Karar yazarı İbrahim Kahveci devletin yüksek harcama giderlerine değindi ve Türkiye'nin tasarruf etme alışkanlığını unuttuğunu yazdı.
Geçmiş yazısında devletin yüksek oranda vergi topladığını ancak bu vergilerin verimsiz alanlara aktarıldığını dile getiren İbrahim Kahveci'nin Türkiye ekonomisine dair değerlendirmelerinden bir kısmı şöyle:
"Yıllar içinde nerede ise kamu hiçbir şekilde kemer sıkmamış. Bütçe disiplini dedikleri şey, hep özel sektörün boğazına sarılıp daha fazla vergi toplayarak, artırılan gelirler sayesinde sağlanmış.
Bakınız 2018 yılının Ocak-Mayıs dönemine;
Geçen yılın ilk 5 ayına göre bu yılın aynı döneminde fiyatlar ortalama yüzde 10,77 artıyor. Ama bütçeye toplanan gelirler yüzde 18,33 artıyor.
Geçen yıl ilk 5 ayda Ankara 255 milyar lira topluyor. Bu yıl ilk beş ayda ise Ankara 302 milyar lira topluyor.
Daha fazla gelir toplanarak bütçemiz az açık verdi diyoruz. Oysa arka planda özel sektöre kaynak kalmadığını, özel sektörün yatırım yapamadığını kimse tartışmıyor.
Bakınız Ankara tasarruf etmeyi unuttu. Geçen yıl ilk 5 ayda 267 milyar lira harcadı. Bu yıl ilk 5 ayda ise 323 milyar lira harcadı.
Bu kadar çok harcamaya alışmış bir Ankara’yı daha ne kadar taşıyabileceğiz? 2010 yılında 295 milyar lira harcayan Ankara, 2017 yılında 678 milyar lira harcadı.
Oysa siyasilere bakın...
Yıllardır “Kemer sıkacağız” diyorlar. “Artık şimdi tasarruf edeceğiz” diyorlar ama her konuşmalarının arkasından yeni bir vergi paketi geliyor."
***
Türkiye'nin ilerleyen dönemde daha verimsiz kamu yatırımları yapacağını iddia eden Kahveci, söylenen fikirlerin icraata geçirilmediğine dikkat çekti. Ortaya atılan ancak uygalanmayan fikirler şöyle:
- Yerli ve milli para gelecek. Değeri de altınla ilişkilendirilecek.
- Merkez Bankası kafasına göre iş yapamayacak.
- Enflasyonu düşürmek için emir-komuta ile önce faizler indirilecek.
Bilmiyoruz. Piyasa da bilmiyor.
Yazar Kahveci'nin Türkiye'nin geleceğine dair görüşleri şu şekilde:
"O kadar çok bilinmez var ki. Güç oranına göre sıra dışı fikirlerin devreye girebileceği söyleniyor.
Kısaca, süreci belli olan bir dönem yaşadık. Akılla-bilimle iş yapan bir çok kadro artık işten elini eteğini çekmiş durumda... Veya çektirilmiş durumda da diyebiliriz.
Yeni dönemde bunca sürece rağmen sonucun değişmesini nasıl bekleyeceğiz: Mesela Ankara’nın tasarruf edebileceğini düşünen var mı? Devlet büyüklerimizin hizmetine sunulan 10-15 arası uçağın artık Milletin hizmetine sunulacağını düşünebiliyor muyuz?
Ankara’nın sıra dışı-bilimdışı para teorilerini uygulamayacağının garantisi var mı? Piyasaları kendi kendimize bozarak Millete “Şer güçler” diyebiliyorsak; seçimlerden sonra alasını neden yapmayalım?
Ülke dışa kapandığında “Beka sorunu” ile durumu niye izah etmeyelim?
Süreci belli olan bir yoldan farklı bir sonuç beklemek nasıl mümkündür. Artık sıra dışılık bitecek, akıl ve bilim gelecek diyebilmek için şu anda perde arkasında güç kullananlara bakmak bile yetmiyor mu?
Lütfen hayaller kurarak ilk yarının tekrar oynanacağını ummayalım. "
Haber Merkezi