"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Türk Dil Kurumu: Kemalizm Türkün dinidir

14 Kasım 2011, Pazartesi
ATATÜRK için kullanılan “Ulu,” “Yaratıcı,” “Yüce” benzeri sıfatların dinî referanslarının da bulunması, 1945 yılına kadar Türk Dil Kurumu sözlüklerinde “din” kelimesinin mecazî anlamda kullanımına örnek olarak “Kemalizm Türk’ün dinidir” cümlesinin verilmesi tesadüfî değildir. Bu dinselleşmenin toplumun eğitimli tabakalarında ciddî bir etki yarattığı şüphesizdir. Cumhuriyet’in ilk yıllarında Türkiye’yi ziyaret eden Grace Ellison’a bir Maarif müfettişi tarafından yapılan “Bizim peygamberimiz Gazimizdir. Biz o Arabistanlı şahıs ile ilişkimizi sona erdirdik. Muhammed’in dini Arabistan’a pek uygundu; ama bize yaramaz” yorumu bu etkiyi yansıtan ilginç bir örnektir.

Bu örneklerde de görüldüğü gibi, şahıs kültüyle desteklenen seküler bir milliyetçilik, Durkheim’ın da öngördüğü gibi, kendine özgü âyin ve semboller aracılığıyla dinselleşmiştir. Celâl Bayar’ın “Atatürk’ü sevmenin millî bir ibadet” olduğunu söylemesi Durkheim’ın tezini doğrular mahiyettedir. Bir ideolojinin seküler temelli olması ve millî bir lideri kutsaması, genellikle zannedildiğinin tersine, onun dinî nitelik kazanmasını engellemez.
Nitekim 1930’lu yılların ders kitaplarında kurucu lider için “Beşeriyet Harikası”sıfatının kullanılması, dönemin resmî neşriyatında onun “gizli ruh illetlerinin doğurduğu bir peygamber . . . değil . . . hakiki bir deha” olduğunun belirtilmesi bu kutsallaştırmanın seküler kavramlar ve “insanüstülük” tezi üzerinden yapıldığını ortaya koymaktadır. Bunun sonucunda ise ideoloji, kuruluş dönemi kutsaması ve lider kültüyle şekillendirilen, kendine özgü âyin ve sembollerle kitlelere nüfuzu hedefleyen bir dogma ortaya çıkmaktadır.

Bir “Mucize” olarak Cumhuriyet
Bu yorumu yaparken, Cumhuriyet kurucularının temel amaçlarının dağ yamaçlarına düşen gölgeleri “mucize” olarak yorumlayabilecek, metafizik alana kayma eğilimi kuvvetli bir dogma yaratmak olduğunu söylemenin doğru olmadığına işaret etmek gerekir. Sorun onların yaratılan ideoloji ve şahıs kültünün, dinsellik boyutuna evrilmeye fazlasıyla yatkın olduğunu görememiş olmalarından kaynaklanmaktadır.
Söz konusu ideoloji dinî karakteri nedeniyle Cumhuriyetin kuruluşu da dahil olmak üzere modern ulusdevletin oluşum sürecini bir “mucize” olarak görme eğilimindedir. Cumhuriyet rejiminin I. Dünya Savaşı öncesinde yaygın olmadığı doğrudur. 1914 yılında Avrupa’da Fransa ve İsviçre dışında cumhuriyet bulunmamaktaydı. Ama savaş sonrası koşullarda hem çok uluslu imparatorlukların çekirdekleri (Avusturya, Rusya ve Türkiye), hem de onların yıkıntıları üzerine kurulan ulus-devletlerin çoğu bu rejimi benimsemişti. Bu bir anlamda zamanın ruhunun dayattığı bir tercihti. Müslüman dünyada da cumhuriyet rejimi çok sayıda taraftar buluyordu. Azerbaycan Halk Cumhuriyeti (1918), Trablus Cumhuriyeti (1918) ve Rif Cumhuriyeti (1923), dış gelişmeler nedeniyle uzun süre yaşayamamışlar; ama cumhuriyetçiliğin Müslüman entelektüellerin bir bölümü tarafından da benimsendiğini ortaya koymuşlardı. Bu, yeni Türk devletinin cumhuriyet rejimini kabulünün radikal bir karar olduğu gerçeğini değiştirmez. Ancak radikallik “mucize”den oldukça farklıdır.
Bizatihi cumhuriyetin kuruluşunun dahi “mucizeleştirilmesi”nin her devletin yarattığı kuruluş mitolojisiyle karıştırılmaması gereklidir. Benzer şekilde bu tür kutsamaların her devletin yaptığı toplumsallaştırma faaliyetinin de ötesine geçtiğini belirtmek yararlı olur. Karşı karşıya bulunduğumuz “her şeyin mükemmel olduğu, günümüzdeki sorunların bu mükemmelikten sapma” olarak yorumlandığı bir altın çağ kavrasallaştırılması ve sadece ilkokulda değil, beşikten mezara uygulanan bir toplumsallaştırma gayretidir.
M. Şükrü Hanioğlu / Sabah, 13.11.2011

Okunma Sayısı: 12998
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
    (*)

    Namaz Vakitleri

    • İmsak

    • Güneş

    • Öğle

    • İkindi

    • Akşam

    • Yatsı