|
|
|
AB’yi bırakın Arabistan’a odaklanın |
“Gölge CIA” lakaplı uluslararası ilişkiler uzmanı ve jeo-stratejist Dr. George Friedman, Türkiye’nin “AB’ye üye olmak istemesinin faydasının ne olacağını çok net göremediğini” söyledi. Friedman, odaklanılması gereken yerin Arap yarımadası olduğunu, ABD’nin bölgeden çekileceğini ve burada başka bir maceraya girmeyeceğini iddia etti.
UluslararasI ilişkiler uzmanı ve jeo-stratejist Dr. George Friedman, Türkiye’nin AB’ye üye olmak istemesini anlamadığını dile getirerek, odaklanılması gereken yerin Arap yarımadası olduğunu söyledi. İş Yatırım Menkul Değerler’in düzenlediği ‘’Geniş Açı’’ toplantısına konuk olan Friedman, ‘’Yeni dünya düzeni ve yeni dönemde Türkiye’nin ekonomik ve politik konumu’’ konulu konferans verdi. Türkiye’nin AB’ye üye olmasını anlayamadığını belirten Friedman, şöyle devam etti; “Birine siz üyesiniz (NATO) ötekine ise (AB) niye üye olmak istiyorsunuz anlamıyorum. Bu iki olay krizle ilgili önemli olaylardı ve Türkiye’yi de etkilemiştir. Türkiye AB üyeliğini kendisini daha güçlü hale getireceğini düşünerek istemiştir. Bugün artık bütün ülkeler olduğu gibi Türkiye de kendi başınadır. Ben Türkiye’nin son 5 yılda ekonomideki değişime bakınca, AB’ye üye olsaydı bu kadar başarılı olacağını düşünmüyorum. Bütün bunların sonunda AB’ye üye olmak istemenin faydasının ne olacağını çok net göremiyorum’’ dedi.
ABD ve Türkiye’nin bu bölgede karşılıklı çıkarlarının bulunduğunu vurgulayan Friedman, odaklanılması gereken yerin Arap yarımadası olduğunu, ABD’nin bölgeden çekileceğini ve burada başka bir maceraya girmeyeceğini kaydetti. Friedman, “Söylediklerimin çoğunu Osmanlı İmparatorluğundan hareketle söyledim. Türkiye her yöne genişliyor ve etrafında çok zayıf güçler var. Bu güçler bu genişlemeyi engelleyemiyorlar. Osmanlı İmparatorluğu tarihi, bir pragmatizm tarihidir” diye konuştu. İstanbul / aa
|
05.03.2009
|
|
|
Hükümet AB’de ipe un sermesin |
Hak-İş Genel Başkanı Salim Uslu, hükümetin AB sürecinde sendikal haklar konusunda ipe un serme lüksüne sahip olmadığını söyledi. Uslu, bu alandaki yasaların bir an önce AB standartlarına çekilmesi gerektiğini belirtti.
HAK-İŞ Genel Başkanı Salim Uslu, hükümet’in, AB sürecinde sendikal haklar konusunda ‘’ipe un serme lüksüne’’ sahip olmadığını söyledi. Uslu, Konfederasyon Genel Merkezi’nde düzenlenen ‘’Sendikal Aktivistlere AB Eğitimi’’ konulu toplantıda yaptığı konuşmada, Türkiye’nin AB’ye üyelik sürecinin ivme kazanmasından yana olduklarını, uyguladıkları projelerle de bu sürece aktif katkı verdiklerini ifade etti. Hükümet’in AB’ye üyelik sürecini sadece kendi istek, beklenti ve yöntemleriyle sürdürmesinin mümkün olmadığını dile getiren Uslu, sürece dahil edilmelerinin bu konuda daha hızlı mesafe alınmasına imkân vereceğini vurguladı. ‘’Hükümet, AB sürecinde sendikal haklar konusunda ipe un serme lüksüne sahip değil’’ diyen Uslu, bu alandaki yasaların bir an önce AB standartlarına çekilmesi gerektiğini belirtti. TOBB’un sendikal yasaların değişmesine karşı olduğunu, Türk-İş’in Bursa’da varılan mutabakattan farklı talepler öne sürdüğünü, DİSK’in ‘’daha iyisini isterim’’ diye örtülü engel getirdiğini, TİSK’in ise Türk-İş’i bahane ederek ‘’ipe un serdiğini’’ iddia eden Uslu, bu yöndeki kimi tutumları, sendikal yasaların değişmesinin ötesinde ‘’AB ile ilişkileri baltalamak’’ olarak yorumladı. Ankara / aa
|
05.03.2009
|
|
|
Nevruz ve 1 Mayıs için resmî tatil tartışması |
CHP, Nevruz’un ve 1 Mayıs’ın resmi tatil ilan edilmesi için yasa teklifi verdi. CHP çarşaf ve Kuran kursu açılımının ardından bu kez de 21 Mart’ta kutlanan nevruzun ve 1 mayıs’ın resmi bayram olması için yasa teklifi verdi.
CHP’nin bu yeni girişimi için hükümetten henüz net bir açıklama gelmiş değil. Seçimlere 25 gün kala gündeme gelen teklif, “CHP seçim yatırımı yapıyor” eleştirilerine yol açsa da, diğer partilerin benzer teklifleri halen Meclis gündeminde bekliyor. İlk teklifi ise bir yıl önce MHP milletvekili Atila Kaya vermişti. Nevruz için bir başka teklif DTP’ye ait. 7 Ocak’ta DTP’li Osman Özçelik’in verdiği teklif 4-21 Mart tarihlerinin Nevroz bayramı olarak kutlanması ve 21 Mart’ın tatil edilmesini örgörüyor. Tekliflerin bu yılki Nevruza yetişmesi ise mümkün görünmüyor. Zira Meclis yasama faaliyetlerine yerel seçimler nedeniyle ara vermiş durumda.
|
05.03.2009
|
|
|
Kavga ve çamur partisi değiliz |
Demokrat Parti Genel Başkanı Süleyman Soylu, “Bizim partimizin adı kavga, çamur partisi değildir. Biz üretimi, köprü, baraj, yol, iş, aş, okul ve insanlarımızı düşünürüz. Bu ülkede üretimi ortaya koyan bir anlayış ve Türkiye’nin geleceğiyiz. Biz bir gün değerler, kimlik, milliyetçilik, etnik köken, cumhuriyet, laiklik üzerinden siyaset yapmadık” dedi.
