Aile-Sağlık |
Zehirlenmelerde bunlara dikkat edin SAĞLIK Bakanlığı Refik Saydam Hıfzıssıhha Merkezi Başkanı Mustafa Ertek, zehirlenmelerin basit tedbirlerle engellenebileceğini ancak buna rağmen her yıl önemli sayıda zehirlenme vak’ası görüldüğünü belirtti. Bu kapsamda aşırı boyalı ve çok parlak oyuncaklardan uzak durulması gerektiğini dile getiren Ertek, evdeki ilaç ve deterjan gibi kimyasalların çocukların ulaşamayacağı yerde saklanması gerektiğinin altını çizdi. Ertek, Zehir Danışma Merkezi 114’e yılda müracaat eden doğrulanmış vak’a sayısının 100 binin üzerinde olduğuna dikkat çekti. Zehirlenmelere karşı vatandaşlara bazı tavsiyelerde bulunan Ertek, bu kapsamda deterjan, tuz ruhu gibi temizlik malzemelerinin kilitli dolaplarda saklanması gerektiğini belirtti. Bu kimyasalların kesinlikle boş şişe ve yiyecek kaplarına konmaması gerektiğinin altını çizen Ertek, “Aksi halde unutmaya bağlı olarak bazı zehirlenme vakaları görülebiliyor. Geçmiş yıllarda tuz sanılarak, tarım ilacı kullanılması sonucu toplu zehirlenmelerin yaşandığı olaylarla karşılaşmıştık” dedi. Doğrulanmış 100 bin vakanın yüzde 60’ının ilaçlardan kaynaklanan zehirlenmeler olduğunu söyleyen Ertek, çocukların ilaçları şeker olarak algılayabildiğine işaret etti. Ertek bu sebepleilaçların kapalı dolaplarda, çocukların ulaşamayacağı yerlerde saklanmasının önemini vurguladı.
OYUNCAK SEÇİMİ NASIL OLMALI
OYUNCAK kaynaklı zehirlenmelere de dikkat çeken Ertek, ağır metal içerikli, kurşunu fazla olan oyuncaklardan uzak durulması gerektiğini belirtti. Ertek, “Aşırı boyalı, çok parlak oyuncaklardan mümkün olduğunca uzak durmak lazım. Çünkü genelde bu aşırı parlak boyalı şeyler, sağlığa uygun olmayabilir” diye konuştu. Oyuncak alırken CE işaretine bakmak gerektiğini ancak bazen bu işaretin de sahtesinin kullanılabildiğini ifade eden Ertek, “Bunun kontrolü yapılıyor ancak bazen kaçaklar olabiliyor. Bunların üzerinde üreticisinin açık adresi olması gerekir. Hangi yaş grubuna ait olduğu belirtilmesi gerekir, kullanımı ile ilgili talimat olması gerekir. Ayrıca oyuncakların bilinen bir yerden alınması da önem taşıyor” diye konuştu.
