Avrupa Birliği’nin Cumhurbaşkanlığı seçiminden önce 25 Temmuz 2014’de açılan İstanbul-Ankara Hızlı tren hattının “güvenlik riski” nedeniyle açılmamasını istediği ortaya çıktı.
Ankara-İstanbul hızlı tren hattında sinyalizasyon olmadığı için günde 100 sefer yapılması gerekirken, sadece 8 sefer yapılabiliyor. Avrupa Birliği’nin 25 Temmuz 2014’de Cumhurbaşkanlığı seçiminden hemen önce açılan İstanbul-Ankara hızlı tren hattının “güvenlik riski” nedeniyle açılmamasını istediği ortaya çıktı. Dönemin Ulaştırma Bakanı Lütfi Elvan’ın açılış davetine uyarıyla yanıt veren AB, hattın tamamlanmadığı gerekçesiyle ticari sefere açılmamasını istedi.
Gazete Duvar'da yer alan habere göre; kazalarla gündeme gelen hızlı trenlerde Ankara-Konya hattı için Bileşik Taşımacılık Sendikası’nın uyarısını göz ardı eden hükümet, 2014’de Avrupa Birliği’nden gelen uyarıyı da dinlememiş.
'DAVET'E 'UYARI'YLA CEVAP
Hükümetin, Ankara-İstanbul hızlı tren hattını da Konya hattı gibi ‘sözleşmedeki işler bitirilmeden’ seçim öncesi aceleyle açtığı anlaşıldı. Söz konusu hattın bir bölümü AB hibesiyle yapılırken, bir bölümünde Avrupa Yatırım Bankası kredisi kullanıldı. AB, Ankara-İstanbul Hızlı Tren Hattı’nın 33 kilometrelik Köseköy-Gebze bölümüne 200 milyon Euro hibe verdi. Dönemin Ulaştırma Bakanı Lütfi Elvan AB’nin üst düzey temsilcilerini 25 Temmuz 2014 tarihinde yapılacak açılışa davet etti.
Davete, dönemin genişlemeden sorumlu komiseri ve o dönem hibeleri veren finans dairesinin başında olan Johannes Hann’ın uyarısıyla yanıt verildi. Temmuz başında AB’den gönderilen resmi yazıda, ‘sözleşmedeki işlerin henüz bitmediği’ hatırlatılarak, ‘hattın bu haliyle ticari taşımacılığa açılmasının güvenlik riski oluşturacağı’ belirtildi. Öncelikle birkaç deneme seferinin yapılması ve sözleşmedeki işlerin bitirilmesini isteyen Avrupa Birliği yetkilileri, davete de katılmadı. Ancak, hükümet, 10 Ağustos 2014’de yapılacak Cumhurbaşkanlığı seçimlerinin hemen öncesinde ‘hızlı tren hattı’nı açtı. Köseköy-Gebze hattının sinyalizasyonunun 2 yıl önce tamamlandığı öğrenildi.
ASIRLIK RAYLARDA HIZLI TREN!
Ankara-İstanbul hızlı tren hattının bir ‘hızlı tren hattı’ sayılamayacağını belirten uzmanlar, bir çok bölümde hâlâ sinyalizasyon olmadığını ve trenin İzmit’ten sonra Almanlar’dan kalan asırlık tren yolu hattında devam ettiğini vurguladılar. Hızlı trenin yeni bir hat, yeni vagonlar ve sinyalizasyon demek olduğunu hatırlatan uzmanlar, Ankara-İstanbul treninin birçok yerinde halen eski hattı kullandığına ve hızın 100 kilometreye kadar düştüğüne dikkat çektiler.
“Türkiye’de hızlı tren olarak adlandırılabilecek sadece iki hat var. Polatlı-Konya ve Ankara-Eskişehir” diyen uzmanlar, İstanbul hattında açılması gereken tünellerin hâlâ açılamadığına dikkat çekiyor. Uluslararası hiçbir kritere uymamasına rağmen hükümet, Türkiye’de bin 213 km. hızlı tren hattı açtığını iddia ediyor.
HEDEF 100 GERÇEKLEŞEN 8!
AB’den proje alırken, gidiş-geliş günde 100 sefer hedefi koyan Ulaştırma Bakanlığı, İstanbul-Ankara arasında günde 8 sefer yapabiliyor. Uzmanlara göre bunun nedeni, hatlarda peş peşe gidebilecek sinyalizasyon (bilgisayar sistemi) olmaması ve trenlerin insan eliyle idare edilmesi. Hükümetin, otomosyondan kaçması, hem güvenlik riski hem yüksek maliyet nedeniyle, çifte kamu zararı oluşturuyor. Büyük bölümü için kredi alınan hattın birçok bölümü de tamamlanmamış durumda.
80 LİRA ÖDEYEN YOLCUNUN MALİYETİ 500 LİRA!
Günlük bir yolcunun maliyetinin 500 TL olduğunu belirten uzmanlar, hızlı tren bilet fiyatlarının 80 TL olduğunu hatırlatarak, her yolcunun büyük bir zarar oluşturduğuna da dikkat çekiyor. Ankara İstanbul arasında günde 3 bin 200 yolcu taşınıyor. Uzmanlara göre, uçağın rakibi olması gereken hızlı tren, otobüs firmalarına bile rakip olamıyor. Kara taşımacılığının büyük bölümü hâlâ otobüslerle yapılıyor.
Bu hat için 4,5 milyar euro harcandığına dikkat çeken yetkililer, bu büyük harcamaya karşın yolcu sayısının sinyalizasyon gibi gereklilikler de tamamlanmadığı için, ‘maddi olarak ülkeyi büyük zarara uğrattığını üstelik güvenli de olmadığını’ vurguluyorlar. Uzmanlar, Ankara-İstanbul hattına Marmaray’dan daha fazla para harcandığının ancak pahalı ve yanlış yatırım olduğu için projenin gerçekte tamamlanmadığının da altını çiziyor.