Konya'da, Eşrefoğlu Beyliği döneminde 1296 yılında Beyşehir Gölü kıyısına inşa edilen, UNESCO'nun Dünya Mirası Yedek Listesi'ndeki Eşrefoğlu Camisi tarihe meydan okuyor. Çivi ve vida benzeri bağlantılar kullanılmadan, yalnızca geçme takma tekniğiyle yapılan cami, yerli ve yabancı turistlerin akınına uğruyor.
1296- 1299 yılları arasında Eşrefoğlu Beyliği döneminde Türkiye’nin en büyük tatlı su gölü olarak bilinen Beyşehir Gölü kıyısına inşa edilen cami, altı metre yüksekliğinde, çini mozaiklerle süslenmiş bir mihraba sahip. Tamamı ceviz ağacından olan minberindeki işçilik göz kamaştırıyor. Oyma, geçme-takma ve çatma teknikleriyle tutkalsız yapılan caminin tavanı ise kalem işi rengarenk süslemelerle bezenmiş. Selçuklu mimarisinin günümüze kadar taşıyan, taş ve ahşap işçiliğinin inceliklerini yansıtan Eşrefoğlu Camii, yerli ve yabancı turistlerin uğrak yerleri haline gelmiş durumda.
Hayranlık uyandırıyor
Süslemeler ve işlemelerin yanı sıra Selçuklu mimarisi caminin ahşap bölmelerinde çivi, vida gibi bağlantılar kullanılmamış. Bu kısımların nemli kalabilmesi için caminin ortasında 4,5 metre derinliğinde kar kuyusu bulunuyor. Ancak bu kuyunun üzeri 77 yıl önce camla kapatılmış. Ahşap sütunların nemli kalabilmesi için tasarlanan kar deposu, o dönemin teknolojisini günümüze taşıyor. 2012 yılında UNESCO tarafından Dünya Mirası Geçici Listesi'ne alınan Eşrefoğlu Camii’nin kalıcı listeye girebilmesi için çalışmalar sürüyor.
DHA