|
|
|
ŞIRNAK'TA OPERASYONLAR SÜRÜYOR |
Şırnak'ta Türk Silahlı Kuvvetleri tarafından terör örgütü PKK'ya yönelik operasyonlar sürdürülüyor.
Edinilen bilgiye göre, Diyarbakır'ın Lice ilçesinde 9, Hakkari'nin Şemdinli ilçesinde ise 1 askerin şehit edilmesinin ardından bölgede terör örgütü PKK'ya yönelik operasyonlar yoğunlaştırıldı. Şırnak'ta, teröristlerin etkisizleştirilmesi amacıyla yapılan operasyonlar devam ediyor. Operasyonların, Cudi ve Gabar Dağları ile Bestler Dereler bölgesinde yoğunlaştırıldığı belirtildi. Operasyonlarda askeri birliklere helikopterlerle havadan destek sağlanıyor. Asker ve askeri teçhizat sevkiyatının da yapıldığı operasyon bölgesinde mayınlara yönelik arazi arama tarama faaliyetleri de yürütülüyor. Bu arada, Lice ilçesinde 1. Kültür Turizm ve Badem Festivali, 9 askerin terör örgütünün saldırısı sonucu şehit edilmesi sebebiyle iptal edildi.
|
03.05.2009
|
|
|
TÜRKİYE İLK DEFA “İZLEME LİSTESİ”NE ALINDI |
Amerikan Kongresinin desteklediği ABD Uluslararası Dinî Özgürlükler Komisyonu bu yılki raporunda Türkiye'yi ilk defa ''izleme listesine'' aldı. Komisyonun raporuna göre, Türkiye ve Rusya'da dinî özgürlükler geçen yıl içinde kötüleşti. Raporda, özel endişe uyandıran ülkeler listesi de bulunuyor. İnsanların istediği gibi ibadet etme hakkının riskli olduğu ülkelere işaret eden bu liste bir çeşit uyarı niteliği taşıyor ve ABD Dışişleri Bakanlığı tarafından bu listedeki ülkelere yaptırımlar uygulanabiliyor.
DİNî FAALİYETLER ÜZERİNDE DEVLET
KONTROLÜ
Raporda, Türkiye'nin listeye ''laikliği yorumlama şekli'' çerçevesinde girdiği belirtilirken, ''bu durumun dinî özgürlük ihlâlleriyle sonuçlandığı'' ifadesi kullanıldı ve bu durumdan hem dinî çoğunluğun, hem de dinî azınlıkların payını aldığı kaydedildi. Komisyon raporunda, ''Türkiye'nin laiklik anlayışının Amerikan sisteminden farklılık gösterdiği ve Türk anlayışına göre kamu hayatındaki dinî faaliyetler üzerinde devlet kontrolünü temsil ettiği'' vurgulandı.
Türk tipi lâiklik, din hürriyetine engel
Amerİkan Kongresi tarafından desteklenen ABD Uluslararası Dini Özgürlükler Komisyonu bu yılki raporunda Türkiye’yi ilk defa ‘’izleme listesine’’ aldı. Raporda, Türk devletinin lâikliği yorumlama şeklinin, bazı dini özgürlük ihlalleriyle sonuçlandığı, bu durumdan hem dini çoğunluğun hem de dini azınlıkların payını aldığı bildirildi.
Raporda, özel endişe uyandıran ülkeler listesi de bulunuyor ve komisyonun tavsiyesini dikkate alırsa ABD Dışişleri Bakanlığı tarafından bu listede yer alan ülkelere belli yaptırımlar uygulanabiliyor. Türkiye ve Rusya’nın da dahil edildiği izleme listesi ise insanların istediği gibi ibadet etme hakkının riskli olduğu ülkelere işaret ediyor ve bir çeşit uyarı niteliği taşıyor.
Geçen yıl izleme listesinde olan Bangladeş, ülkedeki iyileşmeler göz önüne alınarak bu yıl listeden çıkarıldı. İzleme listesinde Türkiye, Rusya, Laos, Somali, Tacikistan, Venezuela, Afganistan, Belarus, Küba ve Mısır bulunuyor. Özel endişe uyandıran ülkeler listesinde ise Nijerya, Myanmar, Çin, Eritre, İran, Irak, Kuzey Kore, Pakistan, Suudi Arabistan, Sudan, Türkmenistan, Özbekistan ve Vietnam yer alıyor. Türkiye’nin izleme listesine ‘’lâikliği yorumlama şekli’’ çerçevesinde girdiği raporda yer alırken, ‘’bu durumun dini özgürlük ihlalleriyle sonuçlandığı’’ ifadesi kullanıldı.
Raporda, üniversitelerde başörtüsü takılmasına izin verilmesi yönündeki hükümet çabasının Anayasa Mahkemesi tarafından geri çevrildiği de yer aldı. Raporda ayrıca, ‘’hükümetin, dini azınlıkları yasal varlıklar olarak tanımayı reddettiği ve polisin Müslüman olmayan toplulukların yasal ve dini haklarını etkili bir biçimde bastırdığı’’ ifade edildi.
‘’Dini azınlıkların mal sahibi olma, kendi din adamlarını yetiştirme, dini eğitim verme haklarının kısıtlandığı’’ dile sürülen raporda, Türk devletinin lâikliği yorumlama şeklinin, bazı dini özgürlük ihlalleriyle sonuçlandığı, bu durumdan hem dini çoğunluğun hem de dini azınlıkların payını aldığı bildirildi. Komisyon’un, dini özgürlükler konusundaki kısıtlamaların devam etmesi sebebiyle Türkiye’yi bu yıl izleme listesine almaya karar verdiği de raporda vurgulandı.
Raporda, Komisyon üyelerinin 2006 yılında Türkiye’yi ziyaret ettiği ve dini liderlerle yapılan görüşmelerde, özellikle son on yılda dini özgürlükler konusundaki ilerlemeleri dile getirdiklerine işaret edildi. Ancak raporda, ‘’Sünni Müslüman toplum ile Alevilerin ve Hristiyanların durumuna bakıldığında’’ dini özgürlükler konusundaki endişelerin devam ettiği dile getirildi.
Komisyon raporunda, ABD Başkanı Barack Obama yönetiminden, uluslararası dini özgürlüklerden sorumlu bir özel temsilci atamasını da talep edildi. Komisyon raporunda, ‘’Türkiye’nin lâiklik anlayışının Amerikan sisteminden farklılık gösterdiği ve Türk anlayışına göre kamu hayatındaki dini faaliyetler üzerinde devlet kontrolünü temsil ettiği’’ ifade edildi. Raporda ‘’Ergenekon’’ soruşturması kapsamında ortaya atılan iddialara ilişkin değerlendirmelere de atıfta bulunuldu. Komisyon raporunun Türkiye bölümünde, Amerikan hükümetinin Türkiye’yi dini özgürlükleri ilerletme konusunda yasal reformlar yapmaya davet etmesi istendi.
|
03.05.2009
|
|
|
Melen suyu Avrupa’da |
İSTANBUL’UN su sıkıntısını gidermek için düşünülen Melen Projesi kapsamında Boğaz’ın altında yapılarak iki kıtayı birbirine bağlayan tünel tamamlandı.
