|
|
|
Türkiye'nin tam üyeliği, AB ekonomisini canlandırır |
FRANSA'NIN eski Sosyalist başbakanlarından Michel Rocard, ‘’Türkiye’nin tam üyeliğinin AB ekonomisini canlandıracağını’’ söyledi.
Rocard, Fransızların, Türkiye’nin üyeliğiyle işsizliğin artacağı yolunda bir önyargı taşıdığını belirterek, gerçekte bunun tersinin yaşanacağını kaydetti. Rocard, “Fransızların korktuğunun tersine Türkiye’nin üyeliği ile işsizliğin artmayacağını, ekonominin canlanmasıyla düşeceğini” söyledi. Avrupa Parlamentosu üyeliğinden geçen ay istifa eden Michel Rocard, ‘’İnsanlar Türkiye’nin üyeliğinin kendi çıkarlarına olacağını görmüyor’’ dedi.
Türkiye’nin AB üyeliğinin ‘’uzun’’ ve ‘’karışık’’ bir süreç olduğunu belirten Rocard, şöyle konuştu: “Bu her iki taraf için de zor. Bu, her iki tarafta da insanları korkutuyor. Üyelik Türkiye için büyük değişiklikler demek. Bu değişiklikleri Türkler sevmiyor. Bu sürecin bu kadar fazla değişiklik getirdiğinin de insanlar bazen farkında değil. Türkiye her zaman ‘AB, bizden daha fazlasını istiyor’ diyor. Ama bu yanlış. Genişleme süreci, bütün üyeler için değişiklikler getiriyor. Bu süreçte biz de değişiyoruz. Biz de yeni üyeler gelince mevcut kurallarımızı değiştirmek zorunda kalıyoruz.”
|
17.04.2009
|
|
|
DONMA TEHLİKESİNE RAĞMEN... |
BBP lideri Yazıcıoğlu ile arkadaşlarını taşıyan helikopterin enkazında çekim yapmak için kaza mahalline giden Cihan Haber Ajansı muhabiri Lütfi Aykurt'un dönüş için jandarma helikopterine alınmayıp, donma tehlikesine rağmen dağda bırakılmasına tepkiler artarak devam ederken, Aykurt “O hareket yapanı bağlar, TSK'ya mal edilemez” dedi.
HANİ HERKES DEĞERLİYDİ?
Doğan Haber Ajansı muhabirini alıp da CHA muhabirini orada bırakan yerel komutanın davranışı, Genelkurmay'ın akreditasyon uygulamasının düşündürücü sonuçlarından biri olarak yorumlanırken, bu durum, Org. Başbuğ'un “Bu asker halkın kendisidir. Milletimizin her bir ferdi bizim için değerlidir” sözleriyle de çelişiyor.
Ayrımcılıkta son perde
BÜYÜK Birlik Partisi (BBP) Genel Başkanı Muhsin Yazıcıoğlu’nun da içinde bulunduğu helikopter kazası sonrasında, çekim amacıyla gittiği kaza bölgesinde, donma tehlikesine rağmen, ‘sivil olduğu’ gerekçesiyle bir komutan tarafından askerî helikoptere binmesi engellenerek dağ başında bırakılan Cihan Haber Ajansı muhabiri Lütfi Aykurt, yaşadıklarını Haber 7’ye anlattı.
Cihan Haber Ajansı Genel Müdürü Abdulhamit Bilici’nin Zaman gazetesindeki köşesinde konuyu ele almasıyla bir anda gündemde bomba etkisi yapan olayın baş kahramanı olan Aykurt, İstanbul’da görevli bir muhabir olduğunu, elim kazanın meydana gelmesinden sonra, takviye ekip olarak Kahramanmaraş’a gönderildiğini anlattı. Kazanın ardından bir süre cenazesi bulunamayan İHA muhabiri İsmail Güneş’i arama kurtarma çalışmalarını takip etmek, hem de helikopter enkazından görüntü almak için 30 Mart’ta Cihan’ın Kahramanmaraş muhabiri ve bölgeyi iyi bilen iki köylü ile yola çıktıklarını anlattı. Yaklaşık 4 saat süren yolculuğun ardından 8,5-9 kilometre mesafeyi yürüyerek 2 bin 500 metre yüksekliğindeki olay yerine ulaştıklarını anlatan Aykurt, olay yerine vardıklarında İsmail Güneş’in cesedinin 5-10 dakika önce bulunduğunu, üzerindeki karların yeni temizlendiğini söyledi. Hemen 10 dakikalık bir görüntü aldıklarını, Kahramanmaraş muhabirleri ile kaseti aşağıya yolladığını belirten Aykurt, başından geçenleri şöyle anlattı:
“Sivil arama kurtarma ekipleri köye dönüyorlardı; onlarla birlikte yola çıktı. Saat 14.00 civarıydı.O sırada da İsmail’in naaşını ceset torbasına koymuşlardı. Ben ve iki köylü kaldık. İsmail’in cesedi daha gönderilmemişti. Ceset torbasında bekliyordu. Hem onun helikoptere konuluşunu görüntülemek; hem de enkaz ve bölgeden daha detaylı görüntüler almak için kaldım. Arama kurtarma esnasında bölgeye zorunlu iniş yapıp yan yatan skorskyi parçalıyorlardı. Bir de o çalışmalardan da görüntü aldım.”
DONMA TEHLİKESİNE RAĞMEN...
Lütfi Aykurt, bölgede bir gün önce Göksun’da tanıştığı DHA muhabiri ve kendisi ile iki köylü ve jandarma-kurtarma ekiplerinin kaldığını belirterek, enkazdan görüntüler çekerken, DHA muhabirinin jandarma kurtarma ekiplerinin bir bölümüyle helikoptere bindiğini ve gittiğini söyledi. İsmail Güneş’in cesedini götürmek için gelecek polis helikopterini bekleyip çekimlerini yapan Aykurt, eşyaları ve teçhizatlarını Göksun’da olduğu için direkt Kahramanmaraş’a uçtan helikoptere binemediğini anlattı. Bölgedeki askerlerin “Seni de götürelim” diye teklifte bulunduklarını söyleyen Aykurt, şöyle devam etti: “Benim aklımda helikopterle dönmek gibi bir şey yoktu. 9 kilometre dağa tırmandığım için… Ama böyle bir teklif gelince, görüntüleri akşam ana haberlerine yetiştirme imkânı da doğdu. Bir de öğleden sonraya doğru, hava bozmaya başladı. Soğuktu; iyice soğudu. Tipi vardı zaten; kar yağışı da başlayınca, askerlerden gelen teklife tereddütsüz ‘evet’ dedim.