Demokrat Parti (DP) Genel Başkanı Süleyman Soylu, “Bizim partimizin adı kavga, çamur partisi değildir” dedi. Soylu, Bartın Belediye Sosyal Tesisleri’nde yaptığı konuşmada, 13 aydır Türkiye’de kavga anlatmadığını, fakirlik, işsizlik, yoksulluk, yolsuzluk ve geri kalmışlıkla kavga eden siyaset anlayışını ortaya koyduklarını söyledi. Ülke genelinde 230 bin kilometre yaparak adım adım insanların sorunlarını dinlediğini, kadınlara ve gençlere inandığını anlatan soylu, şöyle dedi: ‘’Bu ülkedeki herkese haykırıyorum... Çaresiz ve yalnız değilsiniz. Bizim partimizin adı kavga, çamur partisi değildir. Biz üretimi, köprü, baraj, yol, iş, aş, okul ve insanlarımızı düşünürüz. Bu ülkede üretimi ortaya koyan bir anlayış ve Türkiye’nin geleceğiyiz. Biz bir gün değerler, kimlik, milliyetçilik, etnik köken, cumhuriyet, laikliklik üzerinden siyaset yapmadık. Bugün benim ülkemde her çocuk 7 bin 300 dolar borçla doğuyor. Her 3 gençten ve üniversiteyi bitiren 2 gençten birisi işsiz. İşçinin yüzde 82’si, memurun yüzde 80’i borçlu, tarlalar ipotekli. Kredi kartı borçları tam 12, protestolu senet sayısı 6 kat arttı. Bu ülkede tertemiz siyasetin adı, kalkınmanın, zenginliğin adresi, ülkenin yarınları DP olacak.’’ Bartın / aa
|
05.03.2009
|
|
|
Anadolu’daki samimiyeti başka yerde görmedim |
Bremen Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Wilfried Siebold, Anadolu insanındaki içten davranma, çıkarsız sevme ve karşılıksız yardım etme duygusunu dünyanın hiçbir ülkesinde göremediğini söyledi.
Bremen Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Wilfried Siebold, Anadolu insanındaki içten davranma, çıkarsız sevme ve karşılıksız yardım etme duygusunu dünyanın hiç bir ülkesinde göremediğini söyledi. Kırk beş yıl içinde 50’ye yakın ülke gezdiğini ve dinlenmek için yılın 3 ayını Türkiye’de geçirdiğini belirten Wilfried Siebold, uzun yıllar İzmir Dokuz Eylül Üniversitesi’nde sanat tarihi derslerine girdiğini ifade etti. Kırk yıldır tatilini Türkiye’de yaptığını ve Almanya’da kaldığı süre içinde en çok özlediği şeyin Türk dostlarıyla Türkçe sohbet etmek olduğunu anlatan Siebold, Avrupa’da doğup büyümesine rağmen, samimi dostlarının Türkiye’de olduğunu vurguladı. Siebold, dünyanın Anadolu insanının yüreğinde sakladığı içten, çıkarsız, doğal, başkasının mutluluğuyla mutlu olma ve karşılıksız sevme duygusuna ihtiyacının bulunduğunu kaydetti. Antalya / cihan
|
05.03.2009
|
|
|
Hollanda’da İslâmın tecellisi |
Avrupa basını, medyası ve münevver cemiyetler, İslâmiyet’i gündemde tutmakta ve inançsızlığa ve tahrifata uğrayan Hıristiyanlığa karşı alternatif olarak görmektedirler.
Nitekim Ocak 1995 tarihinde Hollanda da Kiliseler Birliği ve Diyanet Vakfı bir araya gelerek İmamlar ve Hıristiyan din görevlileri ile müşterek bir “ulusal tanışma günü” tertiplemişlerdir. Bu toplantıda sevindirici bir husus, 110 imam ve 125 papaz bulunmuş ve Hollanda’nın manevî sorunları üzerinde çareler bulmaya çalışmışlardır. Hollanda’da 400 bin Türk ya da Türkiye kökenli Hollandalı yaşıyor. Tam Adı: Hollanda Krallığıdır. Yüzölçümü: 41 526 kilometre kare. Başşehri: Amsterdam. Dili: Flemenkçe ve Almanca Nüfusu: 16 milyon. Hollanda’da 900.000’in üzerinde Müslüman yaşıyor.
Yıllar önce okumak veya çalışmak için Hollanda’ya giden Türkiyeli vatandaşlarımız ve gerekse İslâm dünyasının Müslümanları, ilk yıllarda ibadetlerini yerine getirebilecek yer temininde birçok sıkıntı ile karşılaştılar. Cuma ve bayram namazlarını kılabilmek amacıyla günler öncesinden uygun mekânlar bulabilmek için çaba sarf ettiler. Zaman seyri içinde büyük ümit ve gayretlerle, cami olarak kullanılmak üzere bazı binaları kiraladılar. 1980’li yıllardan itibaren ise ya kira karşılığı cami olarak istifade ettikleri binaları, ya da daha uygun yerleri satın almaya başladılar. Böylece vatandaşlarımızın bulunduğu her yerleşim bölgesinde cami, lokal ve dernek odaları meydana getirilmiş oldu. Fakat vatandaşlarımız bununla da yetinmediler. Temelden kubbeli ve minareli camilerin inşasına başladılar. Birbirleri ile yarışırcasına her geçen gün sayıları çoğaldı ve çoğalmaya da devam etmektedir.
