PROF. DR. ŞERİF MARDİN, “BEDİÜZZAMAN SAİD NURSÎ OLAYI” KİTABINDA BEDİÜZZAMAN’IN RİSALE-İ NUR İLE MATERYALİZME HÜCUM ETTİĞİNİ VE KEMALİZMİN POZİTİVİST FELSEFÎ TEMELLERİNİ YIKTIĞINI İFADE ETMİŞTİ.
BÖYLE BİR KAHRAMANA KİMSE ''HAİN'' DİYEMEZ
Bediüzzaman bir âbidedir
Muharrem İnce haddini aştı
Muharrem İnce özür dilemeli
Prof. Ortaylı gibi ilim adamları daha hassas olmalı değil mi?
Aydınlar Said Nursî hakkında ne dedi?
TEMELDEN SARSTI, YIKTI
Mardin, kitabında, “Nur hareketi objektif olarak incelendiğinde... bugünkü Marksist, Kemalist veya liberal Türk entellektüelleriyle büyük bir mücadele içindedir. (Bunun sebebi) Nur hareketinin materyalizme hücum etmesi ve Kemalizmin pozitivist felsefî temellerini yıkmaya yönelmesidir” ifadesini kullandı.
KUR’AN’I GÜNÜMÜZE SUNDU
Şerif Mardin, “Said Nursî’nin (değişime) katkısı, Kur’ân normlarını, tavır ve şahsî ilişkilerin geleneksel İslâmî modelini, sanayi ve kitle haberleşme toplumuna yeniden takdim etme yoluyla tasdiki idi. Onun cazibesinin büyük bir kısmının bu felsefî-sosyolojik yaklaşımına bağlı olduğunu düşünüyor” dedi.
***
BEDİÜZZAMAN SAİD NURSİ KEMALİZMİN MATERYALİST TEMELLERİNİ ÇÖKERTTİ
Prof. Dr. Şerif Mardin, Bediüzzaman Said Nursi’nin Risale-i Nur ile materyalizme hücum ettiğini ve Kemalizmin pozitivist felsefi temellerini yıktığını ifade etmişti.
“Bediüzzaman Said Nursî Olayı” kitabının yazarı ünlü sosyolog Prof. Dr. Şerif Mardin, eserinde Marksist, Kemalist veya liberal Türk entellektüellerinin, Nur hareketi ve Bediüzzaman Said Nursi ile büyük bir mücadele içinde olduğunu bunun sebebinin de Nur hareketinin materyalizme hücum etmesi ve Kemalizmin pozitivist felsefi temellerini yıkmaya yönelmesi olduğunu söylemişti. Köprü Dergisi’nin 1990 yılı Aralık sayısında o zaman Boğaziçi Üniversitesi öğretim üyesi olan Prof. Dr. Şerif Mardin’in (Mardin’in vefatı: 6 Eylül 2017) Amerika’da New York Üniversitesi tarafından yayınlanan Religion and Social Change in Modern Turkey: The Case of Bediüzzaman Said Nursî (Modern Türkiye’de Din ve Sosyal Değişme: Bediüzzaman Said Nursî Olayı) adlı kitabında, Bediüzzaman’ın hayatını, yetiştiği ve yaşadığı çevreyi, fikirlerinin şekillenmesini, Nur hareketinin doğuşunu ve gelişmesini, Risale-i Nur’un hangi ihtiyaçlara cevap verdiğini, Bediüzzaman’ın fikirlerindeki yenilikleri, Risale-i Nur’un İslâm düşünce tarihi ve Cumhuriyet Türkiye’sindeki konumunu ve Nur hareketinin bugünkü gücüne nasıl ulaştığını tahlil edildiği belirtilerek kitaptan bazı pasajları yorumsuz aktarılıyor.