BASİT TEDBİRLER ALINABİLİR
HALKA yönelik bilgilendirme faaliyetlerine de büyük önem verdiklerini belirten Ertek, bu kapsamda en sık karşılaşılan zehirlenme türleri ile ilgili 750 bin broşür ve afişin basılarak dağıtımının yapıldığını anlattı. Söz konusu broşürlerde yer alan bilgilere göre, zehirlenmelere karşı alınabilecek bazı basit tedbirler şöyle: - Kozmetikler, aseton, bebek yağları gibi ürünler çocukların ulaşamayacağı bir yerde saklanmalı. - İlâçlar her zaman kilitli dolaplarda saklanmalı. Önerildiği şekilde kullanılmalı. - Evlere zehirli olmadığı bilinen bitkiler alınmalı. - Boya, badana, tamirat ve temizlik dönemlerinde mümkünse çocuklar evden uzaklaştırılmalı. - Zehirlenmenin düşünülmesi gereken durumlar: Yakınlarda ağzı açılmış kutuların bulunması. Ağızda pil, ilâç, bitki tohumu ve benzeri maddelerin bulunması. Ağız etrafında kızarıklık-yanık olması. Nefesteki değişik kokular. Bulantı-kusma. Sersemlik hali veya şuur kaybı. Kasılmalar. - Bu belirtilerin görüldüğü durumlarda Ulusal Zehir Danışma Merkezi aranmadan, hasta kusturulmamalı. Hastaya herhangi bir yiyecek ve içecek verilmemeli. Ardından 114 aranarak, merkezin tavsiyeleri doğrultusunda hareket edilmeli. |
25.05.2010 |
Otoda çocuk koltuğu zorunlu hale gelecek Karayolları Trafik Yönetmeliği’ne göre çocukların, otomobillerde çocuk koltuğunda yolculuk etmeleri 1 Hazirandan itibaren zorunlu hale gelecek. Chicco Türkiye Satış ve Pazarlama Direktörü Erkin Ültanır, Karayolları Kanunu’na dayanılarak çıkarılmış Karayolları Trafik Yönetmeliği’nin 150. maddesine göre, araçlarda 150 santimetreden kısa ve 36 kilogramın altındaki çocuklarda, ağırlığına uygun çocuk bağlama sistemlerinin kullanılmasının zorunlu hale geleceğini söyledi. Bu zorunluluğun 1 Hazirandan itibaren geçerli olacağını belirten Ültanır, uygulama sayesinde çocukların daha güvenli seyahat edeceğini ve muhtemel kazalarda ölüm ve yaralanmaların önüne geçileceğini bildirdi. Erkin Ültanır, ülkede yılda ortalama 40 bin oto koltuğu satıldığını dile getirerek, Türkiye’de her yıl 1 milyon 200 bin bebeğin dünyaya geldiği dikkate alındığında, oto koltuğu kullanım oranının yüzde 3’lerde kaldığını vurguladı. Yapılan bazı açıklamalarda, ülkedeki çocuk oto koltuğu kullanım oranının yüzde 20 civarında olduğunun ifade edildiğini belirten Ültanır, şöyle devam etti: ‘’Bazı kişilerin açıklamalarını ve araştırmalarını bir daha gözden geçirmelerini tavsiye etmek isterim. Bahsedilen yüzde 20’lik oran, çocukların oto koltuğu kullanımının yanında otomobillerdeki emniyet kemeri kullanımını da kapsar. Ülkemizde her yıl ortalama 1 milyon 200 bin bebek doğuyor ve her bebek doğumuyla birlikte potansiyel bir oto koltuğu kullanıcısı haline geliyor. Buradan yola çıkarak yaptığımız hesapla ülkemizde 8 milyon civarında çocuk, oto koltuğu kullanmıyor.’’ |
25.05.2010 |
