Milliyetçi Hareket Partisi (MHP) Genel Başkan Yardımcısı Şefkat Çetin, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın uyguladığı ‘kişisel başkanlık’ programının Türkiye’yi asıl gündemi yerine yapay konularla meşgul ettiğini belirtti.
Çetin, “Başkanlık sistemine geçme isteği bir demokrasi talebi değildir, arkasında federasyon ve bölünme gizlidir.” dedi. Anayasa Komisyonu masasından kalkan Cumhuriyet Halk Partisi’ni de eleştiren Çetin, CHP’nin Cumhurbaşkanı’nın eline koz verdiğini kaydetti.
Milliyetçi Hareket Partisi Teşkilat İşlerinden Sorumlu Genel Başkan Yardımcısı ve Ankara Milletvekili Şefkat Çetin, yeni anayasa çalışmaları sonrası oluşturulan anayasa komisyonun dağılması ile ilgili olarak açıklama yaptı.
“TÜRKİYE’NİN ÇIKARLARI TEK ADAMDAN BÜYÜKTÜR”
"Çetin’in yaptığı yazılı açıklama şu şekilde: “Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın uyguladığı kişisel başkanlık programı, Türkiye’yi asıl gündemi yerine yapay konularla meşgul etmektedir. Her fırsatta öne çıkarılmaya çalışılan başkanlık hevesi, Türkiye’nin çıkarlarının önüne geçmiş vaziyettedir. Tayyip Erdoğan’ın Birleşmiş Milletlerle ilgili çok haklı olarak dile getirdiği “Dünya 5'ten büyüktür” çıkışının bir benzeri, Türkiye’de şahsı için söylenecek hale gelmiştir. MHP olarak Tayyip Erdoğan’a diyoruz ki, Türkiye’nin çıkarları tek adamdan büyüktür. Sayın Cumhurbaşkanı anayasaya sadakat ve tarafsızlık yeminini hatırlamalı ve başkanlık sevdasından vazgeçmelidir. Ülkemizle ilgili kargaşa programlarına rejim tartışmalarıyla fırsat verilmesinden uzak durulmalıdır.
'REJİM DEĞİŞİKLİĞİYLE TEK ADAM YÖNETİMİ KURMA PLANLARI YATMAKTADIR'
Meclis’teki Anayasa Komisyonu’nu başkanlık sistemi hazırlık komisyonu gibi kullanmak isteyen de, umduğunu bulamayacağını anlayınca komisyonu dağıtan da aynı iradedir. Komisyonun dağıtılması, Meclis’i devre dışı bırakacak farklı arayışlara fırsat vermektedir. Mevcut sistemin işlemez hale getirilmesinin arkasında, rejim değişikliğiyle tek adam yönetimi kurma planları yatmaktadır.
'CUMHURBAŞKANININ ELİNE KOZ VERMEKTEDİR'
Ana muhalefet partisi CHP Anayasa Komisyonu masasından kalkmakla, parlamenter sistemin tıkanmışlığı algısını güçlendirmekte ve başkanlık hesaplarında Cumhurbaşkanının eline koz vermektedir. Milliyetçi Hareket Partisi ise anayasa komisyonunun varlığını sürdürmesinden yana olmakla birlikte, kesinlikle başkanlık sistemine karşıdır. MHP Anayasa Komisyonu’nda kalmaya çalışmakla, parlamenter sistemin devamından yana tavrını net bir şekilde ortaya koymuştur. Partimiz, en büyük toplumsal mutabakat metni olan anayasanın Meclis’te daha büyük uzlaşmayla yenilenmesinin gerekliliğine inanmaktadır. Bu bağlamda ana muhalefetin çekildiği bir komisyonun yeterli mutabakat zeminini kaybettiğini ve anayasa çalışmalarının sürdürülemeyeceğini düşünmektedir.
Milliyetçi Hareket Partisi Türkiye’nin toplumsal ihtiyaçlarını karşılayacak bir anayasa için yapılacak çalışmalara her zaman destek vermektedir. Ancak iktidar partisinin yeni anayasa örtüsü altında rejim değişikliği oyununa alet olmayacaktır. MHP olarak anayasa konusunda en başından itibaren dile getirdiğimiz hassasiyetlerimiz devam etmektedir. Anayasanın ilk dört maddesinin değiştirilmesine yönelik bütün girişimlere dün olduğu gibi, bundan sonra da karşı çıkacağımız gayet iyi bilinmelidir.
