|
|
|
Dinle “tar”dan |
104.4 frekansında yayın yapan Bizim Radyo’nun geçtiğimiz Çarşamba günü yayınlanan “Sözden Öte” programında Senem Uluhan’ın konuğu tar sanatçısı Kâzım Gürkan’dı.
Gürkan, “Sevgiliye” adlı ilk albümünden örnekler verdiği programda, Bizim Radyo dinleyicilerine tar enstrümanını tanıttı.
Her ne kadar Azeri sazı olarak bilinse de, tarın Anadolu kültürünün bir parçası ve vazgeçilmezlerinden olduğunu vurgulayan Gürkan, bugüne kadar fazla önplana çıkmayan bu sazı tanıtmayı amaçladığını söyledi. Sanatçı şöyle konuştu:
“Halk müziği ya da Türk müziği bunlar birbirinden ayrılmaz şeyler zaten. Enstrüman olarak belki bazı sazlar önplana çıkmış olabilir. Meselâ en çok tanınan bağlamadır. Ama bir kemane kadar, bir zurna kadar tar da Türklerin geleneğinden gelen bir sazdır ama fazla önplana çıkmadı. Ben de bir tar sanatçısı olarak, yıllardır bu işin eğitimini almış ve dersini Devlet Konservatuarında vermiş bir akademisyen olarak bu sazımıza dikkat çekmek istedim.”
Gürkan, ilk albümü “Sevgiliye” hakkında da şunları anlattı:
“Benim aslında bu albümde yapmak istediğim de oydu. Ben otantik, Arazi yapmadım. Ben tarı, Anadolu topraklarına yeniden tanıtmaya çalıştım. Albümü dinleyince fark edeceksiniz Azeri motifleri kadar Türk motifleri de var. Bu konuda bazı eleştiriler aldım. Neden tar çok önde değil diye. Zaten bununla ilgili bir sürü çalışma var. Benim gayem diğer enstrümanlarla birleştiğinde ortaya çıkan o muazzam müzik ziyafetini sunmaktı. Yoksa tek başına otantik olarak tarı tanıtmak değildi. Burada Orhan Hakalmaz Hocamın büyük katkısı var, o beni yönlendirdi.”
“Tar” nasıl ortaya çıkmıştır?
“Araştırmalarıma göre tar, 18. yüzyıla kadar, hatta 18. yüzyılın ortalarına kadar şu anki haliyle muhafaza edilmiyormuş. Mirze Sadık Esadoğlu bir müzisyen bu haline getiriyor. Daha önce 4 telli olan tarı 11 tele yükseltmiştir. Daha sonra yürek zarı koymuştur ve göğüste çalınmasını sağlamıştır.” Kültür Sanat Servisi
Kâzım Gürkan kimdir? — Kâzım Gürkan kendisini şu sözlerle tanıttı: “Kâzım Gürkan 1971 yılında Malatya’da doğdu. 1 yaşında İstanbul’a gelmişiz. Fatih’te büyüdüm. İlk, orta ve lise yıllarında müzikle tanıştım. Hatta ilkokulda tanıştım. Aile geleneğinde vardı aslında, bağlama çalma geleneği vardı. Bağlamayla, curayla tanıştım, yaşım 8 ya da 9’du. Akranlarım dışarıda oynarken ben enstrüman çalıyordum. Daha sonra konservatuarla tanıştım. Daha doğrusu hocalarım yönlendirdi. Sınava girdim, kazandım. Tarı seçmem de çok ilginç. Tarı ilk etapta istemedim. Tarın sesini çok seviyordum. Bağlama istiyordum. Bağlamada kontenjan doluydu. Hocam beni yönlendirdi. Evlâdım sen tar çalabilirsin, tar sazını seç dedi. O gün başladık, bugünlere kadar geldik. İyi ki de seçmişim “. Fotoğraf: Zekeriya Çelik
|
07.04.2009
|
|
|
‘Uluslararası Karagöz Sempozyumu’ başlıyor |
BUGÜN İstanbul’da başlayan ‘Uluslararası Karagöz Sempozyumu’, 12 Nisan’a kadar devam edecek Yüzyıllara dayanan bir geleneğin en güzel örneği olan “Karagöz ve Hacivat” gölge oyunu, ilk defa kapsamlı bir organizasyonla ele alınacak. İstanbul Büyükşehir Belediyesi Kültürel ve Sosyal İşler Daire Başkanlığı Kültür Müdürlüğü tarafından düzenlenen sempozyum kapsamında gölge oyunu üzerine çeşitli sergiler, film gösterimleri, yurt içinden ve yurt dışından oyunlar sahnelenecek. 7-12 Nisanda gerçekleştirilecek sempozyum, “gölge ustalarını” İstanbul’da bir araya getirecek. Sempozyum süresince “Hong Kong Pupuet and Art Center”in yanı sıra İtalya’dan “Il Teatro Le Giravolte”, İstanbul Hayal Tiyatrosu, Enver Şenyar, Üsküdar Karagöz Tiyatrosu, Tacettin Diker, Ümraniye Balakin Çocuk Tiyatrosu, Ahşap Çerçeve, Cengiz Özek Kukla Tiyatrosu gösteriler sunacak. “İstanbul Şehir Müzesi Karagöz Koleksiyonu”ndan örneklerin yer aldığı “Karagöz Figürleri Sergisi” Atatürk Kitaplığı’nda 7-18 Nisanda gezilebilecek.
