Paris’te "Charlie Hebdo" dergisini hedef alan saldırının ardından İngiltere Başbakanı Cameron’ın iletişim platformlarında güvenlik denetimlerinin artırılabileceğine dönük açıklamaları tartışmaya neden oldu.
Fransa'nın başkenti Paris’te "Charlie Hebdo" dergisi ve çalışanlarını hedef alan saldırının ardından İngiltere Başbakanı David Cameron’ın iletişim platformlarında güvenlik denetimlerinin artırılabileceği yönündeki açıklamaları ve atılacak olası adımlar tartışmalara neden oldu.
Başbakan Cameron, geçen haftaki saldırının ardından yaptığı açıklamada, terör şüphelilerinin istihbarat ve güvenlik birimleri tarafından daha kolay izlenebilmesi için yaygın telefon uygulamaları Whatsapp, iMessage ve Snapchat gibi mesajlaşma platformlarının kriptolarını kaldırmaması halinde bunları engellemeyi planladığını belirtti. Açıklamaya güvenlik nedeniyle destek verenler olduğu gibi temel hak ve özgürlüklerin ihlal edildiği gerekçesiyle karşı çıkanlar da oldu.
AA'nın sorularını yanıtlayan Ortadoğu uzmanı ve "Agenfor Center" adlı sivil toplum kuruluşunun direktörü Sergio Bianchi, İngiltere’de iletişim platformlarının olası terör tehdidine karşı takibinin artırılması yönünde artan tartışmaların politik çıkar amaçlı yapıldığını, halihazırda istihbarat servislerinin kişisel bilgileri zaten özgürce izlemeye alabildiklerini söyledi.
Bianchi, İngiltere'de güvenlik tartışmalarının siyasi motivasyonla yapıldığını belirterek, "Zaten iletişim yollarını izlemeye izinleri var. Fransa, İngiltere, İtalya ve Avrupa’nın geri kalanındaki tüm ülkelerde terörizmle mücadele konusundaki özel birimler ve farklı servisler bunu zaten yapıyorlar. Sadece interneti, mesajları da değil üstelik, toplumları izliyorlar" diye konuştu.
Bireysel iletişim özgürlüklerini İngiltere hükümetinin alabileceği ek güvenlik önlemleri ile kısıtlanmasının uzun vadede yarar getirmeyeceğini savunan Bianchi, "İnsanların özgürlüklerinin sınırlanması ters etki gösterebilir. Avrupa'da alınmaya çalışılan tedbirler aslında geri tepebilir. Örneğin Fransa, özellikle yabancı savaşçılara ve teröristlere karşı en sıkı yasal çerçeve sahip olmasına rağmen sonuca bakın. Özgürlükler meselesine gelince son derece dikkatli olmalıyız. Kamuoyu içinde kutuplaşmalara neden olabilir" uyarısında bulundu.
Bianchi, İngiltere'de hükümet tarafından son günlerde iletişim platformlarının ve kriptolu yazışmaların daha yakından takip edileceği yönündeki açıklamaların güvenlik gereksiniminden çok yaklaşan genel seçim öncesinde siyasi motivasyonla ilgili olabileceğini kaydetti.
Bianchi, "Bu konuşmalar politik sebeplerle yapılıyor. Bugün bu tartışmaları yapmak ve kamuoyunu kutuplaştırmak için ortada bir güvenlik stratejisi ve teknik bir sebep de yok. Üstelik konunun yasal çerçeveyle de bir alakası yok. Bizim şu anda yeni yasaları, whatsapp’ı, interneti konuşuyor olmamız tamamen politik oyunla alakalı" ifadelerini kullandı.
"Denge ve kontrol mekanizmaları gözetilmeli"
Royal United Services Institute (RUSI) isimli, merkezi Londra'da bulunan İngiliz savunma ve güvenlik düşünce kuruluşunun terörle mücadele ve iç güvenlik uzmanı Margaret Gilmore, İngiltere’nin iletişim platformlarının denetiminde denge ve fren mekanizmasını gözetmesi gerektiğini söyledi.
Gilmore, yaklaşık 30 yıl önce olası terör tehdidine karşı telefon görüşmelerinin ve yazışmaların izlenmesinin yeterli olabildiğini belirtirken, teknolojik gelişmelerle artık şüpheliler arasında çok farklı platformlar üzerinde denetlenemeyecek şekilde iletişimin sağlanabildiğini vurguladı.
İngiltere'de istihbarat servislerinin halihazırda İçişleri Bakanlığı’ndan izin alarak şüphelilerin yazışmalarını ve görüşmelerini izleyebildiğini ifade eden Gilmore, mevcut yasalar çerçevesinde internet servisi sağlayan şirketlerin tümünün gerekli bilgileri istihbarat servislerine sağlamadığını, sadece bir kısmının güvenlik birimleriyle istihbarat bilgisi paylaştığını savundu.