Düzce’deki Melen Çayı’ndan borularla getirilen su artık İstanbul Boğazı’nın altındaki bu tünelden geçerek Avrupa kıtasına ulaşacak. İstanbul Boğazı’nda deniz seviyesinin 135 metre altından geçen ve 3 bin 145 metrelik “Derbent-Beykoz Şaftı Arası Boğaz Geçiş Tüneli” bugün tünel delme makinesinin kazısıyla tamamlandı. Törende konuşan, Çevre ve Orman Bakanı Veysel Erdoğlu, 20 Ekim 2007’de Melen’den İstanbul’a su akmaya başladığını belirterek, bu suyun Avrupa yakasına taşınması için de Boğaz’ın altından bu tünelin yapımı için adım attıklarını söyledi. Tünelin 14 ay gibi bir sürede tamamlandığını anlatan Bakan, emeği geçenlere teşekkür etti. İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Kadir Topbaş da “Tarihi bir ana” şahitllik ettiklerini belirterek, tünelden günde 3 milyon metreküpe kadar su geçeceğinisöyledi. Tapbaş, “Bu kentte yaşayanları artık su problemi bitmiştir” dedi.
|
03.05.2009
|
|
|
Krizden çıkmak için daha uzun zaman gerekiyor |
İZMİR Sanayici ve İşadamları Derneği Başkanı İlknur Denizli, ‘’Görünen o ki, krizin dip noktasındaysak bile bu dipten yukarı çıkmak için daha uzun zaman gerekiyor” dedi.
İzmir Sanayici ve İşadamları Derneği (İZSİAD) Olağan Genel Kurulu, İzmir Sanat’ta yapıldı. İZSİAD Başkanı İlknur Denizli, genel kurulun açılışında yaptığı konuşmada, yaşanan küresel ekonomik kriz sebebiyle sanayici ve iş adamlarını hiç de iç açıcısı olmayan bir gelecek beklediğini ifade etti. Mevcut durumda geleceğe umutla bakabilmenin kolay olmadığını dile getiren Denizli, ‘’Görünen o ki, krizin dip noktasındaysak bile bu dipten yukarı çıkmak için daha uzun zaman gerekiyor. Krizden çıkış, yavaş yavaş ve zamana yayılacak. Kısa vadede hem makro ekonomik verilere dair beklentilerimiz açısından hem de işletmelerimiz açısından her zamankinden daha dikkatle adım atmamız gereken bir süreç yaşayacağız’’ dedi. Yapılan seçimlerde İlknur Denizli başkanlık görevine yeniden seçildi.
|
03.05.2009
|
|
|
İnanç özgürlüğü güvenceye alınsın |
Güçlünün haklı olduğu değil, haklının güçlü olduğu bir Türkiye istediklerini belirten TOBB Başkanı Rifat Hisarcıklıoğlu, bunun için anayasa değişikliğinin yapılması çağrısında bulundu. Fikir ve inanç hürriyetlerinin garanti altına alınması gerektiğine vurgu yapan Hisarcıklıoğlu’nun, “İdareciler halkın amiri değil, hizmetkârı olmalıdır” sözleri Genel Kuruldan büyük alkış aldı.
TÜRKİYE Odalar ve Borsalar Birliği (TOBB) Başkanı Rifat Hisarcıklıoğlu, güçlünün haklı olduğu değil haklının güçlü olduğu bir Türkiye istediklerini bunun için Anayasa değişikliğinin yapılması çağrısında bulundu. Hisarcıklıoğlu, fikir ve inanç hürriyetlerinin garanti altına alınması gerektiğine vurgu yaptı.
TOBB 64. Olağan Seçimli Genel Kurulu, TOBB Ekonomi ve Teknoloji Üniversitesi Spor Salonu’nda gerçekleştirildi. Hisarcıklıoğlu, yaptığı konuşmada, krizin muhasebe yapma zamanı olduğunu söyledi. 2007’den itibaren siyasi kutuplaşmalar ön plana çıktığını ve reform sürecinin aksadığını kaydeten Hisarcıklıoğlu, “Ekonomi geri planda kaldı. 2007’de yüzde 4.8 2008’’in ilk 9 ayında ise yüzde 3’e geriledi. Küresel krizle büyüme ağır bir küçülmeye dönüştü. İtiraf edelim ki 2007’den itibaren uzlaşmaya odaklaşmadık. Siyasetin doğal akışına dışarıdan yapılan müdahaleler ve tedbirleri zamanında alamayışımız sonunda her 4 makineden biri sustu. Küresel kriz bizim dışımızda başlasa da Türkiye bu krizden etkilenmiştir” diye konuştu.
Hisarcıklıoğlu, siyasilere seslenerek, “Türkiye’nin gerçek gündemine dönmesini ekonomiye odaklanmasına ciddi tedbirlerin alınmasını istiyoruz” dedi. Sanayide susan makinelerin çalışması ve yeni makinaların üretime katılmasını istediklerini dile getiren Hisarcıklıoğlu, “Vakit çözüm üretme zamanıdır. Ortak çıkar ortak akıl ile hareket etmeliyiz” şeklinde konuştu. Yine salondaki siyasilere çağrıda bulunan Hisarcıklıoğlu, şunları söyledi:
“Birlik olun bize heyecanımızı geri verin. Herkesi ülkemizi ihtiraslarından daha fazla sevmeye demokrasiye sahip çıkmaya hukukun üstünlüğünü korumaya fitne ve fesattan vazgeçmeye ülkemizin kurumlarını yıpratmamaya şeffaf olmaya davet ediyoruz. Komşusunu öteki olarak görmemeye sadece iş ve aş kavgası vermeye davet ediyorum.” Şimdi yeniden ekonomiye odaklanma ve son iki yılda kaybedilenlerin kazanma zamanı olduğunu söyleyen Hisarcıklıoğlu, Türkiye’nin yeni iktisadi sisteme ihtiyacı olduğunu krizden nasıl çıkılacağına ilişkin yol haritası gerektiğini dile getirdi. Türkiye’nin 2002 krizinden nasıl çıktıysa benzer atılımı göstererek çıkabileceğini vurgulayan Hisarcıklıoğlu, “Toplumsal mutabakat bunun ilk adımı. Dün bu mutabakat zemini olmadığı için 2 yılımızı kaybettik” ifadelerini kullandı.
ANAYASA DEĞİŞİKLİĞİ VE YARGI
REFORMU YAPILMALI
Hisarcıklıoğlu, güçlünün haklı olduğu değil haklının güçlü olduğu bir Türkiye istediklerini bunun için Anayasa değişikliğinin yapılması çağrısında bulundu. Fikir ve inanç hürriyetlerinin garanti altına alınması gerektiğine vurgu yapan Hisarcıklıoğlu, anayasa ve yargı reformu ihtiyacını örnekledi: “Siyasi partiler ve seçim kanunları mutlaka yenilenmelidir. Biz 2002 yılından bu yana söylüyoruz. Aradan 7 yıl geçti hala söylüyoruz. Gerçekleştirilene kadar bıkmadan usanmadan söyleyeceğiz. En haklı olduğumuz davanın sonuçlanması bile 2 yıl sürmektedir. Danıştay’da 150 bin dosya bekliyor. Bu yoğunlukta adalet sağlanabilir mi? Yargı reformu yapılmalıdır. Yargıdaki çok başlılığı gidermek gerekir.”
