28 Şubat dönemine ilişkin 103 sanığın yargılandığı davada ifade veren eski Orman Bakanı ve DYP Genel Başkan Yardımcısı Hasan Ekinci, "28 Şubat bence darbe değildir, darbe paranoyası oluşturulmuştur" dedi.
"Türkiye Cumhuriyeti hükümetini cebren devirmeye, düşürmeye iştirak" suçundan yargılandığı davanın 67. duruşması sona erdi.
Ankara 5. Ağır Ceza Mahkemesindeki duruşmanın öğleden sonraki oturumunda sanıklardan Muhittin Erdal Şenel söz aldı ve "Bülent Orakoğlu'nu yargılayan askeri mahkeme heyetini tehdit ettiğine" ilişkin beyanlar konusunda, "Benim, Hakim Mesut Kurşun'u ikaz ettiğim tamamen gerçek dışıdır, duyuma dayalıdır. Hiçbir şekilde kanıtlanmamıştır" dedi.
Müşteki avukatlarından Reşat Petek söz alarak, Mesut Kurşun ile televizyon programına çıktığını, Kurşun'un, orada da Şenel'in kendisini azarladığını dile getirdiğini anlattı.
Kurşun ile mahkeme üyesi Ahmet Karamanlı'nın, Orakoğlu'nun beraat etmesi sonrasında görevlerinden alınarak, Malatya'ya tayin edildiklerini ifade eden Petek, "Ahmet Karamanlı, Askeri Yüksek İdare Mahkemesine başvurarak, görevine döndü. Ama döndü de ne oldu? BÇG raporlarıyla, kendisi irticacı olarak damgalanarak, YAŞ kararıyla silahlı kuvvetlerden ihraç edildi" diye konuştu.
Petek, daha sonra dönemin Emniyet İstihbarat Daire Başkanı Bülent Orakoğlu'na, "Emniyet istihbaratın başındayken, Aczmendi terör örgütü adında bir örgüt sizin istihbari bilgileriniz içinde var mıydı?" sorusunu yöneltti.
Orakoğlu, böyle bir bilgiye sahip olmadıklarını bildirerek, o dönemde Aczmendilerle anılan kişilerin "JİTEM'e çalıştıklarını" iddia etti. Orakoğlu, "Hatta Sisi de... Bunlarla 'İrticai tehdit var' algısını oluşturacak bir takım provokasyonlar sahneye kondu" diye konuştu.
Petek'in, "28 Şubat gerçekleşmiş bir darbe midir?" sorusuna, Orakoğlu, "Açık bir darbedir. Darbenin postu, şusu, busu olmaz" ifadesini kullandı.
Müşteki avukatlarından Figen Şaştım, Orakoğlu'nun, 28 Şubat'ta dış güçlerin etkilerinin de olduğuna ilişkin beyanlarını hatırlatarak, "Bu durumda, bu darbeyi yapanlar aynı zamanda vatan haini de olurlar mı?" diye sordu.
Soru üzerine bazı sanıklar tepki gösterirken, kimi izleyiciler Şaştım'ı alkışladı.
Mahkeme Başkanı Fevzi Şıngar'ın talimatıyla alkışlayan izleyiciler duruşma salonundan çıkartıldı.
Avukatı İsmail Aydos'un sorusu üzerine Orakoğlu, "Köstebek Davası" olarak bilinen dava kapsamında, kendisine "sahte belgeden" dava açılmadığını bildirdi.
Bir soruyu yanıtlarken Orakoğlu, "o dönemde Çevik Bir ve terör örgütü PKK arasında telefon görüşmeleri olduğunu duyduğunu" ifade etti.
Bu beyana tepki gösteren asının Çevik Bir'in avukatı Vefa Toklu, Orakoğlu hakkında suç duyurusunda bulunacaklarını söyledi.
Çevik Bir ise böyle birşeyi ilk defa duyduğunu ve ciddiye almadığını belirtti.
Hasan Ekinci'nin beyanı
Daha sonra eski Orman Bakanı ve DYP Genel Başkan Yardımcısı Hasan Ekinci ifade verdi.
MGK'da ilk defa terör ve iltica ile mücadele kararları ele alınmadığını öne süren Ekinci, hükümetin alacağı tedbirleri kurumlara bildirdiğini ve o kurumlarında çalışmalar yaptığını söyledi.
Ekinci, MGK karaları doğrultusunda o dönemde Genelkurmay Başkanlığında da BÇG oluşturulduğunu belirtti.
"Darbenin ne olduğunu darbeyi yaşayan bilir" diyen Ekinci, yaşananların darbe olabilmesi için hükümetin düşmesi gerektiğini, fakat o tarihte hükümetin yerinde durduğunu kaydetti.
28 Şubat'ta DYP'ye darbe yapıldığını savunan Ekinci, "Bu darbe laik, demokrat ve Atatürk ilkelerine bağlı bir partiye yapıldı. Kime yapıldı? Merkez sağa yapıldı. Sıkıntı burada, bu sıkıntının içinde yargı da var, herkes var. Erbakan bir dosya çıkarttı, Tansu Hanım'a verdi, o dosyada üst yazıyla siyasi bir partinin genel başkanın raporu vardı. Anayasa Mahkemesine gönderiliyor, kim gönderiyor? Dönemin Cumhuriyet Başsavcısı Vural Savaş" açıklamasında bulundu.
"28 Şubat bence darbe değildir"
Ekinci'nin savunmasında çelişkiler olduğunu belirten müşteki avukatlarından Figen Şaştım, "Eğer darbe yoksa neden ve kimden şikayetçi oldunuz?" diye sordu. Ekinci, "darbe olmadığını, olmuşsa da bunun DYP'ye yapıldığını" söyledi.
Müşteki avukatlarından Reşat Petek, dönemin İçişleri Bakanı Meral Akşener'e bir generalin "Ayağını denk alsın, yoksa yağlı kazığa oturturuz" söyleminin ve bir gazetedeki "Gerekirse silah kullanırız" başlığının hükümete yönelik tehdit olup olmadığı sorusuna Ekinci, "Halk dahil herkes gergindi, dışarı çıktığımda ışıkların yanıp söndüğünü görüyordum" karşılığını verdi.
Ekinci, "Ben sonuca bakarım, bir de o güne bakarım. Sonuçta böyle büyük bir dalgalanma, toplumsal hareket olmuş. Hükümet, kendi içinde, demokrasi içinde istifa etmiş ve bunlar durmuş. Falan böyle dedi, filan böyle dedi, toplumsal olayları kişilere, kurumlara bağlamak kolay değil" diye konuştu.
Petek'in sorusundaki sözün atfedildiği sanık Çetin Saner söz alarak, bu konuyu savunmasında da dile getirdiğini belirtti ve "Binanın önüne oturturlar onu) dedim. Bunu söylediğim için de üzüntü duydum. Söylememem gerekirdi" açıklamasını yaptı.
Müşteki avukatlarından Yunus Akyol'un, "O dönemde DYP'li birçok milletvekili tehdit edildi. Siz tehdit edildiniz mi?" sorusuna, "Kesinlikle olmadı" dedi ve milletvekillerinin tehdit edildiğini duymadığını söyledi.
Mahkeme, duruşmayı 30 Ekim Perşembe, saat 09.30'a bıraktı.