Hak-İş Konfederasyonu Başkanlar Kurulu, taşeron işçilerin "özel sözleşmeli personel" statüsüne geçirilmesiyle ilgili "Tüm taşeron işçiler kadrolu işçi olarak çalıştırılmalıdır" değerlendirmesini yaptı.
Hak-İş'ten yapılan yazılı açıklamaya göre, Başkanlar Kurulu, taşeron işçilerin kamu kurum ve kuruluşları bünyesine atanmaları, mevsimlik ve geçici işçilerin sorunları, kıdem tazminatıyla ilgili tartışmalar ve esnek çalışma uygulaması konularını görüşmek üzere Azerbaycan İşçi Sendikaları Konfederasyonu iş birliğinde 15 Nisan'da, Bakü'de toplandı.
Taşeron işçilerinin "özel sözleşmeli personel" statüsüne geçirilmesine ilişkin itiraz ve önerilerinin dikkate alınmasını talep eden Hak-İş Başkanlar Kurulunca, şu konulara dikkat çekildi:
"Talebimiz, tüm taşeron işçilerin sendikal haklara sahip 'kadrolu işçi' olarak çalıştırılmasıdır. Ancak, Maliye Bakanı'nın yaptığı açıklamalardan anlaşılıyor ki, kamu kurum ve kuruluşlarında 4A, 4B, 4C, 657 gibi statü farklılıklarının ortadan kaldırılmasına yönelik çalışmaların tartışıldığı bir dönemde, taşeron çalışanlar için kamuda yeni bir statü oluşturulması var olan sorunlara yeni sorunlar ilave edecektir.
'Özel Sözleşmeli Personel' statüsü ile çalışanların serbest toplu pazarlık ve işçi sendikalarına üyelik hakları ellerinden alınmaktadır. Hatta yüz binlerce taşeron işçisinin halen devam etmekte olan toplu sözleşme süreçleri, getirilmek istenen yeni statüyle tamamen ortadan kaldırılmaktadır. Taşeron işçilerden özel sözleşmeli personel statüsüne geçebilmeleri için mevcut kıdem tazminatı ve diğer işçilik haklarından vazgeçmeleri istenmektedir. Açıkçası, 6552 Sayılı Kanun'la verilen haklar yeni statü ile çalışanların elinden geri alınmaktadır."
“Taşeron vaadi” boşa çıktı
Geçtiğimiz ay Başbakan, partisinin Meclis grup toplantısında, asıl işlerde çalışan taşeron işçilerin kamudaki kadrolarda istihdam edileceklerini söylemiş ve büyük alkış almıştı.
Aslında başta 103 madencinin can verdiği Soma fâciası olmak üzere, maden işçilerinin ve diğer taşeron işçilerin vahim vaziyetine karşı, bizzat dönemin ilgili bakanının Meclis kürsüsündeki ifâdesiyle taşeronluk bir “kölelik sistemi” olarak tanımlanmış; siyasî iktidarca en kısa zamanda çözüm bulunacağı sözü verilmişti.
Buna bağlı olarak, 1 Kasım seçimlerinde AKP’nin yeniden iktidara gelmesi durumunda, bir milyonu aşkın taşeron işçinin kadroya alınacağı vaadi büyük bir beklenti meydana getirmişti.
Ne var ki çok geçmeden, kamu idârelerinde asıl ve yardımcı iş pozisyonunda çalışan 720 bin taşeronun devlette kadroya alınma sözünün içinin boş olduğu ortaya çıktı.
Öncelikle Başbakan’ın bu vaadini, Maliye Bakanı Naci Ağbal boşa çıkardı. Katıldığı bir televizyon programında, taşeron işçilerin memur ya da işçi statüsünde olmayıp ‘özel sözleşmeli personel’ olarak çalıştırılacağını söyledi.
Bakan’a göre, kadroya alınan taşeronların yaptıkları iş ve maaşlarında da herhangi bir değişiklik olmayacak. Emekli olana kadar iş güvenceleri bulunmayacak ve üç yılda bir sözleşme yenilemek zorunda olacaklar. Yani, devlette işçi ve memur statüsünde alınmayacak taşeron işçiler “özel sözleşmeli personel” olacaklar...
Konunun uzmanları, “taşeron işçilerinin hepsinin işe alınması” vaadinin aksine, durumlarında değişen bir şeyin olmadığını, patronun şahıs olmaktan çıkıp devlet olduğunu belirtiyorlar. Hatta taşeronda daha kötü bir hale sokulduğunu kaydediyorlar.
Özetle, taşerona kadro verilmeyecek, “taşeron sözleşmesi” yapılacak. Böylece, AKP iktidara geldiğinde kamuda 100-150 bin taşeron varken bugün 1 milyon 200 bine çıkan ve bütün asıl işlerin taşeronlaştırdığı “taşeron sistemi” bizzat devlet mârifetiyle devam edecek, ettirilecek…
İKTİBAS
“Hızlı reisçi değilseniz...”
“Hızlı reisçi geçinen amigoların, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ı müdafaa görüntüsü altında estirdikleri terör arşa ulaştı.
“Saldırılarına uğramak için Erdoğan’a atıp tutmuş ya da ağır eleştiri getirmiş olmanız da gerekmiyor.
“Hızlı reisçilerle reisçilik yarıştırmamanız kâfi.
“Alkışı ağırdan almanız, coşkuda geri kalmanız, tezahüratta yavaş bulunmanız kâfi.
“Gülünçlüğe varan şakşakçılık furyalarına, Allah’tan korkmaz çamur atma kampanyalarına katılmayı reddetmeniz kâfi.
“Hele bir de eleştirinin yanından yakınından geçin...
“Hele bir de herhangi bir konuda ayrı düşünün, yarım ağız ters düşün...
“Hafif eleştiri içermesine gerek yok, dokundurmanız yeter...
“Hele bir de makul bir çizgide durmayı deneyegörün...
“Büyük günahların en büyüğü eksik taraftarlık, direkt cehennemlik oluyorsunuz.
“Artık her ne çılgın oyun peşindelerse, hesaplarını bozuyor da ekmeklerini ellerinden alıyormuşsunuz gibi hurra hücuma geçiyor haytalar.
“Düğmelerine basılıyor sanki, hepsinde aynı tulumbacı ağzı.”
(Âkif Beki, Hürriyet, 6.4.16)
HAFTANIN SÖZÜ
61 yıldır hukukun içerisindeyim, böyle bir dönemi yaşamadım. Hâkimler, vermiş oldukları kararlarından dolayı hiçbir durumda hiçbir zaman tutuklanamazlar.
(Prof. Dr. Sami Selçuk, Yargıtay Onursal Başkanı)
Cevher İlhan
http://www.yeniasya.com.tr/cevher-ilhan/taseron-vaadi-bosa-cikti_392970
AA