Yeni Asya olarak birlik ve beraberliğimizi yok etmeye yönelik bütün tehlikelerin, varlığı savunulan beka tehdidinin –ancak ve ancak- hukukun üstünlüğü, adalet ve eşitlik prensiplerini ihtiva eden tam bir demokrasi ile ortadan kaldırılabileceğini düşünmekteyiz. Gelişen sosyal ve siyasî olaylardan hareketle demokrasimizin öznesi ve besleyicisi konumunda olan Demokratlık anlayışına, Demokrat zihniyete ve temsilcilerine daha fazla ihtiyaç olduğunu gözlemlemekteyiz. 

Demokratlık ötekileştirmeyen, farklılıkları zenginlik olarak algılayan, adil ve hürriyetçi kuralların hayat bulması için çalışan ve hukukun üstünlüğüne inanan bir zihniyet ve tavrı ifade etmektedir. Esasen öteden beri demokratik değerlerin savunucusu olan Yeni Asya’nın bu çizgisi, Bediüzzaman Said Nursî’nin Meşrûtiyet dönemlerinden günümüze tevarüs eden fikirlerine yaslanmaktadır. 

Kaynağı millî irade olan, eşitlik ve adalet ilkelerine dayanan bir yönetim şeklini ifade eden demokrasi, Bediüzzaman’ın “adalet, meşveret ve kanunda inhisar-ı kuvvetten ibarettir” diyerek tarif ettiği demokratik bir cumhuriyet olarak Nur Talebelerinin de idealidir.  

Bediüzzaman Said Nursî, adalet ve hürriyetle çerçevelenmiş bu idealin gerçekleşmesi için  tarihi süreç içerisinde Ahrarlara destek olmuş ve Ahrarların devamı olan Demokratları ve Demokrat Parti’yi desteklemiş, Demokratlara nokta-i istinad olmak vazifesini de talebelerine tevdi etmiştir. ‘Demokratlara nokta-i istinad olmak’ ifadesi insana ait değerleri koruyan bir hukuk devleti arayışına sahip çıkmak anlamını taşımaktadır.

Bediüzzaman Said Nursî’nin Ahrarların devamı olarak Demokratları işaret etmesi yalnızca siyasî bir eğilimin ifadesi olarak açıklanamaz. 

Elbette ki bu destek ahrarlık ve Demokratlığın temel vurguları ile ilgilidir.

Bediüzzaman Said Nursî, Demokratlığı vicdan hürriyetini temin etmek, hürriyetperverlik, millete hizmetkârlık, şeair-i İslâmiyeye taraftar olmak, İttihad-ı İslâm idealini takip etmek, Kur’ân ve İslâmiyet aleyhindeki akımlar karşısında Risale-i Nur hakikatlerine sahip çıkmak, ırkçılığa ve dini siyasete alet eden anlayışların karşısında olup İslâm kardeşliğini esas almak gibi prensipler etrafında değerlendirmektedir. Bediüzzaman, Demokratların istibdat-ı mutlakı kaldırıp hürriyet-i şer’iyeye vesile olacaklarını ifade etmektedir. 

Bu yaklaşımla Demokrat Parti döneminde, mühim bir şeair olan Ezanın aslına çevrilmesini alkışlamış, İttihad-ı İslâm’ın adımları kabul edilebilecek Bağdat Paktı gibi oluşumları desteklemiş ve hürriyetçiliğini her fırsatta dile getirmiştir. Bediüzzaman Said Nursî’nin Risale-i Nur hakikatlerine sahip çıkma ve Ayasofya’yı açma hususunda Demokratlara tavsiyeleri ve onlarda beklentileri de ayrıca önemlidir.

Farklı yaklaşımlarla demokratik değerlerin ötelendiği, hizmet anlayışlarının ne yazık ki konuşulamadığı yerel seçimler öncesinde bu fikirleri hatırlamayı ve hatırlatmayı görev addediyoruz. Demokrasilerde devlet hâkim değil hadimdir. Hizmetkâr devlet anlayışıyla herkes için geçerli olan hak ve hürriyetlerin yaşatılması, demokrasinin varlık sebebidir. Bu noktada Demokratlık da “ekmeksiz yaşarım, hürriyetsiz yaşayamam” sözünü ilke haline getiren hürriyetçi bir yaklaşımı ifade etmekte ve her halükârda baş tacı edilmeyi hak etmektedir. 

Buradan hareketle önümüzdeki seçimleri de Demokrat zihniyeti ve demokrasimizi güçlendirecek bir fırsat olarak telâkki ediyoruz. Yeni Asya olarak “Kur’ân, İslâmiyet ve vatan hesabına” Demokratlara destek olmayı talebelerine tavsiye eden Bediüzzaman Said Nursî’nin görüşleri ışığında yerel seçimlerde de Demokratlara ve Demokrat Parti’ye destek olma kararını aynen yineliyor ve seçimlerin vatana ve millete hayırlara vesile olmasını diliyoruz.