148 gazetecinin Türkiye hapishanelerinde olduğu bu kara zamanlarda dünya aktivistlerinden ‘kelime kan değildir, suçsuz meslektaşlarımızı özgür bırakın’ çağrısı yapıldı.
Dünya genelinde ‘dünya basın özgürlüğü’ olarak kutlanan bir günü daha geride bıraktık. 148 gazetecinin Türkiye hapishanelerinde olduğu bu kara zamanlarda dünya aktivistlerinden ‘kelime kan değildir, suçsuz meslektaşlarımızı özgür bırakın’ çağrısı yapıldı. Geçen yıl mesleklerini icra ettikleri için hapse atılan gazetecilerin sayısı rekor düzeye erişti. Gazetecileri Koruma Komitesi’ne göre, bu alanda en kötü ülkeler Türkiye, Çin ve Mısır olarak sıralanıyor.
Gazete yasak, kitap yasak
Türkiye hapishanelerinde bulunan gazetecilerin bir çoğu kitaba ve gazeteye erişmekte bile sıkıntı yaşıyor ve çeşitli yasaklarla karşı karşıya kalıyor. Kişilerin yargılandıkları mahkemelerin verdikleri özel kararlar doğrultusunda mektuplaşma hakları bile ellerinden alınıyor. Böyle bir günde ve böyle bir ortamda mesleklerini yaparken zorlandıklarını belirten hür gazeteciler sosyal medya platformlarından açıklamalar yaparak, “biz bugün özgürüz, ama sadece eli kalem tuttuğu için hapiste olan onlarca meslektaşımız var” dedi.
Sansür artıyor
Dünyada en fazla sansür uygulanan ülkeler listesi aşağı yukarı aynı olsa da, daha önce medyaya karşı dostane bir hava hakim olan bölgelerde şimdi bunun tersi durumlar yaşanıyor. İnsan hakları örgütleri, basın özgürlüğünün gelişmek yerine giderek artan risklerle karşı karşıya olduğunu bildiriyor.
Düşmanlık dinmiyor
Gazeteciler bu hafta Kabil’deki bir patlamayı haberleştirmek için olay yerine hızla giderken, basın mensubu kılığına girmiş IŞİD’li bir intihar saldırganı üzerindeki bombayı patlatarak 9 gazetecinin ölümüne sebep oldu. Bu olay, gazetecilerin çatışma bölgelerinde yüz yüze oldukları tehlikeleri gözler önüne serdi. Savaştaki ülkeler hâlâ medya açısından dünyadaki en tehlikeli yerler konumunda bulunuyor. Ancak bugün basın özgürlüğüne yönelik tehditler sadece savaştan ibaret değil. Sınır Tanımayan Gazeteciler örgütünün (RSF) açıkladığı yıllık basın özgürlüğü endeksine göre, medyaya yönelik düşmanlık artıyor ve bu durum sadece otoriter yönetimler olan ülkelerde görülmüyor.
13 yılın en düşük seviyesi
Gazeteciler, iktidardaki bireyleri sorgulama hakkına sahip olunmazsa diğer bütün hakların da risk altına girdiğini söylüyor. Dünyada özgürlüklerin durumunu takip eden Özgürlük Evi (Freedom House) adlı kuruluşa göre, küresel basın özgürlüğünün durumu 13 yıldır en düşük seviyeye geriledi. Kuruluşa göre, dünya nüfusunun sadece yüzde 13’ü tam anlamıyla hür bir basına sahip.
‘Tabuta çakılan son çivi’
Sınır Tanımayan Gazeteciler örgütünün (RSF) Doğu Avrupa ve Orta Asya masasının şefi Johann Bihr, Doğan Medya grubunun satışını Türkiye’deki basın özgürlüğünün durumu açısından “tabuta çakılan son çivi” olarak niteledi. Türkiye’nin sıralamada daha da gerilere düşmesinin, ülkedeki baskı ortamının artmaya ve basın özgürlüğünün durumunun eşi görülmemiş seviyelere inmeye devam ettiğini gösterdiğini belirten Bihr, “Son bir yıl içinde daha fazla sayıda toplu dâvâ, daha fazla tutuklamalar, yasaların gazetecilere susturmaya yönelik daha fazla kullanılması, çoğulculuğa daha fazla saldırılar gördük. Bunlar Türkiye’nin sıralamadaki yeni düşüşünün ana nedenlerini oluşturuyor” diye konuştu.
AYM dinlenmiyor
Türkiye’de basın özgürlüğünün geleceği konusunda iyimser olmanın zor olduğunu belirten Bihr, hapisteki gazetecilerin serbest bırakılması yönündeki Anayasa Mahkemesi’nin almış olduğu bağlayıcı kararın alt mahkemelerce uygulanmadığını hatırlatarak, Türkiye’de hukukun üstünlüğünün “bir hatıradan ibaret kaldığı” görüşünü dile getirdi.