Kamu idaresinde zihniyet değişimi isteyen Hisarcıklıoğlu, “İdareciler halkın amiri değildir. Hizmetkarı olmalıdır” sözleri salondakilerden büyük alkış aldı.
|
03.05.2009
|
|
|
Yeni kabine Resmî Gazete’de |
Başbakan Erdoğan’ın kabinede yaptığı değişiklikler Resmî Gazete’nin mükerrer sayısında yayınlandı. 11 bakanın yerini koruduğu kabineye yeni atanan veya yeri değişen bakanlar, devir teslim törenleriyle görevlerini seleflerinden devraldılar.
Yeni kabine Resmi Gazete’de
Devlet Bakanlığı sayısının onbire çıkarılması ve bazı bakanlıklarda yapılan değişiklikler resmi gazetenin mükerrer sayısında yayımlandı. Resmi Gazetede, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan tarafından Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’e sunulan yeni Bakanlar Kurulu listesinde adları yazılı şahısların belirtilen bakanlıklara Türkiye Cumhuriyetinin Anayasasının 109 ve 113 üncü maddeleri gereğince atanmalarının uygun bulunduğu bildirildi.
29 Mart yerel seçimi sonuçlandığı andan itibaren konuşulmaya başlanan kabine revizyonu nihayet gerçekleşti. Başbakan Erdoğan, önceki gün Dışişleri Konutu’nda görüştüğü Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’le son şeklini verdiği kabineyi, Başbakanlık’ta kameraların karşısına geçerek açıkladı. 8 bakan kabine dışında bırakan, 9 yeni ismi Bakanlar Kurulu’nda görevlendiren Erdoğan, 7 bakanın görev yerlerini değiştirerek “çifte revizyon” yaptı. Hükümetin AKP grubu dışındaki tek üyesi Başbakan Erdoğan’ın Başdanışmanı Prof. Dr. Ahmet Davutoğlu, Dışişleri Bakanı oldu. Davutoğlu 2002 yılında Ecevit hükümetinde Kemal Derviş’ten sonra Kabine’ye Meclis dışından atanan ikinci bakan oluyor. Hükümette yapılan değişiklik kapsamında, 8 bakan kabine dışında kaldı. İlk kez bir kadın Milli Eğitim Bakanı olurken, yeni atamayla kadın bakan sayısı ikiye yükseldi.
Kabine dışında kalanlar:
DEVLET Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Nazım Ekren, Devlet Bakanları Murat Başesgioğlu, Devlet Bakanı Kürşad Tüzmen, Devlet Bakanı Said Yazıcıoğlu, Maliye Bakanı Kemal Unakıtan, Milli Eğitim Bakanı Hüseyin Çelik, Adalet Bakanı Mehmet Ali Şahin, Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Hilmi Güler
Kabinede kalanlar:
DEVLET Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Cemil Çiçek, Devlet Bakanı Mehmet Ali Aydın, Devlet Bakanı Egemen Bağış, Devlet Bakanı Hayati Yazıcı, Milli Savunma Bakanı Vecdi Gönül, İçişleri Bakanı Beşir Atalay, Sağlık Bakanı Recep Akdağ, Ulaştırma Bakanı Binalı Yıldırım, Tarım ve Köyişleri Bakanı Mehdi Eker, Kültür ve Turizm Bakanı Ertuğrul Günay, Çevre ve Orman Bakanı Veysel Eroğlu.
Yeni atamalar:
ALİ Babacan (Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı), Bülent Arınç (Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı), Hayati Yazıcı (Devlet Bakanı), Faruk Nafiz Özak (Devlet Bakanı), Mehmet Zafer Çağlayan (Devlet Bakanı), Faruk Çelik (Devlet Bakanı), Cevdet Yılmaz (Devlet Bakanı), Selma Aliye Kavaf (Devlet Bakanı), Sadullah Ergin (Adalet Bakanı), Prof. Dr. Ahmet Davudoğlu (Dışişleri Bakanı), Mehmet Şimşek (Maliye Bakanı), Nimet Çubukçu (Milli Eğitim Bakanı), Mustafa Demir (Bayındırlık ve İskan Bakanı), Ömer Dinçer (Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı), Nihat Ergün (Sanayi ve Ticaret Bakanı), Taner Yıldız (Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı)
MGK’ya 3 yeni isim
BAKANLAR Kurulu’ndaki değişiklik Milli Güvelik Kurulu üye yapısına da yansıdı. Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Cemil Çiçek, İçişleri Bakanı Beşir Atalay, Milli Savunma Bakanı Vecdi Gönül Milli Güvenlik Kurulu’ndaki yerini de korudu. Dışişleri Bakanı olarak MGK’ya katılan Ali Babacan, Başbakan Yardımcısı ve Devlet Bakanı Kurul’daki görevini sürdürecek. Başbakan Yardımcısı ve Devlet Bakanı Bülent Arınç, Adalet Bakanı Sadullah Ergin ile Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu ise Milli Güvenlik Kurulu’nun yeni üyeleri oldu.
|
03.05.2009
|
|
|
Türkiye AB’ye güç katar |
Alman Yeşiller Partisinin Avrupa Parlamentosu milletvekili Helga Trüpel, kendisinin her zaman Türkiye’nin üyeliğine evet dediğini belirterek, ‘’Türkiye, AB için büyük bir şans. Burada farklı dinlerle nasıl yaşanabiliyorsa AB içinde de yaşanır. Süreç içerisinde müşterek çalışmalarla karşılıklı ön yargıları kaldırabiliriz. Türkiye AB’ye güç katar’’ dedi.
Trüpel: Türkiye AB’ye güç katar
ALMAN Yeşiller partisinin Avrupa Parlamentosu milletvekili Helga Trüpel, Türkiye’nin AB’ye güç katacağını söyledi. Bremen’de Yeşiller partisi Bremen Eyalet teşkilatı başkanı Andre Heinemann ile birlikte basın toplantısı yapan Trüpel, kendisinin her zaman AB Kopenhag kriterlerini yerine getiren Türkiye’nin üyeliğine evet dediğini belirterek, ‘’Türkiye, AB için büyük bir şans. Burada farklı dinlerle nasıl yaşanabiliyorsa AB içinde de yaşanır. Süreç içerisinde müşterek çalışmalarla karşılıklı ön yargıları kaldırabiliriz. Türkiye AB’ye güç katar’’ dedi. ABD Başkanı Barack Obama’nın Türkiye’nin AB’ye üye olarak kabul edilmesi için çağrıda bulunduğunu hatırlatan Trüpel, Türkiye’nin stratejik açıdan da Birliğe güç katacağına işaret etti. Trüpel ayrıca, 7 Haziranda yapılacak olan Avrupa Parlamentosu seçimleri için seçmenlerin sandık başına giderek oy kullanmalarını istedi.
|
03.05.2009
|
|
|
Tutuklu rektör yarın hakim karşısında |
ADANA'DA aralarında Selçuk Üniversitesi (SÜ) Rektörü Prof. Dr. Süleyman Okudan, Okyanus Taahhüt AŞ Yönetim Kurulu Başkanı Nusret Argun ve bazı hastane yöneticilerinin de bulunduğu 45’i tutuklu 234 sanığın yargılanmasına yarın başlanacağı bildirildi.
