Ayasofya Camii'nde düzenlenen Kadir Gecesi programına, Diyanet İşleri Başkanı Görmez, Ankara Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Öğretim Görevlisi ve Müezzin Fatih Koca’nın yanı sıra Uluslararası Kur’an-ı Kerim okuma yarışmasında derece alan hafızlar da katıldı.
Program öncesinde dereceye giren hafızlar Kur’an-ı Kerim ve ilahiler okudu. İstanbul Müftüsü Rahmi Yaran tarafından dua edildi.
Görmez, konuşmasına İslam aleminin mübarek Kadir Gecesi'ni tebrik ederek başladı. Bin aydan daha hayırlı olan Kadir Gecesi'ni idrak etmenin onurunu yaşadığını belirten Görmez, şunları kaydetti:
"Yüce Rabbimiz milletçe kadrimizi yüceltsin. Alem-i İslam'ı en kısa zaman kadri yüce bir ümmet olmayı nasip etsin. Rabbimiz bizlere Kadir Gecesi'ne Kur'an'da müstakil bir sure tahsis etmiş. O geceyle ilgili söylenebilecek ilk ve son sözü mutlak sözün sahibi yüce Rabbimiz söylemiş. 'Biz o Kur'an'ı Kadir Gecesi'nde indirdik' buyuruyor. Bu ayet bize, Kadir Gecesi'nin faziletini gecenin karanlığında değil, o gecenin bize getirdiği kitapta aramamız gerektiğini ifade ediyor. Biz bazen Kur’an-ı Kerim'i ikinci planda tutarak geceyi önceleyebiliyoruz. Yahut ramazanı birinci plana alarak Kur-an’ı ikinci planda tutabiliyoruz. Ramazanı ramazan kılan nasıl ki Kur’an’dır, Kadir Gecesi'ni Kadir Gecesi yapan da Kur’an-ı Kerim’dir.’’
"Katledilen sadece canlarımız değil, İslam’ın insanlığa getirdiği yüce değerlerdir"
Yeşilköy Havalimanı’nda yaşanan terör saldırısını İslam dinine açılmış bir savaş olarak nitelendiren Görmez, "Katledilen sadece canlarımız değil, aynı zamanda İslam’ın insanlığa getirdiği yüce değerlerdir. Üç gün önce hepimiz canevimizden vurulduk." diye konuştu.
Görmez, ramazan ayı içinde, Cenab-ı Hakkın rahmet ve mağfiretini üzerimize yağdırdığı bir zaman diliminde, böyle bir olayın yaşanmasının dehşet verici olduğuna vurgu yaparak, şunları dile getirdi:
"Kadir Gecesi öncesinde, bir iftar vaktinden sonra bayramın sevinci ve gölgesinin üzerimize düştüğü bir zamanda bu nasıl bir ideolojidir ki, havaalanında onlarca insanı hunharca katledebiliyor. Onları katlederken kendisini de katlediyor. Bayramın bayramlıklarını giyme müjdesi içinde olan çocuklar, o bayramlıkları giymeden beyaz kefenlere sarılarak ebediyete uğurlanıyor. Bu vahşeti yeryüzünde börtü böceğe karşı şefkatli ve merhametli olmayı emreden bir dinin mensubu
nasıl dinden referans alarak, dinden referans aldığını iddia ederek böyle bir şeyi yapıyor? Elbette bunların sebeplerini dinde aramak beyhudedir. Bunu hepimiz biliyoruz. Bu olaylar, özellikle varoluşun gayesini yitirmiş, yaratılışın gayesini kaybetmiş, hiçlik düşüncesine kapılmış, hakikatsizlik ve gayesizlik girdabına girmiş birtakım nihilist ideolojilerin ortaya koyduğu cinnetlerdir. "
Ayasofya'da yeniden sabah ezanı
Ayasofya Camii'nin hukuksuzca 1930'da ibadete kapatılmasından 50 yıl sonra, 4 minaresinden 5 vakit Ezânı ilk okuyan kimdi?
