AYM eski başkanı Haşim Kılıç, “Evrensel ilkelerin hüküm sürdüğü, demokratik, insan hakları ve özgürlüklere saygılı bir anlayışın ortaya çıkması gerekiyor. Belki o zaman geçmiş yaraları, geçmiş acıları da unutabiliriz” dedi.
Anayasa Mahkemesi eski başkanı Haşim Kılıç gündeme dair açıklamalarda bulundu. Independent Türkçe’nin haberine göre, Türkiyede ifade ve inanç hürriyetinde büyük yıkımlar yaşandığını söyleyen Kılıç, “Evrensel ilkelerin hüküm sürdüğü, demokratik, insan hakları ve özgürlüklere saygılı bir anlayışın ortaya çıkması gerekiyor. Belki o zaman geçmiş yaraları, geçmiş acıları da unutabiliriz. Bu ülkede ifade ve inanç özgürlüğü konusunda çok yıkım oldu. Hâlâ da olmaya devam ediyor. Ne yargımız ne de yürütmemiz ifade özgürlüğü ile terör suçu arasındaki ince çizginin varlığını fark edemedi. Bundan önce inançla ilgili sorunlar yaşadık. İnançla ilgili her şey ‘Laikliğe aykırı unsur’ olarak nitelendirildi. Çok insan zarar gördü. Bunların artık bitmesi lâzım. Türkiye’nin normalleşmesi ve ülkemizi kimlik politikalarından kurtarmak lâzım” şeklinde konuştu.
Bu sistemle bağımsız bir yargı oluşturulamaz
Güçler ayrılığında vahim bir tablo olduğunu ifade eden Kılıç, “An itibariyle AYM’nin 15 üyesi var. 12’sini Sayın Cumhurbaşkanı doğrudan belirliyor. Kalan üç üyeyi de TBMM seçiyor. Cumhurbaşkanını partisi TBMM’de çoğunluk. Orada da Cumhurbaşkanının iradesinin hâkim olduğunu görürsünüz. Yani 15 üyenin tamamını Cumhurbaşkanı seçiyor. HSK’daki seçim sisteminde de Cumhurbaşkanı’nın tartışmasız hâkimiyeti söz konusu. Bu iki kurum çok önemli kurumlar. HSK hem idarî hem de adlî yargıyı düzenleyen bir sistemin içinde. AYM de hem bireysel başvurularıyla hem iptal ve itiraz davalarıyla çok önemli şeylere bakan bir kurum. ‘Oraya seçilen arkadaşlar bağımsız ve tarafsız değil’ demiyorum, ama teorik olarak seçimlerin bir kişinin iradesine bırakılmış olmasının doğru bir şey olmadığını söylemeye çalışıyorum. Bu sistemle bu şekilde bağımsız ve tarafsız bir yargıyı oluşturamazsınız. Sonuç budur. Bundan önce ‘bağımsız ve tarafsız bir yargı var mıydı’ sorusu akıllara gelebilir. Evet o sistemde de çeşitli sıkıntılar vardı. Ama iddia o ki yapılan bu Anayasa değişikliklerinin amacı tarafsız bir yargıyı oluşturmaktı. Bunun böyle olmadığı hep birlikte görüldü. Tek kişinin bütün sisteme hakim olduğu bir yerde siz güçler ayrılığı ilkesinden söz edemezsiniz” dedi.
AYM, KHK’LARI İNCELEMELİYDİ
KHK’ların Anayasa Mahkemesi tarafından incelenmesi gerektiğinin altını çizen Kılıç, “Söz konusu KHK’lar olağanüstü bir durumda çıkan KHK’lardı. Sıkıntı, olağanüstü hâl kararnamelerinin denetime tabi tutulmayışından kaynaklandı. AYM bunları ‘Benim görev alanıma girmiyor’ diyerek incelemiyor. Oysa AYM, 1990’lı yılların başlarında olağanüstü hâl kararnamelerini incelemeye tabi tuttu. Böyle bir içtihadı var. Daha sonra 15 Temmuz’a kadar olağanüstü hâl olmadığı için böyle bir şey gündeme gelmedi. AYM bu kez 1990’lı yıllardaki içtihadının aksine bu kararnameleri incelemedi. AYM keşke bu konuya girseydi” ifadelerini kullandı.