Konya ve 7 ilde eş zamanlı olarak 17 Kasım 2008 tarihinde düzenlenen operasyon kapsamında “çıkar amaçlı suç örgütü kurma, nitelikli yağma, örgüt üyeliği, ihaleye fesat karıştırma, rüşvet ve özel belgede sahtecilik” gibi suçlamalarla ilgili Adana Özel Yetkili Cumhuriyet Savcılığınca hazırlanan iddianamenin kabul edildiği davanın görülmesine 8. Ağır Ceza Mahkemesinde yarın Pazartesi günü başlanacak. Duruşmada, ilk etapta, aralarında SÜ Rektörü Prof. Dr. Süleyman Okudan, Okyanus Taahhüt AŞ Yönetim Kurulu Başkanı Nusret Argun ve bazı hastane yöneticilerinin de bulunduğu 45 tutuklu sanığın kimlik tespiti yapılıp 756 sayfalık iddianame okunacak. Okudan hakkında 28 yıl hapis cezası istenen davada Argun hakkında istenen hapis cezası toplam bin 205 yılı buluyor.
|
03.05.2009
|
|
|
Basın özgürlüğü demokratikleşmenin temel şartı |
ÇAĞDAŞ Gazeteciler Derneği (ÇGD) Akdeniz Şubesi Yönetim Kurulunca yapılan açıklamada, basın özgürlüğünün demokratikleşmenin temel şartı olduğuna işaret edildi.
‘’3 Mayıs Dünya Basın Özgürlüğü Günü’’ dolayısıyla yayımlanan açıklamada, basın özgürlüğünün, Birleşmiş Milletler tarafından İnsan Hakları Evrensel Beyannamesi’nde ilan edilen ve birçok ülke tarafından kabul edilen bir hak olduğuna değinildi. Basın özgürlüğünün, yalnızca gazetecilere özgü, onların hak ve hukuklarını koruyan bir kavram olarak algılanmaması gerektiği kaydedilen açıklamada, basın özgürlüğünün demokratik toplumların ve demokratikleşmenin temel şartı olduğu vurgulandı.
|
03.05.2009
|
|
|
“Büyükelçi İlkin görevinin başında” |
DIŞİŞLERİ Bakanlığı, Türkiye’nin BM Daimi Temsilcisi Büyükelçi Baki İlkin’in istifa ettiğine ilişkin haberlerin gerçeği yansıtmadığını, İlkin’in halen görevinin başında olduğunu bildirdi.
Bakanlıktan yapılan açıklamada, önceki gün bir gazetede yayımlanan, Türkiye’nin 20092010 dönemi için BM Güvenlik Konseyi geçici üyeliğine seçilmek için pek çok vaatte bulunduğu, bunların tutulmadığı ve zorda kalan İlkin’in istifa ettiğine ilişkin haberlerin gerçeği yansıtmadığı belirtildi. İlkin’in, gerek seçim kampanyası sırasında, gerek BM Güvenlik Konseyi üyeliğine seçildikten sonra Dışişleri Bakanlığının sağladığı destekle ilgili olarak herhangi bir şikayette bulunmadığı ifade edilen açıklamada, “Görev süresi geçiş dönemini kapsayacak şekilde uzatılmış olan Büyükelçi İlkin halen görevinin başındadır” denildi.
|
03.05.2009
|
|
|
Soylu: Adaylık konusunu birlikte değerlendireceğiz |
Demokrat Parti (DP) Genel Başkanı Süleyman Soylu, partisinin 16 Mayısta yapılacak olağanüstü büyük kongresinde genel başkanlık adaylığı ile ilgili, ‘’Adaylık konusundaki kararımızı birlikte alacağız, birlikte değerlendireceğiz, bu muhasebeyi birlikte yapacağız’’ dedi.
3. Cumhurbaşkanı Celal Bayar’ın torunu Emine Gürsoy Naskali ve eski içişleri bakanlarından Namık Gedik’in oğlu Arda Gedik, bazı eski DP milletvekillerinin yakınlarını temsilen Celal Bayar Köşkü’nde ziyaret ettikleri Soylu’ya genel başkanlığa aday olmasını talep eden bir mektup verdi. Soylu, yaptığı konuşmada, DP’nin geçmişle bağlarını sürdürdüğünü ancak esas olarak geleceğe yönelmesi gerektiğini söyledi. Sorumluluktan kaçan bir insan olmadığını ancak partisinin de muhasebe yapmasını istediğini belirten Soylu, kendisine verilen mektubu, sorumluluklarını hatırlatan bir uyarı olarak gördüğünü ifade etti. Soylu, ‘’Hem kararımda, hem de partimizin kararında, ortaya koyduğunuz bu asil irade bir ışık olacaktır’’ dedi. Türkiye’nin sivil değerlere ihtiyacı olduğunu dile getiren Soylu, ‘’Sivil inisiyatifin uyarısına açız, sivil inisiyatif dışındaki inisiyatiflerin uyarısına tokuz’’ diye konuştu. Bir basın mensubunun, olağanüstü büyük kongrede aday olup olmayacağı yönündeki sorusu üzerine Soylu, DP’yi bir adım öteye götürecek her türlü fedakârlığı yapmaya hazır olduğunu vurguladı. Soylu, genel seçimlere kadar DP’nin kendi değerleri ve millet değerleri ile birlikte Türk siyasetinde hak ettiği noktaya gelmesi gerektiğini söyledi. Siyasetin tereddütle değil, kararlılıkla yürüdüğünü kaydeden Soylu, ‘’Adaylık konusundaki kararımızı birlikte alacağız, birlikte değerlendireceğiz, bu muhasebeyi birlikte yapacağız’’ dedi.
DP TARİHİNDE BİR İLK
Arda Gedik de bu mektubun DP tarihindeki ilk siyasî inisiyatif olduğuna işaret ederek, ‘’İlk defa bir siyasî parti genel başkanına güven bu kadar açıklıkla ortaya konulmuştur’’ dedi. Gedik, mektubu hazırlarken eski milletvekillerinden Aydın Menderes’in de desteğini aldıklarını ifade etti. Soylu’nun göstermiş olduğu performansın mektubu yazmalarının temel nedeni olduğuna işaret eden Gedik, ‘’Bu parti yüzde 47’den 0’a indi. Ben aşağı düşürenle mi beraber olacağım, yukarı çıkaranla mı?’’ diye konuştu.
|
03.05.2009
|
|
|
ERDOĞAN: İSTİKRARI KORUMA HEPİMİZİN GÖREVİ |
BAŞBAKAN Recep Tayyip Erdoğan da güven ve istikrar ortamının ancak toplumsal ve kurumsal bir mutabakatla sağlanabileceğine inandıklarını ifade ederek, ‘’Tüm adımlarımızı bu hassasiyetle attık.
Gerilim, çatışma ve krizin, güven ve istikrarın en önemli düşmanı olduğu düşüncesiyle, her zaman uzlaşının, diyaloğun ve katılımcı bir yaklaşımın taraftarı olduk. Hiçbir zaman kavganın, kutuplaşmanın tarafı olmadık. Bundan sonra da bunun ülkemize ve iktidarımıza faydası olacağını düşünüyoruz’’ diye konuştu.
Erdoğan, güven ve istikrarı koruma sorumluluğunun sadece iktidara düşen bir görev olmadığını, toplumun tüm kesimlerinin bu hassasiyeti gözetmek durumunda olduğunu belirtti. ‘’Türkiye ekonomisinin başarılı bir performans sergilemesinde demokratikleşme ve hukuk alanında atılan adımların hayati rol oynadığını’’ kaydeden Erdoğan, ‘’Hiç kimse vazgeçilmez değildir, hiç kimse alternatifsiz değildir. Hepimiz, oturduğumuz bu koltuklar, bu makamlar bilelim ki fanidir, gelip geçicidir. Değişim, hayatın temel dinamiklerinden biridir’’ şeklinde konuştu.