Gilmore, İngiltere'de iletişim platformlarına yönelik gerekli izlemenin yapılması için İçişleri Bakanlığı'nın yetkilendirilmesi yerine bu kararı siyasi iradeden bağımsız hakimlerin vermesi gerektiğini kaydetti.
İngiltere'de farklı platformlar üzerinden güçlü terör şüphesi ile çok sınırlı sayıda kişinin görüşmelerinin ve yazışmalarının takip edilebilmesi gerektiğini savunan Gilbert, "Eğer güvende olmak istiyorsak, bu yolda ilerlememiz gerekiyor. Fakat denge ve fren mekanizmasının olması ve bu yetkilerin çok nadir uygulanacak şekilde, yeterli delilin işaret ettiği çok az olay için verilmesi önemli" değerlendirmesinde bulundu.
"Cameron siyasi fırsatçılık yapıyor"
Hukukçu Hakan Camuz, Paris'te yaşanan olaylardan sonra iktidardaki Muhafazakar Parti'nin meclisten geçirmeye çalıştığı ve bireylerin kişisel bilgilerine ulaşmayı amaçlayan "snoopers' charter" kanun tasarısı için fırsatçılık yaptığını söyledi.
İktidarın "devlet olarak bireylerin özel yazışmalarına istediğimiz zaman girebilmeliyiz" düşüncesini şu anda siyasi bir argüman haline getirip kamuoyu oluşturmaya çalıştığını savunan Camuz, "Sen suçlusun, biz senin suçsuz olduğunu karar verene kadar yaklaşımıyla İngiltere'deki hukuk sisteminin en ana prensiplerinden biri çiğnenecek. İnsanları suçlu kategorisine koyup sonra aradan suçsuzları ayırmak gibi bir mantaliteyle hareket edecekler" diye konuştu.
Camuz, Cameron ve Batı dünyası liderlerinin sahte krizleri kullanarak bu tür insan hakları ve özgürlüklerini kısıtlayan yeni kanunlar, uygulamalar getirmeye çalışmasının ikiyüzlülük ve siyasi çifte standart olduğunu kaydetti.
Camuz, sözlerini şöyle sürdürdü:
"İnsanların sosyal medya üzerinden paylaşımlarının sürekli takip edildiği yerlerde, örneğin Suudi Arabistan'da, İran'da, bu tür ülkelerde yapılan uygulamaları sürekli eleştiren bir ülkenin lideri kalkıp 'şimdi bizim de bunu yapmamız lazım demesi' bu insanların üzerinde durdukları ideolojik temellerin yıkılması manasına gelir. Yıllardır karşı tarafa 'insan hakları yok' derken, şimdi 'onların yaptığı doğruydu biz yanlış yaptık' diyorsun. Eğer bunu savunuyorsan yarın dünya üzerinde diktatör, otoriter dediğin insanların uygulamalarına eleştiri getiremezsin."
"Erişemediğimiz iletişim yolu olmayacak"
Başbakan David Cameron, tartışmaları başlatan konuşmasında, "Erişemediğimiz iletişim yolu olmayacak. Eğer ben Başbakansam, teröristlerin kendi aralarında güvenli bir ortamda iletişim kurmalarına izin vermediğinden emin olduğumuz kapsamlı bir yasa çıkaracağım. Kilit prensip bu. Birbirleriyle güvenli ortamlarda konuşmaları için teröristlere izin verecek miyiz? Ben buna 'hayır' diyorum" ifadelerini kullanmıştı.
İngiltere'deki iç istihbarat servisi MI5'ın Direktörü Andrew Parker da Paris saldırısından sonra yaptığı açıklamada, El Kaide terör örgütünün İngiltere dahil Batı ülkelerinde çok sayıda sivilin hayatını kaybedebileceği eylemler planladığını söylemişti.
Cameron, mayıs ayında yapılacak genel seçimlerde yeniden Başbakan olması halinde, İletişim Bilgi Yasası'nda yapacağı değişikliklerle, halkı terör saldırısı girişimlerinden korumaya çalışan istihbarat ve güvenlik birimlerine yardımcı olması için, yetkililerin kriptolu iletişim platformlarındaki bilgilere erişiminin esnetilmesini hedefliyor.
Dünya genelinde milyonlarca kullanıcısı bulunan Whatsapp ve Snapchat gibi uygulamalar, kullanıcıların paylaşımlarını koruma altına alabilmek için kripto tekniğini etkinleştiriyor ve bu teknik mesajların takip edilmesini engelliyor.
İngiltere'deki mevcut yasalar kapsamında, kişilerin online bilgi ve paylaşımlarına erişmek isteyen güvenlik birimlerinin, İçişleri Bakanlığı'ndan yazılı izin alması gerekiyor.