Gün Gün Tarih |
|
|
Kardeşlik kucaklaşması, bayramın ta kendisidir |
Her insan farklı ve özeldir Yazar, Cheri Fuller’un, ‘Ben Farklıyım’ isimli, Selis Kitapları’nda yayınlanmış eserinde, bir eğitimcinin not defterine kaydedebileceği pek çok tesbitler var. Bunların başında da, her çocuğun öğrenme tarzının farklı olduğunun keşfedilmesi dikkat çekiyor. Yazar, ‘Yaşasın Farklılık’ sloganını kullanıyor ve bu farklılığı da, Yaratıcının muhteşem san'atına bağlıyor ve bunu “Her çocuk muhteşem yaratıcı Allah tarafından yaratılmıştır. Her biri eşsizdir. Her biri kendine özgü beyne, özel yetenek ve becerilere ve hayata farklı bakış açılarına sahiptir. (s.145)” cümleleriyle ifade ediyor. Okuduğumuz herhangi bir eseri, toptancı yaklaşımlardan ziyade, ‘safa vereni al, keder vereni bırak’' kaidesince okuyoruz. Kendi zenginliklerimize, sair milletlerdeki kazanımlarını da katmak aklın gereğidir. Okuduklarımızdan ve yaşadıklarımızdan ders almak ve pozitif yaklaşımlar geliştirmek, alıcı ile alâkalı bir durumdur. Pozitif, olumlu, müsbet bir alıcı, en negatif gözüken durumlardan bile, pozitif sonuçlar çıkarır. Nitekim, yazarın ortaya koyduğu yaklaşımdan ben, bir bütün halinde insanlık ailesi içerisinde, her insanın farklılığı ve özel oluşu ile, vahidiyet içinde ehadiyeti anlıyorum. Esma tecellileri bütün insanlara açılmış, okunaklı bir ders olduğundan, ilgilenen bu derslerin mânâlarını keşfedebilirler. Gerçekten de her insan farklı ve özeldir. İnsana kudretten ehemmiyetli cihazat ve kaderden önemli programlar yüklendiğinden bu cihazatı ve bu programları kullanmak insan için bir sorumluluktur. Çünkü insan bu taşıdığı cihaz ve programların ne kadarını (hayırda) kullanıp kullanmadığından sorumludur.
Kucaklaşmak, pozitif enerji alış verişidir Yazarın dikkate sunduğu tesbitlerden birisi de şudur; ‘Kucaklaşmalar, sırt sıvazlamalar ve diğer fiziksel temas gösterileri çocukların duygusal yönden ihtiyacını karşılar ve teşvikin en yararlı şeklidir.’ Hatta 'bu ihtiyaçları giderilmeyen bireyler, ihtiyaç içinde ve huzursuz olacaklar ve bu ihtiyacı almak için diğerlerini huzursuz edeceklerdir' denilmektedir. Tabiî durum çocuklar için böyle olduğu gibi, büyükler için de pek farklı değildir. Bizim kültürümüzde musafaha olarak uyguladığımız tokalaşma, kucaklaşma yani bir anlamda muhabbet alış verişi sağlayan davranışlar, Batılıların yeni keşfettikleri ‘pozitif enerji kaynakları’ olarak takdim ediliyor. Yazar, araştırma verilerini kullanarak ‘kucaklaşma’nın insan/lar üzerindeki etkilerini dikkatlere sunmuş. Herkesin hayatta kalmak için günde en az dört; iyi bir akıl sağlığı için sekiz, hayata gerçekten motive olmak için on iki kez kucaklaşma, sırt sıvazlama veya fiziksel bir sevgi belirtisine ihtiyaç duyduğunu göstermiştir. Kucaklaşmanın, duygusal depoları dolduracağı ve böylece de bireyin hayattaki diğer zorluklarla mücadele edebilmek için gereken enerjiye sahip olacağı ifade ediliyor. Ve bir de not iletilmiş, Bu gün kucaklaşabileceğiniz bir kimseyi kucaklamak