Erdoğan, bir kısım anayasal düzenlemeler yapmanın kaçınılmaz olduğunu ifade ederek, yapılacak düzenlemeleri görmeden, “hayır biz yokuz” anlayışı sergilemenin uzlaşı ve mutabakat zemini olmadığını kaydetti. Erdoğan, Ergenekon davasıyla ilgili “Yargısız infaz yapmayalım. Suç sabit olmadıkça kimseye ‘suçlu’ deme hakkımız yok, bunu bilmemiz lazım ama bırakalım süreç işlesin, suçlu ile suçsuz birbirinden ayrılsın” dedi.
|
03.05.2009
|
|
|
1 Mayıs’ta zarar gören esnaf yara sarıyor |
Esnaf, 1 Mayıs'ı bahane ederek Taksim'de polisle çatışmaya giren ve çevrede tahribata yol açan marjinal grupların zarar verdiği işyerleri ve araçlarde meydana gelen hasarı onarma telâşında. Önceki gün 1 Mayıs kutlamalarına gölge düşüren bazı grupların zarar verdiği kamu binaları, işyerleri ve araçlardaki tahribatı giderme çalışmaları gün boyunca devam etti.
TAKSİM'DEKİ 1 Mayıs kutlamasına katılmak için polisle çatışan marjinal grupların zarar verdiği iş yerlerini ve araçlarını tamir ettiren esnaf yaralarını sarıyor. “Her sene 1 Mayıs’ta bunları yaşıyoruz” diyen esnaf, “Bunlar 1 Mayıs bayramını gölgelemeye çalışıyorlar” görüşünde birleşti.
Önceki gün 1 Mayıs kutlamalarına gölge düşüren bazı grupların zarar verdiği kamu binaları, iş yerleri ve araçlar bugün tamir ediliyor. Bir taraftan esnaflar iş yerlerini ve araçlarını, diğer yandan da teknik ekipler özellikle zarar gören bankamatikleri tamir ettiriyor. Eylemcilerin zarar vermekle kalmadığı bankamatikleri sökmeleri de dikkat çekiyor.
Devlet tedbir alamıyorsa, halk ne yapsın?
Savaş alanına çevrilen caddelerde bulunan ve eylemcilerin tahrip ettiği iş yeri sahipleri, olaylara sert tepki gösterdi. Otomobilinin camı kırılan Ali Göker isimli esnaf, olaylar karşısında vicdanın çok rahatsız olduğunu söyledi. Yaşananları gördükten sonra bu olayları yapanların insan olamayacağı kanaatine vardığını söyleyen Göker, “Çoğunun yüzleri maskeliydi. Bunları yaparken çok zevk alır bir halleri vardı. Her tarafa zarar verdiler. Böyle bir nesil yetiştiği için çok yazık. Yapacak da bir şey yok. Her sen 1 Mayıs’ta bunları yaşıyoruz.” şeklinde konuştu. Olayların önüne geçebilmek için ne yapılması gerektiği yönündeki soruya Göker, “Devletin önlem alamadığı bir şeye halk ne yapabilir? Halkın yetkisi yok ki; adam camımı kırarken kalksam sopa ile vursam bu sefer beni alıyorlar. Bunlar yine gidiyor. Halkın yapabileceği bir şey yok” cevabını verdi. Cihangir esnafı da olaylara karışanları sert bir dille eleştirdi. Polisin önlemlerinin yerinde olduğunu söyleyen esnaflar, “Bunlar 1 Mayıs bayramını gölgelemeye çalışıyorlar” görüşünde birleşti.
|
03.05.2009
|
|
|
Bina, araçların üzerine çöktü |
KADIKÖY'DE 3 katlı yarı ahşap metrûk binanın bir kısmı, sokakta park halinde olan araçların üzerine çöktü. Olayda ölen ya da yaralanan olmazken, sokak insan ve araç trafiğine kapatıldı.
Edinilen bilgiye göre, Moda Caddesi üzerinde bulunan metrûk haldeki 3 katlı yarı ahşap binanın ön cephesi, dün saat 23.00 sıralarında çöktü. Cadde üzerinde park halinde bulunan 2 otomobil moloz yığınlarının altında kalarak büyük hasar gördü. Çökme sırasında sokaktan geçen insan veya aracın olmadığı öğrenildi. Olaydan hemen sonra polis caddeyi trafiğe kapattı. Zabıta ekipleri de incelemelerde bulundu. Binanın tamamının çökme ihtimali nedeniyle geniş güvenlik önlemleri alındı. İncelemeler sürüyor. Çökmeye tanık olan bir vatandaş, “Önce bir gürültü koptu ardından da binanın çökmeye başladığını gördüm. Gündüz bu cadde araç ve insanla dolu olur. Binada kimse yaşamıyordu ancak zaman zaman madde bağımlısı şahıslar barınıyordu. Bu gece kimsenin olmaması sevindirici. Bu caddede çökme tehlikesi bulunan başka binalar da var. Bir an önce önlem alınması gerekiyor” dedi.
|
03.05.2009
|
|
|
Polisten fotoğraflı ceza |
EMNİYET, kural ihlâli yapan sürücülere ceza keserken, ceza kesen polis memurunun mahkemece haksız bulunmaması için, çekilen fotoğraflar delil olarak kullanılıyor.
Sürücülerin trafik cezalarına itiraz etmelerini önlemek için tedbir alan Bursa Trafik Denetleme Şube Müdürlüğü ekipleri, yasak yere park eden araçların fotoğrafını çekiyor. Trafik Denetleme Şube Müdürlüğü ekipleri, kaldırımlara ve park yasağı bulunan bölgelere park eden araçların önce fotoğrafını çekip hatalarını belgeliyor, daha sonra 61 TL’lik ceza makbuzunu cama yapıştırıyor. Şehrin en yoğun olduğu güzergâhlarda yasak olmasına aldırmadan kaldırımlara park eden otomobillere ceza kesiliyor. 61 TL’lik ceza kesilmeden önce kaldırıma ve park yasağı olan yerlerde duran otomobiller trafik ekipleri tarafından fotoğraf makinesiyle resimleniyor. Ardından otomobilin plakası telsizle Bursa Emniyet Müdürlüğü Haber Merkezi’ne bildiriliyor ve sorgulaması yapılıyor. Cezaya itiraz edilmemesi için fotoğraflı olarak belgelenen araçların ön camına 61 TL’lik ceza makbuzu yapıştırılıyor. Yaya kaldırımlarına park edilen otomobiller dışında ambulans ve itfaiye araçlarının geçemeyeceği şekilde dar sokaklara, ana güzergâShlarda trafiği olumsuz etkileyecek bir şekilde duran otomobillere de ceza kesiliyor. Uygulamayı bazı vatandaşlar beğeniyle karşılıyor.
|
03.05.2009
|
|
|
Çocuklar yanmasın |
TÜRKİYE'NİN ilk çocuk yanık tedavi merkezi Gaziantep’te açıldı.