Askerlerden bana teklif gelince, köylüler: ‘Sen git haberini yetiştir. Biz daha kalacağız’ dediler. Askerlerden gelen teklifle toparlandım. Kameramı sardım. Çantamı sırtıma aldım. Kurtarma ekibiyle birlikte ben de ‘binme pozisyonu’ aldım. Tam ben helikoptere binmek için adım attım, arama kurtarma ekibinin başındaki komutan bana: ‘Sen hangi kanaldansın?’ diye sordu. ‘Cihan Haber Ajansı’ndanım’ deyince, eliyle ‘dur’ işareti yaparak: ‘Binemezsin’ dedi. Sizin ekipleriniz bana: ‘Seni bu hava şartlarında burada koyamayız’ dediler. Neden binemiyorum diye sorunca: ‘Sivilleri alamıyoruz’ dedi. Ben de 45 dakika önce askeri helikopterle giden DHA muhabirini hatırlatarak: ‘Onu niye aldınız?’ diye sordum. Kızdı.’Hangi şartlarda çıktıysan o şartlarla da inersin’ dedi ve koşarak gitti.
‘Buraya, sizin helikopterinize güvenerek çıkmadım. Allah’ın izniyle ineriz’ dedim arkasına bile bakmadan gitti. Diğer iki köylüyle birlikte, geldiğimiz gibi indik. Çoğunlukla kayarak indiğimiz için 4 saatte çıktığımız yolu, 2,5 saatte indik. Parkamı belime bağladım. Üstüne oturdum, kameramı kucağıma aldım kaydım.”
|
17.04.2009
|
|
|
Hekimlerin çalışma süresi kısalacak |
SAĞLIK Bakanı Recep Akdağ, kamuoyunda ‘’Tam Gün Yasası’’ olarak bilinen tasarıda son aşamaya gelindiğini bildirdi. Akdağ, kamudaki hekimlerin muayenehane açmasına yasak getiren tasarının, haftalık çalışma süresinin 45 saatten 40 saate düşürülmesini, ek ödemelerle nöbet ücretlerinin arttırılmasını öngördüğünü açıkladı.
Sağlık Bakanlığı hastanelerinde tam gün çalışan hekimlerin oranının yüzde 80’e yaklaştığını ifade eden Akdağ, ancak yüzde 20’lik dilimde yer alan, özellikle kadın hastalıkları ve doğum uzmanlarının da aralarında bulunduğu bazı hekimlerin hala muayenehanesinin bulunduğuna dikkati çekti.
|
17.04.2009
|
|
|
THY uçağı Londra'ya zorunlu iniş yaptı |
TÜRK Hava Yolları’nın (THY) TK-002 sefer sayılı New York-İstanbul seferini yapan uçağı, teknik bir arıza sebebiyle Londra’ya zorunlu iniş yaptı.
Alınan bilgiye göre, 185 yolcu, 3’ü pilot 15 kabin görevlisiyle birlikte New York’tan İstanbul’a gelmek için havalanan Airbus A-340 tipi ‘’Diyarbakır’’ adlı yolcu uçağında, İngiltere hava sahası içindeyken teknik arıza sonucu kabin basıncı düştü. Bunun üzerine Londra’ya zorunlu iniş yapan uçaktaki arıza giderildi.
|
17.04.2009
|
|
|
Şehit üsteğmen son yolculuğuna uğurlandı |
BURSA'NIN Mustafakemalpaşa ilçesi yakınlarında düşen F-16 tipi savaş uçağında şehit olan Pilot Üsteğmen Fatih Korçam için Kocatepe Camii’nde cenaze töreni düzenlendi.
Törene, şehit Üsteğmen Korçam’ın eşi Hilal, annesi Lütfiye ve babası Veysel Korçam ile yakınlarının yanı sıra, Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, Genelkurmay Başkanı Orgeneral İlker Başbuğ, İçişleri Bakanı Beşir Atalay katıldı. Cumhurbaşkanı Gül, Orgeneral Başbuğ ve diğer komutanlar, Kocatepe Camii’ne gelişlerinde şehit üsteğmenin ailesine başsağlığı dileklerini iletti. Askerî törenin ardından şehit Üsteğmen Korçam’ın cenazesi Cebeci Şehitliği’nde defnedildi.
|
17.04.2009
|
|
|
Taksim inatlaşması bitmeli |
Memur-Sen Genel Başkanı Ahmet Gündoğdu, “Sendikalar ‘Taksim olmazsa olmaz’ yaklaşımından, hükümet de ‘Taksim'de kutlatmam' dayatmasından vazgeçmelidirler’’ dedi.
Taksim inatlaşması bitmeli
MEMUR-SEN Genel Başkanı Ahmet Gündoğdu, , “Taksim’in kutsallaştırılması ve tabu haline getirilmesine karşıyız. Sendikalar Taksim olmazsa olmaz yaklaşımından vazgeçmelidirler’’ dedi.
Gündoğdu, yaptığı yazılı açıklamada, 12 Eylül askerî müdahalesinden 28 yıl sonra 1 Mayıs’ın Emek ve Dayanışma Günü olarak ilân edilmesi, ardından da resmî tatil kararının Türkiye’nin demokratikleşme isteğini ortaya koyduğunu ifade etti. Gündoğdu, 12 Eylül’de çalışanların elinden alınan haklarının geri verilmesi, bunun için 1982 Anayasası’nın demokratikleştirilmesi gerektiğini belirtti. 1 Mayıs’ın ‘’Mücadele, dayanışma günü’’ olduğu kadar bir ‘’Barış günü’’ olduğunu da vurgulayan Gündoğdu, şunları kaydetti:
‘’Barış ve dayanışma gününde bir yer için kıyametleri koparmak, meydanları kutsal, kutsal olmayan diye ayırmak doğru bir yaklaşım değildir. Bu noktadan hareketle biz, Taksim’in kutsallaştırılması ve tabu haline getirilmesine karşıyız. Sendikalar Taksim olmazsa olmaz yaklaşımından vazgeçmelidirler. Ancak hükümetler de ‘ille de Taksim’de kutlatmam’ dayatmalarından vazgeçmelidirler. Taksim’de maç ve yılbaşı kutlamaları yapılmaktadır. Güvenlik tedbirleri alarak ve konfederasyonlarla iyi bir iletişim içinde Taksim’de 1 Mayıs kutlaması yapılabilir.’’