KAZALARDA ÖLÜM VE YARALANMAYI AZALTMA UNSURU ÜltanIr, Avrupa Birliği’ne (AB) üye bütün ülkelerde oto koltuğu kullanımının zorunlu olduğunu vurgulayarak, ABD’de de eyaletten eyalete göre değişkenlik göstermekle birlikte aynı zorunluluğun uygulandığını anlattı. Oto koltuğu üretimi ve kullanımında uygulanan Avrupa standartlarının, ABD standartlarından daha yüksek olduğunu belirten Ültanır, şunları kaydetti: ‘’Bu nedenle, AB’ye üye ülkelerde, Amerikan standartlarıyla üretilmiş oto koltuğu satışı yasaktır. Ülkemizde, hayata geçirilecek yeni kanunla birlikte, Avrupa standartlarına uygun oto koltuğu satışına izin verilecektir. Çocuğun çarpışma anında koltuktaki güvenliği, oto koltuğunun otomobile güvenle monte edilmesi ve konfor gibi kriterlerin göz önünde bulundurulduğu testler yapılır. Testler sonucunda oto koltukları standartlara uygunluklarına göre 1 ile 5 yıldız arasında değerlendirilirler. 5 yıldız çok da sık rastlanan bir derece olmasa da 4 yıldız, bir oto koltuğunun satın alınabilmesi için yeterli bir derecedir. 3 yıldızlı oto koltukları da fiyatları dikkate alınarak satın alınılabilir. İyi bir oto koltuğu, meydana gelen trafik kazalarında çocuğun ölüm ya da yaralanma riskini yüzde 40 ile 70 arasında azaltıyor. Bu açıdan bakıldığında zorunluluk aile bireylerinde başlamalı.’’ |
25.05.2010 |
Çocuk ölümleri hızla azalıyor Dünyada çocuk ölümlerinin, sanılandan daha büyük bir hızla azaldığı, yapılan bir araştırmayla ortaya çıktı. İngiliz bilim dergisi Lancet’ta yayımlanan makalede, bilimadamlarının, veriler ve gelişmiş örneklendirme teknikleri kullanılarak yaptığı araştırmaya göre bu yıl 5 yaşın altında ölen çocuk sayısının 7,7 milyon civarında olacağı belirtildi. Beş yaşın altındaki çocuk ölümlerinin, 1990 yılında 12 milyon civarında olduğu hatırlatılarak, yeni rakamın BM Çocuklara Yardım Fonunun (UNICEF) son tahminlerinden önemli oranda düşük olduğu vurgulandı.UNICEF, ishal, zatürree ve sıtma gibi önlenebilir hastalıklardan her yıl 8,7 milyon çocuğun hayatını kaybettiğini bildirmişti. Bill& Melinda Gates Vakfı tarafından finanse edilen araştırmada yer alan Washington Üniversitesi Sağlık Ölçümleri ve Değerlendirme Enstitüsü Başkanı Christopher Murray ve arkadaşlarının, 187 ülkenin 1970 ila 2009 yıllarındaki verilerini incelediği, her yıl çocuk ölümlerinde yüzde 2 düşüş olduğunu tespit ettiği belirtildi. Ancak bu oranın, BM’nin çocuk ölümlerini 2015’e kadar üçte iki azaltma hedefi için yeterli olmadığı da kaydedildi. Murray, ölüm oranlarının Kongo, Demokratik Kongo, Liberya, Angola, Kenya, Lesoto, Ruanda, Senegal, Sierra Leone, Svaziland, Gambiya, Botsvana ve Nijer de dahil pek çok ülkede hızla düştüğünü ancak İngiltere ve ABD gibi gelişmiş ülkelerde bu konudaki ilerlemenin durduğunu ifade etti. UNICEF’in sağlık müdürü Mickey Chopra da araştırmanın, aşı, A vitamini ve hastalıklara karşı alınan bazı önlemlerin işe yaradığını gösterdiğini belirtti. |
25.05.2010 |
Mangal yapacaksanız önce eti terbiyeleyin BİLİM adamları, mangal yapmadan önce eti baharatlarla terbiyelemenin kanser riskini önemli ölçüde azalttığını duyurdu. İtalyan La Stampa gazetesinde çıkan habere göre, ABD’deki Kansas Üniversitesi tarafından yapılan araştırmada, mangalda pişirilen etlerin kısa sürede yüksek dereceli ısıya maruz kaldığına ve kanserojenik etki gösteren heterosiklik amin (HCA) moleküllerinin oluştuğuna dikkati çeken bilim adamları, eti çeşitli baharatlarla terbiyelemenin bu riski büyük ölçüde azalttığını bildirdi. Kimyon, kişniş, Çin