|
07.04.2009
|
|
|
Nüzhet İslimyeli, Mithatpaşa Sanat Galerisinde |
MERHUM Ressam Nüzhet İslimyeli’nin eserlerinden oluşan sergi Ankara’da sanatseverlerle buluştu. 2005 yılında vefat eden Nüzhet İslimyeli’yi Ankaralı sanatseverlerle buluşturan kızları Neşe Haştemoğlu ve Nezihe Tunail sergi ile ilgili olarak; “Sanatçılar çabuk unutulur. Babamın en mutlu olduğu anı bu an olarak hissediyorum. Güzel şeyler bıraktı ardında. Bizlere ışık oluyor. Yetiştirdiği sanatçılarımızla da sanatımıza önemli katkıları oldu” diye konuştular. Paris Institutd Etudes Françaises, Avusturya Insburg ve Bregenz şehir müzeleri başta olmak üzere, Almanya, Kanada, Irak, Hindistan ve ABD’deki özel koleksiyonlarda eserleri bulunan sanatçının 94 eseri, Ziraat Bankası Kültür Merkezi Mithatpaşa Sanat Galerisi’nde sergileniyor.
|
07.04.2009
|
|
|
Yardıma muhtaç çocuklarımız ve Sosyal Hizmetler İl Müdürlüğü’nden açıklama… |
Geçen yazımızda Üsküdar Kartalbaba Camii avlusunda gördüğüm dört küçük çocuklu bir aileden bahsetmiştim. Çocuklar soğukta, battaniyenin altında uyumaya çalışıyordu ve ailenin kalacak bir yeri de yoktu. Derhal Üsküdar, Kadıköy ve Büyükşehir Belediyelerinin ilgili bölümlerini telefonla aramıştım, ama ne yazık ki aldığım cevap olumsuzdu ve bana adres olarak Sosyal Hizmetler İl Müdürlüğü gösterilmişti. Orayı da aramış, durumu anlatan bir faks yollamış ve telefonda görüştüğüm kişi de bunun için polisle görüşmem gerektiğini söylemişti. Gazetede yazımızın çıktığı günün ardından akşam saatlerinde cep telefonum çaldı. Arayan kişi İstanbul Sosyal Hizmetler İl Müdürü sayın Önal Ünaltekin idi. Kendisi yazımızla ilgili olarak bilgi aldı ve en kısa sürede bir açıklama göndereceklerini belirtti. Ben de ilgileri için teşekkür ettim.
İl Sosyal Hizmetler Şube Müdürü Serdar Arslan imzasıyla gelen açıklama şu şekilde: ‘’Kartalbaba Camiinin avlusunda anne, baba ve dört çocuğunun bulunduğunun telefonla ihbarı üzerine bahse konu olan adrese gidilmiştir. Burada görev yapan cami görevlisi İhsan Bey ile yapılan görüşmede ailenin cami içerisinde barınmak istediğini, ancak kendisinin buna izin vermediğini telefonla polisi aradığını ancak ailenin polis gelmeden önce buradan ayrıldığı ve nereye gittiğinin bilinmediği bilgisi alınmıştır. Çevrede yapılan araştırmada da aile hakkında bilgisi olan kimseye ulaşılmamıştır. Konuyla ilgili olarak Üsküdar Çocuk Büro Amirliği ve İl Emniyet Müdürlüğü Çocuk Şube Müdürlüğü ile yapılan görüşmelerde de kendilerine bu şekilde bir ihbarın yapılmadığı bilgisi alınmıştır. Çevrede bulunan esnafa bahse konu olan aileye ulaşılması halinde Müdürlüğümüzle bağlantıya geçilmesi için gerekli irtibat bilgileri verilmiştir.’’
Evet açıklama bu şekilde. Bu telefon trafiği ve görevlilerin müdahalesine kadar aile ve tabiî dört küçük yavru gitmişlerdi. Şimdi kim bilir nerede nasıl bir durumdalar. Cami görevlisi İhsan Bey, aileyle bir süre ilgilenip, ilgili kurumlarla temasa geçseydi, belediyeler, ilgili kamu kurumlarımız zaman kaybetmeden olaya müdahale etseydi belki de aile şimdi sıcak bir yuva da kalıyor olacaktı. Önal Bey’le yaptığımız telefon görüşmesinde, müdürlük olarak il genelinde pek çok yardıma muhtaç, sokakta kalmış çocuklar için çalışmalar yaptıklarını, ama zorluklarla da karşılaştıklarını söylemişti. Aslında çevremize baktığımızda her gün bir yerlerde sokaklarda, izbe mekânlarda barınmaya çalışan çocukları, gençleri görüyoruz,—daha doğrusu görmezden geliyor, vah vah edip yine işimize gücümüze bakıyoruz. Vicdanımızı bu ne kadar rahatlatıyor ve bastırıyor bilemiyorum ama o çocuklar o gençler bizim kardeşlerimiz. Halbuki deniz yıldızı hikâyesinde ki gibi en azından Bir’i için bile çok şeyi değiştirebiliriz.
|
07.04.2009
|
|
|
NURDAN DAMLALAR |
“ Zâhiri musibetler altında ve neticesinde,
inayet-i İlâhiyenin çok tatlı neticeleri var. ”
Emirdağ Lâhikası s. 1:195, Tarihçe i Hayat, s 483
|
07.04.2009
|
|
|
|