Konfederasyon olarak 1 Mayıs’ın ‘’Emek ve Dayanışma Günü’’ ve ‘’Resmî tatil’’ olarak ilan edilmesini desteklediklerini ifade eden Gündoğdu, ‘’Bunu demokratikleşmenin ve özgürlüklerin tabana yayılması bakımından pozitif bir adım olarak görüyoruz. Bu pozitif davranışın daha anlamlı hale gelmesi için 1 Mayıs’ta çalışanlara ve emeklilere bir maaş tutarında ikramiye verilmesini öneriyoruz’’ dedi.
|
17.04.2009
|
|
|
1 Mayıs, gerilim günü olmasın |
ÇALIŞMA ve Sosyal Güvenlik Bakanı Faruk Çelik, 1 Mayıs’ın, artık gerilim günü olmaktan çıkmasını isteyerek, ‘’Bundan sonra 1 Mayısları herkesin katılımıyla dünyaya örnek olacak olgunlukta kutlamamız, demokrasimize büyük katkılar sağlayacaktır’’ dedi.
Bakan Çelik, TBMM İçişleri Komisyonunda, Ulusal Bayram ve Genel Tatiller Hakkındaki Kanuna, 1 Mayıs’ın ‘’Emek ve Dayanışma Günü’’ adıyla tatil günü olarak eklenmesini öngören kanun tasarısı görüşmeleri sırasında, çalışma barışı ve demokrasi kültürünün gelişmesi açısından son derece önemli bir tasarıyı ele aldıklarını ifade etti. 1 Mayıs’ın tatil günü ilan edilmesine ilişkin tasarıyı, 29 yıl aradan sonra gündeme getirdiklerini kaydeden Çelik, 1 Mayıs’ın 148 ülkede tatil olduğunu, 28 ülkede bayram olarak kutlandığını, 15 ülkede işçi bayramı dolayısıyla 1 Mayıs haricinde farklı günlerin tatil ilan edildiğini vurguladı. Bakan Çelik, 1 Mayıs ile birlikte bayram ve tatil günleri sayısının 14,5 güne ulaşacağını bildirerek, sözlerini, ‘’1 Mayıs Emek ve Dayanışma Günü, emeğin dayanışması, çalışma hayatının sorunlarının irdelendiği, demokrasi kültürünün zirveye çıktığı, sevgi ve barışın yeşerdiği bir gün olarak hafızalarda yer etmeli. 1 Mayıs, artık gerilim günü olmaktan çıkmalı’’ diye tamamladı.
|
17.04.2009
|
|
|
12 Eylül’e Danıştay dâvâsı |
Danıştay 11. Dairesi, 12 Eylül 1980’den sonra düzenlenen Emekli Sandığı Kanununda değişiklik öngören hükmün iptali talebiyle Anayasa Mahkemesine başvurdu.
RE'SEN EMEKLİLİK, ANAYASAYA AYKIRI
Başvuruda, ‘’Kamu yararı ve hizmet gerekleri bakımından herhangi bir haklı nedene dayanmaksızın ilgilileri resen emekliye sevk etme konusunda yetki veren kanunun anayasaya aykırı olduğu anlaşılmaktadır’’ denildi.
Daniştay 11. Dairesi, 12 Eylül 1980’den sonra kamu kurum ve kuruluşlarından resen emekliliğe imkân tanıyan Emekli Sandığı Kanununda değişiklik öngören hükmün iptali talebiyle Anayasa Mahkemesine başvurdu.
Merkez valisi olarak görev yapmış bir kişi, ‘’29 Ocak 1982 tarihinde Bakanlar Kurulu Kararı ile resen emekliye sevk edilmesine ilişkin işlemin iptali ve yeniden merkez valisi olarak atandığı tarihe kadar emekli statüsünde geçirdiği 8 yıl 3 ay 22 günlük sürenin fiili hizmetine eklenerek emeklilik yönünden değerlendirilmesi ve emekli maaşı ile merkez valisi maaşı arasındaki maaş ve
özlük hakları farkının bugünkü değeri üzerinden ödenmesi istemiyle’’ idareye başvurdu.
Başvurunun reddedilmesi üzerine bu kişi, ret işleminin iptali talebiyle Danıştay’da dâvâ açtı. Dâvâ dilekçesinde, Emekli Sandığı Kanununda değişiklik öngören hükmün iptali için de Danıştay’ın Anayasa Mahkemesi’ne başvuruda bulunması talep edildi. Davaya bakan Danıştay 11. Dairesi, Anayasa’ya aykırılık iddiasını ‘’ciddî’’ bularak, 12 Eylül 1980’den sonra kamu kurum ve kuruluşlarından resen emekliliğe olanak tanıyan Emekli Sandığı Kanunu’nda değişiklik öngören hükmünün iptali talebiyle oybirliğiyle Anayasa Mahkemesine başvurma kararı aldı.
Daire başvurusunda, ‘’Yasa kuralında resen emekliye sevk konusunda herhangi bir ölçüt belirlenmemiş ve yasa kuralının uygulanması tamamen idareye bırakılmıştır. İdareye sınırsız takdir yetkisinin bırakılması yasama yetkisinin devri niteliği taşımaktadır’’ denildi.
Anayasa Mahkemesi, yapacağı ilk inceleme sonucunda esastan görüşme kararı verirse davayı daha sonra karara bağlayacak.
|
17.04.2009
|
|
|
Birgün: Kimse Ergenekon dâvâsına gölge düşürmeye çalışmasın |
ESKİ başbakanlardan merhum Bülent Ecevit’in koruma müdürlüğünü de yapan DSP İzmir Milletvekili Recai Birgün, siyasilerin Ergenekon soruşturmasına müdahil anlamına gelebilecek davranış ve açıklamalardan kaçınmaları gerektiğini söyledi.