zencefili, rozmarin ve zerdeçal gibi baharatların HCA oluşumunun azalmasındaki rolünü araştıran bilim adamları, özellikle rozmarinin bu konuda oldukça etkili olduğunu ortaya koydu. Bilim adamları, baharatların HCA oluşumunu yüzde 40 oranında düşürdüğünü, bunun da doğrudan ateşe maruz kalarak pişmiş etlerden kaynaklanan kanser riskini azalttığını belirtti. Diğer baharatların etkilerini de araştıracaklarını bildiren bilim adamları, mangaldan önce etleri en azından söz konusu baharatlarla terbiye etmeleri tavsiyesinde bulundu. |
25.05.2010 |
Sağlıkta en çok ceza ilâve ücretten Sosyal Güvenlik Kurumu (SGK) Ankara İl Müdürlüğü, sağlık sektörüne yönelik yaptığı denetimleri tamamladı. Denetimlerde toplam 2 bin 612 özel hastane, diyaliz, tıp ve dal merkezi ile optik ve eczane incelendi. Hastalardan ‘ilave ücret alan’ özel sağlık kuruluşlarının yoğun olduğu listede toplam 1 milyon 350 bin lira para cezası kesildi. SGK Ankara İl Müdürü Ali Pekten, “Önceki denetimler sonucu uygulamada hassasiyetin arttığını gördük. Bunun sonucunda önerilen ceza miktarları beklediğimizin çok altında çıktı” bilgisini verdi. Denetimlerde; SGK’nın hazırladığı formda özel hastane, diyaliz, tıp ve dal merkezleri için 70, eczaneler için 29, optikler için ise 19 kriter baz alındı. Yapılan incelemelerde özel hastane, diyaliz, tıp ve dal merkezlerinin 59’una toplam 1 milyon 350 bin idari para cezası kesildi. Ceza kesme gerekçeleri arasında ilk sırada ‘ilave ücret alınması’ yer aldı. 19 sağlık kuruluşuna ceza önerilen maddeler arasında ayrıca sağlık mevzuatına uymamayla ilgili maddeler de üst sıralarda bulunuyor. |
25.05.2010 |
Parklardaki hastalık risklerini araştıran gençler ödül aldı Gürcİstan’In başşehri Tiflis’te bilgisayar, fizik, kimya, matematik, biyoloji, endüstriyel tasarım ve ekoloji alanlarındaki projelerin yarıştığı 4. Uluslararası Genç Mucitler Proje Olimpiyatı (IYIPO) sonuçlandı. Alanya Ufuk Lisesi öğrencileri Niyazi Kağan Mısırlıoğlu ve İsmail Bozvelioğlu ikinci oldu. Genç mucitler, biyoloji dalında ‘Çocuk Parklarının Hastalık Oluşturma Risklerinin Azaltılması ve Bulaşıcı Hastalıklardaki Rolü’ isimli çalışmalarıyla dereceye girdi. Ufuk Liseleri Kimya Öğretmeni İsa Cural ve Matematik Öğretmeni Ekrem Köroğlu, çocukların en çok paylaştıkları park ve oyun alanları daha steril hale getirebilmenin yollarının araştırılması fikrinden yola çıkarak proje oluşturmada öğrencilere yardımcı olduklarını söyledi. Proje koordinatörü Cural, öğrencilerle Alanya’daki parkları ve oyun alanlarını inceledikten sonra bu projenin ortaya çıktığını söyledi. Park ve oyun alanlarında doğal halde bulunan çocukların en savunmasız ve tehlikelere açık olduğunu da tespit ettiklerin ifade eden Cural, “Yaygınlaştırılması halinde bütün il ve ilçelerdeki park ve oyun alanlarında kullanılabilecek basit ancak etkili önerilerle büyük tehlikelerin önüne geçmiş olacağız” diye konuştu. |
25.05.2010 |
