Orman ve Su işleri Bakanı Veysel Eroğlu, hava sıcaklıklarının önümüzdeki haftadan itibaren mevsim normallerine döneceğini ve serinleme olacağını söyledi.
Erzurum'dan uçakla Muş'a geçen Orman ve Su İşleri Bakanı Veysel Eroğlu, Muş'a 18 milyon liralık 17 müjdeli yatırım haberiyle geldiğini belirtti.
Gazetecilerin Türkiye'yi etkisi altına alan sıcak havalarla ilgili olarak sorularını yanıtlayan Bakan Eroğlu, "Şu anda kritik bir hafta yaşıyoruz. Önümüzdeki haftadan itibaren sıcaklıklar ortalamalardan birkaç derece yükselecek. Sevincimiz şu, bilhassa yangın hassas olan bölgelerde yağmur başlıyor. Dolayısıyla bilhassa Ege Bölgesi'nde, Akdeniz'de bunların çok büyük faydası olacaktır. Bu hafta belki sıcaklıklarda bir artış olacak ama önümüzdeki haftadan itibaren mevsim normallerine düşeceğini tahmin ediyoruz" diye konuştu.
Meteorolojinin uyarıları doğrultusunda yangınlarla ilgili olarak kritik noktalara acil müdahale ekibi kurduklarına işaret eden Bakan Eroğlu, orman yangınlarında sadece Türkiye'ye değil çevredeki bütün ülkelere yardım ettiklerini belirtti.
Yanan ağaçların yerine arazi çalışmasını yaptıktan sonra bir yıl içinde ağaçlandırma yaptıklarını hatırlatan Eroğlu, vatandaşların sıcak havalarda daha duyarlı olmalarını istedi.
Kuraklık olmadığını, barajlarda doluluk oranının yüzde 40'lara ulaştığını vurgulayan Bakan Eroğlu, şunları söyledi:
"Ormanları korumak hepimizin vazifesidir. Ormanlar olmazsa, Türkiye çöl olur. Bilhassa piknik yaptıkları zaman ateşlerini söndürsünler veya şu sıralar ateş yakmasınlar. Ayrıca sigara izmaritlerini veya çöpleri orman içlerine atmamalıyız. Zaten orman içlerine çöp dökmek yasak. Bazen yığılan çöplerde metan gazı oluşuyor ve sıcaklıklarla birlikte reaksiyonlar artıyor. Bir de anız yangınları var. Anız yangınları fayda sağlamıyor. Özellikle bu yangın sebebiyle bütün verimliliği sağlayan bakteriler, mikroorganizmalar tamamen yangında ölüyor. Dolayısıyla toprak çoraklaşıyor. Herhangi bir duman gördükleri zaman ücretsiz Alo 177'i arasınlar. Ne kadar erken haber verilirse yangın büyümeden önlemiş oluruz."
***
Konuyla ilgili içerikler:
TEFEKKÜR PENCERESİ...
Kar, yağmur, dolu; gelmiyor gönderiliyor, yağmıyor yağdırılıyor...
Kur'an-ı Hakim'in hakikatli ve nurlu bir tefsiri olan Risale-i Nur'da Cenab-ı Hakk'ın zerrelerden yıldızlara kadar tecelli eden ismlerini ve azim tasarrufatını tefekkür etmeye devam ediyoruz.
'İlimlerin esası, ilimlerin şâhı ve padişahı, imân ilmidir.' hakikati çerçevesinde Kainat Kitabı'nda gerçekleştirilen herşeye mana-i harfiyle bakarak eserden sanatkara yönelerek Cenab-ı Hakk'a ulaşıyor, nazarlarımızı Esma-ül Hüsna'sının tecellilerine çeviriyoruz...
Özetle diyebiliriz ki; Hissiz, şuursuz olan kar, yağmur, dolu, toprak, otlar, ağaçlar ve benzeri nice sebep bizlere şefkat edip, rızık yetiştirmek kabiliyeti olmadığından, su gelmiyor, gönderiliyor; toprak kendi kendine açılmıyor; Birisi o kapıyı açıyor, nimetleri ellerimize veriyor, meyveler, hububatı yetiştirmekten pek çok uzak olduğundan, onlar bir Hakîm-i Rahîmin perde arkasından uzattığı ipler ve şeritlerdir ki, nimetlerini onlara takmış, zîhayatlara uzatıyor.
