AKP’nin ilk dışişleri bakanı, emekli diplomat Yaşar Yakış, krizin kaybedeninin Türkiye olduğunu söyledi ve dış politikada ve ekonomide yapılan hataların bedellerinin ağır ödendiğini vurguladı.
AKP’nin kurucularından ve ilk dışişleri bakanı, emekli diplomat Yaşar Yakış, Türk-ABD ilişkilerinde yaşananları, AKP hükümetlerinin dış politikasını ve ABD krizinin Türkiye’yi nereye götürebileceğini DW Türkçe’ye değerlendirdi. Yakış’ın değerlendirmeleri şöyle; “Siz gazeteci Deniz Yücel’i serbest bırakıp ülkesine iade etmişseniz, ABD dahil bütün dünya kamuoyunun “Neden Rahip Brunson serbest bırakılmıyor” diye sorması çok normaldir. ABD ile bu konuda bir takım pazarlıklar yapıldığı, bütün diplomatik tartışmaların kamuoyunun gözü önünde cereyan ettiği de devletin en üst yetkililerince dillendirilmiştir. Sessiz ve etkin diplomasi terkedilmiş, gürültü ve patırtıyla iş çözme devreye sokulmuştur. Ama bu diplomasi de sonuç vermemiştir.
Krizin kaybedeni Türkiye
Türkiye-ABD ilişkilerindeki ince noktaları bilen birine konu danışılsaydı bu kriz çoktan çözülürdü. Gelinen noktada; gün geçtikçe Türkiye’nin krizi çözmek için elindeki seçenekler azalıyor, ülke her açıdan sıkışıyor, fakirleşiyor. Bu krizin temel kaynağı da, ABD ile iletişimin diplomaside deneyimli ellere değil, popüler kişiliklere teslim edilmesidir. Ankara, hem komşularıyla hem de Rusya ve Amerika gibi büyük aktörlerle ilişkilerde yapılan bir dizi hatanın sonunda köşeye sıkışmıştır. Krizde Türkiye’nin gördüğü zararla, ABD’nin gördüğü zarar kıyaslanmamalıdır, krizin kaybedeni Türkiye’dir.
Ortadoğu batağına gerektiğinden fazla bulaşıldı
Türkiye, Ortadoğu batağına gerektiğinden fazla bulaştı, yanlış tarafta yer aldı. Zaman zaman doğru tarafta olduğunu düşündü ancak arkasına uluslararası camiayı alamadı. Ofsayta düştü. Dünya ülkeleri, Suriye’de aşırı İslamcılara gönderdikleri silahların yanlış ellere gittiğini görünce desteklerini kestiler. Ama Türkiye böylesi desteğini en yavaş kesen ülkelerden oldu. Şimdi İdlib’te büyük bir sınavla karşı karşıya Türkiye. İdlib’te aşırı radikallerin destekçisi görünüyor. Suriye rejimi İdlib’i de aşırı radikallerden kurtarırken, ordaki aşırı dinciler ya öldürülecek ya da Türkiye’ye gelecek.
Gelecek Çeçenleri Rusya isteyip idam edecek
Türkiye’ye gelenlerin arasında Çeçen varsa, Rusya onları isteyecek. Peki Türkiye onları iade ederse, o insanlar idam edilecek. Türkiye, diyelim o insanları iade etmedi, onları Türkiye içinde rehabilite edebilecek mi? Aynı şekilde Doğu Türkistan Tugayı birlikleri, Sultan Murat Tugayları var İdlib’te. Suriye’deki rejimin ‘terörist’ dediği bu insanlar için ne yapabileceğini düşündü mü Türkiye? Açıkçası, ABD ile kriz tırmandıkça Türkiye’nin Suriye’de olanı biteni algılaması, yürütmesi daha da zorlaşacak. Türkiye, son dönemde dış politikadaki bir dizi hatasının bedelini bugün ağır ödüyor.
Mısır’da, Irak’ta yanlışlar yapıldı
Mısır’la bozuşmamızın hiç gereği yoktu. Askeri darbeye karşı çıkmak doğruydu ancak Sisi başa gelince bütün dünya onunla iletişim kurdu, Türkiye ise halen hapiste yatan Mursi’yi devlet başkanı kabul eden tek ülke oldu. Irak’ta da yanlış yaptık. Ahmet Davutoğlu, dışişleri bakanı olarak Kuzey Irak’a gittiği zaman “Sünni Türkmenleri ziyaret etti, Şiileri etmedi” diye haberler çıktı. Neydi bu haberler. Türkiye neden Kürtlere, Türkmenlere bölgedeki bütün gruplara eşit mesafeli duramadı. Neden herkes bundan şikayetçi oldu. Sonra Türkiye ne yaptı? Rus uçağı düşürdü. İşte en büyük hata buydu. Türkiye’nin Rusya’dan özür dilemesiyle aslında o kriz bitmedi. Rusya, Türkiye’yle iletişim kuruyor, ama halen o krizin faturasını Türkiye’ye ödetiyor.
NATO’nun güçlü bir üyesi olarak kalmalı
Türkiye’nin NATO’nun karşısına yeni müttefiklerle çıkmaya çalışması ise son derece tehlikelidir ve tarihi bir yanlış olur. Ankara-Washington krizi derinleştikçe NATO müttefiklerinin Türkiye’ye güveni ciddî şekilde sarsılacak ve Türkiye’nin dahil olmadığı toplantılarda kararlar almaya başlayacak. Türkiye’nin NATO’daki konumu, pozisyonu tamamen zarar görecek. Bu yüzden Türkiye’nin NATO’ya alternatif müttefik aramak yerine NATO’nun güçlü bir üyesi olarak kalıp, Rusya ve Çin’le de iyi ilişkiler götürmesi şarttır. Yoksa Türkiye’nin daha tehlikeli sulara sürükleneceği aşikârdır.
Haber Merkezi