Türkiye’nin bir hukuk devleti olduğunu hatırlatan Birgün, “Türkiye’de eninde sonunda her şey akması gereken mecrada akacaktır. Kimse davaya gölge düşürmesin, yargı gerekeni yapacaktır” dedi. Ergenekon soruşturmasında önümüzdeki günlerde savcılara bilgi verecek olan Milletvekili Birgün, Ergenekon soruşturmasını ‘Türk siyasi tahinin karanlık noktalarını ortaya çıkarma operasyonu’ olarak nitelendirdi. Birgün, bu kanaatin kamuoyunda çok yoğun bir şekilde var olduğuna dikkat çekti. Birgün, herkesin bu sürece katkıda bulunması gerektiğine işaret ederken, bu konuda özellikle hâkim ve savcıların serbest bırakılmasının çok önemli olduğunu söyledi.
|
17.04.2009
|
|
|
Gözaltılara YÖK tepkisi |
YÖK Başkanvekili Prof. Dr. İzzet Özgenç, ‘’(Görevi başındaki bir rektörün kolluk marifetiyle ister yakalanarak, ister zorla görevi başından alınıp götürülmesi iyi bir şey olmuştur) deme şansına sahip değiliz’’ dedi.
Prof. Dr. Özgenç, YÖK’teki bilgilendirme toplantısının ardından gazetecilerin ‘’Ergenekon’’ soruşturması kapsamında gözaltına alınan rektörlerle ilgili soruları üzerine ortada bir yetki kullanılmasının söz konusu olduğunu söyledi. Özgenç, şunları kaydetti: ‘’Bu yetki hukuka uygun kullanılmış olabilir, hukuka aykırı kullanılmış olabilir. Şu anda görev başında olan iki rektör bakımından kullanılmış bir yetki var. Bu yetkinin hukuka uygun kullanılıp kullanılmadığını biz bilmiyoruz. Elimizde böyle bir bilgi yok. Benim burada açıklama yapmamla hukuka aykırılık giderilmez. ‘Görevi başındaki bir rektörün kolluk marifetiyle ister yakalanarak, ister zorla görevi başından alınıp götürülmesi iyi bir şey olmuştur’ deme şansına sahip değiliz. Aslında ben savcı olsam dâvet ettiğimde gelebilecek olan bir kişiyi ne zorla getiririm ne de yakalanmasını isterim. Bu kişiler dâvet edildiğinde gelebilecek kişilerdir.’’
Prof. Dr. Özgenç, Üniversitelerarası Kurul’unu (ÜAK) daha fonksiyonel kılabilecek bir revizyon gerçekleştirmeyi düşündüklerini söyledi.
|
17.04.2009
|
|
|
DİSK’ten, Avrupalı polislere 1 Mayıs dâveti |
DİSK, sendikalara üye Avrupalı polisleri, Taksim Meydanı’nda yapmayı planladığı 1 Mayıs kutlamalarına dâvet etti.
DİSK, İstanbul’da 1 Mayıs kutlamalarının yapılacağı yere ilişkin tartışmalar devam ederken hazırlıklarını da sürdürüyor. Konfederasyon bu kapsamda, uluslararası sendikal örgütleri ve çeşitli ülkelerden sendikaları 1 Mayıs kutlamalarına çağırdı. Bazı Avrupa sendikaları da bu çağrıya olumlu verdi verdi.
DİSK ayrıca Avrupa’daki polis sendikalarına da 1 Mayıs’ı İstanbul’da kutlamak için çağrıda bulundu. Konfederasyon, Avrupa Polis Sendikaları Federasyonu ve Avrupa ülkelerindeki polis sendikalarına birer mektup göndererek, sendikalı polisleri 1 Mayıs kutlamalarına dâvet etti. Bu arada, çeşitli ülkelerden sendikalar Taksim Meydanı’nın 1 Mayıs kutlamalarına açılması için girişimlerde bulundu.
|
17.04.2009
|
|
|
Türkiye’den KKTC’ye borularla su |
DEVLET Bakanı ve Başmüzakereci Egemen Bağış, Türkiye’den KKTC’ye borularla su getirilmesi projesinin tamamlandığını, projenin ihale aşamasında olduğunu bildirdi.
KKTC Başbakan Yardımcısı ve Dışişleri Bakanı Turgay Avcı ile görüşen Bakan Bağış, Türkiye’nin AB üyeliğinin Cumhuriyetin ilânından sonraki en büyük çağdaşlaşma projesi olduğuna işaret ederek, Türkiye’nin bu projeye önem verdiğini belirtti. Bakan Bağış, Türkiye’nin çağdaşlaşma projesi olan AB üyeliğinin Türkiye ile KKTC için bu sebeple de önemli olduğunu vurguladı. Egemen Bağış, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın Türkiye’den borularla adaya su getirilmesi talimatının gereğinin yerine getirilerek, projenin tamamlandığını ve ihaleye çıkılma aşamasına gelindiğini de belirtti. Kısa süre sonra suyun borular aracılığıyla Türkiye’den getirileceğini ifade eden Bağış, bunun Türkiye’nin adadaki anlaşmaya verdiği desteğin bir göstergesi olduğunu dile getirdi.
|
17.04.2009
|
|
|
Şahin: Etkin pişmanlık yürürlükte |
ADALET Bakanı Mehmet Ali Şahin, TCK’nın etkin pişmanlıkla ilgili maddesinin hâlâ yürürlükte olduğunu belirterek, “Şu an itibarıyla Adalet Bakanlığının gündeminde böyle bir konu yer almamaktadır.