Gaziantep Çocuk Hastanesi’nde 1994 yılından beri hizmet veren yanık ünitesi, hastanenin yeni binasına taşınmasıyla birlikte yanık tedavi merkezine dönüştürüldü. Yaklaşık 5 ayda 300 yanık hastasının tedavisinin gerçekleştirildiği merkezde ameliyatlara da başlandı. Gaziantep, son dönemde kamu ve özel sektörün yatırımlarıyla sağlık alanında bölgenin merkezi konumuna geldi. İstanbul’dan sonra en fazla özel sağlık yatırımının yapıldığı şehirde, kamu eliyle de birçok hastane ve bölüm açılıyor. Bu kapsamda yaklaşık 2 yıl önce Gülhane Askeri Tıp Akademisi’nden sonra (GATA) en büyük kapasiteli yanık tedavi merkezi Gaziantep Avukat Cengiz Gökçek Devlet Hastanesi bünyesinde açılmıştı. Bu merkez, başta Güneydoğu Anadolu Bölgesi olmak üzere Türkiye’nin birçok yerinden yanık hastasını tedavi ederken, yaklaşık 5 ay önce Türkiye’de ilk defa bir çocuk hastanesi bünyesinde yanık tedavi merkezi kuruldu. Gaziantep Çocuk Hastanesi’nin yeni binasına taşınmasıyla birlikte faaliyete geçen yanık tedavi merkezinde, 6’sı yoğun bakım olmak üzere 17 yatak bulunuyor.
|
03.05.2009
|
|
|
5 dakikalığına engelli olacaklar |
SAKARYA Üniversitesi (SAÜ) Bahar Şenliği ilginç bir etkinliğe sahne olacak.
Engellilerin karşılaştıkları zorlukları yaşatmak ve hissettirmek amacıyla öğretim üyesi Dr. Yavuz Soydan koordinatörlüğünde farklı bir etkinlik düzenlendi. Etkinlikte, engeli bulunmayan kişilerin 5 dakikalık bir parkurda tekerlekli sandalyelerle, günlük hayatta sıkça karşılaşılan rampa, kaldırım, merdiven, ankesörlü telefon, banko gibi farklı engelleri geçmeleri ve bitiş noktasına ulaşmaları istenecek. Etkinlik, 4 Mayıs Pazartesi günü saat 13.00’te SAÜ Esentepe Yerleşkesi şenlik alanında gerçekleştirilecek. Etkinliğe özellikle yerel yönetim ve kamu kurum ve kuruluşlarının yetkililerinin katılması ve yarışması bekleniyor. Etkinlik halka da açık olacak.
|
03.05.2009
|
|
|
Heyelan korkusuyla yaşıyorlar |
SİVAS'IN Hafik ilçesine bağlı Günyamaç köyünde vatandaşlar, dağdan koparak yerleşim yerine kadar düşen kaya parçaları yüzünden yaşamlarını endişeyle sürdürüyor.
İlçeye 3 kilometre uzaklıktaki 26 haneli Günyamaç köyü halkı, son günlerde yerleşim yerinin üst kısmındaki dağdan kopan kaya parçaları yüzünden özellikle geceleri korku yaşıyor. Dağlık bölgeden kopan kaya kütlelerinin köye geldiğini, devamlı heyelan tehlikesiyle yaşadıklarını ifade eden Muhtar İsmail Arslan, özellikle yağışlı gecelerde korkudan uyuyamaz olduklarını söyledi. Bu aylarda yağışlarla yumuşayan kaya parçalarının koparak köye düştüğünü söyleyen Arslan, yetkililerden yardım istedi. Maddi durumu iyi olan bazı vatandaşların köyü terk ettiğini belirten Arslan, ‘’Ama bizim imkânımız yok. Ne yapacağımızı bilemiyoruz’’ dedi.
|
03.05.2009
|
|
|
Kuraklıktan su baskınına |
MANYAS Gölü çevresinde bulunan ve son birkaç yıldır kuraklık sorunu yaşayan tarım alanları, bu yıl yağışlardan dolayı su altında kaldı.
Yağışlardan Manyas Gölü çevresindeki yaklaşık 15 bin dönüm tarım alanının etkilenmesi, çiftçileri zor durumda bıraktı. Çiftçiler, 2007 yılında ve geçen yıl kuraklık yüzünden istedikleri verimi alamadıklarını bu kez de yağışlar sebebiyle mağdur olduklarını belirterek, zararlarının karşılanması talep etti. Balıkesir’in Bandırma ilçesine bağlı Kuşcennetinde incelemelerde bulunan Balıkesir İl Genel Meclisi CHP Grup Başkan Vekili Namık Havutça, verimin düşmesine neden olan su baskınlarının yol açtığı zararın karşılanması için ellerinden geleni yapacaklarını söyledi. Tarım arazileri su altında kalan çiftçilerin içinde bulundukları zor şartların farkında olduklarını ifade eden Havutça, bölgede yaptıkları tespitleri İl Genel Meclisinde gündeme getireceklerini bildirdi. İl Genel Meclisi Tarım Komisyonu Üyesi İsmet Koçyiğit ise bölgenin doğal afet kapsamına alınmasını talep ettiklerini belirtti. Bölge çiftçilerinin yıllardır Manyas Gölü’nün nimetlerinden faydalanamadıklarını kaydeden Koçyiğit, ‘’Sulama konusunda Manyas Barajı’na umut bağlamıştık. Fakat bu yıl fazla yağmurlardan dolayı tarım arazileri sular altında kaldı. Göl civarındaki 15 bin dönüm tarım alanında tüm ürünlerde yüzde 100 zarar oluşmuştur’’ dedi. Manyas ve Bandırma Tarım İlçe Müdürlükleri, hafta içinde sular altında kalan tarım alanlarında hasar tespit çalışmalarına başlamıştı.
|
su.jpg
03.05.2009
|
|
|
Domuz gribi şüphesi okul kapattırdı |
HAKKARİYE 40 kilometre uzaklıktaki 50 haneli Akbulut köyünde özellikle çocuklarda başgösteren hastalıktan dolayı köy okulu tatil edildi.
Geçen hafta içerisinde özellikle çocuklarda başgösteren şiddetli öksürük, yüksek ateş, baş ağrısı, mide bulantısı, karın ağrıları ve burun kanaması gibi şikâyetler üzerine Sağlık İl Müdürlüğü harekete geçti.
Köydeki bütün çocuklarda sürekli öksürük ve halsizlik şikâyeti tesbit edildi. Çocuklarda görülen şikâyetler üzerine Sağlık Müdürlüğü’nce görevlendirilen ekip, köyde 70 çocuktan kan örneği ve içme suyu numunesi aldı.
Köylüler adı konmayan salgının, dünyada yayılan ‘Domuz Gribi’ hastalığı çıkmasından şüpheleniyor. Sağlık İl Müdürlüğü, bölgede öldürücü Domuz Gribi’nin görülmesi ihtimalinin çok düşük olduğunu, çocuklarda görülen hastalığın mevsime bağlı üst solunum yolu enfeksiyonu ve yetersiz beslenmeden kaynaklandığını tahmin ediyor. Sağlık ekipleri bütün bunlara rağmen hastalıkların ana kaynağını araştırıyor.
Şeyma Bozkurt adlı öğrenci, bir haftadan beri hasta olduğunu, bundan dolayı evden dışarı çıkamadığını belirtti.
Köydeki pek çok çocuğun bu şekilde hasta olduğunu söyleyen Şeyma Bozkurt, şiddetli baş ağrısı, karın ağrısı ve sürekli burun kanaması geçirdiğini kaydetti.
