yeni Türkiye’nin kurulması için yıllardır canla-başla hizmet etmiş, gazi olmuş ve İstiklâl Madalyası’nı kazanmış millî kahramanlar idi. Buna rağmen, gözünü karartmış olan jakobenler, muhalefet cephesini siyaset sahnesinden silmeyi hedefledi.

Bu yöndeki sindirme politikası aylarca devam etti. Nihayet, 5 Haziran 1925’te Terakkiperver Cumhuriyet Fırkası kapatılarak, muhalefetin sesi büsbütün susturulmuş oldu.

Yüz yıl sonraki siyasî iktidar cephesinde de zaman zaman benzer hislerin uyanması ve hatta bazı emarelerinin görünmesi, yüz elli yıllık demokrasimiz adına hem ayıp, hem bir tâlihsizliktir.

Okunma Sayısı: 1504
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
  • Hüseyin İlhan

    26.2.2025 12:45:58

    Evet bir ülkede ADALET ilk başta olmaz ise olmazdır.Adalet ile iş görülmeyen yerde nispi olarak barış,başarı görünse de orada huzursuzluk,orada yokluk, olur.Örnek mi.Nazi Almanyası,SSCB,MAO ÇİN'i,ve Afrika,Latin Amerika ile Uzakdoğudaki diktatörlerin baş oldukları ülkeler. Adaletin sağlıklı işlemesi için HUKUKUN ÜSTÜNLÜĞÜ,AMASIZ-MAMASIZ HÜRRİYETİN olması şarttır. Sadece idarenin başına şak şak yapmak fikri ifade olamaz. Ne diyor aziz üstadımız'Ekmeksiz yaşar,hürriyetsiz yaşayamam. Kim ki ne isim,ünvan ile olursa olsun hürriyeti tahdit ediyor ise o eşkiyadır.

  • İhsan UÇAR

    25.2.2025 17:27:04

    Okur yazar insan olmadığından muhalefet partilerini kapatın...Sonra istiklâl Mahkemeleri ...27 Mayıs'ta ihtilâl...Başbakana idam, çünkü " sizi buraya tıkayan kuvvet bunu istiyor" yetmedi 2 bakana daha idam! İçişleri Bakanı Namık GEDİK'in ( merhum ) durumu ise tam yürekler acısı ! İstibdat huzur, refaha vesile oldu mu? Maksat hasıl oldu mu? Almanya gibi güçlü bir ülke olabildi mi Devletimiz?

  • İhsan UÇAR

    25.2.2025 15:20:38

    Latif Bey, bazen bu ve benzeri açıklamaları yapmanız gerekir. Yazının sahibi olarak açıklama hem hakkınız, hem vazifenizdir. Bu yorumları her gün yazıyorlar. Umulan nedir bilmiyorum.Yaşadığım şehirde (Adapazarı) 2002 seçiminden önce iktidar partisini (ismini yazmıyorum, çünkü ismi ile müsemma değil) heyecanla, iştiyakla nasıl çalıştıklarını biliyorum, şahidiyim. Öküz öldü, ortaklık bozuldu.Ben de iktidarın mağdur ettiği okul müdürlerindenim.Benim tek tesellim çok şükür onlara oy vermedim.Yazılacak, konuşulacak çok şey var...

  • Remzi polat

    25.2.2025 13:24:17

    Siyasal islamcıları desteklemeyin. Fetöcüleri desteklemeyimn. Halk partisini desteklemeyin. Bu üç yapıdan uzak durmak için demokrat partiyi destekleyin. Demokrat partinin de kemalist zihniyetini temizleyin. Kemaliatlerin demokrat partide işi yok. Halk partisini destekleyenler de ane yaptıklarını bilmiyor. Erdoğan gitsin de halk partisi gelirse gelsin diyen iyi niyetli değildir.

  • Müştebey ÇELİK

    25.2.2025 12:44:48

    Vatanın her yerini işgal eden dünya devletleri -emperyalistlerin yanında padişah ve azınlıkların baş kaldırdığı ülkenin kurtarılmasını kolay bir iş mi sanıyorsunuz? Bunların yüzünden sınırlarımız dışında bıraktığımız Halep’ten Kerkük’e kadar vatan toprağını nasıl unutursunuz? Daha ayakları yere tam basmayan bir devlette kurulur, kurulmaz hem de hiç okur yazarı kalmamışken çok partili döneme geçmek demek, vatanı kurtaranlar arasına nifak tohumları ekmek değil mi? Nihayetinde de öyle olmadı mı? T.C. ne başkaldıranların (Karadeniz’de Potamyalılar hariç) diğerlerinin tamamı “Din elden gidiyor” bahanesiyle yapıldığını unuttunuz mu? Din=İslam, Allah tarafından hiçbir millete, aileye, aşirete, cemaate indirilmemişken, ve onların tekeline bırakılmamışken… Bu kafadan ne zaman vazgeçerseniz, İslam ve Müslümanlar hem huzurlu, hem de müreffeh bir hayata geçerler!

  • Latif Salihoğlu

    25.2.2025 11:08:20

    TASRİH: Bünyeyi sancılandıran haricî odak bir tane değil. Bunu tek bir tanesine indirgeyen, mütemadiyen sadece birini nazara verip duran, diğerine TARAF OLMUŞ demektir. Şimdiki iki tahribatçı ehl-i bid'ayı da görmek gerek. Bu necip milletin evlâtlarının birbirine kırdıran, onları ayrıştıran, hele hele ortak paydamız olan iman hakikatlerini güyâ dostâne yöntemlerle sulandırıp tahrifat ile tahrip eden sinsî odağı görmeyen, yahut görmek istemeyenler, diğeriyle nasıl mücadele edeceğini de bilemez. Esasen bilemediği içindir ki, gider bazen diğerine müttefik bile olur. Bir türlü vasatta duramaz, demokrat olamaz; frat ile tefrit arasında gidip gelir.

  • HASAN DOĞAN

    25.2.2025 10:45:57

    Yüz yıl sonraki siyasî iktidar cephesinde de zaman zaman benzer hislerin uyanması ve hatta bazı emarelerinin görünmesi, yüz elli yıllık demokrasimiz adına hem ayıp, hem bir tâlihsizliktir. bunun biraz tahlilini yaparsanız seviniriz ağabey.....

  • Hasan Doğan

    25.2.2025 09:35:55

    Bu zamanda kader birliği yapmış ehl-i iman kardeşler arasında zuhûr edip geçmek bilmeyen #kronik sancıların sebebi-kaynağı dahilî değil, haricîdir. "Yok öyle bir şey" diyen, ya ahmak bir cahil, ya sinsî bir kriptodur. İHTAR Haricî odak, zarar vermeden, parça koparmadan bırakmaz. O zaman tek çare dışarıdan malımızı çalmaya gelen mamehuran hırsız güruhunu tövbekar etmek için top yekun malımıza sahip çıkmalıyız...

  • Hüseyin İlhan

    25.2.2025 09:21:04

    100 Yıl geçmeden aynı senaryo,aynı zihniyet sadece renklerini soft yapmış bu müslüman milletin imanını,irfanını,ahlakını tahrip ederek ve al makam+mevki,mansıbı ile ya yanına çekiyor ya da nahak yere 'Cadı avı ise cadı avı olacak,diyerek hak,hukuku çiğneyip adaleti katlediyor ve hürriyetlere beni destekelrsen sahipsin diyor.

  • Erhan

    25.2.2025 01:47:54

    Aynı şimdiki gibi…

(*)

Namaz Vakitleri

  • İmsak

  • Güneş

  • Öğle

  • İkindi

  • Akşam

  • Yatsı