Ülkemizin, milletimizin menfaati neyi gerektiriyorsa o doğrultuda hep birlikte hareket ederiz” dedi. TBMM’de gazetecilerin sorularını cevaplayan Şahin, bir gazetecinin, “Sizce etkin pişmanlığın uygulamasında bir sorun var mı?’ sorusunu şöyle cevapladı: “Bu maddeden yararlanan terör örgütü mensupları var. Ancak, sayının azlığı eleştirilebilir. Hala bu madde yürürlüktedir ve geçerlidir. Şu anda bile bu maddeden yararlanma kapısı açıktır. Yeniden değerlendirilip değerlendirilmeyeceği konusu, benim tek başıma vereceğim bir karar değildir. Adalet Bakanlığının şu an itibariyle gündeminde böyle bir konu yer almamaktadır. Ama devletimizin ilgili kurulları ve kurumları, bunu gerektiğinde konuşur ve bir sonuca varabilir.”
|
17.04.2009
|
|
|
Ahmet Türk hakkında inceleme |
DİYARBAKIR'DAKİ Nevruz faaliyetinde yaptığı konuşmada, terör örgütü elebaşısı Abdullah Öcalan için, Güney Afrika’nın eski devlet başkanı Nelson Mandela örneğini gösteren DTP Genel Başkanı Ahmet Türk hakkında inceleme başlatıldı.
Diyarbakır Cumhuriyet Başsavcılığı, Emniyet Müdürlüğünden Bağlar ilçesinde 21 Martta gerçekleştirilen Nevruz faaliyetinde yapılan konuşmaların çözümünü istedi. Konuşmaları inceleyen savcılık, DTP Genel Başkanı Türk’ün yanı sıra faaliyeti organize eden komite üyeleri ve programın sunucusu hakkında inceleme başlattı. Savcılığın, Terörle Mücadele Kanunu’nun (TMK) “Terör örgütünün propagandasını yapmak” suçunu kapsayan 7/2. maddesi uyarınca, Türk’ün dokunulmazlığının kaldırılması için fezleke hazırlayacağı kaydedildi. Hazırlanacak fezlekenin, Adalet Bakanlığı aracılığıyla TBMM Başkanlığı’na sunulacağı öğrenildi.
|
17.04.2009
|
|
|
Rektörler adliyeye çıkarıldı |
“ERGENEKON” soruşturması kapsamında gözaltına alınan Giresun Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Osman Metin Öztürk, eski Uludağ Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Mustafa Yurtkuran, eski 19 Mayıs Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Ferit Bernay, Beşiktaş’taki İstanbul Adliyesi’ne sevk edildi.
İstanbul Emniyet Müdürlüğü’ndeki işlemlerinin ardından adliyeye getirilen Prof. Dr. Öztürk, Prof. Dr. Yurtkuran ve Prof. Dr. Bernay, sivil plâkalı bir minibüsle hakim ve savcıların kullandığı kapıdan içeri alındı. Adliyeye sevk edilenler arasında 68’liler Birliği Vakfı Genel Sekreteri avukat Namık Kemal Boya da var. Bu arada, “Ergenekon” soruşturması kapsamında gözaltına alınan ve adliyeye sevk edilen 8 kişi önceki gün savcılık tarafından serbest bırakılmıştı.
|
17.04.2009
|
|
|
Dicle’de çatışma: 1 şehit |
Diyarbakır’ın Dicle ilçesinde teröristlerle güvenlik güçleri arasında çıkan çatışmada 1 er şehit oldu, 1 asker yaralandı.
Dicle’de çatışma: 1 şehit
DİYARBAKIR'IN Dicle ilçesinde teröristlerle güvenlik güçleri arasında çıkan çatışmada 1 er şehit oldu, 1 asker yaralandı. Edinilen bilgiye göre, Dicle ilçesi kırsalında terör örgütü PKK mensupları ile güvenlik güçleri arasında çatışma çıktı. Çatışmada 1 er şehit oldu, 1 asker yaralandı. Yaralı askerin Diyarbakır Asker Hastanesi’nde tedavi altına alındığı, bölgede operasyonların sürdürüldüğü bildirildi. Şehit uzman çavuş Berkant Şara için Dicle ilçesinde tören düzenlendi. Törenin ardından şehit Şara’nın cenazesi toprağa verilmek üzere Muğla’ya gönderildi.
|
17.04.2009
|
|
|
SGK sıkı takipte |
Sosyal Güvenlik Kurumu, artan sağlık harcamalarına dur demek için hazırladığı âcil eylem planıyla hastaları, doktorları, eczaneleri ve hastaneleri yakından izleyecek.
Sosyal Güvenlik Kurumu (SGK), artan sağlık harcamalarına ‘dur’ demek için acil eylem planı hazırladı. Bundan böyle SGK dedektif gibi çalışarak, hastalar, doktorlar, eczaneler, hastaneleri yakından izleyecek. Son 2 ayda 5 kereden fazla hastaneye giden hastalar belirlenecek. Ortalama hasta başı tomografi görüntüleri hesaplanacak bu ortalamayı geçen hastalar ve merkezler tesbit edilecek. Suistimal ortaya çıkarsa bu hastalar masraflarını cepten ödeyecek. Merkezlere de ceza verilecek. SGK, sosyal güvenlik açığında önemli yere sahip sağlık giderlerini azaltmak için yeni bir uygulamaya geçiyor. Kurumun merkez ve taşra teşkilâtı seferber edilerek sağlık hizmet sunucu ve alıcıları izlenecek. Hasta, doktor, eczacı ve hastanenin izlenmesinin ardından elde edilen veriler ortalamaya vurulacak. Meselâ, ortalama hasta başı MR, tomografi sayısını geçen hastalar ve merkezler uyarılacak. İhtiyaç olmadığı halde bol bol görüntü çekildiği belirlenen hastalara ödenen para geri alınacak. Tıp merkezleri, dal merkezleri ve özel hastanelerin ortalama hasta başı maliyeti belirlenecek. Bu miktarı geçen hastane ve tıp merkezleriyle SGK anlaşması gözden geçirilecek. Son bir yılda fatura tutarı yıllık artışın üzerinde olan tıp merkezleri, dal merkezleri ve özel hastaneleri listelenecek. Bunlara yapılan fatura ödemelerinde daha titiz davranılacak.
