"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Arz ederdim Sayın Adalet Bakanı…

Ahmet BATTAL
25 Şubat 2025, Salı
Sayın Adalet Bakanı Yılmaz Tunç,

Eğer gerekseydi “arz” ederdim ve bundan da gocunmazdım.

Ama hayır, sizin iyi bildiğinizi varsaydığımız üzere adalet her haklıya hakkını vermek ve her şeyi yerli yerine oturtmak demektir.

Ve devlet yetkisi kullananların önünde dik durup “talep etmek” ve gerekirse hesap sormak yerine, eğilip “arz etmek”, eğilene de eğiltene de zulümdür.  

Bu sebeple, bu köşeden, gazeteci, ama vatandaş kimliğimle size “arz” etmem ve etmeyeceğim. Sadece talep ve biraz da sitem edeceğim. 

Bakanlığınızı kapısını ilk çaldığımda sizin şimdi oturduğunuz o koltukta merhum Nejat Eldem oturuyor idi. (Sözün gelişi “o” koltuk, yoksa “o” koltuk çoktan “HEK’e ayrılmış”tır!). 

O gün hâkimlik imtihanı için başvurmaya gelmiştim ve dilekçemde başvurumun kabulünü “rica” etmiştim. Çünkü bendeniz (sözün gelişi “bende”niz)  sade vatandaş idim ve henüz devlet hiyerarşisinin içinde bir memur ya da yargı hiyerarşisinin içinde bir hâkim değildim. 

Yani o gün “devlet” benim üstüm ya da amirim değildi. (En azından ben öyle öğrenmiştim.). 

Vatandaş olarak devletten dilek ve taleplerimi içeren dilekçelerimi “arz ederim”le değil “talep ederim”le ya da “rica (reca/ümit) ederim” ile bitirmem gerektiğini mutlulukla öğrenmiştim. 

İmtihanı kazanıp, mülâkatı da geçip, hâkim adayı olunca iş elbette değişti. Makamınıza ve Hâkimler ve Savcılar Kuruluna (ki o zamanlar “Yüksek” Kurul idi) şahsî taleplerim için defalarca dilekçeler yazdım ve hep “arz” ettim. 

Zira biliyordum ki artık devlet hiyerarşisinin bir parçasıydım ve “amir”e “arz” edilirdi. 

Hakkari Uludere’de hâkimliğe başladığım günden itibaren ise hâkim olarak ve devlet mührü kullanarak Makamınıza yazdığım “resmî yazı”larda daima “rica” etmiştim. Zira yargı bağımsızdı ve Bakanlık hâkimlerin amiri değildi (En azından ben öyle öğrenmiştim ve öyle sanıyordum!). 

Zaten o zamanlar Bakanlık da Mahkemelere gönderdiği yazılarda talimat ya da emir veremezdi ve yazıların sonu “rica ederim” ile bitmezdi. Herhalde şimdi de böyledir. (Ümit ederim en azından bu böyledir!).

***

Fakat Sayın Bakan, sizin kıdemli personeliniz (ki hemen hemen hepsi hâkim – savcı kökenlidir) bizlerin bildiği bu basit bilgileri ya bilmiyorlar ya da bilmezden geliyorlar. 

Ama bunun sonuçları vahim oluyor. Zira devlet heyulaya dönüşüyor.

İşte delilimiz. Bakanlığınızın web sayfasında yer alan ve Adalet Bakanlığı Tazminat Komisyonu Başkanlığına sunulmak üzere hazırlanmış olan örnek dilekçe aynen şöyle bitiyor (cümle düşüklüğü de var ama konumuz o değil!):  

“Tarafı olduğum yargılamanın makul süre içerisinde sonuçlanmaması / kesinleşmiş kararın icra edilmemesi nedeniyle 6384 sayılı “Tazminat Komisyonunun Görevleri ile Çalışma Usul ve Esasları Hakkında Kanun”dan yararlanmak suretiyle mağduriyetimin giderilerek tarafıma tazminat ödenmesini arz ederim. … Müracaat eden … vekili Av. ...”

Linki: https://ihtk.adalet.gov.tr/SayfaDetay/formlar

***

Sayın Bakan,

Size arz etmem ama…

Evvela, bu metni bu şekilde hazırlamış olan ve dolayısıyla vatandaşı ve avukatını devlet hiye- rarşisinin içinde ya da devletin “altında” gören (ve sizin de şikâyetçi olduğunuzu ümit ettiğim) “o kafa”yı Zât-ı Âlînize “şikâyet ederim”.

Size arz etmem ama…

Saniyen, devletin hizmetkâr devlete dönüşmesinden söz edip durduğunuza göre, bu tebeddülü, öncelikle kamu personelinizde meydana getireceğiniz bir zihniyet inkılabıyla temin etmenizi gönülden “arzu” ve muvaffakiyetiniz için “dua ederim”. 

Ayrıca, size arz etmem ama…

Başta bu personelinize ve bütün personelinize, devlet-vatandaş ilişkilerinde devletin “hizmetkâr” ve vatandaşın ise “efendi” pozisyonunda olduğuna gönülden inanmalarını sağlayacak şekilde eğitim vermenizi size “teklif ederim”.

Bir de, size arz etmem ama…

Bu yazımızın ve benzeri nicelerinin, o eğitimin bir parçası ve eğitim materyali olarak okutulmasını sizden “talep ederim”.

