Kültür-Sanat |
Osmanlı uleması matbaaya karşı değildi |
Bulgaristan Bilimler Akademisi Öğretim Üyesi Doç. Oblin Sabev, Osmanlı Devleti’nde, ulema, el yazıcıları ve sultanların matbaaya karşı olduğu yönündeki görüşlerin doğru olduğunun söylenemeyeceğini bildirdi. Yalova Üniversitesinde gerçekleştirilen ‘1302 Osmanlı Devleti’nin Kuruluş Tarihi Sempozyumu’ ardından ‘’İbrahim Müteferrika ve Yalova’’ konulu konferans yapıldı. Konuşmacı Sabev, İbrahim Müteferrika’nın hayatı ve ilk kâğıt fabrikasının Yalova’ya kurulmasıyla ilgili görüşlerini aktardı. Osmanlı Devleti’ne matbaanın geç girişine ilişkin çeşitli yorumlar yapıldığını belirten Sabev, şunları söyledi: “Osmanlı Devleti’nde din adamları, ulema, el yazıcıları ve sultanların matbaaya karşı olduğu gibi bir görüş var ama bunun doğru olduğunu söyleyemeyiz. Çünkü dönemin sadrazam ve sultanları, matbaanın kurulması için olumlu görüşler vermişler ve girişimlerde bulunmuşlardır. Ayrıca elde edilen belgelerde matbaanın kurulmak istendiği ancak teknik adam eksikliği olduğu belirtiliyor. Osmanlı’ya matbaanın girişinin gecikmesi, matbaa konusunda bilgili kişinin bulunmamasındandır.’’ Sabev, Müteferrika’nın ilk kâğıt fabrikasını, bugün Yalova’ya bağlı Elmalık Köyü olarak bilinen Hırka Deresi Çardaklı mevkiinde kurduğuna işaret ederek, izleri kaybolan bu fabrikanın yerinin, çok detaylı bir araştırmayla bulunabileceğini ifade etti.
"BOSTAN YETİŞTİREN PAPAZLAR, KÂĞIT FABRİKASINA KARŞI’’ Kurulduğu zamanda fabrikaya yakın ‘’Kara Kilise’’deki papazların, kilise bahçesinde bostan yetiştirdiğini anlatan Sabev, ‘’Bu bostanlar için Hırka Deresi’nden su alıyorlardı, ama fabrikanın kurulmasının ardından, derenin suyu büyük oranda azaldı. Bu da Kara Kilise’deki papazların tepkisini topladı. Öyle ki bu durum, dönemin padişahına iletilerek, konunun çözüme kavuşturulması dahi istendi’’ diye konuştu.
MÜTEFERRİKA’NIN ÖLÜM TARİHİNDE YENİ BULGULAR Sabev, yapılan araştırmalar sonrası yeni bulgulara ulaşıldığını belirterek, aslen Macar kökenli olan Müteferrika’nın 1745 yılında öldüğünün sanıldığını, ama son bulunan tereke defteriyle bu gerçeğin değiştiğini dile getirdi. 1747 yılına ait olan tereke defterinde, Müteferrika’nın o güne kadar bastığı kitapların sayısına da ulaşılabildiğini belirten Sabev, bunun da Müteferrika’nın 1745’te ölmediğinin ispatı olduğunu kaydetti. |
YAVUZ TOPALCI / YALOVA 30.07.2009 |
Anadolu Senfonik Başyapıtları |
ANATOLİAN Symphonic Masterpieces (Anadolu Senfonik Başyapıtları): MEM Yayınlarından çıkan kitap, Murta Malay ve Tuğrul Karataş tarafından eserlerin notalarından oluşan bir muhtevaya sahip. Kitabın arka kapağında, “Bu kitap maatteessüf, hiçyoktan bir isyan bayrağının göndere çekiliş öyküsü oldu. Memlekette gerçek anlamda kültür ve san'ata hizmet etmek isteyenlerin, ne denli hafife alındığının ve görmezden gelindiğinin canlı bir şahidi haline geldi. Kültürsüzlükten yakınan kültürsüzlerin arasında, ülke itibarı için mücadele veren bir avuç insanın, hangi çetin yollardan geçmeye mahkûm edildiğinin, gelecek kuşaklara intikal edecek belgeseline dönüştü” denilerek, 2010 Avrupa Kültür Başkenti çalışmalarına eleştiride bulunuluyor. |
