Yeni Asya Gazetesi Yazarlarından Öğretim Görevlisi Halil Akgünler; Miraç hadisesinin hakikatini Risale-i Nur'da Mi'rac-ı Nebeviyeye (a.s.m.) dâir olan 31. Söz penceresinden ele alıyor ve değerlendirmeler yapıyor.
Mirac Gecesi yaklaşıyor. Saygıdeğer okuyucularımızın ve tüm İslâm âleminin Mirac Gecelerini şimdiden tebrik ediyor, bu mübarek günlerin hayırlara vesile olmasını Cenâb-ı Haktan niyaz ediyoruz.Mirac hadisesi başlı başına harika bir hadise.Bir çok sır ve hikmeti beraberinde taşımakta. Nitekim Bediüzzaman Hazretleri 31. Sözde bu sır ve hikmetlerden bahsetmiş, Mirac’la ilgili zihinleri karıştıran bir çok hususu çok nefis bir şekilde izah etmiş, bir çok çetrefilli suale cevap vermiştir.
Mirac hadisesi bir çok sır ve hikmetleri beraberinde taşımakla birlikte, zamanda yolculuk, zamanın izafiyeti gibi günümüzdeki bazı ilmî gelişmeler ve keşiflere de işaret etmesi açısında üzerinde çok düşünülmesi gereken bir hadisedir. Biz burada Mirac hadisesinin “zaman” ile ilgili, Otuz Birinci sözde yer alan bir hususu nazarlara sunmak istiyoruz.
Hazret-i Üstad Mirac hadisesi ile alâkalı hatıra gelen, “Birkaç dakikada binler sene mesafeyi kat’ etmek aklen muhaldir” şüphesine karşı, zamanın izafî olduğunu bakın nasıl izah eder. Evvelâ sesin, ışığın, elektriğin ve diğer mahlûkattaki hızların farklı olduğunu nazara veren Üstad, sonra bir saat misali verir: “İnsanın hareketinden, güllenin hareketinden, savttan, ziyadan, elektrikten, ruhtan, hayalden tezahür eden sür’at-i harekâtta bir mikyas olmak için şöyle bir saat farz ediyoruz ki: O saatte on iğne var. Birisi saatleri gösterir. Biri de, ondan altmış defa daha geniş bir dairede dakikayı sayar. Birisi altmış defa daha geniş bir daire içinde saniyeleri, diğeri yine altmış defa daha geniş bir dairede sâliseleri ve hâkezâ râbiaları, hâmiseleri, sâdise, sâbia, sâmine, tâsia, tâ âşireleri sayacak gayet muntazam, azîm bir dairede birer ibre farz ediyoruz. Faraza, saati sayan ibrenin dairesi küçük saatimiz kadar olsa, herhalde âşireleri sayan ibrenin dairesi arzın medar-ı senevîsi kadar, belki daha fazla olmak lâzım gelir.”
Bu çok ilginç saat misali verildikten sonra iki şahıs farz edilir ve bu şahıslar saatin aşireleri sayan ibresi ile saati sayan ibresine bindirilir: “Şimdi iki şahıs farz ediyoruz. Biri, saati sayan ibreye binmiş gibi, o ibrenin harekâtına göre temâşâ ediyor. Diğeri, âşireleri sayan ibreye binmiş. Bu iki şahsın bir zaman-ı vahidde müşahede ettikleri eşya,saatimizle arzın medar-ı senevîsi nisbeti gibi, meşhudatça pek çok farkları vardır. İşte zaman, çünkü harekâtın bir rengi, bir levni, yahut bir şeridi hükmünde olduğundan, harekâtta câri olan bir hüküm,zamanda dahi câridir.”Zamanın izafî olduğunu, aynı anda iki farklı yerde iki farklı zamanın aktığını mezkûr ifadelerde izah eden Hazret-i Üstad Resul-ü Ekrem Efendimizin de kısa bir süre içinde, yatağı bile soğumadan bütün ahiret âlemlerini gezip geri döndüğünü şöyle izah eder: “İşte, bir saatte meşhudatımız, bir saatin saati sayan ibresine binen zîşuur şahsın meşhudatı kadar olduğu ve hakikat-i ömrü de o kadar olduğu halde; âşire ibresine binen şahıs gibi, aynı zamanda, o muayyen saatte, Resul-i Ekrem Aleyhissalâtü Vesselâm, burak-ı tevfik-i İlâhîye biner, berk gibi bütün daire-i mümkinatı kat edip, acaib-i mülk ve melekûtu görüp, daire-i vücub noktasına çıkıp, sohbete müşerref olup, rüyet-i cemâl-i İlâhîye mazhar olarak, fermanı alıp vazifesine dönebilir ve dönmüş ve öyledir.”
Yukarıya aldığımız (Sözler, 524) ifadeler gerçekten çok nefis bir izahtır. Bu ifadelerde zamanın izafî olduğu çok açık bir şekilde izah edilmektedir. Yukarıda geçen saat misali ile ilgili basit bir hesap yapar isek: Bir kişi saat ibresine bindiği zaman bir metre yol alır ise, aşire ibresine binen 1x6010 kadar bir yol alacak demektir. Yani 60 sayısını on kez birbiri ile çarpacaksınız demektir. Bu ise korkunç bir sayıdır. Bir başka deyişle saat ibresine binen bir insanın hızı 1 m/sn olur ise aşire ibresine binen kişinin hızı 1.0x6010 m/sn olacak demektir.
Işık hızının 3.0x108 m/sn olduğu göz önüne alınırsa 1.0x6010 m/sn değerindeki birhızın ışık hızından kat kat büyük bir hız olduğu kolayca görülür.
Demek ki Peygamberimiz, tabir-i caiz ise, ışık hızından kat kat büyük bir hızla ahiret âlemlerini gezmiş, dünya şartlarında bir saat geçerken, o binlerce mesafeyi kat etmiş ve yatağı bile soğumadan geri dönmüştür. İşte bu harika hadise zamanın izafi olduğuna ve çok yakınlarda keşfedilen ışık hızından daha büyük hızların olduğuna işaret ettiği gibi, aynı zamanda zaman yolculuğunun da yapılabileceğine de işaret etmektedir. İşte yukarıdaki ifadelerin geçtiği 31. Söz biraz da bu gözle okunmalıdır. Ki, böylece Zübeyir Gündüzalp Ağabeyin “Risâle-i Nurlarda her şey var” sözü daha iyi anlaşılsın....