Güncel |
AKPM sivil anayasaya destek verecek |
AVRUPA Konseyi Parlamenterler Meclisi (AKPM) Başkanlığına seçilen Mevlüt Çavuşoğlu, bundan sonra AKPM olarak Türkiye’nin gerçekleştirmek istediği reformlar ve yeni bir sivil anayasaya kavuşması için destek vereceklerini söyledi. Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, AKPM Başkanlığına seçilen AKP Antalya Milletvekili Mevlüt Çavuşoğlu’nu kabul etti. Dolmabahçe’deki Başbakanlık Ofisi’nde Çavuşoğlu ile görüşen Başbakan Erdoğan, Çavuşoğlu’nun 61 yıllık bir sürecin ardından bir Türk olarak başkan seçilmesinin kendileri için iftihar vesilesi olduğunu söyledi. Mevlüt Çavuşoğlu da, Başbakan Erdoğan’a teşekkür etmek için geldiğini belirterek, ‘’61 yıl içinde 55 yılını denetlenen ve ikinci bir sınıf bir ülke olarak geçirdiğimiz AKPM içinde, kendilerinin liderliğinde yapılan AKP iktidarlarının reformları, çalışmaları ve Meclis’te yapılan çalışmalar neticesinde, denetimden çıkarak hak ettiği yere gelmesini sağladıkları için çok teşekkür ediyorum’’ dedi. Başbakan Erdoğan’ın liderliğinde Türkiye’nin izlediği dış politikanın, Türkiye’yi sadece bölgesinde tartışılmaz bir lider yapmakla kalmadığını, uluslar arası örgütlerde de en saygın, en etkili ülkelerden biri yaptığını ifade eden Çavuşoğlu, bu başarılarının en önemli yansımalarının da AKPM’de olduğunu söyledi. Türkiye’nin elinin bu şekilde çok güçlendiğini kaydeden Çavuşoğlu, sonuçta bu başarının herkese ait olduğunu vurguladı. Çavuşoğlu, ‘’Biz de bundan sonra AKPM olarak Türkiye’nin gerçekleştirmek istediği reformlar ve yeni bir sivil anayasaya kavuşması için destek vereceğiz’’ diye konuştu. |
01.02.2010 |
KOORDİNATÖR BAKAN ÜZERİNDE ÇALIŞIYOR |
‘’Gündemimizden çıkarmamız gerekenleri tamamen çıkartırız ve buna göre de adımlarımızı atarız” diyen Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, EMASYA’nın da bunlardan birisi olduğunu belirterek, bunun üzerinde çalışmaların sürdüğünü söyledi. Başbakan Erdoğan, ‘’EMASYA Protokolünü gündemimizden çıkaracağız, ortadan kaldıracağız. Bununla ilgili koordinatör bakanımız çalışmalarını yürütüyor’’ dedi. BU BİR PROTOKOL, KANUN FİLÂN DEĞİL
Erdoğan, şöyle konuştu: ‘’EMASYA Protokolü diye bir şey olamaz, olmayacak. Bunun adımını atıyoruz, atacağız. Şu anda arkadaşlar hazırlıklarını yapıyorlar ve bu işi bitireceğiz. Zaten bu bir protokol, kanun filan değil. Kanun, Genelkurmay, İçişleri burada müşterek bir çalışma yapar. Yasal düzenleme gerekiyorsa, yasal düzenleme de yapacağız. Protokolü ortadan kaldıracağız, bunun adımını atacağız."
EMASYA ortadan kalkacak
BAŞBAKAN Recep Tayyip Erdoğan, ‘’EMASYA Protokolü’nü gündemimizden çıkaracağız, ortadan kaldıracağız. Bununla ilgili koordinatör bakanımız çalışmalarını yürütüyor’’ dedi. Başbakan Erdoğan, TRT-1’de yayımlanan Taha Özhan’ın sunduğu ‘’Enine Boyuna’’ programına katılarak, gazetecilerin sorularını cevapladı. ‘’Harekat ve darbe planlarının gerekçesi olarak iç tehdit tanımı veya buna bağlı EMASYA protokolü gibi şeyler söylendi. Mevcut Milli Güvenlik Strateji Belgesi yaklaşımı bunları onaylayan bir tarzda mıdır?’’ sorusu üzerine Erdoğan, mevcut olanın bunun için gerekçe oluşturup oluşturmamasının çok önemli olmadığını söyledi. Erdoğan, ‘’Çıkarmamız gerekenleri tamamen çıkartırız ve buna göre de adımlarımızı atarız. Aslolan şudur; milli birlik ve kardeşlik projesiyle ilgili ve demokratik açılım süreciyle ilgili olarak sorun alanlarını buralardan çıkarmak istiyoruz. Sorun alanlarının burada kalmaması gerekir. Bunlar üzerinde şu anda ekiplerimiz çalışıyor. Ona göre de bu görüşmeyi yapacağımız toplantıda, bunları ileri süreceğiz ve adımlarını atacağız.’’ Başbakan Erdoğan, EMASYA’nın da bunlardan birisi olduğunu belirterek, bunun üzerinde çalışmaların sürdüğünü söyledi. Erdoğan, şöyle konuştu: ‘’Bakanımızın da ifade ettiği şekliyle EMASYA Protokolü’nü gündemimizden çıkaracağız. EMASYA Protokolü diye bir şey olamaz, olmayacak. Bunun adımını atıyoruz, atacağız. Şu anda arkadaşlar hazırlıklarını yapıyorlar ve bu işi bitireceğiz. Zaten bu bir protokol, kanun filan değil. Kanun, Genelkurmay, İçişleri burada müşterek bir çalışma yapar. Yasal düzenleme gerekiyorsa, yasal düzenleme de yapacağız. Protokolü ortadan kaldıracağız, bunun adımını atacağız. Bununla ilgili koordinatör bakanımız çalışmalarını yürütüyor. Kısa zamanda bu işi bitireceğiz.’’ |
01.02.2010 |
TSK’nın müdahalesini kimse kabul edemez |
MHP Grup Başkanvekili Oktay Vural, Türk Silahlı Kuvvetlerinin (TSK) demokrasiye müdahalesini kimsenin kabul etmeyeceğini, TSK’nın da zaten bunu kabul etmediğini belirtti. Vural, Kırklareli Kültür Merkezi’nde düzenlenen konferansta yaptığı konuşmada, Türkiye’de bazı oyunlar oynandığını ve Türkiye’nin azınlıklara bölünmek istendiğini ileri sürdü. ‘’Açılım projesi diye önümüze sunulan proje bir çözüm projesi değil, bir yıkım projesidir’’ görüşünü savunan Vural, şu iddialarda bulundu: ‘’Asıl amaçları, asıl hesaplaşma, Cumhuriyetle olan hesaplaşmadır. Milletimizi ayırmak ve etnik kimliklere dayalı bir yönetim anlayışını bu millete kabul ettirmek istiyorlar. MHP bu açılımın hiçbir yerinde yer almayacaktır. Hükümet, terör örgütü ile pazarlık yapmaktadır. İmralı canisinin yanına arkadaş gönderme projesi yapıldı.’’ Oktay Vural, TSK’nın Türk milletinin milli birlik ve beraberliğinin teminatı olduğunu ifade ederek, ‘’TSK’nın demokrasiye müdahalesini kimse kabul etmez. Onlar da bunu kabul etmiyor zaten. Yok böyle bir şey. TSK üzerinden siyaset yapılarak yıpratılmak isteniyor. Bu milleti kimliğinden koparan, birbirinden ayıran zihniyete ibreti alem olsun diye hesap soracağız. Hiçbir oyun, hiçbir plan, hiçbir balyoz artık bunları kurtaramayacak. Arabanın içerisinde kaldığında onu balyoz kurtarmıştı, ama tozlu raflardan çıkartılan balyoz onu kurtaramayacak. Seni bu milletin iradesi sandıkta bitirecek’’ görüşlerini ileri sürdü. |
01.02.2010 |
Demokratikleşmeye bütün partiler destek versin |
Türkiye’deki demokratikleşme sürecinin, yalnızca AKP’nin problemi olmadığını belirten Enerji ve Tabiî Kaynaklar Bakanı Taner Yıldız, muhalefete destek vermesi çağrısında bulundu. Bakan Yıldız: Demokratikleşme muhalefetin de sorunu
ENERJİ ve Tabiî Kaynaklar Bakanı Taner Yıldız, ‘’Türkiye’deki demokratikleşme süreci, yalnızca AK Parti’nin problemi değil. Buradan muhalefete sesleniyorum. Ola ki, iktidara gelmeniz halinde, bugün olan tehdidin size gelmeyeceğini zannetmeyin’’ dedi. Yıldız, Kayseri’nin Bünyan ilçesinde düzenlenen AKP İlçeler Danışma Meclisi Toplantısında yaptığı konuşmada, Türkiye’de yaşanan bazı sorunların sadece AKP’nin problemi gibi gösterilmeye çalışıldığını, bunun yanlış olduğunu ifade etti. Yıldız, şöyle konuştu: ‘’Türkiye’deki demokratikleşme süreci, yalnızca AK Parti’nin problemi değil. İktidar bunu çok iyi bilmekte ve yüreğinde hissetmekte. Buradan muhalefete sesleniyorum. Ola ki, iktidara gelmeniz halinde, bugün olan tehdidin size gelmeyeceğini zannetmeyin. Bu, parti meselesi değil, partiler üstü bir mesele. TBMM, sizlerin oylarıyla oluşuyor. TBMM’nin kesintiye uğratılmak istenmesi, bunların hepsi söylenti değil. Hukuka intikal etti. Vatandaşlarımıza saygısı olmayanın, Türkiye’nin geleceğine saygısı olmaz. Ben muhalefet partilerinin de küçük hesapları bırakarak, asıl büyük resmi görmelerini tavsiye ediyorum. AK Parti’yi yemeye çalışanların yanında alkışlamakla bu iş olmaz.’’