Camiler Müslümanların bir araya geldiği, duâ ve ibadetlerinin topluca yapıldığı, secdelerin birleştiği, üzüntü ve sevinçlerin paylaşıldığı mübarek yerlerdir. Dinî ve sosyal hayatımızda müstesna yeri olan huzur evlerimizdir. Yurtdışında caminin fonksiyonu çok önemlidir. Çünkü yurtdışında camiler sadece namaz kılınan bir mekân değil, vatandaşlarımızın bir araya geldiği, acı ve mutlulukların paylaşıldığı, çocuklara Kur’ân-ı Kerim ve dinî bilgilerin öğretildiği sosyal ve kültürel faaliyetlerin yapıldığı çok yönlü birer kültür merkezleridir. Hâlihazırda Hollanda Diyanet Vakfı’nın 140 cami şubesi bulunmaktadır. Bu camilerin 29 tanesi temelden kubbeli ve minareli olarak inşâ edilmiştir. Altı adedi ise kilise veya havradan camiye dönüştürülmüştür.
Halen Hollanda’da 60 İslâm okulu vardır. Hollanda’da bu okullarda din dersi öğretmenliği ve fahrî İslâm gönüllüsü olarak bulunan Rıza Deniz, “Bu okullara Müslümanların dışında Hollandalı aileler de çocuklarını gönderiyor ve biz onlara, Allah’ın bir olduğunu ve İslâmiyet’i anlatıyor ve Kur’ân-ı Kerimi okutuyoruz. Bundan memnun olan aileleri gelip bize şükranlarını sunuyorlar” diyor. Deniz, Kur’ân-ı Kerim’in bu çağdaki tefsiri olan Risâle-i Nurların da Flemenkçe ve Almanca dillerine çevrildiğini ve Hollanda’da büyük yankı uyandırdığını beyan ediyor.
“Hattâ, hadis-i sahihle, âhir zamanda İsevîlerin hakikî dindarları ehl-i Kur’ân ile ittifak edip, müşterek düşmanları olan zındıkaya karşı dayanacakları gibi; şu zamanda dahi ehl-i diyanet ve ehl-i hakikat, değil yalnız dindaşı, meslektaşı, kardeşi olanlarla samimî ittifak etmek, belki Hıristiyanların hakikî dindar ruhanîleriyle dahi, medar-ı ihtilâf noktaları muvakkaten medar-ı münakaşa ve nizâ etmeyerek, müşterek düşmanları olan mütecaviz dinsizlere karşı ittifaka muhtaçtırlar.”
ROTTERDAM’DA
İSLÂM ÜNİVERSİTESİ
İslâmiyet’in ve Müslümanların Hollanda’daki varlığı, sosyal ve tarihî bir vakıa niteliği taşımaktadır. 1960 yılından itibaren Hollanda kanunları dahilinde Müslümanlar kendi camilerini, vakıflarını ve diğer kuruluşlarını kurma yetkisine sahip olmuşlardır. Anayasal haklara uygun olarak, Hollanda hükümetinin malî destekleri çerçevesi ve Hollanda eğitim sistemini düzenleyen kanunlar muvacehesinde Müslümanlar kısa bir süre içerisinde İslâm ilkokulları ve ortaokullarını kurdular. Hollanda’da yaşayan Müslümanların girişimleri neticesinde 1997 yılından itibaren IUR, Hollanda’da hizmet vermeye başladı. Şu an itibariyle Hollanda’da 900 binin üzerinde Müslüman yaşamaktadır. IUR, Müslümanların sosyal ve dinî ihtiyaçlarına cevap vermek için, temel eğitimini Hollanda’da almış olan öğrenci adaylarına, imam ve manevî rehberlik eğitimi verebilecek bir konuma gelmiştir. Akademik eğitim ve araştırma vasıtasıyla IUR, “Hollanda toplumuna karşı sorumluluğunu hisseden Müslüman olarak yaşamak” ilkesini kendisine hedef olarak seçmiştir.
1997 yılındaki CBS (Hollanda Merkezî İstatistik Bürosu) tahminlerine göre 2015 yılında Hollanda nüfusunun % 10,8’i Müslüman olacaktır. Şu anda çoğunluğunu camilerin oluşturduğu yaklaşık 450 civarında cami ve İslâmî vakıf bulunmaktadır. Bu gerçekleri nazara alarak, “Hollanda gibi çok kültürlü bir topluma katkıda bulunmak” IUR’nin misyonunu temsil etmektedir. İnsanla Allah arasındaki ilişkiyle alâkalı olan İslâm esaslarının ve tevhid akidesinin farkında olmak, insanın kâinat ve toplumdaki rolleriyle ilgili bir vizyon ortaya çıkarmalıdır.
Rektörlüğünü Prof. Dr. Ahmet Akgündüz ve yardımcılığı Prof. Dr. Bünyamin Duran’ın yaptığı mezkûr üniversitede, İlimler Fakültesi, Diller ve Medeniyet Fakültesi, İslâm Sanatları Fakültesi, İslâm Araştırma Enstitüsü, Kıraat Enstitüsü başlığı altında fakülte ve enstitüler vardır.
