|
|
|
“EKONOMİ BELLİ BİR TOPARLANMA SÜRECİNE GİRECEKTİR” |
İSTANBUL Ticaret Odası (İTO) Yönetim Kurulu Başkanı Murat Yalçıntaş ise Türkiye ekonomisini dünya ekonomisinden bağımsız değerlendirmemek gerektiğini, ekonomistlerin, dünya ekonomisinin 2009’da yüzde 1-2 arasında büyüyeceğini düşündüğünü, Batı ülkelerinde sıfır veya negatif, gelişmekte olan ekonomilerde ise yaklaşık yüzde 2 ile 3 arasında büyüme beklendiğini kaydetti.
Dünya ekonomisinin 2010 yılında bir toparlanma sürecine gireceğinin gözüktüğünü belirten Yalçıntaş, “Şunu söyleyebiliriz; 2009’un son yarısında Türk ekonomisi, belli bir toparlanma sürecine girecektir ve 2010’da da bu toparlanma süreci hızlı bir şekilde artarak devam edecektir” diye konuştu.
|
22.12.2008
|
|
|
DARALMA BEKLENİYOR |
Türk iş dünyası, dünyayı saran küresel kriz yüzünden bazı ekonomik göstergelerde sapmaların yaşandığı 2008’i geride bırakırken, krizin etkilerinin önümüzdeki yıl daha fazla hissedileceği endişesini taşıyor. Krizden dolayı bu yılın son çeyreğinde bazı tasarruf tedbirleri alan iş dünyasının, önümüzdeki yıl da bu tedbirlere devam etmesi bekleniyor. Bu yıl artış gösteren iş yeri kapanmalarının yanı sıra, daralma, satın alma ve birleşmelerin de 2009’da artmasının muhtemel olduğu belirtiliyor.
BÜYÜME SIFIRLANACAK
TÜSİAD Yönetim Kurulu Üyesi Ali Kibar, önümüzdeki günlerde çıkması beklenen 2008 yılı dördüncü çeyrek büyümesinin daha da düşük seviyelerde olacağını, bunun 2008 genelini ortalamada biraz daha aşağıya çekebilme riski taşıdığını kaydederek, “Önümüzdeki yıl ile ilgili yüzde 2’lik büyümeyi biraz iyimser görüyorum. Türkiye’nin, hiç değilse, sıfırlar seviyesini muhafaza etmesini dahi bir başarı olarak öngörmek lâzım” şeklinde konuştu.
TÜRK iş dünyası, dünyayı saran küresel kriz sebebiyle bazı ekonomik göstergelerde sapmaların yaşandığı 2008’i geride bırakırken, krizin etkilerinin önümüzdeki yıl daha fazla hissedileceği endişesi taşıyor. Yılın ikinci yarısında krizin Türkiye ekonomisi üzerindeki etkilerinin giderek belirginleşmesiyle üretim, ihracat ve istihdamın yanı sıra, tüketim ve yatırım harcamaları ile yabancı sermaye yatırımlarında da düşüşler oldu. Döviz kurunda oynamalara sebep olan kriz, şirketler için finansman imkânlarını da zorlaştırdı. Tüketim ve harcamalar ile finansal kaynaklardaki daralmanın reel kesimde üretim, satışlar, karlılık ve istihdam üzerindeki azaltıcı etkisinin 2009’da daha fazla hissedileceği ifade ediliyor. Krizden dolayı bu yılın son çeyreğinde bazı tasarruf tedbirleri alan iş dünyasının, önümüzdeki yıl da bu tedbirlere devam etmesi bekleniyor. Bu yıl yükseliş gösteren iş yeri kapanmalarının yanı sıra, satın alma ve birleşmelerin de 2009’da artmasının muhtemel olduğu belirtiliyor. İş dünyası, küresel belirsizliğin etkilerinin devam etmesi sebebiyle tedirgin olmakla birlikte 2009’un ikinci yarısında toparlanma beklentisi taşıyor.
“SIFIRLAR SEVİYESİNİN MUHAFAZA EDİLMESİ BİLE BAŞARI”
Türk Sanayicileri ve İşadamları Derneği (TÜSİAD) Yönetim Kurulu Üyesi Ali Kibar, önümüzdeki günlerde çıkması beklenen 2008 yılı dördüncü çeyrek büyümesinin daha da düşük seviyelerde olacağını, bunun 2008 genelini ortalamada biraz daha aşağıya çekebilme riski taşıdığını kaydetti. Kibar, “Önümüzdeki yıl ile ilgili yüzde 2’lik büyümeyi biraz iyimser görüyorum. Türkiye’nin, hiç değilse, sıfırlar seviyesini muhafaza etmesini dahi bir başarı olarak öngörmek lâzım” şeklinde konuştu.