YAKUT: DEMOKRASİNİN ÖNÜNDEKİ VİRAJLARI KALDIRACAĞIZ
TBMM Başkan Vekili Sadık Yakut da, Türkiye’de son dönemlerde devletim kurumları arasında çatışma varmış gibi gösterilmeye çalışıldığını ifade ederek, demokrasinin önündeki tüm rampaları, virajları kaldıracaklarını söyledi. Yakut, “Bunun için anayasal düzenlemeler yapacağız. TBMM’de ve AK Parti grubunda, öncelikle diğer partilerle anlaşarak, eğer hadise TBMM’de çözülmezse, gücümüzü aldığımız millete dönerek, Anayasa değişikliği yapacağız. Bu konudaki çalışmalarımız sürüyor. Anlaşarak, uzlaşarak, Türk milletine yeni ve sivil bir Anayasa yapacağımıza söz veriyoruz’’ dedi. |
01.02.2010 |
Alay komutanı tutuksuz yargılanacak |
ESKİŞEHİR Jandarma Alay Komutanı Kıdemli Albay Recep Gençoğlu, tutuksuz yargılanmak üzere serbest bırakıldı. Kahramanmaraş İl Jandarma Komutanlığı İstihbarat Şube Müdürlüğünde görevli astsubay Ş.B. tutuklanarak cezaevine gönderildi. Albay Gençoğlu’nun avukatı Erol Halka, gazetecilere yaptığı açıklamada, saat 13.00’da Erzurum Adliye Sarayı’nda başlayan hukuk mücadelesinin yaklaşık 13-14 saat sonra neticelendiğini belirterek, ‘’Müvekkilimiz, İl Jandarma Alay Komutanı Albayımız tutuksuz yargılanmak üzere serbest bırakıldılar. Bu bizce hukukun zaferidir’’ dedi. Davanın devam edeceğini ve sürecin işleyeceğini belirten Halka, Gençoğlu’nun ‘’Ergenekon soruşturması’’ ve İsmailağa cemaatine yönelik bir soruşturma kapsamında suçlandığını belirtti. Halka, ‘’Diğer astsubay arkadaşımız maalesef tutuklandı. Ondan dolayı son derece üzgünüz. Süreçler devam edecek, en nihayetinde her ikisinin de aklanacağını düşünüyoruz. Astsubay arkadaşımız mevcut delil durumunda dolayı tutuklandı’’ diye konuştu. Daha sonra Kıdemli Albay Recep Gençoğlu, beraberinde avukatları Erol Halka ve Talat Saygılı ile adliye önünde bekleyen bir taksiyle buradan ayrıldılar. Erzincan Jandarma Komutanı olarak görev yaparken 30 Ağustos 2009’da Eskişehir’e atanan Kıdemli Albay Gençoğlu, Erzincan’da yürütülen soruşturma kapsamında 27 Ocakta gözaltına alınmış, 28 Ocakta askeri uçakla Erzurum’a getirilmişti. |
01.02.2010 |
Kapusuz: Erken seçim gündemde yok |
AKP Genel Başkan Yardımcısı Salih Kapusuz, Türkiye’nin kaybedecek zamanı olmadığını, erken seçimin Türkiye’nin gündeminde bulunmadığını bildirdi. Kapusuz, AKP Çanakkale İl Başkanlığınca Anafartalar Otel’de düzenlenen konferansta konuştu. Muhalefet partilerinin erken seçim konusuyla ilgilendiğini belirten Kapusuz, ‘’’Bir erken seçim olacak mı?’ diye düşüncesi olanlara açık bir dille ifade ediyorum, Türkiye’nin kaybedecek zamanı yok, erken seçim Türkiye’nin gündeminde olmayacak’’ dedi. Kapusuz, geçmiş yıllarda her 2-2,5 yıla bir seçim düştüğünü, hükümetlerin projelerine hayat vermeden ayrıldığını, yerine bir başkasının geldiğini ifade ederek, ‘’Böyle bir istikrarsızlık ülkemize bir şey kazandırmamıştır. Biz sürekli olanı, istikrarı ve güveni çok önemsediğimiz için sürelerimizi sonuna kadar kullanma konusunda ilke kararı aldık’’ diye konuştu. Salih Kapusuz, 2007’de bir erken seçim gerçekleştirildiğini hatırlatarak, bu seçimlerin, Cumhurbaşkanı seçilememesi dolayısıyla zorunlu olarak erkene alındığını dile getirdi. Kapusuz, ‘’Sonuç itibariyle önümüzdeki seçimler, 2011 yılının temmuz ayında yapılacaktır. Belki bu ay konusunda bir değişiklik yapmak söz konusu olabilir. Ancak henüz bu konuda kesin bir düşünce yok. Gerekçesi ne olursa olsun, bizim siyasi anlayışımızda siyasi iktidarları halk belirler, halk getirir, halk götürür, karar halka aittir’’ dedi. |
01.02.2010 |
MECLİSİN GÜNDEMİ YOĞUN |
MECLİS'İN gündemi bu hafta yoğun olacak. Türk askerinin Aden Körfezi’ndeki görev süresinin uzatılması, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Ömer Dinçer hakkında verilen gensoru ile Kamu Düzeni ve Güvenliği Müsteşarlığı kurulmasına ilişkin düzenleme gündemi oluşturacak. Türk Silahlı Kuvvetleri (TSK) deniz unsurlarının, Aden Körfezi, Somali karasuları ve açıkları, Arap Denizi ve mücavir bölgelerdeki görev süresinin 1 yıl daha uzatılmasını öngören Başbakanlık Tezkeresi, yarın TBMM Genel Kurulunda görüşülecek. Tezkerenin görüşmelerinin tamamlanmasının ardından MHP’nin, ‘’çalışma hayatında yaşanan anlaşmazlıklar karşısında ve ortaya çıkan sosyo ekonomik duruma rağmen sorumlulukları yerine getiremediği’’ gerekçesiyle, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Ömer Dinçer hakkında gensoru önergesi ele alınacak. Genel Kurulda, BBP Genel Başkanı ve Sivas Milletvekili Muhsin Yazıcıoğlu ve 5 kişinin hayatını kaybettiği kazayla ilgili olarak yeni bir Araştırma Komisyonu kurulmasıyla ilgili görüşmenin de 2 Şubat Salı günü yapılması bekleniyor.