için asla yarını beklemeyin! ** Bayramlar, fiziksel temasın en yoğun yaşandığı özel zamanlardır. Tokalaşma, kucaklaşma, sırtını sıvazlama, küçüklerin saçlarını okşama gibi farklı şekilleriyle, birer sevgi gösterileridir. Bu yönüyle bayramlar, pozitif enerji alış verişlerinin en dorukta yaşandığı zaman dilimleridir. Kucaklaşma pozitif enerji alış verişi olduğu kadar, negatif enerjiyi de yok eden bir özelliğe sahiptir. Bayramların bu güçlü yönü, dargınlıkları, kırgınlıkları daha rahat ortadan kaldırabiliyor. Barışma, kaynaşma ve güçlü dayanışma davranışları rahatlıkla yaşanır. Bu bahse konu olan hususlar, bireysel anlamda değerlendirilebileceği gibi, toplumsal anlamda da değerlendirilebilir. Çünkü bayramlarda bu yön daha çok ön plana çıkıyor. Toplumsal barış, böyle zaman dilimlerine daha bir yakışıyor. ** Biz de, Şanlıurfa’da, Bediüzzaman Sergisi, Bediüzzaman Mevlidi ve Bediüzzaman Vakfı iftar dâvetiyle, adeta bir ‘Bediüzzaman Haftası’ idrak ettik. Tokalaşmanın, kucaklaşmanın, (musafahanın) en yoğun şekliyle, tam bir muhabbet ve kardeşlik bayramı yaşadık. Çok ciddî anlamda pozitif enerji depoladık. Ehl-i imana yakışan saf, temiz, pak, nurlu, ulvî hislerle beslenerek, pozitif duygularla adeta yoğrulduk. Bayram gelmeden bayramlar yaşadık. Böyle bir bayram havasında, gazetemizin yönetim kurulu başkanı ve üyelerinin, almış oldukları anlamlı bir kararla her yıl Isparta, Van ve Urfa mevlitlerine katılma kararları çerçevesinde yanımızda olmaları ve kucaklaşma sahnelerini yaşamaları görülmeye değerdi. Nur Talebeliğinin günlük hayata yakışan davranışlarını burada görmek mümkündü. Doğrusu, kısa tarihinde pek çok acı tecrübeler yaşamış bu muhteşem olgun camiaya; kucaklaşmak, kaynaşmak, birlik ve beraberlik duygularından oluşan, dirlik ve dinamiklik yakışıyordu. ** Şanlıurfa’da yaşanan bu muhteşem buluşmayı, kucaklaşmayı bütün Türkiye’nin şehirlerinde yaşamak gerekiyor. Ne kadar çok görüşmek, o kadar çok muhabbet anlamına geliyor. Müfritane irtibatı böylece tahakkuk ettirmek gerekiyor. Taşıdığı davranışları, hataları, kusurları ne olursa olsun, belki hepsinden önce kendi nefsimizi sorumlu tutarak ve (varsa) olumsuz söz, tutum ve davranışları da üzerimize alarak, Bediüzzaman’ın talebeliğine yakışan davranışlarla hayatımızı taçlandırmak bu dâvânın bir gereğidir. Asrın, bu mutevazi insan topluluğuna çok ciddî ihtiyacı var. Hiçbir varlık sebebi dikkate alınmasa da, deccalizmin karşısındaki dimdik duruşuyla bu camia, ehl-i imanın bir dayanak noktası olmuş ve olmaktadır. Bir de, ‘biz kendimize başkalarının (düşmanların) bize baktığı gözle bakmayalım’. İç kardeş daire kucaklaşmalarının yanında, ‘ortak amacı aynı, ama hizmetleri farklı’ camiadan iman kardeşlerimizle kucaklaşırken, o sımsıkı saran kolların etkisinde, bu duruşu da hissetmek mümkündü. Unutmayalım, bayramda ne kadar çok kucaklaşma, o kadar çok pozitif enerji demektir. Bu vesileyle, bayramınızı tebrik eder, muhabbetle kucaklarım. |
S. Bahattin YAŞAR 24.09.2009 |
Önceki Gün Gün Tarih |