Bu üniversite hâlen Hollanda parlamentosu tarafından resmen kabul edilmemiştir. Fakat resmen kabul edilmesi için başta çok enerjik olan Rektör Prof. Ahmet Akgündüz başta olmak üzere İslâm ülkeleri ve oranın hakperest milletvekilleri çaba göstermektedirler. Bu itibarla hâlen iktidarda bulunan AKP hükümeti bunu nazar-ı itibara almalı, bilhassa Millî Eğitim Bakanı ve Dışişleri Bakanı ve dindar milletvekilleri Avrupa Birliği derken bu mezkûr dâvâya el atmalı ve ses vermelidirler. Hollanda hükümetinden aksi bir karar çıkarsa, vicdanlardaki ıztırapla kalmaz, orada okuyan yüzlerce talebenin vebali semayı çınlatır. Dünya küçüldü, artık herkes dünyada olan bütün hadisatı yakinen takip etmektedir. Onun için diyoruz; gösterin kendinizi, bekliyoruz..
—Devami Yarin—
Müjde semineri ve konferanslar
18 gün kaldığım Hollanda’da hiç boş durmadık. Koştuk, konuştuk ve yazdık. Başta organizatör Rıza Deniz’in, fedakâr can dostlarının ve Nur-u Kur’ân şakirtlerinin gayret ve himmetleriyle çok kişiyle ve çok ekolle görüşme imkânı ve zemini bulduk. Başta Rotterdam İslâm Üniversitesi, Rozenburg’da Aile Semineri, Amersfoort’da Millî Görüş-Gençlik, Amsterdam’da Millî Görüş Kadın Kolları Gençlik ve Belçika Antwerpen Academie Onderwijs & Jeugdcentrum Üniversitesinden bayan öğrenciler derneğinde, Rotterdam West Medresesi bayanlar koluna ve Den Haag “LAHEY” il merkezinde Bediüzzaman Kültür Vakfında çeşitli seminerler ve konferanslar verdim.
Hollanda’da
diyalog gayretleri
Hz. Mevlânâ’nIn vefatının 735. sene-i devriyesi, başta Konya ili olmak üzere, birçok şehir ve ülkelerde bütün haşmetiyle anıldı ve rahmetle yâd edildi. Onun en büyük arzusu olan “Gel, ne olursan ol yine gel” çağrısının bütün ahengiyle ve bilhassa Müslüman ve Hıristiyan din müntesipleri tarafından, dünyanın geleceği ve barışı için bir araya gelmenin hazzını ve huzurunu bulmaya gayret göstermektedir. Hollanda’da buna şahit oldum. Hollanda’nın her şekliyle pırıl pırıl ve dünyaya örnek şehirlerinden Rotterdam şehrinde uzun zaman seyli tarafından ve can dostların gayretiyle müşterek yapılan “Diyalog toplantıları” şimdi çok daha kapsamlı ve geniş çerçevede ve bir nevi resmiyet içinde deruhte edilmektedir. Bu nevi diyaloglar artık vücud zerrelerinden üniversite salonlarına ulaşmıştır. Kendimi, anavatanımız olan Türkiye’de zannettim. Artık oralarda Türkiyeler, Kahireler, Faslar, Karaşiler, İstanbullar, Konyalar olmuştur ve olmaya da mahkûmdur, başka yol yoktur. Avrupa’da izmler çökmüş herkes bir arayışın İlâhî musikisini aramaktadır. Nurun asrı olacaktır, İslâm’ın asrı olacaktır. Fakat kırmadan, yıkmadan olacaktır. Gönüllerde ma’kes bularak, vicdanları aydınlatarak olacaktır..
|
HALİL USLU
05.03.2009
|
|
|
SİGARA YASAĞINDA KAMUSAL ALAN İHLÂLİ |
TÜRKİYE’DE 19 Mayıs 2008’de yürürlüğe giren kapalı alanlarda sigara yasağının çeşitli kamu kuruluşlarında ihlal edildiğine yönelik Tütün ve Alkol Piyasası Düzenleme Kurumu’na (TAPDK), çok sayıda şikâyet iletildi.
Hastane ve yasağı takiple görevli belediyelerin de aralarında bulunduğu çeşitli kamu kuruluşlarının sigara yasağını ihlal ettiği yolunda TAPDK’ya bildirimde bulunuldu. Aynı şekilde, özel sektör tarafından işletilen hava limanlarındaki restoranlarda da yasağın uygulanması konusunda ciddi sıkıntı yaşandığı ifade edildi.
Yasak ihlalleri Türkiye ile Dünya Sağlık Örgütü’nün değerlendirme toplantılarında da gündeme geldi. Toplantılarda, yasak konusunda kamu kuruluşlarında ciddî bir sıkıntının var olduğu, sigara yasağına uymayanlara verilecek cezaları kimin keseceği konusunda da tereddütler bulunduğu ortaya kondu.
YASAK TOPLANTISINDA,
YASAK UYARISI
Bu arada Dünya Sağlık Örgütü’nün Türkiye’deki sigara yasağı uygulamasını yerinde incelemek amacıyla Türkiye’de geçen ay yaptığı ziyaret sırasında, traji komik bir olay yaşandı. Edinilen bilgiye göre, heyet üyeleri temasları kapsamında Maliye Bakanlığı’na da bir ziyarette bulundu. Ziyaret sırasında, bir Maliye bürokratı hemen sigarasını yakınca, heyet üyeleri arasında kısa bir şaşkınlık yaşandı.
Kanun gereği, kapalı alanlarda sigara içilmesinin yasak olduğuna dikkat çeken bir heyet üyesi, bürokrata, ‘’Burada yasak yok mu? Nasıl sigara içiliyor?’’ diye sordu. Bu durum üzerine, Maliye bürokratı sigarasını söndürürken, heyet üyeleri de yaşadıkları bu olayı ilgili kuruluşlara aktardı.