30.07.2009 |
Matematik Dünyası |
SORUMLU Yazı İşleri Müdürlüğünü Ali Nesin’in yaptığı dergi 79. sayısında “Gerçel sayılar VI: Düzgün yakınsaklık” kapak konusuyla çıkmış. Dergide; matematik tarihi, popüler matematik, geometri, problemler ve yarışmalar ve çeşitli konuların bulunduğu köşeler yer alıyor. |
30.07.2009 |
Diyarbakır’da ‘doğduğun evi kurtar’projesi sürüyor |
DİYARBAKIR’DA ‘’Doğduğun Evi Kurtar’’ projesiyle tarihi Sur ilçesindeki evlerin restore edilmesini sağlamak hedefleniyor. Sur Belediye Başkanı Abdullah Demirbaş, bir süre önce başlattıkları ‘’Doğduğun Evi Kurtar’’ projesinin sürdüğünü söyledi. Diyarbakırlı iş adamları, sivil toplum örgütleri ve Diyarbakır sevdalılarının tarihi ilçede bir ev satın alıp restore etmesini istediklerini ifade eden Demirbaş, şöyle dedi: ‘’Diyoruz ki; ‘hem bir ev satın alın, hem de parayı vergiden düşün’. Kente her yıl Diyarbakırlı iş adamlarının çok sayıda misafirleri geliyor. Bunları bir Diyarbakır evinde ağırlamak en büyük ayrıcalık olur. Bir Diyarbakır evinde ağırlamanın ağırlığı dünyanın hiçbir yerinde yoktur. ‘Doğduğun evi kurtar’ projemiz sürüyor. Tarihi Hatun Kastal evini bir iş adamı restore edecek. Projesi hazırlanıyor. Ayrıca, harabelerden tarihi taşları toplayarak şantiyede biriktiriyor ve bu taşları restore çalışması için ücretsiz veriyoruz. Harabelerde çok ilginç motiflerle yapılmış bir kitabe ve taş eser bulduk. Yıllar öncesinden kalma bir eserin Ermeni ya da Süryanilerden kalma olduğunu düşünüyoruz. Bu eseri harabelerin içinde bulduk ve şantiyede sergiliyoruz. Bunun yok olmasını engelledik.’’ Diyarbakır/aa |
30.07.2009 |
Batıkent’te açan güller |
YENİASYA Ankara Batıkent Kültür Merkezi, 35 kız öğrenci ile üç hafta süren Yaz Okulunu tamamladı. Düzenlenen yaz okulunda, öğrenciler ismini verdikleri “yaz gülleri” gibi açarak, öğretmenlerinin katkılarıyla bilgilerine bilgi kattılar. |
30.07.2009 |
İŞİTME ENGELLİLERE KELOĞLAN MASALLARI |
İSÖM, hayata geçireceği Konuşan Parmaklar Projesiyle işitme engellilere, Keloğlan Masallarını öğretecek. İSÖM, hayata geçireceği Konuşan Parmaklar Projesiyle işitme engellilere, Keloğlan Masallarını öğretecek. İSÖM hazırlayacağı kitap ve DVD setleriyle de kamu çalışanlarına işaret dili eğitimlerine hız vermeyi planlıyor. İstanbul Büyükşehir Belediyesi Sağlık ve Sosyal Hizmetler Daire Başkanlığı Özürlüler Müdürlüğü’nün (İSÖM) hazırladığı “Konuşan Parmaklar Projesi”, AB Eğitim ve Gençlik Programları Merkezi Başkanlığı tarafından kabul edildi. İki aşamadan oluşan projenin ilk ayağı, işitme engelliler için düzenlenecek faaliyetlerden oluşuyor. Konuşan Parmaklar projesinde ilk olarak işitme engelli çocuklar için Keloğlan Masalları DVD’si hazırlanacak. İSÖM’e bağlı eğitim birimlerinden işaret dili eğitimi alan 12 yaş altı işitme engelli çocuklar, eğitimleri sırasında mizah kültürümüzün önemli karakterlerinden olan Keloğlan’la da tanıştırılacak. İSÖM’ün hazırlayacağı Keloğlan Masalları DVD’sinde yer alacak tiyatro oyunlarını, yine İSÖM’ün 20 işitme özürlü gençten oluşan İşitme Özürlüler Tiyatro Topluluğu sahneleyecek. Konuşan Parmaklar projesinin ikinci safhasında ise işitme engellilere hizmet veren kamu personelinin İşaret Dili’ni öğrenmesini sağlama çalışmaları bulunuyor. İstanbul / Yeni Asya |
