Kobani soruşturmasında, 6 yıl sonra 82 HDP’li için çıkan gözaltı kararı “adalete yine siyaset gölgesi düştü” şeklinde
değerlendiriliyor.
Kobani soruşturmasında, 6 yıl sonra 82 HDP’li için çıkan gözaltı kararını Diyarbakır Eski Baro Başkanı Mehmet Emin Aktar RS FM’de Atilla Güner’le Akşam Postası’na yorumladı. Aktar, “Kobani olayları suçlamalarından Ayhan Bilgen, Altan Tan gibi isimler 2017’de alındılar. İki Anayasa Mahkemesi kararı var. Biri Ayhan Bilgen’in başvurusu, biri Meral Danış Bektaş’ın başvurusu. İkisinde de Anayasa mahkemesi dedi ki, bu iddialarla tutuklamaya gidemez, deliller çok zayıf. Tweet atıldı, Kobani’deki IŞİD saldırılarını protesto etti, ama bundan dolayı 6-8 Ekim’de meydana gelen eylemlerin sonuçlarından sorumlu tutamazsınız. Bu ağır bir sonuç olur gibi. Bu yönde ihlâl kararı verdi. Bugün bu soruşturmayı açan buna rağmen Ayhan Bilgen’i gözaltına alan savcı suç işliyor. Hem o dosyadan el çekmiş hem ihlal kararı var. Türkiye’de hukuk konuşma imkanımız yok” dedi.
Oyunu birlikte bozmalıyız
Gelecek Partisi Sözcüsü Selim Temurci, HDP’ye yönelik operasyonla ilgili, “Malûm ziyaret sonrası gerçekleştirilen bu gözaltılar üzerindeki şaibe ortadan kaldırılmalıdır. Aksi halde bu gözaltıların anlamı, Türkiye’de gündemi değiştirmek ve siyasette kutuplaşmayı zirveye taşımak olacaktır. Siyasî rakiplerine hain ve çete diyerek, beka siyaseti üzerinden kendi koltuklarını korumaya çalışanların devri bu ülkede artık son bulmalıdır. Millet olarak büyük bir imtihandan geçiyoruz. Oyunu görüp, oyu- nu birlikte bozmalıyız. Siyasî görüşümüz ne olursa olsun, haksızlıklar ve zulüm karşısında dimdik durarak bu imtihanı ver- meliyiz. Yargının tarafsız ve bağımsız olduğu, adaletin tesis edildiği, demokratik ve özgür bir Türkiye 84 milyonun ortak hedefi olmalıdır” dedi.
Yargının yıpratılmasına destek vermeyelim
İYİ Parti Genel Sekreteri Poyraz, aralarında HDP’li isimlerin de olduğu 82 kişi hakkında gözaltı kararı çıkarmasını yorumladı. Poyraz, “Anayasa Mahkemesi ve yargı birimlerinin herhangi bir haberin içinde, bir bakanın demecinde yıpratılmasını doğru bulmuyorum. İYİ Parti hukukun üstünlüğü ilkelerini merkeze alan bir parti. Kobani dosyasının yargılama safahatini tam görmek gerekiyor, doğru bir analiz yapabilmek için. Biz manşetler üzerinden karar verirsek, yargının yıpratılması sürecine destek vermiş oluruz. Tutuklama müessesesi bizim için ve dünyanın hiçbir tarafında cezalandırma aracı olarak kullanılmaz, kullanılmamalı. Ancak kamuoyu vicdanını rahatsız edecek hususlarda da bu sürecin aktive edilmesinde bir sakınca görmüyorum” ifadelerini kullandı.
Geciken adalet, adalet değil
Poyraz açıklamasında şu görüşlere yer verdi: “6-7-8 Ekim olayları ‘çözüm süreci’ sonucunda ortaya çıkan tavizler zincirinin bir tezahürüdür. Bu süreçte verilen tavizler hızlı bir sonuç almak adına yapılmış, bu toprakların sosyolojik, milli ve üniter devlet yapısının ve geleneklerinin aksine bir yönetim anlayışının tezahürüdür. Terörün her türlüsü ile mücadele devletin asli ödevlerindendir. Bu mücadeleyi her kim her ne sebeple akamete uğratıyorsa bilinmelidir ki bu topraklara karşı sorumluluğunu askıya almıştır. Soruşturmanın beş yıl sürmesi ise başka bir acı tablodur. Geciken adalet, adalet olmadığı gibi zamanında yapılmayan müdahaleler vicdanlarda zafiyet oluşturmakta, adalet ve hukuk soru işaretleri ile gölgelenmektedir.”
Sorumlular tesbit edilmeli
Poyraz, sözlerini şu şekilde tamamladı: “İnsanlarımızın hayatlarını kaybetmesine yol açan 6-7-8 Ekim olayları sonrasında Kobani’ye havadan silâh ve mühimmat indiren ABD ile bir küs bir barışık müttefiklik devam ediyorsa, 09 Şubat 2015 yılındaki iç güvenlik paketi TBMM’de erteleniyorsa, 28.02.2015 tarihinde Dolmabahçe’de toplantı yapılıyorsa, 21 Mart 2015’de Diyarbakır Meydanında bebek katilinin mektubu okunuyorsa bunların sorumlularının da aynı veya başka bir soruşturma ile sorumluluklarının tesbiti gerektiği kanaatindeyiz. Zira; 6-7-8 Ekim sorumluları kadar bu olaylar sonrasında azimle çözüm sürecini devam ettiren sorumlular da şüphelileri huzurda kabul ederek hatta belli konularda mutabık kalarak 6-7-8 Ekim olaylarının hesap verilebilirliğine engel olmuşlardır.”