KAMU DÜZENİ VE GÜVENLİĞİ MÜSTEŞARLIĞI Geçen hafta görüşülmeye başlanan Kamu Düzeni ve Güvenliği Müsteşarlığı kurulmasına ilişkin yasa tasarısına, 3 Şubat Çarşamba günü devam edilecek. ‘’Temel kanun’’ olarak iki bölüm halinde ele alınan ve tümü üzerindeki görüşmeler tamamlanmayan 20 maddeden oluşan tasarıya göre, güvenlik kuruluşları ve ilgili kurumlar arasında terörle mücadele alanında gerekli koordinasyonu sağlamak, bu alandaki politika ve uygulamaları değerlendirmek amacıyla Terörle Mücadele Koordinasyon Kurulu kurulacak. Genel Kurul; yarın, Başbakanlık Tezkeresi ve gensoru önergesinin görüşmelerinin bitimine kadar, 3 Şubat Çarşamba ve 4 Şubat Perşembe günü ise 14.00-20.00 saatleri arasında çalışacak. |
01.02.2010 |
“28 Şubat, Çiller’e yapıldı” |
ESKİ Başbakanlardan Tansu Çiller’in eşi Özer Uçuran Çiller, 28 Şubat postmodern darbesinin, hep Necmettin Erbakan’a yıpıldığı gibi söylendiğini, aslında eşine yapıldığını belirtti. Vatan Gazetesi’ne konuşan, Özer Uçuran Çiller, Tansu Çiller’in orduya büyük katkı yaptığını, 28 Şubat’ta ise kalbi kırıldığını söyledi. Çiller’in şu anda ekonomiyle ilgilendiğini anlatan Özer Uçuran Çiller, “Kendi ekonometrik modeli var. Hatta küçülmeyi ilk bilen kişi. Zaman zaman da etrafa veriyor bunları” dedi. Çiller, “Niye göz önünde değil. Üzerine gelirler diye mi çekiniyor?” şeklindeki soruyu ise şöyle cevaplandırdı: “Hayır bir korkusu yok. Ama insan duvardan düşünce, bir daha çıkmıyor. 28 Şubat hep Erbakan’a yapıldı gibi söylenir, aslında 28 Şubat Tansu’ya yapıldı, Erbakan’a değil. Tansu’yu Erbakan’la koalisyon yaptı diye hiç affetmediler. Suçladılar. Askerlere söylemiş ama ‘Bunu yaparsanız bunlar tek başlarına gelecek, göreceksiniz. Yapmayın bunu’ demiş. Kalbi kırıldı orada tabii. Orduya büyük katkıda bulundu. 3 milyar dolar vardı Merkez Bankası’nda, şimdi 160 milyar dolar var. Siyaset ‘Dog it Dog’dur burada. Çok güçlü olmak lâzım. Tabiî ki hataları vardı, kimin yok ki... Askerin bir numara olduğu dönem bitti, artık herkes yerine çekilecek.” |
01.02.2010 |
Seçim barajının düşürülmesi gündeme gelecek |
TBMM Başkanı Mehmet Ali Şahin, seçim barajının düşürülmesiyle ilgili olarak, ‘’Bir anayasa değişikliği teklifi içerisinde belki böyle bir madde de olacaktır. Ben, Meclis Başkanı olarak tarafsız bir konumda olduğum için Meclis Başkanlığına gelmesi muhtemel olan bir değişiklikle ilgili fikir beyan etmem farklı yorumlara yol açar’’ dedi. İslâmofobi kasıtlı ifade
TBMM Başkanı Mehmet Ali Şahin, bilinçsiz ve ön yargılı kampanyalarla beslenen islamofobinin, haksız, yanlış ve kasıtlı bir söylem olarak kabul edildiğini belirterek, ‘’İsviçre’de alınan minare yasağı kararı maalesef İslâm karşıtı karar ve uygulamaların artarak süreceğine işaret etmektedir’’ dedi. Şahin, Uganda’nın başşehri Kampala’da düzenlenen, İslâm Kalkınma Örgütü Parlamento Başkanları Birliği (İKÖPAB) 5. Genel Kuruluna katıldı. Genel kurulda konuşan Şahin, dünyanın barışçıl ortamdan çok uzakta olduğunu, İslâm dünyasının pek çok sorunla karşı karşıya bulunduğunu ifade ederek, şunları söyledi: ‘’Orta Doğu barış süreci ve Filistin meselesi, Afganistan, Pakistan ve Yemen’deki durum, Irak’ın geleceğine ilişkin endişeler, Kıbrıs, Batı Trakya, Kafkaslar ve dünyanın diğer bölgelerindeki Müslümanların maruz kaldıkları haksızlıklar halen sürerken, son dönemde Batı ülkelerinde yükselişe geçen islamofobi, üzerinde önemle durmamazı gereken yeni bir endişe kaynağı halini almıştır. Yakın zamanda İsviçre’de alınan minare yasağı kararı, maalesef İslâm karşıtı karar ve uygulamaların önümüzdeki dönemde artarak süreceğine işaret etmektedir. Bilinçsiz ve ön yargılı kampanyalarla beslenen islamofobiyi haksız, yanlış ve kasıtlı bir söylem olarak algılıyoruz. Bu ön yargılarla küresel boyutta mücadelede halklarımızın temsilcileri ve sözcüleri olarak parlamenterlere önemli görevler düşmektedir.’’
AYRIM DUVARININ İNŞAATI DURDURULMALI Akdeniz havzası ve Orta Doğu’daki gelişmelerin bütün İslâm ülkelerini olduğu gibi Türkiye’yi de yakından ilgilendirdiğini vurgulayan Şahin, Orta Doğu’daki sorunların merkezinde İsrail-Filistin ihtilâfının yattığını belirtti. Şahin, bölgenin barış için yeni bir fırsatı bulunduğunu ifade ederek, bu fırsatın bir daha çıkamayabileceğini, barış sürecinin bütün kanallarıyla biran önce canlandırılması gerektiğini kaydetti. TBMM Başkanı Şahin, ‘’Barış sürecinin önündeki en büyük engeli teşkil eden Yahudi yerleşim faaliyetleri sonlandırılmalı, yolları, köyleri, aileleri bölen ve Filistin’de normal bir ekonomik hayatın oluşabilmesini engelleyen Batı Şeria’daki Filistinlilerin dolaşımı üzerindeki kısıtlamalar sür'atle kaldırılmalı, ayrım duvarının inşaatı durdurulmalıdır’’ diye konuştu. |
01.02.2010 |
Marmara'da sıcaklık 10-12 derece düşecek |
BALKANLAR’DAN gelen soğuk havanın etkisi altına gireceği belirtilen Marmara Bölgesi’nde hava sıcaklığının kar yağışıyla birlikte 10-12 derece düşeceği bildirildi. Balıkesir Meteoroloji Bölge Müdürlüğünden alınan bilgiye göre, Bursa, Çanakkale ve Balıkesir bölgesinde dün gündüz sıcaklığı 14-17 derece arasında değişti. Bölgede yarın gününe kadar gündüz sıcaklıklarının Bursa’da 4 derece düşerek 13, Balıkesir’de 8 derece azalarak 7, Çanakkale’de de 8 derece düşüşle 6 dereceye inmesi bekleniyor. Yarın, Balkanlar’dan gelecek soğuk havanın etkisine girecek olan bölgede, Salıyı Çarşambaya bağlayan gece kar yağışı olacağı tahmin ediliyor. Yağışla birlikte havanın soğuması ve hava sıcaklıklarında 10-12 derecelik bir düşüş olması bekleniyor. Özellikle perşembe günü, Bursa, Balıkesir ve Çanakkale çevresinde gece sıcaklıklarının eksi 2-4 derece arasında olacağı tahmin ediliyor. Bu arada Doğu Anadolu Bölgesi’nde kar yağışı ve tipi nedeniyle 372 köy yolunda ulaşım sağlanamıyor. |
01.02.2010 |
Ergin: Komşularımızla kardeş gibi olduk |
ADALET Bakanı Sadullah Ergin, ‘’Komşu ülkelerle önceleri kavgalıydık, şimdi ise kardeş gibiyiz’’ dedi. Ergin, Hatay’ın Erzin ilçesinde gerçekleştirilen AKP İl Danışma Kurulu toplantısında, Türkiye’nin dünya genelinde itibarının artığına dikkati çekti. Ergin, şunları söyledi: ‘’Komşu ülkelerle önceleri kavgalıydık, şimdi kardeş gibiyiz. Tüm komşularımızla ortak projeleri yaşama geçirmeye başladık. Suriye, Ürdün ile karşılıklı vize kalktı. Asi Nehri üzerinde yapacağımız Dostluk Barajı ile iki ülkenin tarımda sulama sorunu bitecek. Dünyada yaşanan ekonomik krizden en az Türkiye etkilenmiştir. Yabancı ülkeler, Türkiye’de yatırım yapmak için girişimlerde bulunuyor. Her alanda büyüyoruz. Bazı kimseler bu birlik, beraberlik ve dayanışmamızı bozmaya çalışıyor. Buna asla izin vermeyeceğiz.’’ |
01.02.2010 |
Eczacıların zararları 58 gündür karşılanmıyor |
TÜM Eczacı İşverenler Sendikası (TEİS) Genel Başkanı Nurten Saydan, eczacıların ilaç fiyat indirimden doğan zararlarının verilen taahhütlere rağmen 58 gündür karşılanmadığını ileri sürdü. Saydan, yaptığı yazılı açıklamada, eczacıların, ilâç fiyat indirimlerinden doğan zararların karşılanmaması ve protokol fesihi gibi bazı güçlüklerle karşı karşıya olduğunu belirterek, eczacıların artık daha fazla dayanacak gücü kalmadığını savundu. İlaç firmalarının kendilerini bağlayan hukukî bir yaptırım olmadığını ifade eden Saydan, şunları kaydetti: ‘’Eczacıların ilaç fiyat indirimden doğan zararları verilen taahhütlere rağmen 58 gündür karşılanmazken, içinde bulunan bu dar boğazdan tek çıkış yolu ‘eczacılık meslek hakkı’dır. Bu, yetkililerce göz ardı edilmeye devam etmektedir. Bu durum, eczacılarımızın sermayelerinin günden güne erimesine ve kepenklerini zarar ederek açmalarına sebep olmaktadır.’’ |