Ayasofya’da düzenlenen Kadir Gecesi programının ardından sabah ezanı okundu. Ayasofya Camii’nde Ankara Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Öğretim Görevlisi ve Müezzin Fatih Koca tarafından sabah ezanı okundu.
Program, Ezan-ı Şerif'in okunmasının ardından sona erdi.
Ayasofya Camii'inde daha önce de ezan okunmuştu. Konuyla ilgili olarak Yeni Asya Tarihçi yazarı M.Latif Salihoğlu twitter hesabından önemli açıklama ve hatırlatma da bulundu.
Ayasofya Camii'nde 8 Ağustos1980 tarihinden 12 Eylül 1980 darbesine kadar da sabah ezanı okunduğunu hatırlatan Salihoğlu, "Ayasofya'da 85 yıl sonra bir ilk" diye, ilk kez ezan okunduğu söyleniyor; Yanlış. 8 Ağustos 1980 tarihinden tâ 12 Eylül Darbesine kadar ezan okunuyordu.Belirtmiş olduğum tarihlerde, Ayasofya'daki ezanlara bizzat da icabet ederek orada (Hünkâr Mahfilinde) namaz kıldık.'' açıklamasında bulundu.
Salihoğlu konuyla ilgili olarak ayrıca ''Ayasofya'da 50 yıl sonra, 8.8.80'de 4 minaresinden 5 vakit Ezânı ilk kez okuyan Hafız İsmail'dir. Oradaydım; Herkes gözyaşlarıyla dinliyordu'' ifadelerini kullandı.
Konuyla ilgili diğer haberler:
Bu da oldu: Yunanistan'dan sabah 03:00'te Ayasofya'da sahur teftişi!
http://www.yeniasya.com.tr/gundem/bu-da-oldu-yunanistan-dan-sabah-03-00-te-ayasofya-da-sahur-teftisi_400066
Almanya'dan 'Ayasofya' açıklaması
http://www.yeniasya.com.tr/dunya/almanya-dan-ayasofya-aciklamasi_400041
Türkiye'den Yunanistan'a Ayasofya cevabı
http://www.yeniasya.com.tr/gundem/turkiye-den-yunanistan-a-ayasofya-cevabi_399741
''Nereye gidiyorsunuz, bu gidişat nereye''
http://www.yeniasya.com.tr/gundem/nereye-gidiyorsunuz-bu-gidisat-nereye_399480
Hazret-i Sultan Mehmed Fatih'in emaneti: Ayasofya’da namaz kılabilecek miyiz?
http://www.yeniasya.com.tr/gundem/hazret-i-sultan-mehmed-fatih-in-emaneti-ayasofya-da-namaz-kilabilecek-miyiz_398642
Hazret-i Sultan Mehmed Fatih'in 535. vefat yıldönümü ve emaneti Ayasofya Camii...
Peygamberimiz Hazreti Muhammed Mustafa'nın -Aleyhissalatu Vesselam- duasına nail olan Hazret-i Sultan Mehmed Fatih'i 535. yıldönümünde rahmetle yad ediyoruz.
3 Mayıs 1481 Fatih Sultan Mehmet Han'ın vefat yılı...
Risale-i Nur'da Hazret-i Sultan Mehmed Fatih...
Büyük İslam Alimi Bediüzzaman Said Nursi'nin müellifi olduğu, Kur'an-ı Hakim'in hakikatli ve nurlu bir tefsiri olan Risale-i Nur'dan Mektubat isimli eserden 19. Mektup olan Mu'cizat-ı Ahmediye -Aleyhisslatu Vesselam- risalesinden Peygamber Efendimizin 'gaybi' mucizelerinin yer aldığı harika bölümden güzel bir örnek...
''... Hem, nakl-i sahih-i kat'î ile,
سَتُفْتَحُ الْقُسْطَنْطِينِيَّةُ فَنِعْمَ اْلاَمِيرُ اَمِيرُهَا وَنِعْمَ الْجَيْشُ جَيْشُهَا (( "İstanbul fethedilecektir. Onu fethedecek olan kumandan ne güzel kumandan ve onun ordusu ne güzel ordudur." el-Hâkim, el-Müstedrek, 4:422; Buharî, Târihü's-Sağîr, no. 139; Müsned, 4:335; el-Heysemî, Mecmeu'z-Zevâid, 6:218.)) deyip, İstanbul'un İslâm eliyle fetholacağını ve Hazret-i Sultan Mehmed Fatih'in yüksek bir mertebe sahibi olduğunu haber vermiş. Haber verdiği gibi zuhur etmiş.
