"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Bediüzzaman’ın tefsir projesi buydu

04 Nisan 2018, Çarşamba 00:21
DİYANET İŞLERİ BAŞKANI PROF. ERBAŞ’IN “ÂYETLERİ, İLGİLİ ALANLARIN UZMANLARIYLA TEFSİR ETMEK İSTİYORUZ” SÖZÜYLE İFADE ETTİĞİ PROJEYİ SAİD NURSî BİR ASIR ÖNCE GÜNDEME TAŞIMIŞ VE ÖRNEĞİNİ DE ORTAYA KOYMUŞTU.

Âyetleri, alanının uzmanları tefsir etsin

Diyanet İşleri Başkanı Prof. Dr. Ali Erbaş, “Şöyle bir niyetimiz var, her alanın uzmanını bulup Kur’Ân-ı KerÎm’i baştan sona tefsir etmek” diye konuştu.

Diyanet İşleri Başkanı Prof. Dr. Ali Erbaş, “Şöyle bir niyetimiz var, her alanın uzmanını bulup Kur’ân-ı Kerîm’i baştan sona tefsir etmek. Yani astronomi ile ilgili âyetleri tefsir ederken bir astronom orada bulunsun. Müminun Sûresi’nin ilk sayfasının yarısından sonra çocuğun ana rahmindeki gelişim süreçleri anlatılıyor. O âyetleri tefsir ederken o alanın bir uzmanı mutlaka hocamızın yanında olsun. Bu uzmanlardan bir araya getirip mutlaka bu âyetleri daha iyi anlama noktasına gitmek gerekiyor” dedi. Erbaş, Marmara Üniversitesi İlahiyat Fakültesince düzenlenen “Bilgiden Bilince” konulu konferansta, Diyanet İşleri Başkanlığı’nın en köklü kurumlardan olduğunu dile getirerek, teşkilâtın yapısına ilişkin bilgi verdi. Medeniyetin temelinin ilme ve bilime dayandığını aktaran Erbaş, ilmin de temelinin okumak ve yazmak olduğunu vurgulayarak, öğrencilere tavsiyelerde bulundu. 

Bediüzzaman’ın bahsettiği proje

Prof. Dr. Erbaş, şunları söyledi; “Bazı âyetleri anlamak için astronomi bilgisi gerekiyor. Astronomi konusunda birkaç makale, kitap okuyan birisi hiç okumayana göre bu ayetleri daha iyi anlar. O yüzden diyorum ki bir kişinin Kur’ân-ı Kerîm’i baştan sona tefsir etmesi çok zor. Bilmiyorum başarabilir miyiz, ama şöyle bir niyetimiz var, her alanın uzmanını bulup Kur’ân-ı Kerîm’i baştan sona tefsir etmek. Yani astronomi ile ilgili ayetleri tefsir ederken bir astronom orada bulunsun. Müminun Sûresi’nin ilk sayfasının yarısından sonra çocuğun ana rahmindeki gelişim süreçleri anlatılıyor. O âyetleri tefsir ederken o alanın bir uzmanı mutlaka hocamızın yanında olsun. Yer, gök bilimleri... Yani bu alanlarla ilgili üniversitede bölümler var, mühendislikler var. Bu uzmanlardan bir araya getirip mutlaka bu âyetleri daha iyi anlama noktasına gitmek gerekiyor.” Diyanet İşleri Başkanı Prof. Dr. Ali Erbaş’ın Kur’ân’ın tefsir edilmesiyle ilgili sözleri Bediüzzaman Said Nursî’nin üzerinde önemle durduğu ve Risale-i Nur’da yer verdiği projeye hatırlattı. Nursî’nin konuyla ilgili geniş açıklaması gazetemizin ‘Lâhika’ sayfasında yer alıyor. 