30.07.2009 |
Âşık Veysel’i unuttular, heykelini tartışıyorlar |
ŞARKIŞLA Belediye Başkanı Kasım Gültekin, ilçede Aşık Veysel Parkı’na dikilen yeni ‘’Aşık Veysel Heykeli’’ ile ilgili olarak, ‘’Ünlü ozanımız Aşık Veysel’in heykelindeki takkeden nemalanmak istiyorlar. Kasıt arayan, yanlış yapar’’ dedi. Belediye Başkanı Gültekin, ilçedeki Aşık Veysel Parkı’nda bulunan Aşık Veysel Heykeli’ni değiştirmeleri ile ilgili açıklamalarda bulundu. Gültekin, ozanın hatırasına, 18-19 Temmuz tarihleri arasında ilçede düzenlenen Uluslararası Aşık Veysel Aşıklar Bayramı hazırlıkları kapsamında Parkta bazı düzenlemeler yaptıklarını, bu çalışmalar kapsamında parktaki Aşık Veysel Heykeli’nin eskidiği, deforme olduğu, tabanı çürüdüğü için değiştirdiklerini söyledi. Sivrialan Kültür ve Dayanışma Derneği Başkanı Memduh Süzer ise heykelin Aşık Veysel’e benzemediğini savunarak, ‘’Saz tutması, oturması, şekli, yüz hatları hiçbir şeyi Aşık Veysel’e benzemiyor’’ dedi. Heykelin değiştirilmesini isteyen Süzer, ‘’Kültür Bakanlığı’ndan rica edeceğim, var ise böyle bir heykeli getirip koyacağım. Belediye başkanımız ‘değiştirelim’ diyor. Çok büyütülecek bir şey değil aslında’’ dedi. Sivas / aa |
30.07.2009 |
Şimdi de kardeş müze |
İNEGÖL Belediyesi, dünyanın farklı bölgelerindeki şehir müzeleri ile ‘’Kardeş müze’’ çalışması yapacak. İnegöl Belediyesi tarafından birkaç ay önce açılan, yerli ve yabancı birçok turistin ilgisini gören ‘’Kent müzesi’’, yeni bir projenin ev sahipliğini üstlenecek. Belediye ve müze yetkilileri, kardeş şehirden sonra ‘’Kardeş Müze’’ uygulaması için çalışmalara başladı. Projenin ilk adımında, ‘’Uluslararası Kültür Sanat Festivali’’ kapsamında İnegöl’e dâvet edilen kardeş şehirlerin kent müzesi temsilcileriyle toplantıda bir araya gelindi. İnegöl Belediye Başkanı Alinur Aktaş, ilçenin kardeş şehirleri Rustavi (Gürcistan), Mitroviça (Bulgaristan) ve Donji Vakuf’taki (Bosna Hersek) kent müzesi yetkilileriyle karşılıklı görüş alış verişinde bulunulan toplantıda, İnegöl’ün geçmişini daha iyi kavrayabilmek ve değerleri yaşatabilmek için kardeş müze uygulamasını kardeş şehirlerle başlatmayı uygun gördüklerini söyledi. İnegöl’ün konumu itibarıyla Osmanlı döneminde çok önemli görevler üstlendiğini ifade eden Aktaş, şunları kaydetti: “Her ne kadar Osmanlı’ya başkentlik yapmasa da Osmanlı’ya başkentlik yapmış şehirlerin tam ortasında bulunmaktadır. İnegöl’ün 80–100 yıllık geçmişine baktığımızda ise Kafkaslar, Balkanlar ve Rumeli’den büyük göçler aldığını görürüz. Türkiye Cumhuriyeti sınırları içerisinde tek bir millet olarak yaşarız, ancak hepimizin örf ve adetleri ayrıdır. İnegöl’deki bu zenginliği gün yüzüne çıkarmak için kent müzesi aracılığıyla, göçün yaşandığı yerlerle bağları güçlendirmek istiyoruz. Osmanlı, gittiği her yere bir eserini bırakmıştır. Biz de bu doğrultuda kardeş şehir olduğumuz Rustavi, Mitroviça ve Donji Vakuf’ta izimizi bırakmak istiyoruz.’’ Bursa / aa |
30.07.2009 |