01.02.2010 |
Devlet görev verdi, ben yaptım |
“ERGENEKON” dâvâsının tutuklu sanığı Emekli Tuğgeneral Veli Küçük, Jandarma İstihbarat Gruplar Komutanlığı yaptığını belirterek, “Amatör çalışmadım, profesyonel çalıştım. Devletin maaşlı elemanıydım. Devlet görev veriyordu, yapıyordum” dedi. Ergenekon sanığı Küçük, İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi’nde görülen duruşmada çarpıcı açıklamalarda bulundu. Vatan’ın haberine göre, 2 yıldır neden tutuklu olduğunu anlayamadığını söyleyen Veli Küçük, itiraf gibi savunmasından şunları söyledi: “JİTEM, Susurluk’ dediler, ’Tuncay Güney’i, Osman Yıldırım’ı buldular. Ben gerçeği biliyorum. Ben Türk milliyetçisiyim. Atatürk’ün izindeyim. ’Vatanı parçalamaya kimsenin gücü yetmez’ dediğim için buradayım. Ama artık bana bir şey deyin. ’JİTEM’ dediler. Nedir bu JİTEM. Ben Jandarma İstihbarat Gruplar Komutanlığı yaptım, amatör çalışmadım, profesyonel çalıştım. Devletin maaşlı elemanıydım. Devlet görev veriyordu, yapıyordum. Varsa dönemimle ilgili suç ispatlayayım. Jandarma Genel Komutanlığından ’JİTEM nedir’ diye soruldu. ’JİTEM diye bir kuruluş yok’ yanıtı geldi. Türkiye’de bankaların istihbarat şubesi var. Ama ülkenin yüzde 92’sinde emniyet ve asayişi sağlayan Jandarma Genel Komutanlığı’nın istihbarat teşkilâtını hazmedemediler.” |
01.02.2010 |
‘Gel abla gel’ diyen pazarcıya ceza geliyor |
Semt pazarı ve hallerde artık, ‘’domatese gel’’, ‘’abla sulu limon bunlar’’ ‘’Diyarbakır karpuzu’’, ‘’Çengelköy hıyarı’’ diye bağırarak sebze ve meyve satılamayacak. Bu kurala uymayan pazarcı esnafına 50 lira ceza kesilecek. Sebze ve Meyveler ile Yeterli Arz ve Talep Derinliği Bulunan Diğer Malların Ticaretinin Düzenlenmesi Hakkında Kanun Tasarısı, yeni düzenlemelere uymayanlara cezalar öngörüyor. Tasarıya göre, halde, toptan satış miktarının altında mal satanlar; malların etiketlenmesine, pazar yerine mal getirilmesine, tahsis sahiplerince kullanılacak kimlik kartlarına ve bu kişilerce giyilecek kıyafetlere ilişkin çıkarılan yönetmeliklere aykırı davrananlar, 100 lira idari para cezasına çarptırılacak. Satış yeri olmadan toptancı halinde veya pazarda satış yapanlara, 500 lira idari para cezası verilecek. Aracılık hizmeti vermeden komisyon ücreti alanlara, aldıkları malın bedelini 15 gün iş günü içinde üreticiye ödemeyen komisyonculara, üretici ve üretici örgütleri dışında hallerde kendi aralarında mal alıp satanlara, tasarıdaki hükümlere aykırı olarak komisyonculuk yapan üretici ve tüccarlar ile satış yerinde izin almadan değişiklik yapanlara, 2 bin lira idarî para cezası uygulanacak. Tasarıya göre, geçiş yollarında mal teşhir edenlere ve satanlara, çevreyi rahatsız edecek şekilde satış yapanlara, alıcı veya tüketiciye karşı sözlü veya fiilî muamelede bulunanlara ve atık malzemelerini belirlenen alanlarda toplamayanlara ya da satış yerini temiz tutmayanlara, 50 lira idarî para cezası verilecek. Bu cezaların bir takvim yılı içinde tekrarı halinde, idarî para cezaları her tekrar için 2 katı olarak uygulanacak. |
01.02.2010 |
HAKLARINI ÖĞRENMEK İÇİN 183'Ü ARADILAR |
Sosyal Hizmetler ve Çocuk Esirgeme Kurumu’na (SHÇEK) bağlı olarak faaliyet gösteren ALO 183’ü geçen yıl toplam 23 bin 144 kişi aradı. Hatta en çok yasal hakları konusunda bilgi edinmek isteyenlerden çağrı geldi. Evde bakım hizmetleri, ayn-nakdi yardım, ihmal ve istismar konuları en fazla aramanın yapıldığı diğer konuları oluşturdu. Kadın ve aileden sorumlu Devlet Bakanı Selma Aliye Kavaf, arayanlardan hukukî desteğe ihtiyacı olanların baroların adlî yardım bürolarına yönlendirildiğini, acil müdahale edilmesi gereken durumlarda ise ildeki acil müdahale ekip sorumlusunun arandığını belirtti. Selma Aliye Kavaf, sosyal devlet olmanın gereğini yerine getirmek istediklerini söyledi. Bu kapsamda, özellikle dezavantajlı grupların devlet desteğini hissetmesi gerektiğine vurgu yapan Kavaf, “Sorunlarını ulaştıracak bir merciye ulaşmada sıkıntı yaşamamalılar. Alo 183’te bu amaçla dezavantajlı grupların sorunlarının çözümü noktasında kurulmuş ve faaliyet göstermeye devam etmektedir” dedi. |
01.02.2010 |
DENİZ, KARA VE HAVA ULAŞIMINA SİS ENGELİ |
YağIşlI havanın ardından etkili olan sisli hava deniz, kara ve hava ulaşımında aksamalara sebep oldu. Marmara Denizi’nde etkili olan sis, deniz ulaşımını olumsuz etkiledi. Boğazlardan geçmek üzere Marmara Denizi’nde seyreden yerli ve yabancı bandıralı 47 şilep ve tanker, gece etkili olan sisin görüş mesafesini 30 metreye düşürmesi dolayısıyla yollarına devam edemedi. Gemiler, geceyi Tekirdağ’ın Şarköy ilçesi sahillerinde geçirdi. Görüş mesafesinin yer yer 25 metreye düştüğü Şarköy’de yoğun sis sebebiyle zorlanan sürücüler, sis lambalarının yardımıyla trafikte ilerlemeye çalıştı. Türk Hava Yolları’nın (THY) İstanbul-Şanlıurfa seferini yapan uçak, sis sebebiyle Gaziantep’e indi. Söz konusu seferin ardından yapılması planlanan Şanlıurfa-İstanbul seferi de iptal edildi. Bu uçağı bekleyen yolcular Gaziantep ve Diyarbakır’a kara yoluyla ulaştırılarak, buradaki alternatif seferlere yönlendirildi. |
01.02.2010 |
HIZ KÖRÜ OLMAYIN |
Trafİkte yüksek hız nedeniyle sürücülerin sür'at körlüğüne kapılarak görüş açısının daralmasının gizli buzlanmayla birlikte kazalara yol açtığı bildirildi. Selçuk Üniversitesi (SÜ) Kazaları Araştırma, Önleme ve Uygulama Merkezi, Türkiye Trafik Kazalarını Önleme Derneği Konya Şube Başkanı Doç. Dr. Osman Nuri Çelik, özellikle kış aylarında şehirler arası yolculuklarda trafiğe çıkan sürücülerin daha dikkatli olması gerektiğini söyledi. Türkiye’de her yıl çok sayıda insanın trafik kazasında vefat ettiğini ifade eden Çelik, ‘’Ölümlü ve yaralamalı trafik kazalarının önemli bir bölümü yüksek hızdan kaynaklanıyor. Sür'at körlüğüne kapılan sürücü, yüksek hız sonucunda yol ve çevresine yönelik görsel verileri tam anlamıyla algılayamıyor. Özellikle kışın gizli buzlanmayla birlikte bu durum daha kötü sonuçlar doğurabiliyor. Çünkü hızlı olan sürücü gizli buzlanmayla birlikte aracının kontrolünü daha çabuk kaybediyor’’ dedi. Sür'at körlüğünün en büyük tehlikelerinden birinin de sürücünün aracın hızını olduğundan daha az algılaması olduğunu belirten Çelik, şunları kaydetti: ’’Sür'at körlüğüne maruz kalan sürücüler araçlarının hızlarını 20-30 kilometre daha az algılamaktadır. Bu durum kuşkusuz trafikte tehlikeler oluşturuyor. Aracının hızını olduğundan daha düşük olarak algılayan sürücü, doğal olarak durma mesafesini de sağlıklı olarak tahmin edemeyecektir. Özellikle yaya hareketinin olduğu kesimlerde sür'at körlüğü daha tehlikelidir. Çünkü, yayalardan gelebilecek ani hareketler karşısında hızını tam kestiremeyen sürücünün kazadan kaçınabilmesi yani zamanında durabilmesi pek mümkün olmayacaktır. Belki de sürücü yayaya çarptıktan sonra gerçek hızının farkına varacaktır.’’