***

Kur’ân’ı ancak yüksek bir heyet tefsir edebilir

İfadetü’l-Meram

Kur’ân-ı Azîmüşşan, bütün zamanlarda gelip geçen nev-i beşerin tabakalarına, milletlerine ve fertlerine hitaben Arş-ı Âlâdan irad edilen İlâhî ve şümullü bir nutuk ve umumî, Rabbânî bir hitabe olduğu gibi; bilinmesi, bir ferdin veya küçük bir cemaatin iktidarından hariç olan ve bilhassa bu zamanda, dünya maddiyatına ait pek çok fenleri ve ilimleri câmi’dir.

Bu itibarla, zamanca, mekânca, ihtisasça daire-i ihatası pek dar olan bir ferdin fehminden ve karihasından çıkan bir tefsir, bihakkın Kur’ân-ı Azîmüşşan’a tefsir olamaz. Çünkü, Kur’ân’ın hitabına muhatap olan milletlerin, insanların ahvâl-i ruhiyelerine ve maddiyatlarına, câmi’ bulunduğu ince fenlere, ilimlere bir fert vâkıf ve sahib-i ihtisas olamaz ki, ona göre bir tefsir yapabilsin. Hem, bir ferdin mesleği ve meşrebi taassubdan hâlî olamaz ki, hakaik-ı Kur’âniyeyi görsün, bîtarafâne beyan etsin. Hem, bir ferdin fehminden çıkan bir dâvâ, kendisine has olup, başkası o dâvânın kabulüne dâvet edilemez; meğer ki, bir nevi icmaın tasdikine mazhar ola.

Binaenaleyh, Kur’ân’ın ince manalarının ve tefsirlerde dağınık bir surette bulunan mehasininin ve zamanın tecrübesiyle fennin keşfi sayesinde tecelli eden hakikatlerinin tesbitiyle, her biri birkaç fende mütehassıs olmak üzere muhakkikîn-i ulemadan yüksek bir heyetin tetkikatıyla, tahkikatıyla bir tefsirin yapılması lâzımdır. Nitekim, kanunî hükümlerin tanzim ve ıttıradı, bir ferdin fikrinden değil, yüksek bir heyetin nazar-ı dikkat ve tetkikatından geçmesi lâzımdır ki, umumî bir emniyeti ve cumhur-u nâsın itimadını kazanmak üzere millete karşı bir kefalet-i zımniye husûle gelsin ve icma-ı millet, hücceti elde edebilsin.

Evet, Kur’ân-ı Azîmüşşan’ın müfessiri, yüksek bir deha sahibi ve nâfiz bir içtihada malik ve bir velâyet-i kâmileyi haiz bir zat olmalıdır. Bilhassa bu zamanlarda, bu şartlar ancak yüksek ve azîm bir heyetin tesanüdüyle ve o heyetin telâhuk-u efkârından ve ruhlarının tenasübüyle birbirine yardım etmesinden ve hürriyet-i fikirlerinden ve taassublarından azade olarak tam ihlâslarından doğan dâhî bir şahs-ı manevîde bulunur. İşte, Kur’ân’ı ancak böyle bir şahs-ı manevî tefsir edebilir. Çünkü “Cüzde bulunmayan, küllde bulunur” kaidesine binaen, her fertte bulunmayan bu gibi şartlar, heyette bulunur. [...] Maahaza, kaleme aldığım şu İşaratü’l-İ’caz adlı eserimi, hakikî bir tefsir niyetiyle yapmadım. Ancak ulema-i İslâm’dan ehl-i tahkikin takdirlerine mazhar olduğu takdirde, uzak bir istikbalde yapılacak yüksek bir tefsire, bir örnek ve bir mehaz olmak üzere, o zamanların insanlarına bir yadigâr maksadıyla yaptım.

***

Tıklayınız:

Diyanet İşleri Başkanı Prof. Dr. Erbaş'ın açıklamaları Bediüzzaman'ı hatırlattı

 

Okunma Sayısı: 5529
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
    (*)

    Namaz Vakitleri

    • İmsak

    • Güneş

    • Öğle

    • İkindi

    • Akşam

    • Yatsı