Pazar akşamı enteresan bir yüzüncü yıl derbisi izledik. Maçın sonundaki olaylarsa derbinin önüne geçti.
Ne oyuncular ne hakemler ne seyirciler ne de yöneticiler derbinin kendi üzerlerine düşen görevlerini yerine getirmenin çok uzağında kaldılar.
Seyirciye: Artık küfürü kabalığını bir tarafa bırakmak medeni insanlığın gereği. O kadar bayan ve çocuğun huzurunda küfür eden insanlara şunu sormak lazım: Sizin çoluk çocuğunuz, kardeşiniz, anneniz, bacınız yok mu? Birileri onların yanında küfürlü konuşsa rahatsız olmaz mısınız? Eğer cevabınız hayırsa bu yaptığınızdan utanmalısınız. Bu dediklerim sadece bu maça münhasır değil. Her maçta benzer hadiseleri yaşıyoruz. Yetkili olanlarsa olanları seyretmeye devam ediyor. Demek ki; onlarda bu işlerden rahatsız olmuyorlar.
Sabri'ye: G.Saray'a yaptığın hareketlerle yakışmayan bir oyuncusun. Asla iyi bir profesyonel olamazsın. Mücadeleyle kavgayı birbirine karıştırıyorsun. Oynadığın maçlardan sonra hiç kendini TV' den izlemiyor musun? Ne kadar itici davrandığını görmüyormusun? Bu gidişle G.Saray'daki günlerin sayılı. Bu kulüp seni kapıya koyacaktır. Çünkü haklarını tamamen doldurdun.
Emre Belözoğlu'na: Sabri'den farklı bir yanın yok. Sabıka dosyan hayli kabarık. Milli takım olsun yabacı takımlardaki sabıkaların olsun şu yaşında limiti doldurmuş durumdasın. İyi oyuncu olmak asla iyi insan olmayı getirmez. Ahlâk apayrı bir meziyettir. Ona sahip olmak ve muhafaza etmek te her baba yiğidin harcı değildir. Bu kafayla gidersen, seninde tarihin sayfalarındaki yerin, kötüler arasında olacaktır.
Lugano'ya: Olayları başlatan adam olduğunu kendi itiraf etti. Benim kanaatim bu oyuncu Türkiye' yi terk etmek istiyor. Bu itirafın açık manası bu. Öyle olmasa da Lugano'nun art niyetli davranışları mücadeleciliğinin sürekli önüne geçiyor. Bu tip oyuncular faydadan çok, zarara verir.
Emre Aşık'a: Mücadele ve azmin sayesinde, yaşına rağmen hâlâ milli takıma çağrılyorsun. Bu iyi. Ancak her nedense nerde olay varsa orada sen varsın. Bu kadar raslantı olamaz. Artık davranışlarınla küçüklere örnek olman gerekmez mi?
Hakem Fırat Aydınus'a: Hakemlik otoriteni idarenle gösterebilmelisin. O da iyi yönetimden geçer. Her kararını oyunculara anlatman gerekmez. Anlatırkende yüz ifadenden yalvarma akması otoriteyi zaafa uğratmakran başka bir işe yaramaz.
Bülent Korkmaz' a: Hasbelkader G.Saray'a teknik direktör oldun. Bu Allah'ın sana bir lütfuydu. Ancak bu görevi kaldırmakran çok uzağında kaldın. Lincol' ü formsuz diye oynatmııyorsun. Peki Ümit Karan çok mu formda? 90'da oyunu kurtarma adına oyuncu değiştirmense muhteşemdi!
Adnan Polat'a: Acemi antrenörlere takımı teslim edip federasyona bozuk atman hiç mantıklı değil. Bu yaptığın davranışında G.Saray'a fayda getirmeyeceğiyse aşikar. Geçmişte federasyonla kavga eden başkanların takımlarıın hakkını korumaktan çok kaybettikleri bilinen bir gerçek.
Aziz Yıldırım'a: Derbinin havasını yumuşaması için davet edilen yemeğe katılmalıydın. Bunlar ezeli rekabetteki dostluğun pekişmesi için özel fırsatlar. Centilmen olmayı başaramamış başkanların takımların oyuncularından, centilmenlik beklemek safdillik olur.
|