Tefekkür haberinin devamını okumak için tıklayınız:
http://www.yeniasya.com.tr/dunya/kar-yagmur-dolu-gelmiyor-gonderiliyor-yagmiyor-yagdiriliyor_410925
***
Okumak için tıklayınız:
Kış geldi, hoş geldi: Beyaz Rahmetin Sahibi, Müzeyyin ismiyle tecelli etti...
‘SICAĞIN ŞİDDETİ, CEHENNEMİN HARARETİNDENDİR'
Kainat Kitabı'ndaki herşeye tefekkür gözüyle bakıldığında zerrelerden yıldızlara kadar herşeyde Cenab-ı Hakk'ın kudret eserlerini ve güzel isimlerinin tecellilerini görebiliriz. Büyük İslam Alimi Bediüzzaman Said Nursi Kur'an ve Sünnet-i Seniyye'den ilhamla Kainat Kitabının Kur'an'i bir gözle nasıl okunacağını 7'den 77'ye en cahilinden en alimine kadar herkese herkesin anlayabileceği şekilde 2 kere 2 4 eder dercesinde izah ve ispat ederek göstermektedir.
Sıcak havalarla aslında bize çok şey anlatılmak isteniyor. Sıcak havaların bunaltan koşullarından birazolsun uzaklaşarak bir saati bir sene ibadet olabilen ve serinletren ferhalandıran tefekküri ibadete sizleri davet ediyoruz..
İşte sıcağın harareti ve cehennemle bağlantısı noktasını işleyen ibret verici bir ilim ve tefekkür yolculuğu;
Ahiret âlemine ait menziller bu dünyevî gözümüzle görülmez.
Fakat, bazı rivâyâtın işârâtıyla, âhiretteki Cehennem bu dünyamızla münasebettardır. Yazın şiddet-i hararetine “Cehennem hararetindendir” [Buharî, 1:142, 162] denilmiştir.
Demek, bu dünyevî, küçücük ve sönük akıl gözüyle o büyük Cehennem görülmez. Fakat ism-i Hakîmin nuruyla bakabiliriz. Şöyle ki:
Arzın medar-ı senevîsi altında bulunan Cehennem-i Kübrâ, yerin merkezindeki Cehennem-i Suğrayı güya tevkil ederek bazı vezâifini gördürmüş. Kadîr-i Zülcelâlin mülkü pek çok geniştir; hikmet-i İlâhiye nereyi göstermişse Cehennem-i Kübrâ oraya yerleşir. Evet, bir Kadîr-i Zülcelâl ve emr-i Kün feye kûn’e (“Ol der; o da oluverir” - Yasin:82.) mâlik bir Hakîm-i Zülkemal, gözümüzün önünde, kemâl-i hikmet ve intizamla kameri arza bağlamış; azamet-i kudret ve intizamla arzı güneşe raptetmiş; ve güneşi, seyyârâtıyla beraber, arzın sürat-i seneviyesine yakın bir süratle ve haşmet-i rububiyetiyle, bir ihtimale göre şemsü’ş-şümus tarafına bir hareket vermiş; ve donanma elektrik lâmbaları gibi yıldızları saltanat-ı rububiyetine nuranî şahitler yapmış, onunla saltanat-ı rububiyetini ve azamet-i kudretini göstermiş bir Zât-ı Zülcelâlin kemâl-i hikmetinden ve azamet-i kudretinden ve saltanat-ı rububiyetinden uzak değildir ki, Cehennem-i Kübrâyı elektrik lâmbalarının fabrikasının kazanı hükmüne getirip âhirete bakan semânın yıldızlarını onunla iş’âl etsin, hararet ve kuvvet versin. Yani, âlem-i nur olan Cennetten yıldızlara nur verip, Cehennemden nar ve hararet göndersin; aynı halde, o Cehennemin bir kısmını ehl-i azâba mesken ve mahbes yapsın.
Hem bir Fâtır-ı Hakîm ki, dağ gibi koca bir ağacı, tırnak gibi bir çekirdekte saklar. Elbette, o Zât-ı Zülcelâlin kudret ve hikmetinden uzak değildir ki, küre-i arzın kalbindeki Cehennem-i Suğrâ çekirdeğinde Cehennem-i Kübrâyı saklasın.
