İBB Başkanı İmamoğlu, Cumhurbaşkanı Erdoğan ile aralarında polemik konusu olan Kanal İstanbul hakkında bir kez daha konuştu. İmamoğlu, "Ya kanal ya İstanbul" dedi.
Gazeteci Uğur Dündar, Halk TV’den ayrıldıktan sonra TELE1’de program yapmaya başladı. Dündar’ın ilk konuğu İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu oldu.
İmamoğlu, “Güzel bir araştırma raporunda bir tarif var. Ya kanal ya İstanbul. Çok önemli bir tarif bu” dedi. Erdoğan kanal İstanbul’a karşı çıkan İmamoğlu’ne “Sen otur işine bak’ demişti. İmamoğlu’nun açıklamaları özetle şöyle:
‘BİZ GELDİĞİMİZDE KASA BOŞTU’
“Biz geldiğimizde çok komik bir para vardı kasada, maaşları ödeyecek para yoktu. Bütçeyi o hala getirmek akıl tutulması. Onlarca durmuş proje… Sadece metro hatlarını konuşuyoruz ama yalnız onlar değil. Altı aydır geziyoruz bunları. Bir mahalleye giriyoruz kapalı otopark pazar alanı. Çok kötü bir beş yıl yaşatılmış İstanbul’a. Ama asıl kötü olan kasanın boş olmasıydı.
Şunun altını çizelim. Güzel bir araştırma raporunda bir tarif var. Ya kanal ya İstanbul. Çok önemli bir tarif bu. Basit bir konu değil.Ben özellikle üç çocuk babası olarak bana bunu dayatamazsınız dedim. Ben bu şehre Fatih Sultan Mehmed’in fethettiği, Mustafa Kemal Atatürk’ün emaneti ve böyle bir kadim bir kent, bütün dünyanın ilgiyle baktığı bir şehir İstanbul. İstanbul’u herkes bilir. Türkiye’nin isim olarak önüne geçer İstanbul. Bu kadar önemli bir markadır.
‘OTURUP İŞİNE BAKANLAR GİTTİ’
Benim elimde bir yetki olsa İstanbul’un batısından doğusuna sit alanı ilan ederim. Bu kadar önemli. On binlerce yıllık insanlık tarihinin içinde olduğu, Kanal İstanbul’un yok edeceği ilk insan kalıntıları ve yazıtların on bin yıllık olduğunu bilmeyen yok, böyle bir kenti birinci vazife nedir, korumak. Sonra böyle kentleri geliştirirsiniz. Geliştirirken de ana prensibiniz yine korumak olmalı. Burası çölde bir kent yaratmak değil. Burası var olan dünyanın en güzel coğrafyasında bir şehri yaşama tutundurmak insanları mutlu etmek. “Otur işine bak” o devir bitti. Oturup işine bakanlar gitti. Ben hukukçu değilim ama arkadaşlarım yazıları çıkardılar. Büyükşehir belediyesinin sınırları il mülki sınırlardır. Büyükşehir belediyesinin görev ve yetkileri, beldenin ve belediyenin kurumsal yapısının hak ve menfaatlerini korumak. Ben onu yapıyorum.
‘BİR ALGI YÖNETTİLER’
Seçime bir hafta kala çılgın proje diye bir sunum yaptılar. Hep beraber izledik. Bir algı yönettiler çok net. Bu ülkenin en doğusundan en batısına en kuzeyinden en güneyine vatandaşlarımız “bak kanal yapıyor” dediler. Ben o süreci çok irdeledim, irdeleyenleri okudum. Belki de kalben, vicdanen ilk şerhini koyanlardan biriyim. İstanbul’u hisseden, seven ona düşkün, bu kentin bize Allah’ın bir lütfu olduğunu bilen ve ona sımsıkı bağlı bir insan olarak.