Aktarılan kısımların bazıları şöyle:
Risale-i Nur, toplumu yeniden şahsîleştirdi
“Osmanlı devrinde Tanzimat boyunca meydana gelen ve Cumhuriyet döneminde de devam eden değişmeler, geleneksel Osmanlı kültürüne, onu gayrişahsî hale getirdiği ölçüde saldırmaktaydı. Babanın ve idarecinin rolü yavaş yavaş erimiş ve şahsî mes’uliyet bağları yerini Batı tipi sözleşmeye dayanan bağlara veya bir bloklar toplumunda cari olan ilişki tipine bırakmıştı. Nihaî planda Said Nursî’nin, Risale-i Nur’un şahsîleştirilmiş üslûbuyla Türk toplumunu yeniden şahsîleştirerek doldurduğu boşluk buydu. Genç Türklerin, sonra da Cumhuriyetin yaptığı, vasat Osmanlı için şahsî ilişkilere hayat veren mânâlar üzerine kurulu sistemi safdışı bırakmaktı. Said Nursî’nin katkısı, Kur’ân normlarını, tavır ve şahsî ilişkilerin geleneksel İslâmî modelini, sanayi ve kitle haberleşme toplumuna yeniden takdim etme yoluyla tasdiki idi. Onun cazibesinin büyük bir kısmının bu felsefî-sosyolojik yaklaşımına bağlı olduğunu düşünüyorum.”
Manevî krize cevap veriyor
“Said Nursî’nin fikirlerinin etüdü ve başlattığı sosyal hareketin analizi iki başlık altına girer. Birincisi, son yüzyılda Türkiye’deki İslâm devletiyle; diğeri de modernleşme ile birleşmiş dünyayı içine alan bir süreç ve muhtemelen modernleşmenin eşlik ettiği manevî krizin Türk versiyonuyla ilgili olan süreçtir. Kısacası, Said Nursî’nin İslâmı yeniden canlandırma teşebbüsü, Osmanlı sosyal münasebetlerinde meydana gelen bir değişikliğin ürünüydü. Bu değişiklik de “sosyal haberleşme” değişimi olarak bilinen daha üniversal bir sürecin parçasıydı. Yerli oluşu daha net olarak görülebilecek Osmanlı gelişmesi, iç kaynaklardan çıkan bir dinamikle, Bediüzzaman için dış kuvvetler kadar önemi olan ayrı bir değişkenler kümesi üretti. Bunun bir örneği, Said Nursî’nin ilk talebelerini bulduğu İsparta bölgesindeki medrese ağının genişlemesi olsa gerek. Bugün Nur hareketini etüd ederken bakılması gereken perspektif, bir kere daha değişmiş bulunuyor. Daha çok kırsal olup küçük kasabalarda kuvvet kazanan hareket, köyden şehre göç ve Türkiye’deki şehirlerin hızlı gelişmesinin getirdiği problemlerle de yüz yüze geldi. Said Nursi’nin, benim temelde iki boyutlu tasnifimi baştan başa kesen kariyer ve katkılarının, biri İslami, diğeri ünversal öteki yönleri de vardır.”
Materyalizme hücum ediyor
“Nur hareketi objektif olarak incelendiğinde, modernleşme diye isimlendirilen geniş, yanlış tanımlanmış ve biraz muğlâk bir süreç için kendisine has yerini oymakla beraber, bugünkü Marksist, Kemalist veya liberal Türk entellektüelleriyle büyük bir mücadele içindedir. Bütün bu gruplar, Nur hareketi ile, Nakşibendi tarikatıyla da ortak bir özelliği olan, Türkiye Cumhuriyetinin karşı karşıya kaldığı en tehlikeli reaksiyon ve gericilik şekillerinden biri tarzında değerlendirerek mücadele ediyorlar. Bu düşmanca bakışın tutarlı sebepleri var. Birincisi ve en açığı, Kemalist Cumhuriyetteki laikliğin, sosyal hayatı –muhtemelen- ve siyasî sistemleri dinî temele oturtma maksatlı bir hareketi tanım olarak reddetmesi; ikincisi de Nur hareketinin materyalizme hücum etmesi ve Kemalizmin pozitivist felsefi temellerini yıkmaya yönelmesidir.”
(Kaynak: www.yeniasya.com.tr, 8 Eylül 2017)
Seyhan Şentürk - İstanbul
***
Okumak için tıklayınız:
Prof. Dr. Şerif Mardin: Said Nursî’de dayatma yok, katılım ve müzakere var
Şerif Mardin’in Yeni Asya salonunda verdiği seminer
Risale-i Nur Kurtuluş Reçetesi
İnsanlık Risale-i Nur'a muhtaç
Risale-i Nur milyonların İmanını kurtardı
Hakikî ilim adamları Risale-i Nur’a sarılıyorlar