HIZIN DÜŞÜRÜLMESİ KAZA RİSKİNİ AZALTIYOR
Çelİk, son yıllarda motorlu taşıt teknolojisindeki hızlı gelişme sonucunda araçlarda sağlanan tam ses izolasyonunun da bu durumu körüklediğini belirtti. Yüksek hıza alışıp sür'at körlüğüne yakalanmanın çok kolay olduğunu söyleyen Çelik, şöyle konuştu: ‘’Otoyolda belli bir süre yüksek hızda araç kullandıktan sonra, hız çok hoş gelmeye başlar. İşte o zaman kilometre saatinden kuşkulanmanın zamanı gelmiş demektir. İnsan frene basıp hızı saatte 50 kilometreye düşürünce araba sanki durmuş gibi olur. Kilometre saatinin pek seyrek hata yaptığını ve bizi yanıltan şeyin sür'at körlüğü olduğunu hatırlamak çok önemlidir. Saatte 50 kilometre hızla giden bir otomobil, yol düzgünse durmak için yaklaşık 25 metreye ihtiyaç duyar. Hızınızı saatte 100 kilometreye çıkaracak olursanız fren mesafesi yaklaşık 80 metredir. Araştırmalar, hızın genel olarak saatte 10 kilometre düşürülmesinin kaza sayısını yüzde 20, yaralı sayısını yüzde 30, ölü sayısını yüzde 40 oranında azaltacağını göstermektedir.’’ |
01.02.2010 |
Üniversiteli gençler, sanayiye Ar-Ge yapacak |
Bİlkent Üniversitesinin Endüstri Mühendisliği Bölümü, büyük ölçekli firma ve kamu kuruluşlarının riski yüksek sorunlarına Ar-Ge yollu çözüm için 4 Şubat'ta sanayi ile iş birliği merkezi açıyor. Merkezde, daha önce bölümün son sınıf öğrencilerinin birlikte çalışarak 250’ye yakın projeye imza attığı Microsoft, Coca Cola, Arçelik, KOSGEB gibi kuruluşların yöneticileri de danışmanlık yapacak. Proje hakkında bilgi veren Bilkent Üniversitesi Endüstri Mühendisliği Bölüm Başkanı Prof. Dr. İhsan Sabuncuoğlu, üniversite-sanayi ortaklığının, öğrencilerin yetiştirilmesi ve sanayinin ihtiyaçlarının üniversite kanalıyla karşılanmasında büyük önemi olduğuna işaret etti. Sabuncuoğlu, öğretim üyeleri, öğrenciler ve şirketlerin ilgililerinden oluşan ekiplerce 7 yılda 250’ye yakın projenin hayata geçirildiğini kaydetti. |
01.02.2010 |
Muhtaç çocuklar sevgiyle büyüyecek |
Sosyal Hizmetler ve Çocuk Esirgeme Kurumunun (SHÇEK) ‘’Sevgi Evleri Projesi’’ kapsamında pilot il seçilen Tekirdağ’a yapılan villalarda, korumaya muhtaç çocuklar sıcak bir aile ortamında büyüyerek, hayata kazandırılacak. Tekirdağ Sosyal Hizmetler İl Müdürü Selma Akarsu, yaptığı açıklamada, SHÇEK’İN, çocuğun sağlıklı gelişiminin ancak bir aile yanında mümkün olabileceği ilkesinden hareketle faaliyetlerini sürdürdüğünü kaydetti. Son dönemde Genel Müdürlük tarafından geliştirilen Sevgi Evleri Projesi kapsamında korunmaya muhtaç çocukların bir aile ortamında yaşaması için villa tipinde evler yapılmaya başlandığını anlatan Akarsu, ‘’Villalarda çocuklar 10 kişilik odalarda kalacak. Burada her çocuğun ayrı dolabı, yatağı komidini gibi özel eşyalarını koyabileceği, kendini evinde hissedeceği bütün imkânlar sunulacak’’ dedi. |
01.02.2010 |
63 ton uyuşturucu madde ele geçirildi |
Emnİyet Genel Müdürlüğü ile Jandarma Genel Komutanlığı’nın 2009 yılında Türkiye genelinde uyuşturucu tacirlerine yönelik düzenlediği operasyonlarda toplam 63 ton uyuşturucu madde ele geçirildi. Türkiye, jeopolitik konumu itibarıyla uyuşturucu trafiğinde ‘köprü’ olarak kullanılıyor. İran ile 110 kilometre uzun dağlık ve sarp bir sınır boyundan katır ve atlar sırtında Türkiye’ye sokulan uyuşturucular, buradan farklı yöntemler kullanılarak kuryelerle başta İstanbul olmak üzere batı illerine götürülüyor. Oradan da Avrupa ülkelerine pazarlanıyor. Uyuşturucu terör örgütü PKK’nın da önemli finans kaynakları arasında yer alıyor. Terör örgütü PKK’ya yönelik operasyonlar sebebiyle sınır bölgesinde güvenlik tedbirlerinin arttırılması, zehir tacirlerinin işini zorlaştırdı. Türk Silâhlı Kuvvetleri (TSK), 2009 yılında uyuşturucu tacirlerine yönelik yaptığı operasyonlarda 27 tondan fazla uyuşturucu madde ele geçirdi. |
01.02.2010 |
Mültecilerin çilesi bitmiyor |
AFGANİSTAN ve İran’dan çeşitli sebeplerle ülkelerinden kaçarak ülkemize giren mültecilerin ilk durağı konumundaki Van’da, mültecilerin sayısının her geçen artması üzerine mültecilere yine göç yolları gözüktü. Mazlum-Der Van Şubesi Yönetim Kurulu üyesi ve Mülteci Komisyonu Başkanı Fatma Erdemci, mülteci sorununun Van’ın kanayan bir yarası haline geldiğini söyledi. Şehirdeki mülteci sayısının azaltılması amacıyla İçişleri Bakanlığı’nın talimatı doğrultusunda Van’daki çok sayıdaki mültecinin başka şehirlere gönderilmeye başlandığını açıkladı. Sorunun çözülmesi gerektiğini bildiren Erdemci, uygulanan çözüm yolunun yanlış olduğunu söyleyerek, “Bir insanlık dramı yaşanıyor” dedi. Van’daki mülteci sorununun önüne geçebilmek amacıyla önce mülteci sayısında sınırlama getirildiğini açıklayan Erdemci, “Van’da işsizlik sorunu had safhada. Mülteciler de halkın yardımıyla ayakta durabiliyorlardı. Artan mülteci sayısının önüne geçmek için, yeni mülteciler kabul edilmemeye başlandı. Ekim 2009’dan itibaren sadece Afganlı mülteciler kabul edildi. İranlı ve diğer mülteciler ise Nevşehir, Niğde ve Kayseri’ye alındı. Şu andaki sayıyı azaltmak için mülteciler 3 ayrı şehre gönderilmeye başlandı. İnsanlara gidecekleri şehir söyleniyor ama nasıl gidecekleri konusunda hiçbir yardım yapılmıyor” diye konuştu. İstekleri dışında Van’dan gönderilen ailelerin, mülteci olarak sığındıkları Türkiye’de ikinci kez mülteci konumuna düştüğünü savunan Erdemci, “Bu sorunun çözülmesi gerekiyor ama zamanlama ve uygulama şekli yanlış. Bir yandan yeni mülteciler geliyor, diğer yandan eski mülteciler gönderiliyor. Van’da yaşayan insanların farklı bir şehre, istekleri dışında gönderilmesi çok yanlış. Düne kadar, farklı şehirlerde yaşayan yakınlarının yanına gitmek isteyen mültecilere, gitmemeleri için bürokratik engeller çıkartılırken şimdi gitmek istemeyenleri yolluyorlar” şeklinde konuştu. Mültecilerin yanlış bir zamanda gönderildiğine de dikkat çeken Erdemci, şunları söyledi: ”İnsanlar kışın ortasında yollanıyor. İyi-kötü Van’da düzen kurmuş insanlar bir anda kendilerini bilmedikleri tanımadıkları bir yerde buluyorlar. Ve gidecekleri şehre kendi imkânsızlıkları içinde gidiyorlar. Aynı evde kalan akrabaları farklı şehirlere gönderiyorlar. Uygulamayı zaman ve şekli açısından etik bulmuyoruz. Olaya insanî açıdan bakılması gerekiyor. Sorun böyle çözülmemeli. Bunun yerine, yeni mülteci kabul edilmemeli, öncelikle şehirden ayrılmak isteyenler gönderilmeli ve bu uygulama kış ayında yapılmamalı.”
