Dünya |
KABE’NİN ÇEVRESİNE YENİ DÜZEN |
Mekke, içinde Cidde’den Mekke’ye uzanan bir metronun da yer aldığı projeyle yeni bir görünüme kavuşuyor. Proje, 230 bin metrekare alan üzerinde kurulacak 55 katlı ikiz kule, 4, 5 ve 7 yıldızlı 35 otel ile toplam 45-55 bin kişinin konaklayabileceği bir kompleksi kapsıyor. Oteller bölgesinde 65 bin kişinin namaz kılabileceği bir mescit yer alacak. Ayrıca Mekke ile Arafat’ı birbirine bağlayan yol üzerinde bulunan Mina’daki yüzlerce çadırın yerine apartmanlar inşa edilecek. |
25.11.2009 |
TÜRKİYE, ORTADOĞU’DA ÇOK DAHA ÖNEMLİ BİR HALE GELDİ |
Türkİye’nİn Irak işgali için AB askerlerine kendi topraklarını kullandırtmaya izin vermemesinin bölgesindeki etkinliğini artırdığını yazan FT, Washington merkezli Marshall Vakfı üyesi Ian Lesser’in de görüşlerine başvurdu. Lesser, gazeteye açıklamasında “Ortadoğu, ancak Ortadoğulularındır anlayışı bölgede kulaktan kulağa yayılmaya başlandı. Asıl önemli olan ise Türkiye’nin şu an geçmişe nazaran hem ekonomik hem de siyasî açıdan çok daha önemli bir yere gelmiş olmasıdır. Türkiye’nin Ortadoğu seçeneği, doğru ya da yanlış, kendi kimlik kriziyle de bağlantılı hale geldi.” ifadelerini kullandı. Türkiye’nin İslam dünyasıyla olan ilişkilerinin dış politikasını şekillendirmede önemli hale geldiğini de yazan Financial Times, Erdoğan’ın Gazze ve İran’ın nükleer silâhları konusunda yaptığı açıklamalarının Arap ülkelerinde sokaklara da yansıdığına dikkat çekti. Gazete, “Aslında Türkiye’nin yönünü doğuya doğru çevirmesi dinle değil ticaretle daha çok bağlantılı. Ülkenin Ortadoğu ve İslâm ülkeleriyle olan ticareti, 2004 yılına göre tüm ticaretinin yüzde 20’ini oluşturuyor.” diye kaydetti. |
25.11.2009 |
TÜRKİYE, ORTADOĞU’DA ÇOK DAHA ÖNEMLİ BİR HALE GELDİ |
Türkİye’nİn Irak işgali için AB askerlerine kendi topraklarını kullandırtmaya izin vermemesinin bölgesindeki etkinliğini artırdığını yazan FT, Washington merkezli Marshall Vakfı üyesi Ian Lesser’in de görüşlerine başvurdu. Lesser, gazeteye açıklamasında “Ortadoğu, ancak Ortadoğulularındır anlayışı bölgede kulaktan kulağa yayılmaya başlandı. Asıl önemli olan ise Türkiye’nin şu an geçmişe nazaran hem ekonomik hem de siyasî açıdan çok daha önemli bir yere gelmiş olmasıdır. Türkiye’nin Ortadoğu seçeneği, doğru ya da yanlış, kendi kimlik kriziyle de bağlantılı hale geldi.” ifadelerini kullandı. Türkiye’nin İslam dünyasıyla olan ilişkilerinin dış politikasını şekillendirmede önemli hale geldiğini de yazan Financial Times, Erdoğan’ın Gazze ve İran’ın nükleer silâhları konusunda yaptığı açıklamalarının Arap ülkelerinde sokaklara da yansıdığına dikkat çekti. Gazete, “Aslında Türkiye’nin yönünü doğuya doğru çevirmesi dinle değil ticaretle daha çok bağlantılı. Ülkenin Ortadoğu ve İslâm ülkeleriyle olan ticareti, 2004 yılına göre tüm ticaretinin yüzde 20’ini oluşturuyor.” diye kaydetti.