Bu süreç başladığında bir araştırma yaptırdık. Bu süreç bizim candan gündemimizdeydi. Çok açmadık ama biz seçim döneminde bile çok çalıştık. Baktık ki toplamın yüzde 90’a yakını hiçbir fikri yok. Toplum açısından bilinmemesi facia. Bu projeyi kalbimden geçeni söylüyorum, geçmişten bugüne o kabinelerde bulunan bazı insanların istemediği bu projeyi, ortada geçerli bir veri olmadan insanların önüne koymak ve dayatmak. Ortada proje var mı dediniz, ben bir proje söyleyeyim size, çok yüzeysel bir proje, bir plan çalışması istendi. Biz buna karar vermedik ki. Halkın iradesinin ne kadar önde olduğunu, herhalde mahkemeler dolar taşar itirazlarımızı veririz. Dava açarız. Halk, halkı hiçe sayanları ve halka sormadan böyle büyük projelere imza atanlara 23 Haziran’da cevap verdi, sizin döneminiz bitti, dedi. Ben diyorum ki “anlayalım.” Ne ben sizi ikna edebilirim, şu salonda bile ne yetkin insanlar var ne tecrübeli insanlar var ne devlet birikimi olan insanlar var tahmin edebiliyorum. Şurada bile bu işe bir uzman masası kurulur.
‘KANAL İSTANBUL TÜRKİYE’NİN MESELESİDİR’
Düşünsene 16 milyon insanı. Ocak ayında bunu planlıyorduk zaten çalıştay yapacağız. Gelin bize anlatın, diyeceğiz. Toplumun, İstanbul halkının ikna olması lazım. Yetmez, Türkiye’nin ikna olması lazım. Bu mesele Türkiye’nin meselesidir. Dünyanın bile bunu incelemesi lazım. Çünkü siz coğrafyaları tabiatı doğayı artık öyle istediğiniz gibi yok edemezsiniz.
Başka detayları var. Aslında temel mesele şu, 75 milyar liralık bütçe diye bunu yazan malum basın, o basın yazıyorsa bakanlıktan gelmiştir. O iş o parayla bitmez. Şu devirde tarihini neredeyse en yüksek işsizliğinin yaşandığı şu dönemde 75 milyar liranın İstanbul’da bir kanala harcanması doğru değildir tartışmasını açmıyorum bile. Bu benim için önem sırasında arkalarda. Parayı yerine koyarız, ekonomik sıkıntıları çözeriz, çözeceğiz de. Birazcık güven ortamı oluşsun bu ülke her sıkıntıyı çözer. Bu ülkenin gençliği var enerjisi var.
Ben bunu bir kenara koyuyorum. Bu ekonomide 75 milyar lira Anadolu’da on binlerce yüz binlerce istihdam yaratabilecek planlı ekonomik merkezler üretebileceğiniz, üretime katkı sunacak sektörlerin oluşmasına katkı sunabileceğiniz yatırımlar yapmak varken siz böyle bir rüyayı kuramazsınız. Bu tartışmayı da kenara koyuyorum. Benim esas konum yine İstanbul.
‘ŞİMDİ DİYORLAR Kİ KARADENİZ’İ DOLDURACAĞIZ’
İlk 18 günlük dönemimde bana projeleri getirdiler. Bir konut firması proje çalışmış. Marmara denizinde Adalar. Fay hattının hemen kenarında. Kanal İstanbul’daki hafriyatlarla bu adalar yapılacakmış. Bu adaların üzerine manzaralar… Ben bunları basına göstereceğim. Ekrem uyduruyor zannetmeyin. Bu adalarda o villaların da tanesi 2 milyon dolar… Deniz manzaralı. Avcılar’ı, Bakırköy’ü Beylikdüzü’nü seyredecek. Akıl tutulması. Bu villaları aldılar, konut projelerinde tanıtmaya gittiler. Ciddi bir mesele. Büyükşehir belediyesi bu işlerle uğraşmamalı. Şimdi diyorlar ki biz ondan vazgeçtik. Karadeniz’i dolduracağız. Terkos’un önünde kocaman bir paralel ada. Meclis’te sürekli konuşan bir arkadaş da neymiş Terkos’u koruyacakmış. İki tane ada, biri sağda biri solda. Ya Allah aşkına başka işiniz mi yok? “İşine bak” diyorsunuz ya, vallahi herkes işine baksın ya.”