BM OFİSİNE GÖRE VAN'DA 3 BİN 800 MÜLTECİ YAŞIYOR Birleşmiş Milletler Mülteciler Yüksek Komiserliği (BMMYK) Ofisi kayıtlarına göre 3 bin 300 mültecinin yaşadığı şehirdeki mülteci sayısının azaltılması için belirlenen mülteciler, farklı şehirlere gönderilmeye başlandı. Yabancılar Şubesi polisinin yaptığı tebligatla Van’dan gönderilen 4 aile hiçbir yardım almadan imkânsızlıklar içinde Adana’ya geldi. Adana sokaklarında amaçsız bir şekilde dolaşan Afganlı mültecilere vatandaşlar sahip çıktı. Van’dan Adana’ya gelen aileye vatandaşlar yardım elini uzattı. Vatandaşlar, Afganlı aileleri kendi kiraladıkları evlere yerleştirip ihtiyaçlarını karşılamaya çalışırken, bazı sivil toplum örgütleri de gıda yardımı yapıyor. Oturma izinlerinin olmamasından dolayı çalışamadıklarını belirten mülteciler, oturma izni alamamaları halinde insanların eline bakmak zorunda kalacaklarını söyledi. 8 kişilik ailesiyle birlikte İran’dan kaçarak Van’a yerleşen Murteza Heyderi(17), babasının kan dâvâsı ve Taliban güçlerinden kaçarak İran’a yerleştiğini bir süre İran’da yaşadıktan sonra Türkiye’ye göç etmek zorunda kaldıklarını söyledi. Türkiye’de Van’daki mülteci kampına yerleştiklerini anlatan Heyderi, “Sürekli göç ederek yaşıyoruz. BM’ye kayıtlıyız, ama hiçbir ülkeden oturma izni alamıyoruz” ifadelerini kullandı. Van’da mülteci sayısı arttığı için çok sayıda mülteciyi Türkiye’nin değişik illerine gönderildiğini kendilerinin ise 4 aile birlikte Adana’ya gönderildiğini belirten Heyderi, “Adana’ya geldik. Ancak ne yatacak yerimiz ne de yiyecek ekmeğimiz vardı. Mülteci olduğumuz için çalışamıyoruz da. Ama buna rağmen kendimize ev aradık. Bir mahallede ev bulduk. Hiç eşyamız yoktu. Mahalleliler bize yardım etti. Eşya ve yiyecek verdiler. Türk insanı çok yardımsever. Ama biz bu rezil hayattan kurtulmak istiyoruz” dedi. |
01.02.2010 |
İmamlardan belediyeye teşekkür |
ÖZERK Diyanet Evkaf Sendikası Genel Sekreteri Abdurrahim Çelik, camilerde temizlik kampanyası başlatan Şehitkamil Belediyesi’ne teşekkür ettiklerini bildirdi. Çelik, yaptığı açıklamada, Gaziantep merkez ilçe Şehitkamil Belediye Başkanı Rıdvan Fadıloğlu’nun kutsal mekânlara gösterdiği ilginin imamları memnun ettiğini belirterek, “Camiler, topluca ibadet ettiğimiz, namaz kıldığımız, Allah’ı zikrettiğimiz, dua ve niyazda bulunduğumuz, içerisinde edep ve terbiyenin, ilim ve irfan öğrenildiği, eşitlik, huzur ve kardeşliğin soluklandığı Allah evleridir. Cami inşa etmek ne kadar önemli ise, inşa edilen camilerin vaaz ve irşat, bakım ve tamiri, iç ve dış temizliği ve cemaatin huzurla ibadet etmesinin sağlanması da o kadar önemlidir” dedi. Cami ve mescitlerin bakımı, onarımı ve temizliği gibi hizmetlerle, buralarda mü'minlere sunulan irşat hizmetlerinin de büyük önemi olduğunu kaydeden Çelik, “Bu hizmetleri ifa edenlerin Allah katındaki ecir ve mükâfatları elbette büyük olacaktır. Bu sebeple camilerle aramızdaki bağları sıcak tutalım. Bu vesile ile Şehitkâmil Belediye Başkanı Rıdvan Fadıloğlu’na ve camiyi temizleyen görevlilere, din görevlileri adına teşekkür ediyorum. İnsan odaklı hizmet vermeye çalışan ve sosyal belediyeciliğin gereğini yerine getiren yöneticilerin çalışmalarının örnek oluşturmasını diliyorum. İnsanların ibadetlerini yerine getirdiği kutsal mekânların temiz ve sağlıklı kalabilmesi için gereken çabayı gösteren herkesi kutluyorum” diye konuştu. |
01.02.2010 |
Ayakkabı boyacısına 1 milyon lira vergi borcu |
ELAZIĞ’IN Baskil ilçesinde ayakkabı boyacılığı yapan Cemil Demirhan (38), adına çıkartılan sahte kimlikle kurulan şirketin bir milyon liralık vergi borcunun kendisine tebliğ edilmesinin şaşkınlığını yaşıyor. Baskil’de yaşayan 3 çocuk babası Cemil Demirhan, yaptığı açıklamada, doğduğundan bu yana sadece askerlik için il dışına çıktığını, her zaman ilçede yaşadığını söyledi. Nüfus cüzdanını hiç kaybetmediğini, son olarak 2001 yılında yenilettiğini anlatan Demirhan, 2008 yılında kendisine gelen tebligatla adına Mersin’de 2003 yılında bir reklâm şirketi kurulduğunu, bu şirkete ait bir milyon lira vergi borcunun bulunduğunu öğrendiğini kaydetti. Bu durum karşısında şaşırdığını ve tebligatın gelmesinden iki gün sonra savcılığa suç duyurusunda bulunduğunu belirten Demirhan, ‘’Ben hayatımda Elazığ’dan bile bir kez dışarı çıkmışım. Doğduğum günden bu yana ilçede yaşıyor, ayakkabı boyacılığı, hamallık, ne iş bulsam yapıyorum. Mersin’de benim ne işim var şirket kuracağım da 1 milyon lira vergi borcum çıksın. Ben ayda 500 lira zorla kazanan biriyim. 3 çocuğumu okutmaya çalışıyorum’’ dedi. Demirhan, devam eden dâvâ sırasında kendi nüfus bilgileri bulunun bir nüfus cüzdanında bir başkasının fotoğrafının bulunduğunun tesbit edildiğini, kendi adına sahte nüfus cüzdanı çıkartıldığını öğrendiğini söyledi. Demirhan, konu hakkında mahkeme sürecinin hala devam ettiğini bildirdi. |
01.02.2010 |
Evinin bir odasında kömür çıkarmaya çalışanlar var |
TÜRKİYE Taşkömürü Kurumu (TTK) Genel Müdürü Burhan İnan, geçen yıl 228 kaçak kömür ocağının imha edildiğini bildirdi. İnan, evinin bir odasında kömür çıkarmaya çalışanların bile bulunduğunu söyledi. İnan, Madencilik Sektöründeki Sorunların Araştırılarak Alınması Gereken Önlemlerin Belirlenmesi Amacıyla Kurulan Meclis Araştırma Komisyonunda, kurumun imtiyaz sınırları içinde ve özel firmaların işletmesine verilen sahalarda kaçak kömür ocaklarına karşı verilen mücadeleyi anlattı. Söz konusu mücadele kapsamında, Zonguldak Valiliği koordinasyonunda, çalışma sürdürüldüğünü belirten İnan, bu kapsamda iki arazi tipi araç, TTK ve Emniyet Müdürlüğünden 4’er güvenlik görevlisi ile müdahale ekipleri oluşturulduğunu söyledi. İnan, ekiplerin, şehrin giriş ve çıkışında, şehir içindeki rödevanslı sahalarda kontroller yaptığını, tesbit edilen kaçak ocaklardaki bütün malzemelere el koyduğunu ifade etti. Kaçak ocaklara karşı verilen hukuksal mücadeleyi de anlatan İnan, kurumun kaçak ocaklarla ilgili 2005’te 561, 2006’da 493, 2007’de 267, 2008’de 205 ve 2009 yılında 186 dâvâ açtığını bildirdi. Kaçak ocakların tesbitinden sonra imha edildiğini belirten İnan, 2009 yılında 228 kaçak ocağın belirlendiğini ve bunların dinamitle imha edildiğini bildirdi. İnan, 2009 yılında rödevanslı sahalarda 3, kaçak ocaklarda 7 olmak üzere toplam 10 ölümlü kazanın meydana geldiğini kaydetti. |
01.02.2010 |
Kasap dükkânları kapandı, vatandaş etsiz kaldı |
GAZİANTEP’İN Araban ilçesinde, canlı hayvan fiyatlarının yükselmesi üzerine kasaplar dükkânlarını kapatınca vatandaşlar etsiz kaldı. Arabanlı kasaplardan Hacı Ahmet Karakuş, ilçedeki kasapların Kurban Bayramı’ndan bu yana kesimlik canlı hayvan sıkıntısı yaşadığı için işyerlerini kapatmak zorunda kaldıklarını belirtti. Karakuş, “İki yıl önce tüm yurt genelinde olduğu gibi ilçede de yaşanan kuraklık sebebiyle, canlı hayvan besicileri yem bulamadıkları için hayvanlarını satarak ellerinden çıkardılar. Araban’da bir kilogram kemikli sığır, koyun ve keçi eti 14 TL’den, bir kilogram kemiksiz sığır, koyun ve keçi etini de 17 TL’den satıyoruz. Canlı hayvan sıkıntısı yaşanması üzerine, elinde hayvanı olan üreticiler de çok fazla fiyat istiyorlar. Biz de bu yüzden Arabanlı kasaplar olarak ekmek kapımız olan işyerlerimizi kapatmak zorunda kaldık. Arabanlı kasaplar olarak canlı hayvan sıkıntısının en kısa zamanda giderilmesini istiyoruz” dedi. Arabanlı vatandaşlar da, canlı hayvan sıkıntısı yaşanması sebebiyle bir çok kasabın dükkânını kapattığını ve ilçede et bulamadıklarını dile getirdiler. |