Financial Times gazetesi, Türk dış politikasına tam sayfa ayırdığı haberinde, Türkiye’nin AB, Ortadoğu, İran ve İslâm dünyasıyla ilişkilerini mercek altına aldı. Türk dış politikasında son yıllarda büyük bir değişim yaşandığını hatırlatan Financial Times gazetesi, Türkiye-AB uyuşmazlığının artabileceği uyarısında bulundu. Türkiye’nin şimdilerde, bir zamanlar Osmanlı sultanların hükmettiği sınırlarla yeniden temas haline geçtiğini yazan FT, buradaki amacın Türkiye’yi hem Müslüman dünyasıyla bir arada tutmak hem de uluslar arası sahnede en üst sıralara getirmek olduğunu aktardı. Türkiye, uzun yıllar boyunca İsrail ile ilişkilerine, AB üyeliği ve enerji koridoru olmaya özen gösterdiğine dikkat çeken gazete, “Türkiye’nin ekonomik büyümesi ve diplomatik açılımları örneğin Kafkaslardaki sorunlardan İran ve Irak’taki istikrarsızlıklara kadar birçok alanda ülkenin nüfuzunu arttırdı.” yorumunu yaptı. FT, ABD Dışişleri Bakan Yardımcısı Philip Gordon’un, “ABD, Türkiye’nin Ortadoğu’da artan etkinliğinden dolayı ne şaşkın ne de rahatsızdır.” sözlerine de yer verdi. AB İLE UYUŞMAZLIK BÜYÜYEBİLİR FT, AB’deki Türkiye karşıtı havanın göz önüne alındığında Türkiye’nin Ortadoğu ve Avrupa seçeneklerini açık bırakmasının normal bir değişim olduğunu da kaydetti. Türkiye’nin, Ortadoğu ve Müslüman dünyasıyla olan ilişkilerinin AB için bir değer olduğuna inandığını yazan gazete, son AB komisyonu raporunun da bu görüşü destekler nitelikte olduğuna dikkat çekti. FT, “Ankara, AB yasalarına uyumdan çok, daha geniş ufuklar üzerine yoğunlaşıyor. Bu düşünceyle, AB başkanı seçilen Rompuy’a gösterilen tepki, aslında Rompuy’un sadece geçmişte Türkiye’yle ilgili söylediklerinden dolayı değil, aynı zamanda AB’yi global anlamda temsil edecek ve bu amaca götürecek bir kişinin seçilmemesiyle alakalıydı.” diye kaydetti. Türkiye’nin AB ile olan ve şimdilik ufak gibi görünen uyuşmazlıklarının artabileceğine dikkat çeken FT, özellikle Türkiye’nin, kendisini küçük ortağı olarak gören ülkelerle rekabete girmeye başlamasının bu uyuşmazlıkları arttırabileceğini yazdı. FT, Ahmet Davutoğlu’nun geçtiğimiz günlerde İspanya ziyareti sırasında Fransa’nın Suriye-İsrail arasında arabuluculuk yapmaya hazırlandığı konusunda yaptığı açıklamalara da yer verdi: “Batılı diplomatlar, Davutoğlu’nun, İsrail-Suriye arasındaki barış görüşmelerine arabuluculuk görevini üstlenmeye hazırlanan Fransa’nın bu girişimine pek sıcak bakmamasını da not etti. Bunu not eden diplomatlar, Erdoğan’ın İran’daki söylemlerinin kızgınlığa neden olduğu söyleyerek bir karşılıkta bulundular.” Gazete, bu yüzden Türkiye’nin bölgede ne kadar etkili olabileceğini ve bu etkisinin hangi anlayışta olduğunu netleştirmesi gerektiğinin altını çizdi. |
25.11.2009 |
İRAN, TÜRKİYE’Yİ TEST EDECEK |
İran ile olan ilişkisinin Türkiye’nin dış politikasının nereye doğru kaydığını göstermede bir test niteliği taşıyacağını vurgulayan FT, Türkiye’nin nükleer silaha sahip bir İran’a karşı olduğunu ancak İran’ı ticarî bir ortak ülke olarak gördüğünü aktardı. Gazete, Türkiye’nin İran’la olan ticarî ilişkisinin, Batı tarafından da anlaşılabileceğine işaret etti. Son olarak, Türkiye’nin dış politikadaki değişiminin, bölgesel güç olma yolundaki arzusunu yansıttığını kaydeden FT, ancak bunun ülkenin AB üyeliğini de gölgede bırakabileceğini yazdı. |
25.11.2009 |
Obama, Afganistan kararını açıklayacak |
ABD Başkanı Barack Obama’nın, yeni Afganistan stratejisi çerçevesinde bu ülkede konuşlandıracağı asker sayısıyla ilgili kararını büyük ihtimalle 1 Aralıkta açıklayacağı ileri sürüldü. NBC News, Beyaz Saray’dan yapılan açıklamaya dayandırdığı haberde, Barack Obama’nın, yardımcılarıyla bir araya gelerek yeni stratejinin ele alındığı görüşmeleri tamamladığını, karar vermek için ihtiyaç duyduğu bütün bilgilerin kendisine aktarıldığını bildirdi. Beyaz Saray sözcüsü Robert Gibbs, ilgili kararın birkaç gün içinde açıklanabileceğini söylerken NBC, Obama’nın, 7 Aralıkta yapılacak NATO toplantısından önce açıklama yapmasının beklendiğini belirtti. Afganistan’da 68 bini Amerikalı, 110 bin kadar yabancı asker bulunuyor. Obama, Afganistan’daki Amerikalı asker sayısını belirleyecek yeni stratejiyi yaklaşık 2 aydır üst düzey yardımcı ve danışmanlarıyla görüşüyordu. Kongre’deki cumhuriyetçi kesim, ek asker gönderilmesi fikrini savunurken, demokratların büyük bölümü, Afganistan’dan çıkış yolunun bulunması gerektiğini düşünüyor. Washington / aa |
