Mardin Artuklu Üniversitesi Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Kadri Yıldırım, başlatılan çözüm sürecine çeşitli kesimlerden destek verildiği halde üniversitelerin hâlâ sessiz kaldığını belirterek, “Tek tipçi kadrolaşma yönüne gitmekten galiba bunu düşünmeye zaman bulamıyorlar” dedi. Yıldırım, bu işin bayraktarlığını yapması gerekenlerin üniversiteler olduğunu ifade ederek, ′′Bu şansı kaçırmayalım” diye konuştu.
Üniversiteler niçin suskun?
Mardin Artuklu Üniversitesi (MAÜ) Rektör Yardımcısı ve Yaşayan Diller Enstitüsü Müdürü Prof. Dr. Kadri Yıldırım, ‘’Diliyorum geçmekte olduğumuz bu kritik süreçte herhangi bir yol kazası yaşanmaz’’ dedi.
Dicle Üniversitesi (DÜ) Sosyal Bilimler Enstitüsü’nce, DÜ Kongre Merkezi’nde ‘’Uluslararası Kürt Dili Konferansı’’ düzenlendi. Konferansta Kürtçe başladığı konuşmasına Türkçe olarak devam eden Prof. Dr. Yıldırım, Kürt düşünür ve mutasavvıf Ahmed-i Hani’nin ‘’Kürt diline resmî onay mührü vurulmadığı sürece Kürt dili sürekli kıymetsiz, değersiz, öbür diller içerisinde yerini almadan yoluna devam edecek’’ sözüne atıfta bulundu.
Özellikle Kürtçe’nin teknik terimler sözlüğü terminolojisi alanında yoğun olarak çalışma yürüttüklerini anlatan Yıldırım, şunları söyledi: ‘’Ancak bazı sıkıntılar var. Sıkıntılarımızdan bir tanesi; normal olan siyasetin aslında, akademiyayı takip etmesi. Yani üniversitenin siyasetin önünü açması, biraz daha gerçeklere sevk etmesiydi. Fakat, Türkiye’de tersine bir durum işliyor. Siyaset, yani iktidar veya muhalefet fark etmiyor. Örneğin bir şeyin önünü açmak istiyor. Bir seçmeli Kürtçe dersini ortaya koyuyor. Sonra yavaş yavaş ana dilde eğitimin konuşulduğu ortamlar oluşturuluyor. Fakat bakıyorsun ki Türkiye’deki üniversitelerde çıt yok. Yani şimdiye kadar bir kaç üniversite bir araya gelip ‘Biz de hiç olmazsa siyasetin gerisinde olmadığımızı ispatlamak için ana dilde eğitim kampanyasını başlatamaz mıyız?’’ diye kendi içlerinde bunu sorgulamalarını bekliyordum. Fakat tek tipçi kadrolaşma yönüne gitmekten galiba bunu düşünmeye zaman bulamıyorlar. Onun için ben bir çağrıda bulunuyorum. Üniversitelerimizin katkı ve destek vermelerini bekliyorum. Gelin, böyle bir kampanyayı barış ve demokratik koşullar içerisinde başlatalım. O zaman göreceksiniz ki üniversiteler aslî görevlerini yerine getirmiş olurlar.’’ ‘’Dili, içinde bulunduğumuz siyasî koşullardan ayrı tutamazsınız’’ diyen Yıldırım, başlatılan çözüm sürecine, çeşitli kesimlerden destek verildiği hâlde üniversitelerin hâlâ sessiz kaldığını savundu. Yıldırım, bu işin bayraktarlığını yapması gerekenlerin üniversiteler olduğunu ifade ederek, ‘’Ama henüz iş işten geçmiş değil. Lütfen diyorum, çok önemli bir dönemeç olan bu şansı kaçırmayalım’’ diye konuştu.
Mem u Zin çevirisine eleştiri
‘’Kültür Bakanlığı’nın Mem u Zin’in Çevirisine Eleştirel Bir Yaklaşım’’ konulu kitabına değinen Yıldırım, şunları söyledi: ‘’Devlet bir adım atıyor. Kültür Bakanlığı gibi devletin bir bakanlığı, Mem u Zin gibi muhteşem bir eseri tercüme ettiriyor. Hepimiz buna çok sevindik. İlk kez bir çeviri yapılıyor. Fakat inceleyince, çeviri öyle bir akademisyene verilmiş ki adam Kürtçe bilmiyor ve Kürtçe’nin varlığını kabul etmiyor. Yarısına kadar inceledim, baktım ki Mem u Zin Kültür Bakanlığı tarafından yapılan çevirisinin yarısı, Mehmet Emin Bozaslan’ın 1960’lı yıllarda yaptığı çevirinin bir intihalidir. Açık söylüyorum intihaldir. Bir çok beyiti aynı. Bazı beyitlerde de sadece kelimelerde öncelik ve sonralık vardır. Yarısına kadar inceledim bu kitabı yazdım. Ayrıca intihalden kaçayım derken de öyle fahiş hatalara düşürmüş ki inanılacak gibi değil.’’ Konferansta daha sonra Amsterdam Üniversitesi’nden Prof. Dr. Michiel Leezenberg, ABD Maryland Üniversitesi’nden Prof.Dr. Zuzan Barvwari ile ABD’den internet üzerinden bağlanan Prof. Dr. Michael Chyet konuşmalarını Kürtçe olarak yaptı.