Anayasamızın ilk 4 maddesinde; şekli cumhuriyet olarak tanımlanan devletin ülkesi ve milletiyle bölünmez bütünlüğü teminat altına alınmakta, dili, bayrağı ve cumhuriyetin nitelikleri tanımlanmaktadır. Milli ve üniter yapıyla kavgası olmadığı müddetçe hiçbir politik duruşun değiştirmeyi aklından geçirmeyeceği bu maddeler, uzun süredir AKP zihniyeti tarafından aşındırılmaktadır. Oslo’da ve İmralı’da terör örgütüyle yapılan müzakerelerde verildiği iddia edilen özerklik sözleriyle başkanlık heveslerini birleştirdiğimizde, asıl amaç olan federatif başkanlık sistemine ulaşmak için anayasanın ilk dört maddesinin hedefe konduğunu düşündürmektedir. İktidar partisinin niyetinin daha demokratik bir anayasa olmadığı çok açıktır. Çünkü bizzat Cumhurbaşkanı ve birçok kabine üyesi hâlihazırda Anayasa Mahkemesi’ni ve dolayısıyla anayasayı tanımadıklarını ilan etmektedir. Asıl niyet milli ve üniter yapıya dayanan parlamenter sistemi rafa kaldıracak bir rejim değişikliği yaparak, Türkiye’nin parçalara bölündüğü federatif başkanlık sistemidir.
“TÜRKİYE’DE GÜVENLİK SORUNU HAD SAFHADA İKEN CUMHURBAŞKANI VE HÜKÜMETİN REJİM ARAYIŞLARI TAM BİR AKIL TUTULMASIDIR”
Türkiye’de rejim değişikliğinin yolunu açabilmek için 7 Haziran seçimlerinden bu yana son derece tehlikeli bir oyun oynanmaktadır. İstedikleri gibi bir anayasayı yapacak 400 milletvekilini bulabilmek için terörün bir silah olarak kullanılmasıyla oluşturulan kamu güvenliği sorunu ne yazık ki kalıcı hale gelmiştir. Terörle bir kere aynı masaya oturanlar, Türkiye’yi geri döndürülmesi son derece güç bir korku tüneline sokmuşlardır. Sandık sonucunu belirleyebilmek için toplumu terörle dizayn edenler, şimdi hortlattıkları bu terörün kendilerini ve bütün Türkiye’yi esir alması karşısında çaresizdir. Hemen her gün verdiğimiz sayısız şehidimize rağmen idrakleri dumura uğrayanlar hâlâ siyasi hesap peşindedir. Türkiye’de güvenlik sorunu had safhada iken cumhurbaşkanı ve hükümetin rejim arayışları tam bir akıl tutulmasıdır.
Anayasa değiştirecek bir Meclis çoğunluğu elde edebilmek için her yolu deneyen Cumhurbaşkanının hedefinde bugün sadece muhalefet partileri değil kendi partisi AKP de bulunmaktadır. Meclis anayasa komisyonundan umudunu kesen Tayyip Erdoğan’ın başkanlık sevdasını hayata geçirebilmek için referandum yolunu deneyeceğini sözcüsü İbrahim Kalın açıkça dile getirmiştir. Referandum için gerekli olan 330 milletvekilini bulabilmenin yolu olarak partilerin karıştırılması kimseyi şaşırtmayacaktır. Nitekim Meclis’teki siyasi partilerin tamamında gözlenen huzursuzluk ile başkanlık arayışları arasında bir paralellik söz konusudur.
“TARAFSIZLIK YEMİNİNİ DEFALARCA ÇİĞNEMEKTEDİR”
Sayın Cumhurbaşkanı, kendisinden önceki cumhurbaşkanlarıyla aynı şekilde ettiği tarafsızlık yeminini defalarca çiğnemektedir. Kararları bağlayıcı olan Anayasa Mahkemesi’ne uymayacağını alenen ilan etmekte bir sakınca görmemektedir. Anayasaya uymayan bir kişinin yeni anayasa ya da yeni sistem arayışları ülke ya da milletin hayrına değil kişisel iktidar içindir. Anayasaya ve yasa tanımayan kişisel iktidarların bütün dünyadaki adı ise diktatörlüktür.
“BAŞKANLIK SİSTEMİNE GEÇME İSTEĞİ BİR DEMOKRASİ TALEBİ DEĞİLDİR, ARKASINDA FEDERASYON VE BÖLÜNME GİZLİDİR”
Türkiye’ye dayatılan Başkanlık Sisteminin sakıncaları hakkında MHP olarak uyarılarımızı defalarca yaptık. Başkanlık sistemine geçme isteği bir demokrasi talebi değildir, arkasında federasyon ve bölünme gizlidir. Türkiye tarihinin en büyük bölücü kalkışmasını yaşarken ortaya atılan rejim tartışmalarında iyi niyet aramak mümkün değildir. Türk milletinin birliğini ve kardeşliğini tehdit eden olağanüstü gelişmeler yaşanırken, devleti yönetenlerin milli öncelikleri belirleyecek duyarlılıkları göstermekten uzaklaşmaları tehlikeyi büyütecektir. Milliyetçi Hareket Partisi sayın cumhurbaşkanına kendi yasal sınırlarına çekilmesi çağrısını yinelemektedir. MHP’nin 7 Haziran sürecinde dile getirdiği gibi, cumhurbaşkanı sistemle oynamaktan vazgeçmeli, bütün topluma ve siyasi görüşlere karşı tarafsız bir konuma gelmelidir. İktidar partisi AKP ise üzerlerindeki cumhurbaşkanı vesayetinden kurtularak, onun hırsları yerine kamu güvenliği, ekonomi ve dış politika gibi milletin acil sorunları ile ilgilenmeye başlamalıdır.”