‘’İHLALLERE HEMEN
KARŞILIK VERİLMELİ’’
Öte yandan, Sağlık Bakanlığı Tütün Kontrolü Ulusal Komite Üyesi ve Hacettepe Üniversitesi Tıp Fakültesi Halk Sağlığı Ana Bilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Nazmi Bilir de sigara yasağının başarılı olabilmesi için, ihlallere hemen karşılık verilmesi gerektiğini belirtti.
19 Mayıs 2008 tarihinde yürürlüğe giren kapalı alanlarda sigara yasağının ilk günlerinde, yasağa daha fazla riayet edildiğini, ancak zaman içerisinde ihlallerin arttığını kaydeden Bilir, ‘’Bugün alış veriş merkezine gidiyorsunuz, sigara içilmesi yasak ama içiliyor, taksiye biniyorsunuz, yasak ama içiliyor, binaya giriyorsunuz yasak ama içiliyor. Bunun temeli denetim yetersizliği. İhlaller yapıldığında karşılık görmüyor’’ dedi. Ankara/ aa
|
05.03.2009
|
|
|
“Araştırma üniversiteleri” geliyor |
YÖK, Ortadoğu Teknik, Hacettepe, Boğaziçi, İstanbul, İstanbul Teknik, Galatasaray ve diğer bazı üniversitelerin ‘’araştırma üniversitelerine’’ dönüştürülmesini planlıyor. YÖK, TÜBİTAK ULAKBİM tarafından hazırlanan ve üniversitelerdeki öğretim elemanları ile lisans ve lisansüstü öğrencilerinin tümünün bilimsel yayınları kişi başına kullanma oranlarını gösteren istatistikleri yayınladı. YÖK Başkanı Prof. Dr. Yusuf Ziya Özcan, ‘’Bu istatistikler bir üniversitenin araştırmayla ne kadar ilgilendiğini gösteriyor. Yakında üniversiteleri, araştırma üniversiteleri ve eğitim-öğretim yapan üniversiteler diye ayıracağız. Bunun için baz alınacak kriterlerden biri de bu istatistikler olacak’’ dedi. TÜBİTAK ULAKBİM’in hazırladığı istatistiklere göre, Türkiye’de bilimsel yayın sayısı için temel kabul edilen ve Science Citation Index, Social Sciences Citation Index ile Arts& Humanites Citation Index’i kapsayan Web of Science (WoS) isimli veri tabanını kişi başına en fazla kullanan yükseköğretim kurumları sırasıyla GATA, Gebze Yüksek Teknoloji Enstitüsü, Koç Üniversitesi, İstanbul Teknik Üniversitesi, İzmir Yüksek Teknoloji Enstitüsü, ODTÜ, Sabancı Üniversitesi, Bilkent Üniversitesi, Boğaziçi Üniversitesi ve Akdeniz Üniversitesi olarak belirlendi.
|
05.03.2009
|
|
|
80 bin derslik açığı var |
MİLLî Eğitim Bakanı Hüseyin Çelik, ilköğretim ve ortaöğretimde, bir dersliğe 30 öğrenci hedefine göre, 80 bin 131 dersliğe ihtiyaç duyulduğunu bildirdi. MHP Balıkesir Milletvekili Ahmet Duran Bulut ile MHP Kahramanmaraş Milletvekili Mehmet Akif Paksoy’un soru önergelerine verdiği iki ayrı cevapta, Bakanlıkta 575 kadrolu usta öğreticinin görev yaptığını kaydetti. Çelik, 2008-2009 eğitim-öğretim yılında resmi eğitim kurumlarında, okul öncesi alanda ve halk eğitim merkezlerinde 30 bin 989 geçici, ücretli ve usta öğreticinin bulunduğunu ifade ederek, halen usta öğreticilerle ilgili bir çalışmalarının olmadığını anlattı. Bakanlığa bağlı resmi eğitim kurumlarında, 48 bin 986 sözleşmeli, 55 bin 786’sı da ücretli olmak üzere toplam 104 bin 772 öğretmenin görev aldığını açıklayan Çelik, sözleşmeli öğretmenlerin kadrolu öğretmenliğe geçişiyle ilgili bir çalışma başlatıldığını bildirdi. Çelik, Türkiye’de ilköğretim ve ortaöğretim kurumlarındaki derslik açıkları hakkında da bilgi verdi. Çelik, ‘’Bakanlığımız kayıtlarına göre, 26 Ocak 2009 tarihi itibariyle, ilköğretimde, bir dersliğe 30 öğrenci hedefine göre 65 bin 212, 35 hedefine göre 39 bin 176 ve 40 hedefine göre de 23 bin 71, ortaöğretimde ise bir dersliğe 30 öğrenci hedefine göre, 14 bin 919, 35 hedefine göre 7 bin 664 ve 40 hedefine göre de 4 bin 42 dersliğe ihtiyaç duyulmaktadır’’ açıklamasında bulundu.
|
05.03.2009
|
|
|
Çığ tehlikesi altında eğitim |
VAN’IN Gevaş İlçesi Dağyöre köyündeki ilköğretim okulunda eğitim gören 40 öğrenci, okullarının iki dağ arasında olması sebebiyle çığ tehlikesi altında eğitimlerini sürdürüyor. Gevaş’a 20 kilometre uzaklıkta bulunan 30 haneli Dağyöre köyündeki Dağyöre İlköğretim Okulunda eğitim gören 40 öğrenci, her gün çığ korkusu altında eğitimlerini sürdürerek evlerine dönüyor. Musa Tülay, iki gün önce bir çığ tehlikesi atlattıklarını belirterek, ‘’son 10 yıldır bu kadar çok kar yağmamıştı. Her gün çığ gelecek korkusu ile yaşıyoruz. Okul öğretmeni ve velilerle birlikte önceki gün kente giderek durumu İlçe Milli Eğitim Müdürlüğüne bildirdik’’dedi. Okulun köydeki yerleşim yerinden uzak iki dağ arasında, dere kenarında yapıldığını ifade eden Tülay şunları söyledi: ‘’3 gün önce bir çığ okulun yakınlarına kadar indi. Okulun arkasında ve önünde yüksek kesimlerden her an bir çığ gelebilir. Çok korkuyoruz. Ne yapacağımızı bilmiyoruz. Yetkililerden gerekli tedbirleri biran önce almasını istiyoruz’’ diye konuştu.