01.02.2010 |
At ve eşekleri kesip etlerini ne yapıyorlar? |
ADANA’DA, polisten kaçarken yakalanan şüphelinin ifadesi doğrultusunda, ‘’at ve eşek’’ kesimi yapıldığı ve etlerinin il dışına gönderildiği iddia edildi. Yüreğir ilçesinde devriye görevini yapan polis ekipleri, Koza Mahallesi Koza Bulvarı’nda bir at arabasındaki 4 kişinin durumundan şüphelendi. Polisin durdurmak istediği 4 kişi kaçmaya başladı. Bu kişilerden A.B, yaşanan kovalamaca sonucu yakalandı. A.B’nin kıyafetlerinde kan bulunduğunu fark eden güvenlik güçleri, bu kişiyi sorguladı. İfadesinde, at ve eşek kestiğini itiraf eden A.B’nin, etleri bir kamyonete yüklediklerini, hayvanların kemik, kelle ve iç organlarını ise sulama kanalına attıklarını söylediği bildirildi. Sulama kanalında yapılan incelemede, çok sayıda hayvana ait organ parçaları bulundu. Kesilen etlerin 2 kişi tarafından kamyonetle il dışına götürüldüğü bilgisi üzerine polis, kamyonetin kullanabileceği güzergâhtaki ekipleri uyardı. |
01.02.2010 |
Lice’de öğrencilere kırtasiye yardımı |
DİYARBAKIR’IN Lice ilçesine bağlı Üçdamlar Köyünde yaşayan ihtiyaç sahibi 84 öğrenciye Kaymakamlık tarafından kırtasiye seti yardımı dağıtıldı. Lice Kaymakamlığı Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışma Vakfı (SYDV) tarafından alınan kırtasiye setinin dağıtımı için İlçe Millî Eğitim Müdürlüğü’nün de işbirliği ile okullardaki fakir öğrenciler tespit edildi. Kırtasiye setini ilçeye bağlı Üçdamlar Köyü İlköğretim Okulu’nda okuyan 84 ihtiyaç sahibi öğrenciye bizzat dağıtan Lice Kaymakamı Mehmet Kurt, bu tür yardımların öğrencilerin eğitimlerinde motive edici bir unsur olduğunu kaydetti. 15 günlük yarıyıl tatili olmasına rağmen köylerini ziyaret eden Kaymakam Mehmet Kurt ve beraberindeki protokol üyelerini sınıflarında karşılayan öğrenciler kendilerine dağıtılan kırtasiye setini sevinçle aldı. Set içerisinde 2 adet 80 yapraklı çizgili ve kareli defter,1 adet 30 yaprak büyük boy resim defteri, 1 adet 30 yapraklı müzik defteri, 1 adet 30 yapraklı güzel yazı defteri,1 adet uçlu kalem, 2 adet kalem ucu, 1 adet kuru boya, 1 adet pastel boya, 1 adet sulu boya, 2 adet kurşun kalem, silgi, kalem traş, diş macunu, diş fırçası bulunuyor. |
01.02.2010 |
Halı dokumacılığı yeniden yaşatılıyor |
MUĞLA Valiliğinin Anadolu’nun geleneksel halı dokumalarını geleceğe taşımak amacıyla Kavaklıdere’nin Menteşe beldesinde açtığı halı dokuma kursu aracılığıyla 300 kadına eğitim verildi. Muğla Vali Yardımcısı Mestan Yayman, AA muhabirine yaptığı açıklamada, Kavaklıdere ilçesine bağlı Menteşe beldesinde 1960 yılından bugüne halı dokumacılığının yaygın olarak yapıldığını ifade etti. Beldede 1960’lı yıllarda halı tezgâhlarında ağırlıklı olarak Isparta halısının dokunduğunu ifade eden Yayman, ‘’1975 yılından itibaren ise Milas halısı dokunmaya başlanmış. İlk halı kursunu Ispartalı bir öğretmen açmış ve halkında ilgisiyle, halıcılık bugüne kadar gelmiş’’ dedi. Yayman, Halk Eğitim Merkezinin halı dokumacılığı konusunda 10 yıldır özel bir şirketle ortak bir çalışma yürüttüğüne işaret ederek, şunları kaydetti: “Muğla Valiliği, ‘Anadolu’nun Geleneksel Halı Dokumalarını’ geleceğe taşımak amacıyla kursa katılanlara eğitim verecek öğretmenleri görevlendiriyor. Özel şirket ise kursiyerlerin halı dokumada kullandığı malzemeleri karşılıyor. Halı dokuma işinden bölgede yaşayan vatandaşlarımız yılda yaklaşık 150-200 bin TL bir gelir elde ediyor. Kurs aracılığıyla bugüne kadar 300 kadına, ‘halı dokuma’ eğitimi verildİ.’’ |
01.02.2010 |
Alman üniversitelerinde İslâmî eğitim verilecek |
Alman Haber Ajansi dpa’nın haberine göre, Federal Almanya’da yaşayan dört milyon Müslümana dikkat çeken Bilim Konseyi, Alman üniversitelerinde de imam ve İslâm âlimleri eğitilmesi tavsiyesinde bulundu. Bilim Konseyi’nin “Alman üniversitelerinde teolojilerin ve dine yönelik ilimlerin daha ileri geliştirilmesine dair” tavsiyesinde bu hususta ilk önce İslâmî ilahiyat araştırması için iki ilâ üç yüksek okul merkezi oluşturulmasının gerekli olduğu belirtildi. Konseyin uzmanlar grubunun iki senede hazırladığı raporun bugün Berlin’de takdim edileceği bildirildi. 150 sayfayı aşan rapor Alman Basın Ajansı’nın (Deutsche Presse-Agentur dpa) elinde bulunuyor. İslâm eğitimleri ve araştırmaları ve “din âlimlerinin esaslı eğitimi”nin bilhassa devlet yüksek okullarında gerçekleştirilmesi talep ediliyor. Bunun için devlet ile Müslüman din topluluklarının gerekli işbirliğini temin etmek adına, Bilim Konseyi, yüksek okullarda İslâm Bilimleri için öğretim üyeliği konseyi kurulmasını tavsiye ediyor. Federal Eğitim Bakanı Annette Schavan, ‘Welt Pazar’a yaptığı açıklamada Bilim Konseyi’nin taleplerini olumlu karşıladıklarını belirtti. Schavan, ilgi duyan üniversiteleri uygulamaya geçmeleri sürecinde destekleyeceğini bildirdi. “Almanya’da İslâm Dinine mensup çocuk ve gençlerin sayısı yüksek ve bu daha da artmaktadır” diyen Schavan, “Bu sebeple İslâm dini öğretmenlerinin ve İslâm âlimlerinin eğitimi önemlidir. Bu bana göre modern toplumların inandırıcı bir entegrasyon politikasının muhtevasındandır” şeklinde konuştu.
İSLÂM DERSİNE İLGİ BÜYÜK
Bugün Almanya’da Münster Üniversitesi’nde İslâm dini dersi için öğretmenlerin az bir kısmı eğitiliyor. Yüksek okullarda daha ileri eğitim alınması Baden-Württemberg ve Rheinland-Pfalz eyaletlerinde mümkün. Alman okullarında İslâm dersleri veren öğretmenlerin büyük bir kısmı Türkiye’den geliyor. Süddeutsche Gazetesi’nin haberine göre ise bazı İslâmî çatı organizasyonları da İslâm Bilimleri’nin şekillendirilmesinde birlikte çalışmak ve görüşlere katılmak hususunda ilgi duyduklarının sinyalini verdiler. Müslüman çatı organizasyonları da “en azından başlangıçta” eğitim alanlarının programları ve profesörlerin tayini konularında aynı Hıristiyan Kiliseleri gibi karar hakkına sahip olmak istediklerini Süddeutsche Gazetesi Koordinasyon Konseyi sözcüsü Bekir Alboğa’dan naklederek bildiriyor. Almanya Türk Toplumu (TGD) Bilim Konseyi Başkanı Kenan Kolat ise Alman Basın Ajansı’na (dpa) yaptığı açıklamada; “Alman üniversitelerinde İslâm bölümlerine yer verilmesini devamlı dile getirdik. Böyle İslâmî araştırma merkezlerinin bağımsız çalışmaları çok önemli” şeklinde konuştu. |
01.02.2010 |
Üniversite öğrencileri Gemlik’te buluştu |
İstanbul, İstanbul Teknik, Fatih, Haliç, Bilgi, Maltepe ve Yıldız Teknik gibi çeşitli üniversitelerde okuyan yaklaşık 20 üniversiteli öğrenci Gemlik Kültür ve Yardımlaşma Vakfının dâvetlisi olarak gittikleri Gemlik’te yarıyıl tatillerini kitap okuma programıyla geçirdiler. İstanbul Yeni Asya Vakfı sorumlularından İsmail Kartal öncülüğünde Gemlik’te bir hafta geçiren üniversiteli öğrenciler gazetemizin Gemlik bürosunu da ziyaret ederek büro çalışma ve hizmetleri hakkında bilgiler aldılar. Yeni Asya Gemlik bürosundaki Gemlik’li gençlerle sohbet eden üniversite öğrencileri bu yıl LYS sınavına girecek son sınıf öğrencilerine başarılar dileyerek seneye İstanbul’da buluşmayı umduklarını belirttiler. Kartal, bir hafta içerisinde iki günde bir hatim indirdiklerini, gündüzleri oruçlu geceleri de sahura kadar süren 8 saat şahsî okuma programı uyguladıklarını ifade ederek ‘Gemlik’te son derece verimli bir okuma programı geçirdik’ şeklinde konuştu. |