Devamını okumak için tıklayınız:
http://www.yeniasya.com.tr/risaleinur/mektubat/#180
Mu'cizat-ı Ahmediye -Aleyhisslatu Vesselam- Risalesi
Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed'in -Aleyhissalatu Vesselam- peygamberliğinin delilleri olan üç yüzden fazla mu'cizeyi zevkli ve akıcı bir üslup ile izah ve ispat eden 19. Mektup olan Mu'cizat-ı Ahmediye -Aleyhisslatu Vesselam- risalesininin tamamını okumak için tıklayınız:
http://www.yeniasya.com.tr/risaleinur/mektubat/#152
Risâle-i Nur’da Ayasofya Camii
Üstad Bediüzzaman Said Nursî Hazretleri’nin Ayasofya ile ilgili hassasiyeti ve Ayasofya’nın tekrar ibâdete açılması noktasındaki ısrarını Risâle-i Nur Talebeleri çok iyi bilirler.
Bu konu Nur Talebelerinin her zaman gündeminde olmuş ve Ayasofya’nın ibâdete açılması konusundaki hassasiyetlerini Üstâdlarından aldıkları hakîkat dersine binâen devamlı gündemde tutmuşlardır. Elbette bu hassasiyetin çok önemli cihetleri vardır.
Çünkü Ayasofya fethin sembolü ve İslâm’ın fütûhatının alemi hükmündedir. Özellikle Ayasofya’nın kapatılarak müzeye çevrilme zamanı da, dikkate alınması gereken ehemmiyetli bir devrin mukaddimesi hükmündedir.
Ayasofya bir devrin kapanıp yeni bir devrin açılması zamanına da işaret ederek, âhirzamanda vuku’ bulacak olan İsevîlik şahs-ı mânevîsi ile Müslümanlık şahs-ı mânevîsinin ittifakına da hizmet edecek konumundadır. Böylece “mânen Hıristiyanlık bir nevi İslâmiyete inkılâp edecektir. Ve Kur’ân’a iktida ederek, o İsevîlik şahs-ı mânevîsi tâbi ve İslâmiyet metbû makamında kalacak, din-i hak bu iltihak neticesinde azîm bir kuvvet bulacaktır.”1
Üstad Bediüzzaman Hazretlerinin “Hem bu kahraman milletin ebedî bir medar-ı şerefi ve Kur’ân ve cihad hizmetinde dünyada pırlanta gibi pek büyük bir nişanı ve kılınçlarının pek büyük ve antika bir yadigârı olan Ayasofya Câmii’ni…”2 diyerek Ayasofya’nın mahiyetini ve konumunu ne kadar veciz ve ehemmiyetli ifadelerle anlattığını görüyoruz. Bu mahiyette bulunan Ayasofya Camii’nin puthaneye çevrilmesini Üstad Hazretleri kesinlikle kabul etmiyor ve bu fiile razı olmuyor.
Meselenin siyasî noktalarını işin ehline havale ederek Risale-i Nur Külliyatı’ndan Ayasofya’nın mahiyeti ve konumu ile ilgili Üstad Bediüzzaman Said Nursî Hazretleri’nin düşüncelerini aktarmak niyetindeyiz.