Elhasıl: Cennet ve Cehennem, şecere-i hilkatten ebed tarafına uzanıp eğilerek giden bir dalın iki meyvesidir. Meyvenin yeri ise, dalın müntehâsındadır.
Hem şu silsile-i kâinatın iki neticesidir. Neticelerin mahalleri, silsilenin iki tarafındadır. Süflîsi, sakîli aşağı tarafında; nuranîsi, ulvîsi yukarı tarafındadır.
Hem şu seyl-i şuûnâtın ve mahsulât-ı mâneviye-i arziyenin iki mahzenidir. Mahzenin mekânı ise, mahsulâtın nev’îne göre, fenası altında, iyisi üstündedir.
Hem ebede karşı cereyan eden ve dalgalanan mevcudat-ı seyyâlenin iki havuzudur. Havuzun yeri ise, seylin durduğu ve tecemmu ettiği yerdedir. Yani, habîsâtı ve müzahrefâtı esfelde, tayyibâtı ve sâfiyâtı âlâdadır.
Hem lütuf ve kahrın, rahmet ve azametin iki tecellîgâhıdır. Tecelligâhın yeri ise her yerde olabilir. Rahmân-ı Zülcemal ve Kahhâr-ı Zülcelâl nerede isterse tecellîgâhını açar.
Amma Cennet ve Cehennemin vücutları ise, Onuncu ve Yirmi Sekizinci ve Yirmi Dokuzuncu Sözlerde gayet kat’î bir surette ispat edilmiştir. Şurada yalnız bu kadar deriz ki: Meyvenin vücudu dal kadar ve neticenin silsile kadar ve mahzenin mahsulât kadar ve havuzun ırmak kadar ve tecelligâhın, rahmet ve kahrın vücutları kadar kat’î ve yakindir.
Mektûbât, s. 15-16
LÛGATÇE:
Cehennem-i Kübrâ: Büyük cehennem.
Cehennem-i Suğrâ: Küçük cehennem.
haşmet-i rububiyet: Rabliğin, idare ve terbiye ediciliğin haşmeti, heybeti, büyüklüğü.
iş’âl: yakma.
küre-i arz: Dünya.
medar-ı senevî: Dünyanın güneş etrafında dönerken çizdiği farazî daire.
menzil: oda.
nâr: ateş.
***
Konuyla ilgili içerikler:
KONUTDER Başkanı Elmas’ın sözleri şaşkınlık meydana getirdi!
Okumak için tıklayınız:
http://www.yeniasya.com.tr/ekonomi/konutder-baskani-elmas-in-sozleri-saskinlik-meydana-getirdi_428612
Tedirgin eden gerçekler!
Okumak için tıklayınız:
http://www.yeniasya.com.tr/gundem/tedirgin-eden-gercekler_407185
İlk kentsel dönüşümde sınıfta kaldık: ''Ortak alanımız 4 tane bank''
Okumak için tıklayınız:
http://www.yeniasya.com.tr/ekonomi/ilk-kentsel-donusumde-sinifta-kaldik-ortak-alanimiz-4-tane-bank_415283
Konutlar dönüşüyor, alışkanlıklar dönüşemiyor: Kentsel dönüşüm nasıl olmalıdır?
İzmir'de kentsel dönüşümün sembolü haline gelen Örnekköy ve Uzundere'deki sosyal konut alanlarına yerleşen vatandaşların yeni yaşam biçimleri ve beklentileri akademisyenlerin araştırma konusu oldu.
Okumak için tıklayınız:
http://www.yeniasya.com.tr/ekonomi/konutlar-donusuyor-aliskanliklar-donusemiyor-kentsel-donusum-nasil-olmalidir_392428
***
Okumak için tıklayınız:
"Mümkün olsa 30 Temmuz'dan önce İstanbul'u terk ederdim" tepkisi!
Ağaçlar devrildi, çatılar uçtu: İstanbul'daki zorlu günün detayları!
İBB'den ''yağış'' açıklaması: ''Şiddetli yağışlar o kadar etkiliydi ki...''
İstanbul'da fırtına ve yağış etkili oluyor
Haydarpaşa'da vinç devrildi, patlama yaşandı
Eyüp'te yıldırım düşmesi sonrası yangın çıktı
***
Okumak için tıklayınız:
Büyük İslam Alimi Bediüzzaman Said Nursi 'musibetler' için ne diyor?
***
DHA