Kültür-Sanat

“Edebiyat Mevsimi”nde her şeyden önce İstanbul var

İstanbul 2010 AKB Ajansı ve Türkiye Yazarlar Birliği İstanbul Şubesi işbirliği ile İstanbul’un kültürel zenginliğini ve sanatsal verimliliğini ortaya koymak, İstanbulluyu edebiyatla buluşturmak, edebiyatımızda İstanbul’un yerini yeniden keşfetmek ve edebiyatseverlerle edebiyatçıların bir süreklilik içinde etkileşim kurmalarını sağlamak amacıyla 7-13 Aralık tarihleri arasında geleneksel bir edebiyat festivali düzenliyor. İstanbul Golden Horn otel’de düzenlenen basın bilgilendirme toplantısında konuyla ilgili açıklamalarda bulunan Türkiye Yazarlar Birliği İstanbul Şubesi Başkanı A. Ali Ural, festivalde ana eksenin edebiyat olacağının altını çizdi.

Ural, Edebiyat Mevsimi festivaliyle, edebiyat ile İstanbul arasındaki ilişkinin bir sosyal ve kültürel faaliyetler bütünü içinde yaşanılıp hissedilmesini ve edebiyat üzerinden bir kentlilik bilinci oluşturarak İstanbul ile edebiyat arasında birebir ilişki kurulmasını sağlanacağını belirterek, “Edebiyat Mevsimi festivalinde (1. İstanbul Edebiyat Festivali) geniş katılımlı faaliyetlerle İstanbul’un edebiyat gündemini belirleyecek bir edebiyat platformu oluşturacak” dedi. TYB İstanbul Şubesi’nin kullandığı ve Mimar Sinan tarafından yapılan tarihî Kızlarağası Medresesi’nde gerçekleşecek festival kapsamındaki atölyelerde şiir, roman, hikâye ve deneme alanlarında Türkiye’nin seçkin edebiyatçılarının yer alacağını söyleyen Ural, ‘’Bir hafta sürecek festivalde 20’yi aşkın etkinlikte 50’yi aşkın san'atçı rol üstleniyor’’ dedi.

ATÖLYELER

1. İstanbul Edebiyat Festivali, açılış programı ardından edebiyatseverleri konuk etmeye başlayacak ve bir hafta süreyle devam edecek. Sesiyle sevenlerinin gönlünde taht kuran Kenan Işık, bu sesi yaşayan ve yaşatanları katılımcılarla buluşturacak. Şeyh Galip’ten Necip Fazıl Kısakürek’e, Yahya Kemal’den Ahmet Hamdi Tanpınar’a İstanbul’u dillendirecek. Yorulmayan Savaşçı: Kemal Tahir, Edebiyatımızın Büyük Ağası: Tarık Buğra, Düşüncenin Gökkuşağı: Cemil Meriç hem anılacaklar, hem de onlarla ilgili sergi ve gösterimler yapılacak.

Festivalda atölyeler şu ana başlıklar altında düzenlecek:

“Şiir Şehir İstanbul, Roman Mekân İstanbul, İstanbul Denemeleri, İnsan Hikâye İstanbul, Bir Akşam Şiiri İstanbul, Mûsıkî Şehir İstanbul, Film Mekân İstanbul, Dünden Bugüne Tiyatroda İstanbul, 2010’a Girerken Edebiyatın Durumu-Konumu, Okur Yazar İstanbul, Mürekkebi Kurumadan Elinizde.

Program, Kültürler Arası Bir Köprü Olarak Çeviri, Edebiyat Mevsimi Büyük Ödülleri ’09, Boğazda Edebiyat Rüzgârı”

KİTAP MÜZAYEDESİ

‘’Kitap Dostlarının Babıali Buluşması çerçevesinde’’, 13 Aralık Pazar günü TYB İstanbul Şubesi Nadir Kitaplar Müzayedesi düzenlenecek. Müzayede festivalin en dikkat çekici faaliyetlerinden biri olarak göze çarpıyor.

[email protected]

RECEP BOZDAĞ

25.11.2009

El yazması eserler dijital ortamda

EDİRNE Selimiye Yazma Eserler Kütüphanesi’ndeki el yazması eserlerin dijital ortama aktarılmasını tamamlandı. Edirne İl Halk Kütüphanesi Müdürü Musa Öncel, el yazması eserlerin dijital ortama aktarılması için yapılan çalışmayı İl Halk Kütüphanesi olarak yürüttüklerini belirtti. Selimiye Yazma Eserler Kütüphanesi’ndeki el yazması 3 bin 384 eserin dijital ortama aktarılma işinin tamamlandığını anlatan Öncel, matbu eserlerin dijital ortama aktarılma işinin ise devam ettiğini söyledi. Selimiye Yazma Eserler Kütüphanesi’nde 3 bin 384 de el yazması eserin, 442 CD’ye kayıt edildiğini ifade eden Öncel, şunları kaydetti: ‘’Selimiye Yazma Eserler Kütüphanesi’nde el yazması eserin dijital ortama aktarılması tamamlanır tamamlanmaz, 5 bin 118 basılı eserin dijital kayıtlarına başladık. Bu matbu eserlerinde yüzde 65’ini tamamladık. 3–5 aya kadar tamamını bitirerek, el yazması ve matbu eserleri dijital bir şekilde okuyucu ve araştırmacıların hizmetine sunacağız. Kitaplar arasında Selçuklu ve Osmanlı dönemine ait çok kıymetli eserler var.’’ Edirne / aa