Ve size yine de arz etmem ama…

Bunların hiçbirinden –muhtemelen önemsiz görmüş olacağınız için- netice alamazsam halimi ve şikâyetimi Allah’a arz ederim. 

Zira bendeniz de bir avukatım ama önce vatandaşım ve insanım. 

Ve bu memnuniyet verici pozisyonda kaldıkça size de memurlarınıza da asla “arz etmem” Sayın Bakan! 

Artık gerisi size kalmış…

Okunma Sayısı: 2079
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
  • Hüseyin İlhan

    26.2.2025 12:54:44

    Hak ile işini gören birçok meslek erbabı da gelinen noktadan rahatsız . Ancaaaak sapla-saman,at izi ile iti iziz kasden karıştırıldı ülkemde. Bu ülke insanı sevgi,saygı ile komşususna,meslektaşına selam verir,hal-hatır sorardı. Şu an içeride ilim-irfan diyen birinin ne hazindir ki aynı gemide olduğu meslektaşıan bıçak çektiği devire çevrildik. 23 Yıldır ikna olmayan muhteremenin bir görüşme ile 'beni ikna etti,diyerek 180 dereceyi dünyanın hızıyla dönmesi belki izah eder.

  • Savaş

    25.2.2025 22:58:45

    Ahmet bey İhsanı ilahi çok önemli.

  • Burhan Kula

    25.2.2025 21:23:29

    Adalet bu ülkede olmayan ve olmaması da desteklenen en önemli şey, haksızlığa karşı duran bir avuç insan var

  • İhsan UÇAR

    25.2.2025 17:57:27

    Devlet memurlarına itibar kaybettiren iktidarın menfaatperest, hakka hukuka uymayan uygulamalarıdır, bu tür yazılar değil.2014 yılında TBMM'nden kanun çıkartarak , okul müdürlerini öğretmenlerin verdiği puanlarla değerlendirdiler.Öğretmenler hiç bir zaman ( insaflı öğretmenleri tenzih ederim) okul müdürlerini sevmezler. Zil çaldıktan sonra öğretmenler odasının kapısına gider: " arkadaşlar, öğrenciler bizi bekliyor" diyerek derse girmelerini ister...Bunları yaşayan bir emekli okul müdürüyüm...Sokakta vatandaş ne dedi; "Biz artık doktor dövüyoruz " demişti. Hastahaneleri " asistanlarla idaraedecek" tik...Bütün bakanlıklarda benzer uygulamalar yaptılar. İktidar ne yaptığını biliyor, biz icraatlarını anlamak noktasında sıkıntı yaşıyoruz galiba...

  • Mustafa

    25.2.2025 15:37:34

    Allah razı olsun Ahmet bey saygılarımla Arz ederim.

  • Doğukan Pamir

    25.2.2025 14:32:10

    Sohbetteyiz,dengesiz aynı zamanda meczup cemaat mensuplarından biri birden aşka gelip, yerinden fırlayarak, mevzuyla hiç alakası yokken,kimseden müsaade istemeden "El an şeriat baştadır, şeriat hükümrandır, cumhurbaşkanlığına a.gül'ün gelmesiyle şeriat başa geçti" demesin mi? Yıllardır Şer'i şerifi gönülden bekliyorum ama ne gelen var ne giden.Hala hükmeden kamalizm ve ladini idare.Zinanın serbestiyeti, rüşvetin rutinleşmesi, ailenin felç olması,ahlâkın ref'i,sirkatin meslek haline getirilmesi, adaletin yokluğu, istibdadın hükümfermâ olması,, gençliğin dinden soğuması, insanların yokkuk içinde sürünmesi.vb .Acaba diyorum bu saydıklarımın hangisi Şer'i Şerifin nüsusuna,desatirine muvafık düşmektedir ki bizim nurcu meczup "şeriat hakimdir" diye çekirge misal zıplamıştı?Rüya mı görmüştü yoksa hayalperestti de hayal mi görmüştü bir türlü anlam veremedik. Cevabını verecek olsak dengesiz olduğu için hem dinlemeyecek hem de cemaatin nezih havasına zarar verecekti.

  • Ahmet Yalçın

    25.2.2025 12:33:53

    Devlet vatandaşın hizmetçisidir diye diye devlet memurlarının itibarı iki paralık oldu. Hiç adliyede çalışanların da insan olduğunu düşünen yok. Siz böyle yazıyorsunuz, bakan böyle diyor, halk da bizim boğazımıza sarılıyor. Hadsizleşiyorlar. Kabalaşıyorlar. Bu kadar da olmaz.

  • Salih baş

    25.2.2025 12:02:33

    Millet gerçekten uyur gezer. Top atsan bile uyanmıyor. Nasıl ve ne ettilerde başardılar kiHayret doğrusu

  • İhsan UÇAR

    25.2.2025 10:00:31

    Bu siyasi heyetin" başları secdeye giden," Müslüman, fiziki görünüşleri mükemmel olan insanlar. Fırkanın adı " Adalet ", icraatı ise adalet içinde bir kalkınma hamlesi gerçekleştireceklerdi. Ah , Ahmet Hocam ! Kırmızı Kitapları okuyan koskoca profesör " siyasi Mehdi" diyorsa, bizim garibanlara ancak yorum yazmak düşer!

(*)

Namaz Vakitleri

  • İmsak

  • Güneş

  • Öğle

  • İkindi

  • Akşam

  • Yatsı