Haberler |
BU OLAYLAR BAŞKA BİR ÜLKEDE OLSA... |
Adana'da bir kişinin 8 aile ferdini öldürmesi ve bir kız öğrencinin annesini kurşunlamasının çok düşündürücü olduğunu belirten Prof. Dr. Ercan Tatlıdil, bu olayların başka bir ülkede olması halinde çözüm için tüm kurumların bir araya gelip konuyu masaya yatırdıklarını, ama bu durumun Türkiye'de olmadığını ifade etti. DEĞERLER SİSTEMİNDE AŞINMA VAR
Prof. Tatlıdil, “Bu tür olayları sadece ekonomik krize bağlamak anlamlı değil. Değerler sistemimizde bizi birbirimize bağlayan, toplumun üyesi olarak paylaştığımız bazı değerler var. Bu değerlerde bir aşınma var. İnsanların ailelerini katletmeleri, çocukların aile fertlerini öldürmeleri bu aşınmanın sonucu” dedi.
DİNî DEĞERLER FREN VAZİFESİ GÖRÜYOR
Dinî değerler ve geleneksel dayanışma kodlarının sosyal risklere karşı fren vazifesi gördüğünü belirten Prof. Dr. Ahmet Özer, “Devlet, son yıllarda kırsal alanları güvenli hale getireceğim diye kentlerin varoşlarında fitili ateşlenmemiş bombalar meydana getirdi. Bunlar açlık, yoksulluk ve yoklukla mâlûl bombalardır” dedi.
Süleyman Demirel Üniversitesi (SDÜ) Fen Edebiyat Fakültesi Sosyoloji Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Ahmet Özer, ekonomik sorunlar ve işsizlik nedeniyle gerçekleşen göçlerin sosyal riski artırdığını belirterek, ‘’Bir an önce herkesi bulunduğu yerde yaşayabilir kılmak gerekiyor’’ dedi. Prof. Dr. Ahmet Özer, yaptığı açıklamada, sabit sermaye yatırımlarındaki azalmanın, fabrika ve iş yeri açılmamasının işsizliği artırdığını, son rakamlara göre çalışabilecek durumdaki yaklaşık 8 milyon kişinin işsiz olduğunu söyledi. İşsizliğin birçok sosyal riski beraberinde taşıdığını belirten Prof. Dr. Özer, şöyle konuştu: ‘’Evine ekmek götürebilecek olmasına rağmen çalışamayan bu nüfus, ekonomiye de bir yük teşkil ediyor. Bir ailede de böyledir. Üretmeden tüketenlerin sayısı çoğaldığı zaman, ailenin huzuru bozulur. Giderek büyüyen nüfus, yatırım azlığı nedeniyle büyük bir işsizlikle karşı karşıya getiriyor ekonomiyi. Bu, ailelerde moral motivasyon eksikliğine neden olduğu gibi ülke ekonomisini olumsuz etkiliyor. Bu durum aynı zamanda gelecekte meydana gelebilecek sosyal patlamaların da düzenleyicisi durumunda.’’ Kırsal alanlardan gelen yoksulların, şehirlere çeşitli imkansızlıkları da birlikte getirdiğini ifade eden Prof. Dr. Özer, bu nüfusun şehirleşemeyerek arada kaldığını, bunun da şehrin üstünde, toplumsal yapıda ve ülkede giderek tazyik meydana getirdiğini bildirdi. Şehirlerde artık birden fazla şehrin bulunduğunu söyleyen Prof. Dr. Özer, ‘’Kenti çepeçevre saran varoş kentler oluştu. Bunlara uydu kentler denebilir. Bu yapı içinde çok fazla kriminal olaylar ortaya çıkıyor ve mahkemeler yetersiz kalıyor, çeteler oluşuyor. İnsanlar halledemedikleri sorunları çetelere havale ediyor’’ dedi. İşsizlik sebebiyle şehirlerin varoşlarında sosyal patlamaların görülebileceğini belirten Prof. Dr. Özer, bugüne kadar dini değerler ve geleneksel dayanışma kodlarının sosyal risklere karşı fren vazifesi gördüğünü kaydetti. İşsizliğin göçleri tetiklediğine işaret eden Prof. Dr. Özer, sözlerini şöyle sürdürdü: ‘’Devlet, son yıllarda, kırsal alanları güvenli hale