|
05.03.2009
|
|
|
5 liraya hızlı tren |
TCDD, 13 Martta işletmeye açacağı Ankara-Eskişehir hızlı treninin adı ‘’Yüksek Hızlı Tren (YHT)’’ olarak belirlendi. Vatandaşların hızlı trenle tanışması için YHT biletleri Mart sonuna kadar 5 TL’den satışa sunulacak. Ankara-Eskişehir hızlı treninin adının belirlenmesi için internet sitesinde anket düzenleyen TCDD Genel Müdürlüğü, en çok önerilen isimler arasından YHT’yi seçti.
TCDD, vatandaşların YHT ile tanışması için bilet ücretlerini Mart sonuna kadar 5 TL’den satışa sunacak. YHT bilet ücretleri daha sonra 25 TL olacak. Saatte 250 kilometre hıza çıkabilecek YHT, Ankara-Eskişehir arasında 419 yolcu kapasiteli set ile hizmet verecek. 55 business, 354 birinci sınıf koltuk, 2 bedensel engelli koltuğu, 8 kafeterya ile radyo ve kapalı devre TV sisteminin yer aldığı YHT’nin business bölümde ayrıca laptop güç kaynağı bulunuyor. Business bölümünde, 2 1 düzeninde deri kaplı koltuklar, 4 ayrı kanaldan en az 4 saat süreyle müzik yayını yapabilecek ses ve görsel yayın sistemi yer alırken, birinci sınıf yolcu bölümünde 2 2 düzeninde kumaş kaplı birinci sınıf koltuklar ve müzik sistemi olacak.
|
05.03.2009
|
|
|
Kazanın sebebi yükseklik göstergesinin arızalı olması |
Amsterdam’da düşen THY uçağı ile ilgili ilk raporu açıklayan Hollanda Güvenlik Komitesi Başkanı Pieter Van Vollenhoven, kazada arızalı yükseklik göstergesinin (Altimetre) önemli rol oynadığını, pilotların da arızayı son anda farkettiğini açıkladı. Lahey’de düzenlenen basın toplantısında konuşan Van Vollenhoven, inişe otomatik pilotla başlandığını ve THY’nin böyle bir alışkanlığı olduğunu ifade etti. Vollenhoven, şöyle devam etti; “1900 metrede bir gariplik yaşandığını, otomatik sistemin ani hız değişiminin ardından otomat kesilmiş gaz gibi davranmış ve ani hız kaybı bundan yaşanmıştır. Uçak azamî hıza ulaşmış ve ikaz sinyali verilmeye başlanmıştır. 170 kilometre ile inmeye başladı. Aslında uçak 260 kilometre ile inmesi gerekiyordu. Ve uçak ıslak çamur araziye indi. Kırılma yaşandı ve uçağın motorları 250 kilometre fırladı. Burundaki tekerler takıldığı için parçalandı. Uçaktaki hasarın en büyük nedeni burundaki tekerlek nedeniyleydi. Uçağın önce kuyruğu yere düştü. Hollanda Güvenlik Kurumu araştırmayı yönetecek. Savcılık uçağa el koymuştur. İlke olarak kaza mekânında iki araştırma yürütülüyor.”
|
05.03.2009
|
|
|
Pahalı üretiyoruz, ucuza bile satamıyoruz |
Bursa Ticaret ve Sanayi Odası Yönetim Kurulu Başkanı Celal Sönmez, üreticinin pahalıya ürettiğini ucuzu bile satamadığına dikkat çekti.
Sönmez, enflasyon rakamlarını değerlendirdiği yazılı açıklamasında, toptan ve perakende fiyatlar arasındaki farkın yüzde 1,5’i aştığını belirtti. Şubat ayı rakamlarının enflasyondaki genel düşüş eğilimini desteklediğini ifade eden Sönmez, şunları kaydetti: ‘’Açıklanan rakamların özeti, üreticinin pahalı üretip ucuza bile satamamasıdır. Genel anlamda ekonomiye baktığımızda, makro ekonomik değişkenlerden enflasyonun ve faizlerin bir azalma eğilimi içinde olduğunu, benzer şekilde, ithalat ve ihracatın azaldığını, sonuçta bu gelişmelerin cari açığı azalttığını görüyoruz. Ancak, bu gelişmelerin yanında ekonomiye üretim açısından baktığımızda, sanayi üretiminin ve kapasite kullanımının hızla azaldığını görmekteyiz. Dikkat edilmesi gereken bir konu da son 6 ay içerisinde gerçekleşen en yüksek üretici fiyat endeksi bu ay yaşanmıştır.’’