"Sağlık için İzmir!" İzmİr Ticaret Odası (İZTO) Yönetim Kurulu Başkanı Ekrem Demirtaş, İzmir’in 2020 EXPO’suna aday olması halinde muhtemelen tekrar sağlık temasını seçeceğini belirtti. İzmir Kalkınma Ajansı’nın sponsorluğunda ESBAŞ tarafından Ege Serbest Bölgesi Konferans Salonu’nda ‘’Sağlık İçin İzmir’’ temalı 1. Küresel İnoviz Konferansı düzenlendi. Konferansın açılışında konuşan İzmir Ticaret Odası Yönetim Kurulu Başkanı Ekrem Demirtaş, medikal teknolojisinin İzmir için yeni bir açılım olduğunu, şehrin bu alanda önemli bir potansiyele sahip olduğunu dile getirdi. İzmir’de sağlık sektöründe İZTO’ya kayıtlı 2 bini geçen sayıda firma bulunduğunu, Ege Serbest Bölgesi içinde de 10 firmanın üretimini sürdürdüğünü dile getiren Demirtaş, İzmir’in tarihten bu yana sağlık sektörü için önemli bir merkez olduğuna dikkati çekti. Şehrin EXPO 2015 adaylığında ana tema olarak sağlık sektörünün belirlendiğini dile getiren Demirtaş, bu adaylıktan elde edilen derslerin iyi bir şekilde değerlendirilerek 2020 EXPO’suna da aday olunması gerektiğini ifade etti. Demirtaş, ‘’2020 EXPO’ya aday olursak tema olarak herhalde yine sağlığı seçeriz’’ dedi. İ |
25.05.2010 |
Kronik hepatitler kansere de yol açabilir Gastroenterolojİ Uzmanı Prof. Dr. Faruk Memik, kronik hepatitlerin uzun yıllar sonra siroz veya karaciğer kanserine de yol açabileceğini belirterek, “Bu durum takip eden hekim tarafından dikkatle incelenir ve gerekli önlemler alınır. Hastaların alkolden uzak durmaları son derece önemlidir” dedi. Karaciğerin vücudun en önemli organlarından biri olduğunu vurgulayan Prof. Dr. Memik, insanın kısa bir süre dahi karaciğerin çalışmasının durması halinde yaşayamayacağını kaydetti. Binlerce kimyasal reaksiyonun, yenilen besinlerin düzenlenerek vücuda yararlı hale getirilmesi, bazı maddelerin depo edilmesi, alınan zararlı, zehirli maddelerin atılması, hayati önemi olan hormonların yapılması ve daha birçok işlemin karaciğerde gerçekleştiğini dile getiren Prof. Dr. Memik, “Bu hayati organ oldukça dayanıklı çabuk hastalanmayan, hastalandığını gizli tutan fakat bozulduğu zamanda tedavisi zor bir organdır. En sık rastlanan hastalığı virüslere bağlı olan hepatitlerdir. Karaciğeri sıklıkla tutan başlıca virüsler A, B ve C virüsleridir ki yaptıkları hepatit kendi adları ile anılır. Bunlardan A hepatiti sularla ve yiyeceklerle yani ağızdan geçen bulaşıcı bir hastalıktır. Genellikle büyük risk taşımaz, çocuklukta birçok insan buna yakalandığını dahi fark etmeden geçirir ve ömür boyu tekrarlamaz” dedi.Tehlikeli hepatitlerin B ve C hepatiti olduğuna dikkat çeken Prof. Dr. Memik, iki virüsün insana kandan bulaştığını, kan nakillerinde, cerrahi ameliyatlarda, diş çekimlerinde, yapılan enjeksiyonlarda, pansumanlarda, dövme yaptıranlarda, kulak delinmesinde, manikür-pedikür esnasında, yaralanmalarda bu mikroplarla bulaşma olduğunu söyledi. Hepatit B’nin uygun aşılamayla önlenebilen bir hastalık olduğunu, bu yüzden Türkiye de dahil olmak üzere tüm dünyada bu virüse karşı yoğun bir aşı kampanyası başlatıldığını anlatan Gastroenteroloji Uzmanı Prof. Dr. Faruk Memik, artık çocukların aşı takvimlerinde hepatit B aşısının rutin olarak yer aldığını vurguladı. Başta risk altında olanlar olmak üzere tüm bireylerin Hepatit B’ye karşı aşılanması gerektiğini belirten Memik, ailedeki fertlerden birinde taşıyıcılık olması durumunda tüm aile bireyleri aşılanmasını tavsiye etti. |
25.05.2010 |