getireceğim diye kentlerin varoşlarında fitili ateşlenmemiş bombalar meydana getirdi. Bunlar açlık, yoksulluk ve yoklukla malul bombalardır. Bunların önüne geçilebilmesinin yolu, bir an önce herkesi bulunduğu yerde yaşayabilir kılmaktan geçiyor. Van’ın, Batman’ın, Diyarbakır’ın sorunlarını çözmediğiniz takdirde İstanbul’un, Antalya’nın, Mersin’in sorunlarını çözemezsiniz. Orası huzura kavuşmadığı takdirde burası da huzura kavuşamaz. Bunlar birbirlerine bağlıdır. Bu göçlerin önüne geçilmesi gerekir. Sanayi mi olacak, kırsal sanayi kuralım. Tarım mı olacak, modern tarım için ucuz ve kolay ulaşılabilir krediler sağlayalım. Güvenlik mi yok, o zaman barış ortamını tesis edelim. Böylece insanlar köylerinden kırlarından ata baba topraklarından göçüp gelmesinler.’’ Antalya / aa
Değerler sisteminde aşınma var
Ege Üniversitesi (EÜ) Edebiyat Fakültesi Sosyoloji Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Ercan Tatlıdil, şiddet olaylarının sadece ekonomik krize bağlanmaması gerektiğini ifade ederek, “Bizi birbirimize bağlayan, paylaştığımız değerlerde bir aşınma var. Bunların mutlaka sorgulanması gerekiyor’’ dedi. Prof. Dr. Tatlıdil, yaptığı açıklamada,Türkiye’nin kadına yönelik şiddet, aile içi şiddet, futbol sahalarında şiddet gibi konularda son zamanlarda daha sık gündeme geldiğini söyledi. Bu tarz gerginliklerin neden yaşandığının irdelenmesi gerektiğini, şiddet olaylarının sürekli ‘’münferit’’ olarak algılanmasının yanlış olduğunu vurgulayan Prof. Dr. Tatlıdil, ‘’Bu olaylar, Türk toplumunun yarattığı değerlerdeki aşınmanın doğal bir süreci olarak ele alınmalı’’ dedi. Son zamanlarda Adana’da bir kişinin 8 aile ferdini öldürmesi ve bir kız öğrencinin sınava göndermediği gerekçesiyle annesini kurşunlaması olaylarının çok düşündürücü olduğunu belirten Prof. Dr. Tatlıdil, bu tarz olayların başka bir ülkede olması halinde sorunun çözülmesi için tüm kurumların bir araya gelerek konuyu masaya yatırdıklarını, ancak bu durumun Türkiye’de olmadığını ifade etti. Şiddet olaylarının sadece ekonomik krize bağlanmaması gerektiğini bildiren Prof. Dr. Tatlıdil şöyle konuştu: ‘’Günlük yaşamımızda şiddet olaylarının neden yaşandığını Başbakanlık, Aile Araştırma Kurumu, Milli Eğitim, Kültür Bakanlığı ve ilgili kurumların araştırması gerek. Ne yazık ki bu tür olayları hep münferit gördük. Bu tür olaylar toplumumuzun yarattığı bir problemdir. Bu tür olayları sadece ekonomik krize bağlamak anlamlı değildir. Krizin yansıttığı ekonomik bunalım şiddete neden olmuyor. Değerler sistemimizde bizi birbirimize bağlayan, toplumun üyesi olarak paylaştığımız bazı değerler vardır. Paylaştığımız değerlerde bir aşınma var. İnsanların ailelerini katletmeleri, çocukların aile fertlerini öldürmeleri bu aşınmanın sonucudur. Türk milleti olarak paylaştığımız ilişkilerde referans olan değerlerimiz farklılaşıyor. Bunların mutlaka sorgulanması gerekiyor.’’ Özellikle medyanın kötü örnek teşkil ettiğine dikkat çeken Prof. Dr. Tatlıdil, ‘’Televizyon, gazete, hatta sinema, insanların şiddete yönelmesinde etkili oluyor. Akıllı işaretler koymakla olay bitmiyor. Kültür politikamızın mutlaka yapılanma sürecine girmesi lazım’’ dedi. İzmir / aa |
10.06.2009 |