GEREKSİZ İLÂÇ YAZAN DOKTORLAR MERCEK ALTINDA
Son 2 ayda 5 kereden fazla hastaneye giden hastalar provizyon sisteminden belirlenerek haksız yere hastaneye gidenler hakkında işlem yapılacak. En çok yazılan ilâçların ve bunları yazan doktorların tesbit edilmesiyle gereksiz ilâç tüketiminin önüne geçilecek. Acil oranı yüzde 30 ve üzerinde artış gösteren hastanelerin sahipleri ile görüşülecek.
|
17.04.2009
|
|
|
Sınır kapıları gurbetçilere hazır |
Edİrne Gümrük ve Muhafaza Başmüdürü Kaptan Kılıç, Avrupa’nın çeşitli ülkelerinde çalışan Türk iççilerinin tatil için yurda gelişlerinde, sınır kapılarından seri ve sorunsuz şekilde geçişleri için tedbirlerin alındığını bildirdi.
Kılıç, yurt dışında çalışan işçilerin Türkiye’ye özellikle Haziran ayında yoğun şekilde geldiğini belirterek, ‘’ancak daha önceki tarihlerde de gelenler oluyor. Emekliler genellikle Mayıs ayında yurda gelmeyi tercih ediyor’’ dedi. Gurbetçilerin Türkiye’ye gelişte ve geri dönüşte en çok kullandıkları sınır kapısı olan Kapıkule’de halen 2 peronda gümrük işlemlerinin yapıldığını kaydeden Kılıç, şöyle konuştu: ‘’Yoğunluğun başlamasıyla peron sayısı 7-8’e kadar arttırılacak. Yeni gönderilen 50 personel de göreve başladı. Trakya Üniversitesi Meslek Yüksek Okulunun Gümrük Bölümü öğrencileri de yaz sezonunda sınır kapılarında çalıştırılacak. Gurbetçilerin sınır kapılarından sorunsuz geçmeleri sağlanacak. Kapıkule’nin yanı sıra gurbetçi geçişlerinin olduğu İpsala, Hamzabeyli ve Pazarkule sınır kapılarında da gerekli tedbirler alınıyor.’’
|
17.04.2009
|
|
|
Tarlaya giremiyorlar |
KuraklIk sebebiyle özellikle son iki yıldır mağdur olan Ege çiftçisi, bu kez de süregelen yağışlar dolayısıyla ürün ekimi için tarlaya girmekte gecikti.
İzmir Ziraat Odası Başkanı Sedat Köse, “Eylül ve Ekim aylarından bu yana süren yağışlar çiftçilerimizi memnun etti’’ dedi. Bahar mevsiminde de yağışların sürdüğünü dile getiren Köse, üreticinin yaş meyve-sebze ekimi yapabilmesi için yağışların bir müddet durması gerektiğini ifade ederek, şöyle devam etti: ‘’Şayet yağışlar bu çerçevede devam ederse, üretici ve çiftçilerimiz ekim ve dikimlerini zamanın gerisinde kalarak yapacak. Pamuk üreticilerinin de ekimlerini yapabilmeleri için yağışların ara vermesi gerekiyor. Yağışlar ve akabinde dolu olasılığı, tam çiçek mevsiminde devam ederse üreticilerimizi mağdur eder diye düşünüyoruz.’’
|
17.04.2009
|
|
|
Balkan ülkeleri üniversiteleri network ağı kurulacak |
Trakya Üniversitesi (TÜ) Rektörü Prof. Dr. Enver Duran, Dünya Üniversiteler Birliği’nce (IUA) Balkan ülkeleri üniversiteleri arasında network ağı kurulması için görevlendirildi.
Bu doğrultuda 10 gün süren Balkan ülkeleri turunda, üniversitelerin yetkilileriyle görüşen Prof. Dr. Duran, gezisinin olumlu geçtiğini bildirdi. 10-12 Haziran tarihinde Isparta’da Balkan üniversiteleri toplantısı da yapılacak.
|
17.04.2009
|
|
|
İnsanlığın kurtuluşu Peygamberimizde |
Tatvan Müftüsü Sebhetullah Kızılşah, insanlanlığın Peygamber Efendimizi (asm) tanımasıyla gerçek kurtuluş ve mutluluk yolunu bulacağını söyledi.
Bitlis’in Tatvan ilçesinde müftülük tarafından Belediye Kültür Merkezi’nde düzenlenen “İslâm hukukunda kadının yeri” adlı konferansta konuşan Sivas Cumhuriyet Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Öğretim üyelerinden Prof. Dr. Abdullah Kahraman, Hz. Muhammed’in peygamberliği ile birlikte kadınların da insan yerine konulmaya başlandığını kaydetti. Daha önce ikinci sınıf insan olarak kabul edilen kadınların İslâm dininin yayılmaya başlanması ile hak ettiği yere geldiğini ifade eden Prof. Kahraman, Peygamberimizin (asm) hayatın bütün alanlarında ve her kesime örnek bir hayat tarzı sergileyerek insanlık için bir önder olduğunu vurguladı. Konferansta konuşan Tatvan Müftüsü Sebhetullah Kızılşah ise İlâhî inayet ve lütuf olarak Hz. Adem’den başlamak üzere Hz. Muhammed’e (asm) kadar Allah’ın insanlığa kurtuluş ve mutluluk yolunu gösterdiğini söyledi.
Müftü Kızılşah, “İnsanlık O’nu (asm) tanımak ile gerçek kurtuluş ve mutluluk yolunu bulacaktır” dedi.
MUT’TA “İSLÂM'DA AİLE” KONULU KONFERANS VERİLECEK
Mut İlçe Müftüsü İbrahim Köksal, 14 - 20 Nisan tarihleri arasında kutlanan Kutlu Doğum Haftası’nı dolu dolu geçireceklerini bildirdi. Hafta dolayısıyla ilçe merkezinde bayanlara yönelik “İslâm’da evlilik ve aile” konulu konferans düzenleyeceklerini ifade eden Müftü Köksal, 19 Nisan Pazar günü yapılacak konferansa bütün vatandaşları dâvet etti. Köksal, hafta dolayısıyla mevlid ve hatim merasimi düzenlediklerini ve vatandaşlara Kutlu Doğum aşı verdiklerini belirterek, kasaba ve köylerdeki vatandaşlar ile okullara kitap dağıttıklarını dile getirdi.
|
17.04.2009
|
|
|
Trabzon’da Bediüzzaman paneli |
Yenİ Asya Gazetesi Trabzon Temsilciliği tarafından Bediüzzaman Haftası sebebiyle 19 Nisan Pazar günü saat: 13:30’da Zorlu Grand Otel’de, “Küresel Kriz ve Said Nursî’nin İktisad Görüşü” konulu bir panel düzenlenecek.