“DAHA DA KARANLIK BİR TABLO BEKLİYOR”
İstanbul Sanayi Odası (İSO) Yönetim Kurulu Başkanı Tanıl Küçük de, 2008’in Türk sanayisi açısından olumsuz anlamda bir dönüm noktası olduğunu, 6 yıl aradan sonra ilk defa 2008’de sanayi üretiminin 3 ay üst üste küçüldüğünü ifade etti. Küçük, Kasım ve Aralık aylarında sanayi üretiminde muhtemelen daha yüksek oranlı küçülmelerin gündeme geleceğini belirterek, 2009’da ise “en azından” yılın ilk yarısı için “çok büyük ihtimalle” daha da karanlık bir tablonun kendilerini beklediğini söyledi.
“TÜM EKONOMİ KRİZİ DAHA FAZLA HİSSEDECEK”
Türkiye Sermaye Piyasası Aracı Kuruluşları Birliği (TSPAKB) Başkanı Nevzat Öztangut da yılın ilk 9 ayında millî gelirdeki reel büyümenin yüzde 3’te kaldığını, bu rakamın yıl sonunda daha da düşük gerçekleşmesinin beklendiğini kaydetti. Öztangut, “Halihazırda resmî büyüme hedefi yüzde 4. Bu hedef kriz ortaya çıkmadan önce belirlenmişti. Mevcut şartlar altında hedeflenen büyüme oranının altında kalınacağı tahmin ediliyor. Diğer bir deyişle 2009 yılında tüm ekonomi, krizi daha fazla hissedecek” diye konuştu.
“DAHA YAVAŞ BİR YIL BEKLİYORUZ”
Uluslararası Yatırımcılar Derneği (YASED) Başkanı Tahir Uysal da 2008’de doğrudan yabancı yatırım miktarının 15 milyar dolar civarında olmasının beklendiğini ifade etti. Uysal, 2009’da işlerin biraz daha yavaşlayacağına ve yatırımda 15 milyar doların altında bir rakam beklemek gerektiğine işaret ederek, “YASED olarak hâlâ 10-15 milyar dolar penceresinde bir doğrudan yabancı yatırım girişinin doğru olacağını düşünüyoruz. Ama bu da tabiî belli şeyleri yerine getirmek şartıyla...” şeklinde konuştu.
|
22.12.2008
|
|
|
Memur kazandı, işçi kaybetti |
Devlet Planlama Teşkilâtı tarafından hazırlanan rapora göre, maaş ve ücret artışları sebebiyle son 2 yılda işçiler reel olarak kayıp yaşarken, memurlar kazançlı çıktı. Bu yıl sonunda da memur maaşlarının reel olarak artacağı, kamu işçisi ücreti ile asgari ücretin reel olarak gerileyeceği tahmin ediliyor.
Memur kazançta, işçi kayıpta
Devlet Planlama Teşkilâtı (DPT) tarafından hazırlanan rapora göre, maaş ve ücret artışları sebebiyle son 2 yılda işçiler reel olarak kayıp yaşarken, memurlar kazançlı çıktı. Bu yıl sonunda da memur maaşlarının reel olarak artacağı, kamu işçisi ücreti ile asgarî ücretin reel olarak gerileyeceği tahmin ediliyor. Alınan bilgiye göre, DPT, ekonomideki 2007 ve 2008 yılı gelişmeleri, 2009 yılına ilişkin makro ekonomik hedefler ve asgarî ücreti ilgilendiren gelişmelerle ilgili, kamu, Türk-İş ve TİSK temsilcilerince, Asgarî Ücret Tespit Komisyonunda değerlendirilmek üzere bir rapor sundu. Rapora göre, son yıllarda ücretli kesim arasında kazancı reel olarak en fazla artan memurlar oldu. Memur maaşları son 2 yılda da reel olarak büyüdü. Memur maaşları 2006’da reel olarak yüzde 6,2, 2007’de yüzde 3,9 oranında arttı. Kamu işçisi ücreti ise son 2 yılın birinde reel olarak arttı, diğerinde reel olarak geriledi. Kamu işçisi ücreti 2006 yılında reel olarak yüzde 2,7 gerilerken, 2007’de yüzde 3,1 oranında artış kaydetti. Ücretli kesim içerisinde reel olarak kaybı en fazla olan grubu asgarî ücretliler oluşturuyor. Bu yıl nominal olarak ortalama net memur maaşlarının yüzde 17,7, kamu işçi ücretlerinin yüzde 9,6 oranlarında arttırıldığına işaret edilen raporda, reel olarak memur maaşlarının yüzde 6,7 artacağının, kamu işçi ücretlerinin ise yüzde 0,7 gerileyeceğinin tahmin edildiği bildirildi.
