Müsbet hareketin İslamiyetten geldiğini söyleyen Selahaddin Yaşar, “Hilkat ve kâinat müsbet hareket üzerine müessestir. Müsbet hareket hayatın zembereğidir. Kur’an-ı Kerim müsbet hareket örneğidir” şeklinde konuştu.
Demokrat Eğitimciler Derneği tarafından Yeni Asya Vakfı’nda gerçekleşen “Bediüzzaman Said Nursî’ye Göre Müsbet Hareket” konulu seminerde konuşan Selahaddin Yaşar önemli mesajlar verdi. Said Nursî Hazretleri’nin müsbet hareket metodlarından bahseden Yaşar,“Hilkat ve kâinat müsbet hareket üzerine müessestir. Dolayısıyla müsbet hareketi sadece insan ile sınırlandırmak mümkün değil. Adetullah kurallarına uyduğumuz zaman müsbet hareketi yerine getirmiş oluruz. O zaman bizler kâinatın müsbet hareketini bozmamalıyız. Yoksa kâinatın ahengini bozmak nev’inden cezaya müstahak oluyoruz. Müsbet hareketi hayatımızın her safhasında yerleştirmektir önemli olan. Zamanı, cemiyeti, aile hayatını, toplumu huzurlu olan kılan müsbet harekettir. O halde hayatın zembereğidir müsbet hareket. Kur’ân-ı Kerîm müsbet hareket örneğidir. Müsbet hareket dediğimiz şey sadece müsbet davranmak değildir, menfi hareketin yapılmasını engellemek de müsbet harekettir. Biz menfi hareketin yapılmasına mani olarak, yeri geldiğinde karşı çıkarak da müsbet hareket etmiş oluruz” dedi.
“Silâhla değil, kalemle mücadele”
Said Nursî Hazretleri’nin müsbet hareket anlayışından bahseden Yaşar şunları söyledi: “Said Nursî Hazretleri müsbet hareketin şahikasıdır. Zamanın şartlarına uygun bir müsbet hareket geliştirmiştir. Çocukluğundan itibaren Said Nursî, başkalarına zarar vermeden en isabetli hareketleri yapmıştır. 3 safhası vardır Üstad Hazretleri’nin ve her safhada ayrı müsbet hareketler sergilemiştir. Savaşa girdi, o günün şartlarına uygun hareket ederek, müsbet hareket etti. Daha sonra eline silâh almamayı müsbet hareket telâkki ediyor. Üstad Hazretleri’nin getirmiş olduğu müsbet hareket kavramı bütün insanlığı ihata eder. Said Nursî bir zaman sonra dışarıdan gelen taarruzlara karşı mücadele şeklini değiştirmiştir. Silâhla değil kalemle, ilimle mücadeleyi müsbet hareket saymıştır. Hutuvat-ı Sitte bunun en güzel örneğidir. Osmanlı’da ilk kitabî mücadeleyi başlatan Said Nursî’dir. İlk nümayişi yani sivil hareketi başlatan Said Nursî’dir ve kimseye zarar vermemiş bir harekettir. Üstad Hazretleri bize bu noktada bir rota belirliyor aslında, ‘silâhı eline alan başarılı olamaz, silâhsız kitapla yapılan mücadele başarılı olur’ diyerek günümüze de örnek teşkil ediyor.”
“Şahs-ı manevî olmazsa müsbet hareket olmaz”
Şahs-ı manevinin önemine dikkat çeken Yaşar, “Üstad Hazretleri, zaman cemaat zamanı diyerek bir müsbet hareket anlayışı ortaya koydu. Cemaatle hareket ettiğiniz zaman başarılı olursunuz demektir bu. İnsanların şahs-ı manevî oluşturması cemaati hareketlendirir. Şahs-ı manevî yoksa cemaat iskelet halindedir. Demek ki sadece cemaat olmak yetmiyor. Şahs-ı manevîsi olmayan cemaat müsbet hareket edemez. Nur Talebeleri sadece kendi şahs-ı manevîsini değil, ehl-i imanın şahs-ı manevîsini düşünerek müsbet hareket etmiş olur. Üstad Hazretleri başka bir yerde birbiriyle boğuşanlar müsbet hareket edemez diyor. İhtilâfın, boğuşmanın bahanesi olmaz. Şahsı manevînin dağılmasının mazereti yok. Nur cemaatlerinin oturup Risale-i Nur’u yeniden okumaları ve yaşamaları gerekiyor” şeklinde konuştu.
HABER: KÜBRA ÜNÜVAR
***
Bediüzzaman; Kuran ve peygamberimize uyarak müsbet hareket metodunu uygulamıştır