25.11.2009 |
Mina’da çadırların yerini, apartmanlar alacak |
Suudİ Arabistan’ın Mekke şehri ile Arafat’ı birbirine bağlayan yol üzerinde bulunan Mina’daki yüzlerce çadırın yerine apartmanlar inşa edilecek. Kutsal topraklarda hac günleri yaklaşırken hacı adaylarının arife gecesi konaklayacakları Mina’da da hazırlıklar devam ediyor. Mina’daki çadırların yerini önümüzdeki yıllarda yaklaşık 15 katlı apartmanlar alacak. Çadırların çevresinde binalar yükselmeye başladı. Mina’da, hac mevsimindeki izdiham göz önüne alınarak Müslümanların ibadetlerini daha sağlıklı yapabilmeleri için her yıl çeşitli değişiklikler yapılıyor. Hacı adayları, Kurban Bayramı’nın birinci günü burada kurban kesecek. Bayramın birinci, ikinci, üçüncü, dördüncü günleri de Cemrelerde (Ulâ, Vusta, Akabe) şeytan taşlanacak. Mekke / cihan |
25.11.2009 |
İngiltere, Irak savaşını sorguluyor |
Bİrleşİk Krallık’ta Irak savaşına yönelik soruşturma bugün başlıyor. Oluşturulan soruşturma komisyonu, Irak savaşına gitme kararının nasıl alındığı ve savaş sonrasında ülkenin izlediği politikaları masaya yatıracak. 2001-2009 arası 8 yıllık bir süreyi kapsayacak soruşturma çerçevesinde, dönemin ve hâlâ görevde bulunan bazı istihbarat ve savunma bakanlığı yetkilileri, askerî yetkililer, diplomatlar ve siyasetçiler komisyonun önüne çıkarak, soruları cevaplayacak. Irak savaşı döneminde Birleşik Krallık’ın Başbakanı olan Tony Blair de soruları cevaplayacak kişiler arasında bulunuyor. Blair’in yeni yılda dinlenmesi bekleniyor. Komisyon dün soruşturmaya ülkenin savaş öncesi izlediği Irak politikasını dinleyerek başladı. Soruları cevaplayacak önemli isimler arasında Tony Blair’in yanı sıra Irak savaşı kararının alınmasında etkili isimlerden olan Birleşik Krallık’ın o dönemdeki ABD Büyükelçisi Sir Christopher Meyer ve yine Birleşik Krallık’ın o dönemdeki BM Büyükelçisi Sir Jeremy Greenstock da bulunuyor. Aylarca sürmesi beklenen soruşturmayla ilgili raporun, gelecek yıl ülkede yapılacak genel seçimlerden önce açıklanması öngörülmüyor. Dünkü İngiliz gazeteleri ise Irak savaşı soruşturmasıyla ilgili eleştirilere yer vererek, “soruşturma sonrasında bazı kişiler hakkında ceza dâvâsı açılamayacağını” yazdı. Gazeteler ayrıca, soruşturmanın İngiliz askerlerinin savaş sırasında ve sonrasında Iraklı sivillere kötü muamele yaptıkları iddialarını da kapsaması gerektiği yönündeki görüşleri hatırlattı. Londra / aa |
25.11.2009 |
Yemen’deki olaylar, İran ve S. Arabistan’ın arasını açtı |
Yemen’de artan çatışmalar, İran ile Suudi Arabistan arasındaki ilişkileri daha da gergin bir boyuta taşıdı. İki ülke arasındaki gerginlik, İran’ın daha fazla güçlenmesinden kaygı duyan Suudi Arabistan’ın sınırın Yemen tarafındaki Şiî militanları topçu ateşiyle vurması ve hava saldırısı düzenlemesiyle arttı. Amerikan Associated Press (AP) ajansının haberine göre Suudi Arabistan, her ne kadar elle tutulur bir delil sunamasa da, daha önce Lübnan, Irak ve Filistin’de militanlara destek sağlamakla itham ettiği İran’ın, Yemen hükümetine karşı mücadele veren Şii Husi militanlarına silâh verdiğini, böylece bölgedeki etkisini arttırmayı amaçladığını iddia ediyor ve bu iddiayı Yemen yönetimi de destekliyor. ABD ise Suudi Arabistan ile Yemen’in bu tezine destek vermek yerine, Yemen yönetiminden, El Kaide’nin bu topraklarda artan etkinliğine son vermesi için daha sıkı önlemler almasını istiyor. Riyad / aa |
25.11.2009 |