Prof. Dr. Levent Kurnaz: Dünya’yı eski haline getirmek binlerce yıl alacak; iklim krizinin geldiği noktadan geriye dönmek zor. Biz hata yapmayı bırakacak olursak, dünya zaman içerisinde kendi kendini tamir edecek” dedi.
İklim değişikliğinin korkunç gerçekliği Türkiye’yi de etkileyen Avrupa’nın güneyindeki orman yangınlarıyla yüzümüze vurulurken, Hükümetlerarası İklim Değişikliği Paneli (IPCC), dönülmez noktanın artık ne kadar yakın olduğunu bütün gerçekliğiyle gözler önüne serdi. T24’deki habere göre IPCC raporunun yayımlanmasının ardından, Boğaziçi Üniversitesi İklim Politikaları Araştırma Merkezi Müdürü Prof. Dr. Levent Kurnaz ile iklim değişikliği, orman yangınları, iklim krizine karşı bireysel tedbirler ve fertlerin farkındalığı hakkında konuştuk. Levent Kurnaz’ın, iklim meselesindeki “son söz” olan IPCC raporu hakkındaki ilk yorumu “Bu raporun üzerine geceleri uyuyabilmek kolay olmayacak. Korkunç şeyler söylüyor” olmuştu. Kurnaz, uyutmayan gerçeklerden bir tanesini de şu şekilde açıkladı: “Bu işten geri dönmenize imkân yok, yani dünyayı eskisi gibi bir dünya yapabilmek, binlerce yıl alacak. Biz hata yapmayı bırakacak olursak, dünya zaman içerisinde kendi kendini tamir edecek”
“İklim krizinin insan kaynaklı olduğuna eminiz”
Bu rapor, daha önce görmediğimiz biçimde dünya basınında geniş yer buldu ve başşehirlerde yankı uyandırdı. Bu rapor, dünyayı alarma geçiren neler anlatıyor?
Öncelikle bu rapor 6-8 senede bir yayımlanır ve her yayımlandığında buna benzer bir gürültü koparır. Raporun basında geniş yer bulması, bu sefere özel bir şey değil. Arada, basında raporların, düşüncelerin, makalelerin yayımlandığını duyarsınız. Ama IPCC raporu daha özeldir. Çok seyrek yayımlanır ve çıktığı zaman, bu bilimsel görüş demektir. Yani bundan sonra biri kalıp “Ama benim görüşüme göre…” diye bir cümle kuramaz. Ya da başka bir örgüt çıkıp “Tamam onlar o raporu yayımladılar, ama bizim elimizde de bu rapor var” diyemez. Bu son sözdür bu işteki. Bu raporun söylediği şey, artık yüzde şu yüzde bu değil, kesinlikle bunun insan kaynaklı olduğuna eminiz. Bundan önceki 5 rapordan farklı olarak, kesinlikle eminiz ifadesi var.
“Devletler ve iş dünyası hazırlık yapmak zorundadır”
Bu raporun içinde şimdiye kadar çok rastlanmayan ilginç bir cümle var, o da şu: “Bu rapor esasında iyimser bir rapordur, her ne kadar çok kötümser gibi konuşuyor olsak da. Ancak, düşük ihtimalli çok kötü şeylerin olması da mümkündür. Devletler ve iş dünyası bu olabilecek çok kötü şeyleri hesaba katarak hazırlık yapmak zorundadır”. Bana göre bu raporun en can alıcı cümlesi burada. Bu rapor, ilk defa “2 derece artar, 3 derece artar”dan çok daha kötü duruma gelebileceğimizi ve buna hazırlıklı olmamız gerektiğini söylüyor. Çok büyük ihtimalle hükümet temsilcilerinin bir kulağından girer bir kulağından çıkar bu uyarı. İş dünyası öyle değil, iş dünyası biraz daha ciddiye almak zorunda kalacak. İlk defa hükümetler de dünyanın durumunu kabul ettiler. Yani bir Grönland eridiği zaman deniz seviyesi, 6-7 metre artabilir. Deniz seviyesinin 6-7 metre artması demek, dünyanın kaosa sürüklenmesi demek. Ya da Pakistan’da 20-30 milyon kişinin öldüğü sıcak hava dalgası olabilir. Bu tür şeyler çok tehlikelidir. Ama bu rapor, artık bunlara hazırlıklı olun diyor bize.
İklim krizine karşı 3 şey
İklim krizinin etkilerini azaltmak için alınan ferdî tedbirler ve sürdürülebilirlik planları gerçekten işe yarıyor mu? Yoksa daha geniş tedbirlerin, önemli aktörler tarafından alınması mı sorunu çözecek?
Ben genelde üç şey söylerim. Bu üç şeyi dünya üzerindeki bütün insanlar takip edecek olurlarsa, anında iklim krizi problemini çözeriz. Bir, aşırı tüketime son vereceksiniz. Gerekli değilse satın almayın, kullanmayın. Ama çoğumuzda bu “gerekli” çok gri bir yere gidebiliyor. İki, elimizden geldiğince et ve süt ürünü tüketmeyi azaltmamız gerekiyor. Günde üç öğün et yiyen, günde şu kadar yoğurt ve peynir yiyen, bütün bunları tüketenler sorunun bir parçası. Bunu azaltmak zorundayız. Üçüncüsü de taşımada yaptığımız her türlü hataya dikkat etmemiz lâzım. Uçak yok. Kesinlikle yok. Uçak ancak şu şekilde var: Ben üniversite okumaya Almanya’ya gidiyorum, Amerika’ya gidiyorum ya da 6 ay kalmaya bir yere gidiyorum, iki sene kalmaya şuraya gidiyorum. O zaman var. “Bugün Ankara’da toplantım var, uçakla Ankara’ya uçuyorum” yok. Toplantıları Zoom üstünden yapın. Sonra, kendi arabanızla çıkmayın bir yere. Servisle, toplu taşımayla gidin.