Kültür-Sanat |
Şehirler toplumun yansımasıdır |
EKONOMİK ve Sosyal Araştırmalar Merkezi (ESAM) Kocaeli Şubesi’nin her hafta yaptığı toplantıların konuğu Şehirleşme Uzmanı, Mimar Sinan Üniversitesi Emekli Öğretim Üyesi Prof. Dr. Sadettin Ökten oldu. Söyleşide “şehir, estetik, tarihî şehirler, Batı medeniyetinin şehirleşme serüveni ve ülkemizdeki mimarî gelişim” konuları işlendi. İnşaat Yüksek Mühendisi de olan Prof. Dr. Sadettin Ökten, programda şehirleşme durumumuzu değerlendirerek, problem alanlarını tesbit etme anlamında tahminlerini sunma imkânı buldu. Şehirlerin bir ruhunun bulunduğunu, oluşumunda insanın zihninin ve kültürel yapısının belirleyici olduğunu, toplum neyse şehrin de onun bir yansıması sayılması gerektiğini, şehirlerimizin karmaşık bir yapıya büründüğünü ve Batıda terk edilen apartman ikametinin bizde doludizgin devam ettiğini vurgulayan Prof. Dr. Sadettin Ökten konuşmasını şöyle sürdürdü: “Kent kültürünü incelerken Batı medeniyetiyle kıyaslama yapmak önemlidir. İki medeniyet arasındaki farklara, şehri inşa eden amillere mutlaka değinmek gerekir. Öncelikle Batının rasyonaliteyi öne alan bir akıl medeniyeti olduğunu unutmamak gerekir. Bu düşünce sistemine Rönesansla başlayıp Sanayi Devrimine giden süreçle ulaşılmıştır. Onun için Batı’da ‘akıl yani insan her problemi çözer’ bakış açısıyla donatılan insanın, ortaya koyduğu şehir vardır. Ayrıca Batı şehirleri eski şehri olduğu gibi koruyarak yenisini inşa edebilmiştir. Bizde ise vahiy vardı. İnanç değerleri ve bununla gelişen düşünce sistemiyle mücehhez kılınan insanın ürettiği şehir söz konusuydu. Batıda ‘bırakınız yapsınlar bırakınız geçsinler’ umursamazlığının yansımaları ve bireyi merkeze alan bir gelişim görülürken, bizde ‘komşusu aç yatarken kendisi tok yatan bizden değildir’ duyarlılığının yerleştiği ve birey yerine cemaatin öncelendiği bir ruh dünyası vardı ve bunun için de külliye merkezli şehirleşme dikkat çekiciydi.” KÜLLİYELERİN YERİNİ AVM’LER ALDI
Günümüzde Batının, rasyonel kafanın ürettiği bir sistem şehri kurduğunu dile getiren Ökten, “Düzen ve intizam şehirleri oluşturulmuş, adeta cetvel gibi ölçütlerle dizayn edilen bir kent hayatı ortaya çıkmıştır. Biz ise örneklik anlamında ne rasyonel Batı şehirlerini, ne de tarihi kodlarımızın öngördüğü şehir medeniyetini inşa edebildik. Maalesef bizde iki arada bir derede kalan bir karmaşık şehir söz konusudur. Yapılması gereken, aslî değerlerimizi içselleştirmiş insanla yeni kentimizi inşa etmek olmalıdır. Sinan’da olduğu gibi bizdeki aşk ve muhabbeti teknolojiyle tekrar barıştırmaktır. Vahiy merkezli yeni bir başlangıcı denemektir” şeklinde konuştu. Bugün ‘tüket, at’ kapitalizminin dayattığı AVM’lerin dünün külliyesinin yerini aldığını belirten Ökten, sözlerini şöyle tamamlada: “İçinde her şeyi buluyor insanlarımız. Cazibe merkezidirler. Binalarımız da korku mimarisinin göstergesi gibi insan silosu adeta. Bu durum sür-git devam edemez. Ataşehir 40 yıl sonra kaçılacak yer olacaktır. Bu iddiamı yaşayanların testine bırakıyorum. Yüksek binalarda ikamet, insanî olmaktan uzaktır çünkü. Toplum bu zihnî dönüşümü yaşamaya başlamıştır. Dert fark ediliyor artık. Burada bu konunun konuşulması da bu anlamda önemli bir veridir.” |
01.02.2010 |