Açılış konuşmasını Gazetemiz İmtiyaz Sahibi Mehmet Kutlular’ın yapacağı panele, Prof. Dr. Atilla Yayla, Prof. Dr. Ahmet Battal ve M. Nihat Derindere konuşmacı olarak katılacak.
|
17.04.2009
|
|
|
Kuvvetli yağış, toz taşınımı ve çığ uyarısı |
Yurdun büyük bir bölümünde görülecek yağışların kuvvetli olması beklenirken, hava sıcaklığı güneybatı kesimlerde 1 ile 3 derece artacak, kuzey iç ve doğu bölgelerde 2 ile 4 derece azalacak.
Devlet Meteoroloji İşleri Genel Müdürlüğü’nden edinilen bilgiye göre; Yurdun büyük bir bölümünde görülecek yağışların; Doğu ve Güneydoğu Anadolu’nun doğusu ile Hatay ve İskenderun çevrelerinde kuvvetli olması beklendiğinden (Sel, su baskını, taşkın v.b.) ilgililerin ve vatandaşların dikkatli ve tedbirli olmalarını istedi. Uzmanlar, Güneydoğu Anadolu’da toz taşınımı beklendiğinden Doğu Anadolu’nun doğusu ile Doğu Karadeniz’in iç kesimlerinde de muhtemel çığ tehlikesine karşı uyarıda bulundu.
|
17.04.2009
|
|
|
Ankaralılar toplu taşıma araçlarını kullanıyor |
Ankara’da, günde 2 milyon 570 bin kişinin toplu taşım araçlarını kullanarak seyahat ettiği, şehir içi ulaşımda en çok EGO otobüslerinin tercih edildiği belirtildi.
Ankara Büyükşehir Belediyesi Basın Merkezinden yapılan yazılı açıklamada, Ankaralıların genellikle toplu taşım araçlarını kullandığı ifade edildi. EGO Genel Müdürlüğüne ait bin 729 otobüs ile günde ortalama 700 bin yolcuya hizmet verildiği bildirilen açıklamada, özel halk otobüsleriyle günde 400 bin, midibüslerle 350 bin yolcunun seyahat ettiği kaydedildi. Ankaray ve metronun günde ortalama 300 bin, Başşehrin en eski toplu ulaşım araçlarından olan ve Kayaş-Sincan hattında çalışan banliyö trenlerinin ise günde ortalama 50 bin kişiyi taşıdığı bildirildi.
|
17.04.2009
|
|
|
Hatay’da endişe edilecek durum yok |
Hatay Vali Yardımcısı İsmail Kara, şehirde önceki akşam saatlerinden itibaren etkili olan sağanak yağış dolayısıyla bazı ev ve iş yerlerini su bastığını belirterek, ‘’Endişe edilecek bir durum yok.
Ekiplerimiz gerekli çalışmaları yapıyor’’ dedi. Merkeze bağlı Madenboyu Köyünde 15 evin su baskını sebebiyle tahliye edildiğini ve büyükbaş hayvan telefi olduğunu ifade eden Kara, belediye ekiplerinin yanı sıra, sivil savunma ve itfaiyenin de mağdur olan vatandaşlara yardım için çalıştığını sözlerine ekledi.
|
17.04.2009
|
|
|
Şimdi düşleyip yazın gitmeli |
Gökçeada eski ismiyle İmroz, Ege Denizi’nin kuzeyinde, Çanakkale iline bağlı bir ada. Türkiye’nin en büyük adası olma ünvanına sahip.
Ulaşım Gelibolu’ya yakın Kabatepe Limanından ve yazın Çanakkale’den arabalı feribotlarla sağlanıyor. Ada merkezi feribot iskelesine 7 km. uzaklıkta bulunuyor. Yerleşim ada merkezi dışında 9 köye dağılmış durumda. Gökçeada 289.5 km yüzölçümünde, 95 km. kıyı şeridi uzunluğuna sahip. Kuzey-güney uzunluğu 13 km. doğu-batı uzunluğu 29.5 km. Çanakkale Boğazı’nın kuzeybatısında yer alan Gökçeada’nın, kuzeyinde Semadirek, güneybatısında Limni, güneyinde Bozcaada bulunuyor. 2003 genel nüfus sayımına göre ilçe merkezi 7278, köyler 1616 olmak üzere toplam 8894’dür. Bir zamanlar çoğunluk Rum iken son 20-30 yılda dışarıya verilen göçlerle yerleşik Rum nüfusu 150-200’e düşmüştür. Ama yazları dünyanın dört bir yanından köylerini ziyarete gelen Rumlarla bu nüfus 2000’e kadar çıkmaktadır. Türk nüfusunu ise 1947 yılından beri Anadolu’nun çeşitli yerlerinden iskân sebebiyle getirilip yerleştirilen köy halkları ve kamu kuruluşlarında çalışanlar oluşturmaktadır. Gökçeada’nın geçim kaynakları: Zeytincilik, hayvancılık, organik tarım ve turizmdir. Zeytincilik kökeni çok eskiye dayanan bir uğraştır. Adada 300-400 senelik zeytin ağaçları görülmektedir. Adada keçi ve koyun gibi küçükbaş hayvancılık yapılmaktadır. Çobansız ve özgür bir şekilde otlayan, tepelerdeki kekikle beslenen hayvanlar sayesinde çok lezzetli ve tabiî kırmızı et ortaya çıkmaktadır. Turizm son yıllarda gelişmektedir. Daha çok ev pansiyonculuğu görülmekle birlikte, butik oteller de çoğalmaktadır. Son yıllarda gelişmekte olan organik tarım adanın geleceğinde önemli bir rol üstlenmektedir. Devletin desteklediği projeler ile organik zeytincilik, bal üretimi ve bağcılık gelişmektedir. Gökçeada’ya ulaşım Gestaş’a ait bir arabalı vapur ve 1 feribotla sağlanmaktadır. Anakarada Kabatepe’den ve yaz sezonunda Çanakkale Limanından kalkan feribotlar, Gökçeada’nın merkeze 7 km. uzaklıktaki Kuzulimanı mevkiine ulaşmaktadır.
