Boğaziçi Üniversitesi Kandili Rasathanesi ve Deprem Araştırma Enstitüsü Müdürü Prof. Dr. Haluk Özener, Marmara Denizi’nde depreme ilişkin bir hareketlilik olmadığını söyledi.
Özener, “Şuan için deprem aktivitesinde artış gibi şey söylememiz mümkün değil. Çok özel bir durumda değiliz. Her zaman ne kadar Marmara'da bir deprem beklentisi varsa, şuan da aynı beklentinin dışında bir beklentimiz yok." dedi.
17 Ağustos depreminin 16. yıl dönümü öncesi, Boğaziçi Üniversitesi Kandili Rasathanesi ve Deprem Araştırma Enstitüsü’nde bir toplantı düzenlenerek muhtemel Marmara depremine ilişkin bilgi verildi. Toplantıya Kandili Rasathanesi ve Deprem Araştırma Enstitüsü Müdürü Prof. Dr. Haluk Özener, Bölgesel Deprem Tsunami İzleme ve Değerlendirme Merkezi Müdürü Prof.Dr. Ali Pınar ile Deprem Araştırma Enstitüsü Müdür Yardımcısı Prof Dr. Erdal Şafak katıldı.
Muhtemel Marmara depremine ve Marmara Denizi'ndeki deprem riskine değinen Haluk Özener, Marmara'da bir deprem beklendiğini ancak tarih vermenin mümkün olmadığını söyledi. 7 şiddetinde bir deprem olacağını öngördüklerini kaydeden Özener, şuan için Marmara Denizi'nde olağan dışı bir hareketlilik gözlemlemediklerini vurguladı. ABD, Almanya, Fransa, Japonya ve İtalya gibi değişik ülkelerle işbirliği içerisinde olduklarını anlatan Özener, Kandilli Rasathanesi’nin sismik bilgilendirme amaçlı 300 dolayında yer istasyonuna sahip olduğunu belirtti.
1938’de başlayan deprem silsilesinin batıya doğru kaydığına dikkat çeken Özener, şunları söyledi: "En son 17 Ağustos 1999'da İzmit Gölcük depremiyle büyük olanı son buldu. Daha sonra Düzce depremi gerçekleşti. Bilimsel araştırmalar bundan sonraki depremin daha batıda, yani Marmara Denizi içinde olacağını gösteriyor. İstanbul'u çok daha fazla etkileyecek bir deprem beklentisi var. Bu deprem beklentisi çok uzun yıllardan beri bilinen bir beklenti. Dolayısıyla olası Marmara depremi hakkında bir çok senaryomuz var, bir çok bilimsel çalışma var ama olası bir Marmara depreminde, 17 Ağustos depremi büyüklüğüne yakın bir deprem olacağı üzerinde bir çok uzman hemfikir durumda. Hepimiz yani şunu biliyoruz ki depremin yerini biliyoruz, yaklaşık büyüklüğünü tahmin ediyoruz ama maalesef ki maalesef tekrar söylüyorum depremin zamanı konusunda bir bilgi verme şansına sahip değiliz.”
Marmara üzerinde takip çalışmaları olduğunu dile getiren Özener, “Marmara üzerinde de çok yoğun çalışmalar yapıyoruz. Marmara çevresinde 70 civarında sismik istasyonumuz var. 2000 yılında başladığımız çalışmalarla deniz tabanına yerleştirdiğimiz sismik aletler var. Şu anda da Türk-Japon ortak projesine devam eden bir çalışmamız var. 15 tane deniz tabanı yer hareketlerini izleme noktamız var. Marmara Denizi'nin fayını, fayın aktivitesini sürekli olarak izliyoruz ve daha sağlıklı veriler elde etmek istiyoruz.” ifadelerini kullandı.
Marmara’da herhangi bir deprem hareketliliğinin gözlenmediğini belirten Özener, “Özellikle şuan için deprem etkisinde, deprem aktivitesinde artış gibi şey söylememiz mümkün değil. Çok özel bir durumda değiliz. Her zaman ne kadar Marmara'da bir deprem beklentisi varsa, mevcut durumda da aynı beklentinin dışında da bir beklentimiz yok.” dedi.
Prof Dr. Erdal Şafak ise depremin önceden tahmin edilemeyeceğini, asıl yapılması gerekenin muhtemel depremin hasarlarının en aza nasıl idirileceğinin üzerinde durmak olduğunu vurguladı. Şafak, İstanbul genelinde erken uyarı istemi niteliğinde 200 dolayında yer istasyonu olduğuna dikkat çekti. Yer hareketlerinin tespiti için Fatih, Ataköy ve Zeytinburnu'nda sistem kurduklarına söyledi. Olası şiddetli bir depremde 10 bin dolayında binanın ağır hasar görmesinin beklendiğini dile getiren Şafak, özellikle sahil şeridindeki yapılaşmanın risk teşkil ettiğini kaydetti.
Depremlerin yerinin artık çok kısa sürede tespit edilebildiğini dile getiren Prof. Dr. Ali Pınar ise asıl amaçlarının muhtemel depremin zamanını belirlemek olduğunu kaydetti. Pınar, Marmara depremini tetikleyen Kuzeydoğu Anadolu Fay Hattı'nı daha yakından takip edebilmek amacıyla Marmara Denizi’ne 15 adet deniz altı sismograf yerleştirildiğini belirtti.