01.02.2010 |
Hastalardan ilginç istekler |
SağlIkta dönüşümle birlikte hastaların doktorlardan istekleri de değişti. Daha önceki yıllarda kuyruklardan, doktorların ilgisizliğinden, muayene olamamaktan yakınan hastalar, artık sağlık personelinin ses çıkaran ayakkabı yerine lastik ayakkabı giymesini istiyor, hastane yönetimlerinden odalarda kullanmak için internet talep ediyor. Sağlık Bakanlığı’na bağlı hastanelerdeki hasta şikâyet kutularına gelen şikâyetler vatandaşların artık ‘lüks’ istediğini ortaya koyuyor. Otel konforunda hastane isteyen vatandaşlar birbirinden ilginç taleplerde bulunuyor. Ankara Keçiören Eğitim ve Araştırma Hastanesi’ne gelen hasta şikâyetleri arasında ‘Sağlık personeli ses çıkarmayan lastik ayakkabı giysin geceleri uyuyamıyoruz.’ ‘Odalarda internet çıkışı yok. İnternete bağlanmak istiyorum.’ ‘Yemekler güzel ama ekmekler bayat oluyor hep taze ekmek verin.’ gibi talepler bulunuyor. İnsanların sağlık hizmet alım kalitesi arttıkça daha iyisini istediğini söyleyen Başhekim Prof. Dr. Murat Karaşen, bütün şikâyetleri gözden geçirip cevap verdiklerini belirtti. Her gün başhemşire yardımcısı ve sosyal hizmet uzmanıyla bütün yatan hastaları tek tek dolaşıp sıkıntılarını dinlediklerini ifade eden Karaşen, “Ekmeği taze verin, lastik ayakkabı giyin, internet çıkışı verin gibi istekler sağlık hizmetlerinin ulaştığı noktayı gösteriyor” dedi. |
01.02.2010 |
Sigarayı önce bilinçaltından silin |
Kocaelİ’nde sigara bırakmak isteyenlere yardım edebilmek için kurulan standa vatandaşlar büyük ilgi gösterdi. Sigarayı bırakmak isteyen vatandaşlara stantta karbon monoksit ölçümü yapıldıktan sonra birebir gönüllü doktorlarla görüşüyor. Yaklaşık olarak 500 kişinin geldiğini söyleyen Kocaeli Devlet Hastanesi Doktoru Turan Şahiner, sigara bağımlılığının insanın bilinçaltıyla ilgili olduğunu ifade etti. Sigarayı bırakmak isteyenlere ilk olarak psikoterapi uygulanacağını belirten Şahiner, sigaradan zevk almasını azaltacak ilâç tedavisi ve sosyal çevre desteği sağlanacağını dile getirdi. Şahiner, sigara içmeyi kendi iradesi ile bırakmak isteyen vatandaşların büyük bir çoğunluğunun tekrar başladığını kaydetti. Şahiner, “Başarılı bir şekilde sigara içmeyi bırakmak isteyen vatandaşlar doktor desteği alsınlar. Sigara içme bilinçaltıyla ilgili olduğu için hastaya ilk olarak bilinçaltında sigara içme isteğini silmemiz gerekir yoksa en kuvvetli ilâcı versek dahi kişi sigara içmeyi bırakamaz” şeklinde konuştu. |
01.02.2010 |
Evler vİtamİn kafe gİbİ |
Son zamanlarda uygun fiyatı sebebiyle kullanımı giderek yaygınlaşan katı meyve ve sebze sıkacaklarıyla özellikle soğuk kış aylarında vücut direncini arttırıcı taze içecekler hazırlamak mümkün hale gelirken evler adeta ‘’vitamin kafe’’lere dönüştü . Fiyatları 70 ile 280 lira arasında değişen katı meyve ve sebze sıkacaklarına ilgi giderek artıyor. Özellikle çocuklu ailelerde daha çok tercih edilen sıkacaklar sayesinde kırmızı pancardan kerevize, domatesten havuca kadar farklı meyve ve sebzelerden yapılan içecekler değişik lezzetler sunarken kış aylarında vücut direncinin arttırılmasına da imkân sağlıyor. Mutfakların vazgeçilmezleri haline gelmeye başlayan sıkacaklar, kolay kullanımıyla kişileri kabuk soyma ve çekirdek ayıklama zahmetinden de kurtarıyor. Kullanıcı sayısı artan sıkacaklar, birkaç çeşit meyve ve sebze karışımıyla hazırlanabilen farklı içecekler yapılmasına imkân sağlarken kullanıcılar internetteki forumlar sayesinde değişik tarifleri birbirleriyle paylaşıyor. |
01.02.2010 |
Köpeğini alan belediyeyi AİHM’e şikâyet edecek |
Bursa’da hayvansever Besim Sezgin, uyuz hastalığına yakalanan ayağı kırık sokak köpeğini özel klinikte tedavi ettirip sahiplendi. Vatandaşların aramasına rağmen köpeğin hayvan barınağına alınmadığını belirten Sezgin, “Hacılar Camii bahçesinde duran sokak köpeği, sağlığına kavuştuktan sonra Osmangazi Belediyesi ekibi tarafından alınıp hayvan barınağına götürüldü. İlkin köpeği geri almama rağmen, 25 gün sonra ikinci defa belediye tarafından alınıp geri verilmedi. Bunun üzerine hukuk mücadelesi başlattım” dedi. Sezgin,”Hayvan barınağına gidip kimliğini ibraz ettiğim, sokak köpeği Garip’i geri istedim. Osmangazi Veteriner İşleri Müdürlüğü’nden olumsuz cevap alınca İdare Mahkemesine başvurdum. Mahkeme, sorumlu veteriner hakkında soruşturma izni vermedi. Davanın reddolması üzerine iç hukuk yollarının tükendiğini düşündüğümden, köpeğimi almak için Avrupa İnsan Hakları Mahkemesine başvuracağım” diye konuştu. |
01.02.2010 |
77 yıl sonra yaşadığını ispatladı |
IğdIr’da 77 yaşında olan kimsesiz ve kimliksiz İsa dede, yıllardan sonra vatandaşlık numarası alarak yaşadığını ispatladı. Iğdır merkez Yeni Mahalle’de oturan İsa Çelik’in kimliksiz ölmek istemediği yönündeki açıklamalarının basında yer alması, yetkilileri harekete geçirdi. Iğdır Valisi Saffet Karahisarlı’nın talimatı ile harekete geçen Iğdır Emniyet Müdürlüğü Toplum Destekli Polis Şubesi ve Sosyal Hizmetler İl Müdürlüğü görevlileri, İsa Çelik’e, 1312 Sayılı Yasa’nın 2. maddesinde yer alan, “Türkiye’de doğan ve vatandaşlığını ana ve babasından doğumla kazanamayan çocuklar doğumlarından başlayarak Türk vatandaşıdırlar” maddesi gereğince vatandaşlık numarası ve kimlik çıkarılması için işlemleri başlattı. Iğdır İl Nüfus ve Vatandaşlık Müdürlüğü’nde kayıt altına alınan İsa Çelik, 1933 doğumlu olarak 77 yaşında ilk kimliğine kavuşacak. |
01.02.2010 |
Gümüşhane’de Kur’ân seferberliği |
Gümüşhane’de İl Müftülüğü tarafından düzenlenen ‘Kur'ân eğitim dersleri’ programı vatandaşlardan yoğun ilgi görüyor. Merkez Kemaliye Camiinde başlayan ve haftada 3 gün, 2’şer saat olarak düzenlenen programlar dönem boyunca 150 saat sürecek. Merkez ilçede üç camide başlayan eğitim programının talebe göre farklı camilerde de yapılacağını belirten İl Müftüsü Mehmet Cüneyt Kavşut, programın özellikle hafta içinde zaman bulamayan işçi, memur ve esnafa yönelik olduğunu söyledi. |
01.02.2010 |
Seyhan Barajı’nda dört mevsim spor |
Seyhan Baraj Gölü, iklim ve rüzgâr açısından yılın 12 ayı sporcuları ağırlayabiliyor. Rüzgâr sörfü yapılabilmesi ve su kalitesi açısından da ideal bir ortam olarak değerlendiren baraj gölü, bu sporu öğrenmek ve geliştirmek isteyenlerin uğrak noktası haline geldi. Gölde, dalga olmaması özellikle bu spora ilk kez başlayanlara büyük kolaylık sağlıyor. Adana Yelken İhtisas ve Su Sporları Kulübü tesisleri bünyesinde Rüzgâr Sörfü Temel Eğitim ve Geliştirme Kursları düzenleniyor. |
01.02.2010 |
Eski ayakkabıları fakirler için onarıyor |
Gazİanteplİ ayakkabı tamircisi 62 yaşındaki İzzet Gaffuroğlu, 10 metrekarelik kiralık işyerinde tamir ettiği ayakkabıları yoksullara ücretsiz olarak veriyor. Emekli olduktan sonra kendisini hayır işlerine adayan, 4 çocuğu ve 12 torunu bulunan Gaffuroğlu, hayırseverlerden topladığı kullanılmış ayakkabıları tamir ettikten sonra ihtiyaç sahibi insanlara dağıtıyor. Gaffuroğlu, 11 yıldan beri ayakkabı tamirciliği yaptığını, her yıl yaklaşık 200 yoksula tamir ettiği ayakkabıları ücretsiz olarak verdiğini söyledi. |
01.02.2010 |