|
22.12.2008
|
|
|
Sınır ticareti kriz dinlemiyor |
Dünya genelinde yaşanan küresel malî kriz, Türkiye ile Suriye arasındaki sınır ticaretini etkilemedi. İki ülke yöneticilerinin girişimiyle başlatılan sınır ötesi bayramlaşmayla ekonomik ilişkiler de canlanmaya başladı. Akçakale Sınır Kapısının geçen yıl gümrük kapısı statüsüne alınmasıyla Suriye’den çay, şeker ve bazı gıda ürünleri getiren esnaf, ucuz olduğu için bu ürünleri pazarlayarak, daha çok kâr elde ediyor.
Sınır ticareti krize rağmen arttı
GÜNEYDOĞU Anadolu Bölgesinin önemli ticaret ve sanayi merkezi iller, Orta Doğu ülkeleri başta olmak üzere Kuzey Afrika ve Asya ile yıllardır geliştirdikleri iyi ekonomik ilişkiler sayesinde krizi daha az hasarla atlatıyor.
Gaziantep, Kahramanmaraş, Adıyaman ve Kilis’teki iş adamları, komşu ve çevre ülkelerle kurdukları ticaret, yatırım ve ortaklık, turizm ilişkilerinin meyvelerini bugün topluyor. Güneydoğulu iş adamları, ihracat artışını sürdürüyor. Türkiye’nin 2008 yılı ekim ayı ihracatında yüzde 1,87 ve Kasım ayı ihracatında yüzde 22,03 düşüşe karşın, Güneydoğu Anadolu İhracatçı Birliklerinin (GAİB) ihracatı Ekim ayında yüzde 30,17 ve Kasım ayında yüzde 17,17 arttı. Türkiye’nin Ocak-Kasım 2008 döneminde ise ihracatı yüzde 24,85 artarken, GAİB’in ihracatı yüzde 39,42 arttı. Komşu ve çevre ülkeler, dünyanın kriz yaşadığı bu fırtınalı dönemde en sağlam limanlardan birisi oldu. GAİB verilerine göre, bu yıl 11 ayında Suriye’ye ihracat yüzde 114 artışla 141 milyon dolara, İran’a ihracat yüzde 86 artışla 40 milyon dolara, Irak’a ihracat yüzde 83 artışla 1 milyar 52 milyon dolara, Gürcistan’a ihracat yüzde 67 artışla 10,5 milyon dolara yükseldi. Çevre ülkelerden Pakistan’a yüzde 238, Mogolistan’a yüzde 210, Somali’ye yüzde 204, Tunus’a yüzde 178, Mısır’a yüzde 137, Türkmenistan’a yüzde 100, Umman’a yüzde 98, Cibuti’ye yüzde 80, Cezayir’e yüzde 73, Ukrayna’ya yüzde 59, Beyaz Rusya’ya yüzde 47 ihracat artışı dikkati çekiyor.
‘’KÖRFEZ VE AFRİKA’DAN SERMAYE AKIYOR’’
Kapalı ekonomilerinden dolayı krizden etkilenmeyen Orta Doğu pazarında önemli bir sermaye birikimi var. Kilisli, Gaziantepli ve Adıyamanlı iş adamlarının özellikle Suriye ve Irak’ta güneş enerjisi, inşaat, döşemelik kumaş ve mobilya, gıda sektörlerinde yatırımlarının yanı sıra müteahhitlik işleri bulunuyor. Hazine Müsteşarlığı verilerine göre, Türkiye’de Ocak-Eylül 2008 döneminde kurulan 2,731 adet uluslar arası şirketin 437’sini yakın ve Orta Doğu ülkeleri oluşturuyor. Körfez, yakın ve Orta Doğu ülkeleri ile Afrika’dan doğrudan yatırım girişlerinin arttığı da dikkati çekiyor. Türkiye’ye uluslar arası doğrudan yatırım girişlerine bakıldığında, Afrika’dan Ocak-Eylül 2007’de 5 milyon dolar olan yatırım girişi Ocak-Eylül 2008’de 82 milyon dolara, aynı dönemde Körfez’den girişler 278 milyon dolardan 1 milyar 668 milyon dolara, yakın ve Orta Doğu ülkelerinden girişler 207 milyon dolardan 215 milyon dolara yükseldi.
|
22.12.2008
|
|
|
IMF: Fazla harcayın krizi aşın |
ULUSLARARASI Para Fonu (IMF), küresel ekonomik büyümeyi teşvik için hükümetleri daha fazla harcamaya yapmaya çağırdı.