25.11.2009

İTÜ’de “Müzikkütüphanesi” kuruldu

İSTANBUL Teknik Üniversitesi (İTÜ) Türk Musikîsi Devlet Konservatuvarı’nın kuruluşunun 125. yılı dolayısıyla ‘’Müzikkütüphanesi’’ kuruldu. İTÜ’den yapılan açıklamaya göre, uzun bir çalışma sürecinin sonunda oluşturulan kütüphane, rektörlük ve bağışçıların katkılarıyla hazırlandı. Akademisyenlerin, icracıların ve öğrencilerin kullanımına tahsis edilecek olan kütüphanede, zengin müzik kitaplığından, nota arşivine, taş plaklardan, audio arşivine uzanan geniş bir koleksiyon yer alıyor. İTÜ Türk Musikîsi Devlet Konservatuvarı ve musiki tarihinde önemli bir mihenk taşı olacak kütüphanede, besteci ve ud sanatçısı Şerif Muhittin Targan’ın kıyafetleri ve udları da sergilenecek.

25.11.2009

Japon sosyoloğun ‘’Türk el san'atları” merakı

JAPON Sosyolog Kou Nanami, geleneksel Türk el san'atları hakkında yaptığı araştırma ve çalışmaları bir kitapta topladı. Mersin’in Çamlıyayla ilçesine bağlı Sebil beldesine gelen ve Belediye Başkanı Mehmet Çelik’i ziyaret eden Kou Nanami (38), Japonca bastırdığı kitabını armağan etti. Kou Nanami, üniversitedeki sosyoloji eğitimi sonrasında çeşitli projelere katıldığını ve Türk el san'atlarına duyduğu ilgi üzerine de yaklaşık 10 yıl boyunca ortalama iki aylık dönemler halinde Türkiye’ye geldiğini çeşitli il, ilçe ve köylerde el işi üzerine araştırma yaptığını söyledi. Çamlıyayla ilçesine de bu kapsamda birkaç kez geldiğini, yörede iğne, mekik oyası ve tığ işlerinin son derece dikkati çektiğini belirten Kou Nanami, “Araştırmalarım kapsamında ayrıca Halk Eğitim Merkezi kurslarına katılarak, el işlerini yapmayı öğrendim’’ dedi. Türklerin yaşayış biçimini merakla başlayan girişiminden güzel bir sonuç elde ettiğini ifade eden Kou Nanami, şunları söyledi: ‘’İlk olarak Bursa ve İznik’e geldim. İki ay boyunca neredeyse tüm köyleri dolaştım. Sonraki yıllarda diğer kentlere de giderek çalışmamın kapsamını genişlettim. Köy kadınlarıyla kısa sürede kaynaştım. Japonya’ya döndüğümde genç kızlara Türk örf ve adetlerini anlatıp, kurslar açtım.’’ Mersin / aa

25.11.2009

“Yeni diziler aile yapımızı bozuyor”

YEŞİLÇAM’IN zirve yaptığı yıllarda, oynadıkları yüzlerce filmle halkın gönlünde taht kuran Türk sinemasının çınarları Serdar Gökhan ve Engin Çağlar, yeni projelerde yer alamamaktan şikâyetçi. Bursa Büyükşehir Belediyesince düzenlenen ‘’4. Uluslararası Bursa İpek Yolu Film Festivali’’ne katılmak üzere kente gelen Serdar Gökhan, eski Yeşilçam döneminde yokluklar içinde büyük özverilerle çok güzel işler yaptıklarını söyledi. O dönemde imkânların sınırlı olduğunu, ancak milletin gönlünde taht kuran eserlerin ortaya çıktığını ifade eden Gökhan, ‘’Şimdi her türlü imkân olmasına rağmen iyi ve güzel şeyler yapılamıyor. Kanalların hepsini gençler sardı. Ya bizden çekiniyorlar ya da yeni yönetmenler bize birşeyler tarif etmeye mi çekiniyorlar bilemiyorum. Hep uzakta tutuyorlar bizi. Bizim de yapabileceğimiz bir şey yok. Zorla gidip ‘ben bu dizide oynamak istiyorum’ da diyemeyiz’’ şeklinde konuştu. Yeni dönemde çekilen dizileri ve filmleri beğenmediğini vurgulayan Gökhan, şunları söyledi: ‘’Bizim aile yapımızı bozucu nitelikte saçma sapan işler yapılıyor. Sinemamız hak ettiği yerde değil. Türkiye’de san'at zaten hak ettiği yerde değil. Sinemayı bizden üst seviyeye ulaştırırlar diye gençlerden bir şeyler bekliyorduk, ama yeni nesilden de bir beklentim yok, çünkü sinemayı bir yere getireceklerine inanmıyorum. Pek umutlu değilim bu yeni nesilden.”

ESKİ TÜRK FİLMLERİ

KALPLERE HİTAP EDİYORDU

Yeşilçam’ın jönlerinden Engin Çağlar da eski Türk filmlerinin insanların kalplerine hitap eden bir büyüsü olduğunu, artık öyle filmler yapılmadığını söyledi. Türk insanının kalbine girmenin zor olduğunu anlatan Çağlar, şöyle konuştu: ‘’Bizim dönemin filmlerinin örf, adet ve gelenekleri gösteren bir yapısı vardı. Meselâ o filmlerde mahallenin kızı var, ona bakılmaz. Arkadaşlık vardır. Şimdi o mefhumlar değişti. Herkes mahallenin kızını tavlamak peşinde. Türk insanı içinde hala o hisleri duyduğu için ve bizim filmlerimizde o duyguları gördüğü için bizi çok sevdiler. Biz belki 10 yıl sonra olmayacağız, ama yaptığımız işler daha çok seneler Türk insanının kalbinde yaşayacak.’’ Bursa / aa

25.11.2009