|
05.03.2009
|
|
|
2010 korkusu yayılıyor |
Bursa Sanayicileri ve İşadamları Derneği (BUSİAD) Başkanı Mehmet Arif Özer, 2009’da bitmesi öngörülen krizin, 2010 yılının ilk altı ayına da yayılacağı endişesini kuvvetlendirdiğini vurguladı. Özer, enflasyon rakamlarını değerlendirdiği yazılı açıklamasında, Türkiye’nin ihracatının Şubat ayında ortalama yüzde 35 gerilediğini belirtti. Bir sanayi şehri olan Bursa’nın ihracatında da yüzde 55 düşüş yaşandığına değinen Özer, şunları kaydetti: ‘’Bu gösterge bile krizin boyutunu ortaya koyuyor. Talep düştükçe her gün onlarca fabrika üretimini azaltıyor, ya da durduruyor. Binlerce çalışan işinden oluyor. Talebin aşırı düşmesi böyle devam ederse yıl sonunda enflasyonu değil, deflasyonu konuşuyor olacağız.’’ Özer, ABD’de açılan önlem paketlerinin beklenen pozitif etkiyi göstermemesinin, 2009’da bitmesi öngörülen krizin, 2010 yılının ilk altı ayına da yayılacağı endişesini kuvvetlendirdiğini vurguladı. Bu arada Türkiye’de sadece seçime odaklanıldığını, ‘’Seçimle yatılıp, seçimle kalkıldığını’’ savunan Özer, IMF anlaşması dahil her şeyin seçim sonrasına ‘’ittirildiğini’’ ifade etti. Özer, bir an önce seçimin bitmesini, hükümet ile muhalefetin birbirleriyle değil krizle mücadele etmelerini istediklerine işaret ederek, hiç kriz yokmuş gibi hareket edilmesine karşın ekonominin her gün biraz daha kötüleştiğini ve kaotik bir yapıya dönüştüğünü öne sürdü.
|
05.03.2009
|
|
|
MB: Enflasyonda kademeli düşüş sürecek |
Merkez Bankası, gelecek dönemde enflasyonun kademeli olarak düşüşünü sürdürmesinin beklendiğini kaydetti. Merkez Bankası yaptığı açıklama ile Şubat ayı fiyat gelişmelerini değerlendirdi. Açıklamada, “Döviz kurundaki hareketlerin kısa dönemli etkilerinin büyük ölçüde sınırlı kalmaya devam ettiği görülürken, petrol ve diğer emtia fiyatlarındaki gelişmeler enflasyondaki aşağı yönlü eğilimi desteklemeye devam ediyor. Ayrıca, işlenmemiş gıda fiyatlarının artış hızının belirgin şekilde gerilediği gözlenmektedir. Hizmet fiyatları ve diğer temel fiyat göstergelerinin yıllık artış hızlarının düşmeye devam etmesi enflasyonun ana eğiliminin aşağı yönlü olduğuna işaret ediyor. Bu çerçevede, önümüzdeki dönemde enflasyonun kademeli olarak düşüşünü sürdürmesi bekleniyor” denildi.
|
05.03.2009
|
|
|
Nüfusun yüzde 2’sine yaşlı ve özürlü aylığı |
Sosyal Güvenlik Kurumu (SGK), primsiz ödemeler kapsamında Ocak 2009’da nüfusun yaklaşık yüzde 2’sine yaşlılık ve özürlülük aylığı ödedi.
Bu yılın ilk ayında toplam 1 milyon 277 bin 813 kişi, SGK’dan yaşlılık ve özürlülük aylığı aldı. Ocak 2008-Ocak 2009 aralığında yaşlılık ve özürlü aylığı alanların oranı yüzde 6,4 arttı. Kurum, Ocak’ta 870 bin 481 kişiye ‘’yaşlı aylığı’’, 13 bin 199 kişiye ‘’bakıma muhtaç yaşlı aylığı’’, 258 bin 491 kişiye ‘’özürlü aylığı’’, 105 bin 20 kişiye ‘’bakıma muhtaç özürlü aylığı’’, 30 bin 622 kişiye ‘’özürlü yakını aylığı’’ ödemesi yaptı. Yaşlılık ve özürlülük aylığı alanların nüfusa oranı yüzde 1,8 oldu. Aynı dönemde yaşlılık aylığı alanlar yüzde 1,4, bakıma muhtaç yaşlılık aylığı alanlar yüzde 26,6, özürlü aylığı alanlar yüzde 8,8, bakıma muhtaç özürlü aylığı alanlar yüzde 26,3, özürlü yakını aylığı alanlar yüzde 166 arttı. Yaşlılık aylığı alanların yaklaşık yüzde 65’ini kadınlar oluşturuyor.
|
05.03.2009
|
|
|
KOBİ’lere 3 milyar TL kredi |
Küçük ve Orta Ölçekli Sanayii Geliştirme ve Destekleme İdaresi Başkanlığı (KOSGEB) Başkan Vekili Mustafa Kaplan, bu yıl 3 milyar TL tutarındaki kredi hacmini KOBİ’lere ulaştırmayı hedeflediklerini söyledi. Kaplan, KOBİ’lerin KOSGEB desteklerinden daha fazla yararlanması için işbirliği içerisinde çalışmalarını sürdürdüklerini ifade etti. Kaplan, bu yıl da 3 milyar TL tutarındaki kredi hacmini KOBİ’lere ulaştırmayı hedefliklerini ifade ederek, şunları kaydetti: ‘’Toplu kalkınmanın temelinde bölgesel kalkınmanın ne kadar önemli olduğunu biliyoruz. Bu nedenle, KOSGEB desteklerini yeni bir sistemle daha verimli hale getirerek, il bazında olan teşvik sistemini yavaş yavaş bölgesel ve sektörel baza dönüştürmek üzere çalışmalar yapıyoruz. Bu doğrultuda kapsamlı bir sanayi stratejisi çerçevesinde, yüksek teknolojiye sahip, katma değeri ve rekabet gücü yüksek sektörlerin öncelikli olarak desteklemeyi planlıyoruz.” Adana / aa
|
05.03.2009
|
|
|
Varlık barışından 15 milyar TL bekleniyor |
VarlIk Barışı’nda gelen paranın 15 milyar TL’yi geçmesi bekleniyor. Para, döviz, altın ve menkul kıymet gibi varlıkların düşük bir vergiyle ekonomiye kazandırılmasını amaçlayan Varlık Barışı uygulaması kapsamında kayda alınan tutarın 13 milyar liraya ulaştığı, son verilerle bunun 15 milyar lirayı geçebileceği belirtildi. Hükümet, reel sektörün krizden etkilenmesinin önlenmesi ve Türkiye’ye kaynak girişinin artması amacıyla, yurtiçi ve yurtdışındaki varlıkların ekonomiye kazandırılması için düzenleme yapılmıştı. Kasım ayında yürürlüğe giren yasanın başvuru süresi 2 Mart’ta sona ermişti. Maliye Bakanlığı’ndan bir yetkili, “13 milyar lira tutarında bir giriş var ancak bu rakam 15 milyar liranın üzerine çıkacaktır. Çünkü son iki günlük sürede çok ciddî bir para girişi oldu. Bankalardan henüz rakamlar alınmadı. Onlar dahil edildiğinde önemli bir seviyeye ulaşılmış olacak” dedi.