Öncelikle şunu sormak istiyorum: Ayasofya cami midir? Kilise midir? Yoksa müze midir? Ayasofya’nın mâhiyeti noktasında Üstad Bediüzzaman Said Nursî Hazretleri eserlerinde neler söylemiştir? Bunları inşaallah toparlayarak sunmaya çalışalım:
AYASOFYA CÂMİDİR
Tarihçe-i Hayat ve Konferans’ta yer alan açıklamalar ile Üstad’ın Ayasofya Camii’nde namaz kıldığı görülmektedir. ”Ve bir namaz vakti, Ayasofya Câmii’nden çıkılıp…”3 Buraya göre, Üstad Bediüzzaman Hazretleri 1907’de İstanbul’da bulunduğu bir zamanda Ayasofya Camii’nden çıkıldıktan sonra “çayhane”ye oturulduğunda, Şeyh Bahît Efendi ile münâzara yaptığı anlaşılmaktadır. Demek ki Şeyh Bahît Efendi ile münâzara, bir namaz vakti, Ayasofya Câmii’nden çıkıldıktan sonra yaşanmıştır. Böylece Üstad’ın Ayasofya Camii’nde namaz kıldığı, hatta elli bin adama takdir ile nutkunu dinlettirdiği de malûmdur.
Ayasofya’nın Risale-i Nur Külliyatı’nda defaâtle “Ayasofya Câmii” şeklinde ifade edildiğini görüyoruz. Bunların örneklerini kısa kısa gösterecek olursak:
Üstad Bediüzzaman Hazretleri “Ayasofya Câmii, ehl-i fazl u kemâlden mübarek ve muhterem zâtlarla dolu olduğu bir zamanda…”4; “Ayasofya gibi kubbeli bir camiin kubbesindeki taşlarını durdurmak vaziyeti…”5; “Ayasofya’nın bânisi inkâr edildiği takdirde”6; “Ayasofya Câmiinde elli bin adama takdir ile nutkunu dinlettiren bir adam”7; “Ayasofya Câmiinde meb’usana hitaben feryad ettim.”8; “Sonra gider.. Ayasofya gibi gayet muazzam bir câmiye, Cuma gününde dâhil olur.”9 diyerek Ayasofya’nın camii olduğunu açık ve net ifadelerle söylüyor.
Ayrıca Üstad Hazretleri “Ayasofya mevlidinde…”10 ve “Ayasofya’da, Bayezid’de, Fatih’te, Süleymaniye’de umûm ulema ve talebeye hitaben müteaddid nutuklar ile şeriatın ve müsemma-yı Meşrûtiyetin münasebet-i hakikiyesini izah ve teşrih ettim.”11 diyerek de 31 Mart hadisesinde Ayasofya’da nutuk söyleyerek yatıştırıcı bir rol oynadığını belirtiyor. Görüldüğü gibi Üstad Bediüzzaman Said Nursî Hazretleri Ayasofya’yı defaatle “Ayasofya Camii” olarak ifade ediyor ve Ayasofya’nın tekrar ibâdete açılmasını özellikle Ahrar Demokratlardan talep ediyor ve Adnan Menderes’e bu talebini mektupla iletiyor. İşte o mektuplardan bir tanesi şudur:
“Adnan Menderes’e gönderilmek niyetiyle evvelce yazılan içtimâî hayatımıza ait bir hakikatın haşiyesini tekrar takdim ediyoruz:
“Eskilerin lüzumsuz keyfî kanunları ve sû’-i istimalleri neticesinde, belki de tahrikleriyle zuhur eden Ticanî mes’elesini dindar Demokratlara yüklememek ve âlem-i İslâm’ın nazarında Demokratları düşürmemenin çare-i yegânesi kendimce böyle düşünüyorum: Ezan-ı Muhammedî’nin (asm) neşriyle Demokratlar on derece kuvvet bulduğu gibi; Ayasofya’yı, beşyüz sene devam eden vaziyet-i kudsiyesine çevirmek ve halen İslâm’da çok hüsn-ü tesir yapan ve bu vatan ahalisine âlem-i İslâm’ın hüsn-ü teveccühünü kazandıran, yirmisekiz sene mahkemelerin muzır cihetini bulamadıkları ve beş mahkeme de beraetine karar verdikleri Risale-i Nur’un resmen serbestîsini dindar Demokratlar ilân etmeli ve bu yaraya bir nevi merhem vurmalıdırlar. O vakit âlem-i İslâm’ın teveccühünü kazandıkları gibi, başkalarının zalimane kabahatları onlara yüklenmez fikrindeyim. Dindar Demokratlar, hususan Adnan Menderes gibi zâtların hatırları için, otuzbeş seneden beri terkettiğim siyasete bir-iki saat baktım ve bunu yazdım. Said Nursî”12
