Milli hâkimiyet
Yıl 1920.
Günlerden 23 nisan.
TBMM açılır.
Hatimler yapılır, Buhari-i Şerifler okunur.
Osmanlı devleti son anlarını yaşamaktadır.
Bir ülkede adeta iki idare vardır.
Anadolu’nun birçok ili işgal altındadır.
Osmanlı’dan arta kalan hamiyetkâr ordu mensupları ve ülkesini canı gibi seven insanlar “Kuva-i Milliye” etrafında kenetleşirler.
Padişah çaresizdir. İstanbul işgal altındadır.
İşte bu atmosfer içinde TBMM açılmıştı.
Arabistan, Mısır, Libya, Suriye, Irak ve Avrupa’daki topraklarımız da elden çıkmıştı.
Avrupa’nın vampir iştahlı devletleri milletimizi tamamen tarih sahnesinden silmek istiyorlardı. Anadolu’nun tam ortasında bir istiklal mücadelesi veriliyordu. Birçok direniş hareketi Ankara’daki oluşuma destek verdi.
Bediüzzaman Said Nursî Hazretleri, gönüllü alay komutanı olarak doğu cepesinde talebeleri ve milis kuvvetleri ile beraber savaşırken, Bitlis Müdafaası sırasında Ruslara esir düşmüş, üç yıla yakın kaldığı esaretten firar ederek İstanbul’a gelmişti. Enver Paşa’nın teklifiyle, İstanbul’da kuruluş aşamasında olan Darü’l-Hikmeti’l-İslâmiye’ye (bugünkü ‘Din İşleri Yüksek Kurulu’ anlamında) aza tayin edildi.
Anadolu’daki direnişe Bediüzzaman da destek veriyordu. İstanbul’u işgal eden İngilizlere karşı “Hutuvat-ı Sitte” isimli eseriyle mücadelesini yaparken, Ankara hükûmeti Bediüzzaman’ı ısrarla Ankara’ya davet etti.
Bediüzzaman “Siper arkasında mücahede etmek hoşuma gitmiyor” diyerek teklife yanaşmasa da, bir müddet sonra Eski Van valisi ve Tahsin Bey gibi dostlarının da ısrarlı davetleri sonucu 1922 yılının Kasım ayı ortalarında Ankara’ya gitti. Ankara’da alkışlarla ve “resmî hoşamedi”yle karşılanır, mecliste duâ eder ve on maddelik bir beyannâme neşreder.
Bu on maddelik beyannâmede, hâlâ önemle üzerinde durulması gereken devletin temel esaslarından bahseder. Eğer bu tavsiyelere o gün kulak verilseydi, ülkemiz bu gün maddî ve mânevî olarak daha müreffeh olacaktı.
Millî hâkimiyet yerine şahıs hâkimiyeti devlete hâkim oldu. Arızalı bir demokrasi, nice müdahaleler ile düşe kalka gidiyoruz.
Ama sonunda mutlaka müdahalelerden arındırılmış bir idare ve iradeye kavuşuruz inşallah.
|