|
05.03.2009
|
|
|
Sarp sınır kapısı bugün hizmete giriyor |
Türkİye’nİn Kafkaslara ve Orta Asya’ya çıkış kapısı olan ve yaklaşık bir yıl önce Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği (TOBB) tarafından başlatılan çalışmalar ile modern bir görünüme kavuşturulan Sarp Sınır Kapısı, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın katılacağı törenle bugün hizmete giriyor. Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Hayati Yazıcı’nın, 23 Mart 2008’de katıldığı törenle, TOBB adına yap-işlet-devret modeliyle Gümrük ve Turizm İşletmeleri Anonim Şirketi (GTİ A.Ş) tarafından modernizasyon çalışmalarına başlanan Sarp Sınır Kapısı tamamlandı. Yaklaşık 30 milyon dolara, hedeflenen zamanda modernizasyonu tamamlanan Sarp Sınır Kapısı’nın açılışı, Başbakan Erdoğan’ın katılacağı törenle, bugün gerçekleştirilecek. Açılış törenine, Gürcistan Devlet Başkanı Mihail Saakaşvili’nin de katılması bekleniyor. Trabzon TSO Yönetim Kurulu Başkanı ve TOBB Yönetim Kurulu Üyesi Şadan Eren, TOBB’un ve bölge odalarının büyük önem verdiği Sarp Sınır Kapısı’nın modern bir görünüme kavuşturulmasının sevindirici olduğunu söyledi. Trabzon / aa
|
05.03.2009
|
|
|
İşsizlik yüzde 10’u aşacak |
İŞKUR Genel Müdürü Namık Ata, işsizliğin, dünyanın ve Türkiye’nin en büyük sorunu olduğunu belirterek, ‘’2008 yılı işsizlik rakamları henüz açıklanmadı. Ancak, yüzde 10,4 ile 10,6 civarında bir oranla karşı karşıya kalacağımızı tahmin ediyorum’’ dedi. Ata, son aylarda dünyanın hemen her yerinde işsizliğin konuşulmaya başladığını söyledi. İşsizliğin sadece Türkiye’nin değil dünyanın da problemi olduğunu belirten Ata, ‘’İşsizlik oranı Avrupa genelinde yüzde 8’e tırmandı. İspanya gibi bazı ülkelerde yüzde 8,3 olan işsizlik oranı yüzde 14’lere kadar çıktı’’ diye konuştu. Türkiye açısından da işsizlik rakamlarını yakından takip ettiklerini, özellikle son açıklanan Kasım ayı verilerinin oldukça olumsuz bir manzarayı ortaya koyduğunu ifade eden Ata, şunları kaydetti: ‘’Ancak, 2008’in yıllık ortalamasını henüz açıklamadık. Tahmin ediyorum yüzde 10,4 ile yüzde 10,6 civarındaki bir oranla karşı karşıya kalacağımızı tahmin ediyorum. 2007 yılının kasım ayı verileriyle de rakamları karşılaştırdığımızda istihdamda bütün olumsuzluklara rağmen 448 bin kişilik bir istihdam artışı olduğunu görüyoruz.’’
Kuruma son aylarda işsizlik sigortası ödemelerinden yararlanmak için başvuranların sayısının da arttığını bildiren Ata, ‘’Şubat ayında, yaklaşık 281 bin kişiye işsizlik sigortasından ödeme gerçekleştirildi. Önümüzdeki aylarda bu sayının daha da artmamasını diliyoruz’’ dedi.
|
05.03.2009
|
|
|
Gizli görüşme Ulusoy’u koltuğundan etti |
Doğan Yayın Holding Başkan Yardımcısı Soner Gedik ile yaptığı görüşme internete düşen Gelir İdaresi Başkanı Mehmet Akif Ulusoy, görevinden alındı. Başkanlığa Mehmet Kilci atandı. Doğan Yayın Holding’e kesilen vergi cezası sonrasında, Holding Başkan Yardımcısı Soner Gedik ile konuşma kayıtları ortaya çıkan Mehmet Akif Ulusoy görevinden alındı. Ulusoy’un Lefkoşe Büyükelçiliği Maliye Müşavirliğine atanmasının ardından Gelir İdaresi Başkanı olan Mehmet Kilci, Gelir İdaresi’nin Osman Arıoğlu ve Ulusoy’dan sonraki 3. başkanı olarak kayıtlara geçti. Özelleştirme İdaresi Başkanı Metin Kilci’nin kardeşi olan Mehmet Kilci’nin Gelir İdaresi Başkanlığı’na atanmasıyla birlikte, Kilci kardeşler, ekonominin iki önemli kurumunun yönetimini üstlenmiş oldu.
|
05.03.2009
|
|
|
|