Kabatepe Limanından kalkan feribotun yolculuğu 1 saat 15 dakika Çanakkale Limanından ise 2,5 saat sürmektedir.
Gökçeada’da görülmesi gereken yerlerin başında eski Rum köyleri, Tepeköy’de 625 yıllık olan ve muhteşem bir manzaraya bakan bir tepede bulunan Çınaraltı olarak da bilinen koca çınar, Tuz gölü, Sualtı Millî Parkı, Peynir kayalıkları ve kaya mezarları geliyor.
|
MEHMET KAPLAN
17.04.2009
|
|
|
Uykunun dozunda olanı makbul |
Dokuz Eylül Üniversitesi (DEÜ) Tıp Fakültesi Fizyoloji Ana Bilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Abdullah Arslan, uykunun bağışıklık sistemini şarj ettiğini belirterek, 8 saatten az uyuyanların bağışıklık sisteminin, 8 saat ve üzerinde uyuyanlara göre daha zayıf olduğunu söyledi.
Prof. Dr. Arslan, insanın ömrünün üçte birinin uyuyarak geçtiğini, uykunun ruhsal, zihinsel, bedensel sağlık için oldukça gerekli bir fizyolojik süreç olduğunu söyledi. Uykunun önemli işlevlerinden birinin bağışıklık sistemine yaptığı katkı olduğunu vurgulayan Prof. Dr. Arslan, ABD’deki Carnegie Mellon Üniversitesinde bu yıl başında yapılan araştırmada, 7 saatten az uyuyan deneklerin, 8 ve daha fazla saat uyuyanlara göre 3 kat daha sık enfeksiyona yakalandığını belirlediklerini bildirdi. Prof. Dr. Arslan, İsviçreli bilim adamlarının yaptığı araştırmalarda az ya da çok uyumanın insan ömrünü kısalttığını tesbit ettiklerini bildirdi. Prof. Dr. Arslan şöyle devam etti: ‘’İnsanlar ortalama 8 saat uyumalı. Dikkat edilirse geceleri uyuyamayan kişilerin hastalığa yakalanma riskinin daha yüksek olduğu görülebilir. Gece çok geç yatmak sağlığımız için oldukça zararlı. Uzun uyku da kısa uyku da insanın ömrünü kısaltıyor. Günde 5 saat uyuyanların da 8 saatten fazla uyuyanların da ömrü daha kısa oluyor. Bu İsviçreli bilim adamlarının yaptığı araştırmaların sonucudur. Uyku tekdüze bir süreç değil. Bir derin uyku, bir yüzeysel uyku var. Derin uyku, bağışıklık sistemini destekleyen hormonların salgılandığı 23.00 ile 03.00 arasındaki uykudur. Bu arada alınan uyku, vücudun en çok ihtiyaç duyduğu uykudur. Ben saat 04.00’te yatayım 8 saat uyuyayım demek bu süreçteki uyuma kadar etkili değildir. Yüzeysel olarak 6 saat uyumaktansa 3 saat bile derin uyunsa bu daha faydalıdır.’’
|
17.04.2009
|
|
|
Hem obezleştiriyor hem mutlu ediyor |
AmerİkalI ve Tayvanlı araştırmacılar, fast-food tarzı yemek ve meşrubatın çocuklarda obezite riskini arttırdığını, ancak onları mutlu da ettiğini buldular.
Tayvan Ulusal Üniversitesi ve ABD’nin Arkansas Üniversitesinin ortak araştırmasında, çocukların sağlıksız gıda ve içecek tüketmelerini azaltarak şişmanlamalarını engellemeyi amaçlayan programların, çocukları başka yöntemlerle mutlu etmeye çalışmaları durumunda daha başarılı olabilecekleri tesbit edildi. Fast-food tarzı yemekte patates kızartması, pizza ve hamburger bulunduğu, gazlı meşrubat ile diğer şekerli içeceklerin yer aldığı belirtilen açıklamada, fast-food yiyen ve gazlı meşrubat içen çocukların daha fazla obez olma riskine sahip oldukları, ancak daha az mutsuz olabilecekleri sonucu ortaya çıktı.
|
17.04.2009
|
|
|
Buzulları kurtarmak mümkün |
Sera etkisi oluşturan gazların, özellikle de karbondioksidin 21. yüzyılda yüzde 70 azaltılmasının, kutuplardaki buzulların kurtarılmasını sağlayabileceği ve dünyanın ısınmasının büyük yıkıcı sonuçlarını engelleyebileceği bildirildi.
ABD’nin Ulusal Atmosfer Araştırmaları Merkezinden Warren Washington ve ekibinin araştırmasına göre, atmosfere yayılan karbondioksit oranı yüzde 70 azaltılırsa, kutuplardaki ısınma neredeyse yarı yarıya düşecek, bu da deniz kuşlarının ve kutuplarda yaşayan hayvanların neslinin korunmasını sağlayacak. Elektronik ortamda bu senaryoyu tasarlayan Washington, 21. yüzyılda karbondioksidin yüzde 70 azaltılmasının, sıcaklık artmaya devam etse bile, iç buzulların ve toprak altındaki buzun erimesiyle okyanus sularının yükselmesi gibi ısınmanın en tehlikeli etkilerini kısmen engelleyebileceğini belirtti.
|
17.04.2009
|
|
|
Ton balığı tükeniyor |
AşIrI avlanmaya son verilmezse Ton balığının 2012’ye kadar tükenme tehlikesinin bulunduğu bildirildi.
Dünya Doğal Hayatı Koruma Vakfının (WWF) araştırmasına göre, mevcut av kotalarının korunması halinde üreme çağındaki Atlantik ton balığı üç yıl içinden tükenmiş olacak. Vakıf, orkinos olarak da bilinen ton balığının soyunu devam ettirmesini sağlamak için, balıkların üremek için Akdeniz’e yüzdüğü Mayıs ve haziran aylarındaki avlanmayı tamamen durdurmak gerektiğini bildirdi.
|
17.04.2009
|
|
|
|