Sürekli öksürdüğünü belirten 5. sınıf öğrencisi Diyar Bozkurt ise, son zamanlarda televizyonlarda duydukları Domuz Gribinden çok korktuklarını, köylerinde yaban domuzlarının çok sayıda olduğunu söyledi.
Köyün gençlerinden Menduh Bozkurt ise sadece kendisinin son bir hafta içerisinde 40’tan fazla domuz gördüğünü, domuzların tarlalarına büyük zarar verdiğini, köydeki hayvanlarla domuzların aynı yerde otladıklarını kaydetti. Köy azası Abdullah Bozkurt da bir haftada köydeki bütün çocukların hastalandığını, bundan dolayı okulun kapatıldığını dile getirdi.
|
03.05.2009
|
|
|
Gençlerin gözü dışarda |
Gençlerin yüzde 70’i başka bir ülkede yaşaması durumunda konumunun daha iyi olacağına inanırken, yüzde 57’si şimdi ya da gelecekte kendi işinin patronu olma fikrine sıcak bakmıyor. Yüzde 32’si ise sıfırdan bir iş kurarak yürütmenin çok zor olduğunu söylüyor.
Gençler ilgisiz ve umutsuz
BAĞIMSIZ Eğitimciler Sendikası, gençlerin toplumsal ve yaşamsal alanlara bakış açısını değerlendirmek amacıyla 18-30 yaş arası bin 752 genç üzerinde bir araştırma yaptı. Araştırmaya göre, gençlerin yüzde 70’i kendilerine güvenlerinin tam olduğunu belirtirken, yüzde 19’u kuvvetli bir öz güvene sahip olmak için maddi güç, yüzde 15’i bilgi birikimi, yüzde 13’ü de güçlü bir aile gerektiğini düşünüyor. Gençlerin yüzde 70’i başka bir ülkede yaşaması halinde daha aktif ve konumunun daha iyi olacağına inanıyor. Araştırmaya katılanların yarıya yakını (yüzde 46) herhangi bir konuda sorunla karşılaştığı zaman mücadele etmek yerine konuyu kapatmayı tercih ettiğini ifade ediyor. Gençlerin sadece 4’te biri sorunu çözmek için mücadele edeceğini belirtiyor. Bir fikri savunurken yalnız kaldığını görürse fikrini savunmaya devam edeceğini belirtenlerin oranı yüzde 45 olurken, gençlerin yüzde 33’ü böyle bir durumda fikirleri üzerinde ısrarcı davranmayacağını dile getiriyor.
Araştırmaya katılanların yüzde 66’sı eğitim sisteminin ‘’kendi kendime yeterim’’ duygusu aşılamaktan uzak olduğunu belirtiyor. Gençlerin yüzde 57’si aldıkları kararların aile üyelerince, yüzde 74’ü de arkadaşlarınca desteklendiğini ifade ediyor.
GENÇLER GELİŞMELERE İLGİSİZ:
Araştırmaya katılan gençlerin yüzde 68’i ilgilendikleri herhangi bir konuyla ilgili Türkiye ve dünyadaki gelişmeleri düzenli takip etmediklerini belirtiyor. Gençlerin yüzde 57’si şimdi ya da gelecekte kendi işinin patronu olma fikrine sıcak bakmadığını dile getirirken yüzde 32’si sıfırdan bir iş kurarak yürütmenin çok zor, yüzde 23’ü de imkânsız olduğunu söylüyor. Bir iş kurarak başarılı olmanın en önemli unsurunun iş fikri, piyasaya sürülecek ürün ya da hizmet olduğunu düşünenlerin oranı yüzde 35 olurken, yüzde 23’ü sermayenin ilk sırada geldiğini ifade ediyor.
|
03.05.2009
|
|
|
Köpeklerin arasına girdi, canından oldu |
İNGİLTERE'DE kavga eden iki köpeği ayırmaya çalışan adam canından oldu.
Polis, 21 yaşındaki adamın önceki akşam, ülkenin kuzeyindeki Blackpool’da hayvanların sahibiyle paylaştığı evin arka bahçesinde kavga eden Alsatian cinsi iki köpeği ayırmaya çalışırken köpeklerin saldırısına uğradığını ve kurtulmak isterken düşerek başından birçok kez darbe aldığının sanıldığını açıkladı. Köpeklerin sahibinin evden dışarı çıkarak duruma müdahale etmesiyle son bulan saldırıda ağır yaralanan adamın kurtarılamadığı belirtildi. Saldırgan köpeklerin yetkililer tarafından uyutulduğu kaydedildi.
|
03.05.2009
|
|
|
Bu egzozlardan su buharı çıkıyor |
“Euro-4” normunda motorlara sahip yeni otobüsler, yakıt olarak “eurodizel” kullanıyor. İkinci yakıt deposuna ise “Ad-Blue” adı verilen bir solüsyon dolduruluyor.
Bu madde, yakıta yüzde 6’sı oranında karışıyor. Yanma esnasında oluşan zararlı egzoz gazları, su buharı ve zararsız nitrojene dönüşüyor. Çevre ve Orman Bakanlığı’nın egzoz gazları için belirlediği sınır değer 2,5 iken İzmir’deki çevre dostu “Conecto” ve “Procity” model otobüslerin en yüksek emisyon değeri 0,03 olarak ölçülüyor. Halen sefer yapan normal dizel otobüslerdeki ortalama emisyon değeri ise 1,14. ESHOT Genel Müdürlüğü Araç Bakım Onarım Daire Başkanı Osman Orman, eurodizel yakıt ve Ad-Blue kullanılan otobüslerdeki egzoz emisyon değerinin sıfıra yakın olduğunu söyledi. Mevzuat gereği filodaki otobüslerin egzoz emisyon ölçümlerinin, bakanlığın onayladığı lisanslı şirketlerde belli aralıklarla yaptırıldığını belirten Orman, alınan değerlerin devamlı izlendiğini dile getirdi. Ad-Blue, SCR motor teknolojisiyle kullanıldığı zaman zararlı egzoz gazlarını (nitrojen oksit) su buharı ve zararsız nitrojene dönüştüren sentetik bir üre solüsyon. Doğada ve suda çözünebilen, zehirsiz ve renksiz bu solüsyon, DIN 70070 standardını karşılıyor. Ad-Blue, egzoz gazı emisyonlarının azaltılmasına yardımcı olurken dizel yakıt harcamasını da düşürüyor.
|
03.05.2009
|
|
|
Kök hücreye 2 milyar dolar yatırım |
KARADENİZ Teknik Üniversitesi (KTÜ) Ati Teknoloji Genel Müdürü Prof. Dr. Ercüment Ovalı, ‘’Hücre çalışmalarıyla ilgili bugün dünya çapında 80’den fazla kuruluş 2 milyar doların üzerinde yatırım yapmış durumdadır’’ dedi.