Ayrıca 1950’den sonraki Demokrat iktidarlar döneminde Üstad’ın Ankara’ya gelişlerinin altında yatan mühim sebeplerden birinin de yine Ayasofya’nın ibâdete açılması olduğunu aşağıdaki mektuptan anlıyoruz. Üstad bu mektupta şu ifadelere yer veriyor:
“Ankara’ya bu defa geldiğimin mühim bir sebebi, İslâmiyet’e ciddî taraftar Dahiliye Vekili Namık Gedik’i görmek ve İslâmiyet’in kahramanı olan Adnan Bey’e ve Tevfik İleri gibi mühim zâtlara bir hakikatı söylemektir ki:
“Hem Demokrat’a Ezan-ı Muhammedî gibi çok kuvvet vermek ve Risâle-i Nur’un neşrine müsaadesi gibi çok taraftar olmak ve âlem-i İslâm’ı, hattâ bir kısım Hıristiyan Devletlerini de memnun etmek için, Ayasofya’yı müzahrefattan temizleyip ibâdet mahalli yapmaktır. Ben ise; bu mes’ele için, otuz sene siyaseti terk ettiğim halde, bu nokta hatırı için Namık Gedik’i görmek istedim ve geldim. Adnan Bey, Namık Gedik ve Tevfik İleri gibi zâtların hatırı için başka yere gitmedim.”13 Bu mektuptan da, Üstâd Hazretleri’nin Ayasofya’ya ne kadar ehemmiyet verdiği anlaşılıyor.
Öyleyse, ey ehl-i hall ü akd! Geliniz, İstanbul’un fetih sembolü, Fatih’in emâneti ve Bediüzzaman Said Nursî Hazretleri’nin en ehemmiyetli hedeflerinden biri olan Ayasofya’yı ibâdete açınız ve bu şerefle yâd olunuz. Ayasofya’nın hicab perdesini yüzünden kaldırınız ve bu kahraman milletin ebedî bir medar-ı şerefi, Kur’ân ve cihad hizmetinde dünyada pırlanta gibi pek büyük bir nişanı ve kılınçlarının pek büyük ve antika bir yadigârı olan Ayasofya Camii’ni hak ettiği hürriyetine kavuşturunuz. Böylece Ayasofya’yı müzahrefattan temizleyip ibâdet mahalli yaparak Bediüzzaman Hazretleri’nin de müjdesinin tahakkukuna vesile olunuz.
Abdülbaki Çimiç
Dipnotlar:
1- Mektubat, s. 57.
2- Şuâlar, s. 385.
3- Sözler (Konferans), s. 753.
4- Mektubat, s. 413.
5- Lem’alar, s. 323.
6- Mesnevî-i Nuriye, s. 72.
7- Şuâlar, s. 450; Tarihçe-i Hayat, s. 580.
8- Tarihçe-i Hayat, s. 65; Divan-ı Harb-i Örfi, s. 16.
9- Asa-yı Musa, s. 167; Lem’alar, s. 185.
10- Tarihçe-i Hayat, s. 66.
11- Tarihçe-i Hayat, s. 63.
12- Emirdağ Lâhikası-2, s. 176.
13- Emirdağ Lâhikası-2, s. 236.
Kır zincirlerini Ayasofya
http://www.yeniasya.com.tr/faruk-cakir/kir-zincirlerini-ayasofya_216376
Ayasofya vaziyet-i kudsiyesine çevrilmeli
Ezan-ı Muhammedî’nin (asm) neşriyle Demokratlar on derece kuvvet bulduğu gibi; Ayasofya’yı, beş yüz sene devam eden vaziyet-i kudsiyesine çevirmek… Âlem-i İslâmı, hattâ bir kısım Hıristiyan devletlerini de memnun etmek için, Ayasofya’yı muzahrafattan temizleyip ibadet mahalli yapmaktır.
http://www.yeniasya.com.tr/risale-i-nur-dan/ayasofya-vaziyet-i-kudsiyesine-cevrilmeli_216372
AA