Prof. Dr. Ovalı, KTÜ Biyoloji Kulübü’nce bu yıl 4’üncüsü düzenlenen ‘’Moleküler Biyoteknoloji Bahar Okulu’’ kapsamında KTÜ Fen Edebiyat Fakültesi Nazım Terzioğlu Amfisi’nde ‘’Kök Hücre ve Hücre Tedavilerinde Güncel Olaylar’’ başlıklı sunum yaptı. Eski bir yöntem olan ancak son 40 yılda önemi giderek anlaşılan hücresel tedavilerde son 10 yılda yaşanan gelişmelerin bugünün yeni yaklaşımlarını temsil ettiğini belirten Prof. Dr. Ovalı, ‘’Çiçek aşısını dünyaya tanıtan, hücresel tedavi alanında ilk gelişmelerin yaşandığı bir ülke olduğumuzu unutmamak gerekir’’ diye konuştu. Gelecek 10 yılda hücrelerden elde edilen organların tedavilerde yer almasının beklendiğini ifade eden Ovalı, şunları kaydetti: ‘’Bugün dünya çapında 80’den fazla kuruluş 2 milyar doların üzerinde yatırım yapmış durumdadır. 4 bin civarında çalışanıyla yıllık yüzde 16 büyüme gösteren bu sektör, bugün yıllık 4 milyar dolarlık iş hacmine sahiptir. Hücresel tedaviler artık tıbbi tedavinin parçası olarak görülüyor. Ancak mevcut veriler gelecekte bu yeni metodun çok önemli olacağına işaret etmektedir.’’ Türkiye’de Prof. Dr. Süreyya Tahsin Aygün ile başlayan hücresel tedavi ve doku mühendisliğinin günümüzde birkaç üniversitede çalışıldığını söyleyen Ovalı, ‘’Ancak 2007 yılı sonunda kurulan ATİ Teknoloji, ülkemizin doku mühendisliği alanında çalışan bilim adamlarının bir araya gelerek oluşturduğu ilk özel biyoteknoloji şirketi olup bu tip girişimlerin başlaması bu alanda uluslararası arenada ülkemizin hak ettiği yere kısa sürede ulaşacağına işaret etmektedir’’ dedi.
|
03.05.2009
|
|
|
İDO, İstanbul iskelelerinin tarihini yazdı |
EKMEKÇİ İskelesi’nden Üsküdar İskelesi’ne deniz şehri İstanbul’un iskele tarihi, edebi bir dille kaleme alındı. Gazeteci Eser Tutel’in kaleme aldığı “İskele Şehri İstanbul” isimli kitap, Türk denizcilik tarihine ışık tutması açısından da büyük önem taşıyor.
Tutel’in ölümünden sonra tamamlanan kitap, 270 sayfadan oluşuyor ve 500’ün üzerinde fotoğraf içeriyor. İstanbul Deniz Otobüsleri (İDO) sponsorluğunda hazırlanan kitap, 1700’lü yıllarda kurulan ve gördüğü işlevle anılan ‘Ekmekçi İskelesi’nden Anadolu yakasının incisi Üsküdar İskelesi’ne kadar pek çok iskele hakkında bilgi ve fotoğraf içeriyor.
|
03.05.2009
|
|
|
Yalova’da sadece kadınlara özel cafe açıldı |
YALOVA'NIN Çiftlikköy ilçesinde, sadece kadınların girebileceği kafeterya, törenle açıldı. Çiftlikköy Belediye Başkanı Metin Dağ, ‘’Fatoş’un Yeri’’ adlı kafeteryanın açılışında, kadınlara yapılan her hizmeti sonuna kadar desteklediklerini söyledi.
Kadınların taleplerinin, kendileri için öncelikli sırada olduğunu ifade eden Dağ, ‘’İnşallah bayanlarımız bu küçük, şirin kafeteryaya ilgi gösterirler, biz de kendilerine daha büyük yer sunmak zorunda kalırız’’ dedi. İşletme sahibi Fatoş Berraksu ise bayanların boş zamanlarını değerlendirebilecekleri bir yere ihtiyaç duyulduğunu dile getirerek, şöyle konuştu: ‘’Bu konuda çok büyük talep geldi. Burada sigara dumanı, okey taşı ve tavla zarı sesi olmayacak. Nezih ve temiz mekânda kadınlarımız örgülerini örecek, dertlerini paylaşacak.’’ Açılışın ardından Dağ’a teşekkür belgesi verildi.
|
03.05.2009
|
|
|
Türkiye’de 4 milyon kişi astımdan etkileniyor |
TÜRK Toraks Derneği Astım ve Alerji Çalışma Grubu Üyesi, Adnan Menderes Üniversitesi Tıp Fakültesi Göğüs Hastalıkları Ana Bilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Mehmet Polatlı, dünyada ve Türkiye’de astım hastalığının tedavisiyle ilgili gereken her türlü ilaç ve tedavi bulunduğunu, ancak buna rağmen Türkiye’de astımlı hastaların yalnızca yüzde 1,25’inde bir yıl boyunca tam kontrolün sağlanabildiğini söyledi.
Polatlı, yaptığı açıklamada, kronik bir solunum yolu hastalığı olan astımın tüm dünyada 300 milyon, Türkiye’de ise 4 milyon kadar insanı etkilediğinin tahmin edildiğini belirtti. Her yaşta ortaya çıkabilen bu hastalığın, çocukluk döneminde daha sık görüldüğüne dikkati çeken Polatlı, hastalığın görülme sıklığının hayat ve çevre şartlarının değişmesine bağlı olarak giderek artabildiğini ifade etti. Hastalığın kronik ve değişken özelliğinin, astım hastalarının yakınmalara alışmasına sebep olabildiğini de dile getiren Polatlı, yakınmasız kalabileceklerini bilmeyen ve bunu talep etmeyen hastaların hekime geç başvurduğunu ve hastalığının ilerlediğini ifade etti.
|
03.05.2009
|
|
|
Dilekçenin cevabı 14 yılda geldi |
MUĞLA’NIN Köyceğiz ilçesinde 14 yıl önce Mal Müdürlüğüne, ‘’orman vasfını kaybeden arazinin kendisine satılması’’ istemiyle dilekçe veren vatandaşın dilekçesine, ölümünden 12 yıl sonra cevap verildi.
Alınan bilgiye göre Köyceğiz İlçesine bağlı Döğüşbelen Köyünde Rasim Yılmaz, 14 yıl önce Köyceğiz Mal Müdürlüğüne, ‘’orman vasfını kaybeden arazinin kendisine satılması’’ istemiyle dilekçe verdi. Yılmaz dilekçe verdikten iki yıl sonra da hayatını kaybetti. Rasim Yılmaz’ın dilekçesinin cevabının ölümünün üzerinden 12 yıl geçtikten sonra Serin Yılmaz’a tebliğ edildi. 14 yıl aradan sonra dilekçeye verilen cevapta da, Rasim Yılmaz’ın ‘’talebinin uygun görülmediği’’nin bildirildiği öğrenildi. Muğla Valisi Ahmet Altıparmak, olaydan haberi olmadığını belirterek, ‘’Konuyu araştırmak üzere ilgili arkadaşlara talimat verdim’’ dedi.
|
03.05.2009
|
|
|
Beyaz Saray, Facebook’a üye oldu |
ABD'DE Barack Obama başkanlığındaki yeni yönetim, internette popüler sosyal paylaşım siteleri MySpace, Twitter ve Facebook’a dahil oldu.
Beyaz Saray’ın yeni medya sorumlusu Macon Phillips, Beyaz Saray’ın sosyal paylaşım sitelerindeki sayfalarında bu gruplara katılan kişilerin birbirleriyle konuşabileceğini, böylece onların nelerden söz etiklerini izleyebileceğini söyledi. MySpace, Twitter ve Facebook’taki adresler, Beyaz Saray’ın internet sitesinden de kamuoyuna duyuruldu. Bu sitelerde domuz gribi denilen H1N1 ile mücadele ve diğer konularda güncellenen bilgilere yer verileceği belirtildi.
|
03.05.2009
|
|
|
|