IMF Başkanı Dominique Strauss-Kahn, BBC radyosuna verdiği demeçte, G-20 ülkelerinin geçen ay açıkladığı önlemlerin yeterli olmayacağından korktuğunu söyleyerek, ‘’Küresel ekonomik büyümeyi canlandırmak için hükümetlerin daha fazla harcama yapmasına ihtiyaç var’’ dedi. IMF’nin gelecek yıl için küresel büyüme tahminini düşürdüğünü, ocak ayındaki tahminin daha kötü olabileceğini ifade eden Strauss-Kahn, şunları kaydetti: ‘’2009 gerçekten daha kötü bir yıl olacak. Özellikle bizim tahminler yüzünden kaygılıyım, zaten çok karanlık ve yeterli malî teşvik uygulanmazsa daha da karanlık olabilir.’’
|
22.12.2008
|
|
|
Bankalar krediyi kesti |
AYDIN Ticaret Odası (AYTO) Yönetim Kurulu Başkanı Mustafa Baştuğ, bankaların son 1,5-2 aydır reel sektöre arz ettiği kredi miktarlarında büyük bir düşüş görüldüğünü bildirdi.
Mustafa Baştuğ, yaptığı açıklamada, ekonomideki kredi miktarı ve artış hızı ile büyüme hızı arasında çok yakın ilişki olduğunu, millî gelirin yaklaşık yüzde 70’inin özel kesimin tüketim harcamalarından oluştuğunu anlattı. Baştuğ, şöyle konuştu: ‘’Bankaların son 1,5-2 aydır reel sektöre arz ettiği kredi miktarlarında büyük düşüş görülüyor. Güneşli havalarda iş yerlerine gelerek kredi vermek suretiyle şemsiye açmak için adeta yarışan bankalarımız, maalesef bugün yağmurlu havada şemsiyeyi iş adamlarımızdan esirgeyerek çekiyorlar. Kredi musluklarını kapatıyorlar. ’’
|
22.12.2008
|
|
|
200 TL ile tanışacağız |
TÜRKİYE'DE 1 Ocak 2009 tarihinde tedavüle çıkacak Türk Lirası banknotlarla birlikte, 1 Ocak 2005 tarihinde paradan 6 sıfır atılması ve paranın önüne ‘’Yeni’’ kelimesinin eklenmesi ile başlayan süreç, bu ibarenin kaldırılması ile sonuçlanmış olacak.
1 Ocak tarihinde tedavüle çıkarılacak olan Türk Lirası banknotlar 5, 10, 20, 50, 100 ve 200 TL, madenî paralarda 1, 5, 10, 25, 50 Kuruş ve 1 Liradan oluşacak. Yeni Türk Lirası’ndaki ‘’Yeni’’ ibaresi kaldırılarak Türk Lirası’na geçilirken paranın değer ölçüsünde bir değişiklik olmayacak, paranın sadece ismi değişecek. Merkez Bankasının açıklamasına göre ekonomik açıdan istikrarlı ülkelerdeki kupür dağılımına bakıldığında, en çok kullanılan banknotların orta büyüklükte satın alma gücüne sahip kupürler olduğu görüldü. Türkiye’de adet olarak sırasıyla 50 ve 20 TL en çok kullanılan kupürler arasında yer alıyor. Halen kullanılan Yeni Türk Lirası banknot ve madenî paralar 2009 yılının sonuna kadar geçerli olacak. 2009 yılı boyunca YTL ve Türk Lirası banknot ve madeni paralar birlikte tedavül edecek. 1 Ocak 2009 tarihinde dolaşıma çıkarılacak olan Türk Lirası banknotlar ile halen dolaşımda bulunan Yeni Türk Lirası banknotlar arasında boyut, tasarım, renk ve güvenlik özellikleri açısından temel değişiklikler olacak. Sadece banknotlar değil madenî paralar da değişecek.
|
22.12.2008
|
|
|
Yeni kömür rezervi müjdesi |
MTA Genel Müdürlüğünün, bu yıl yaptığı arama çalışmalarında 3 yeni kömür sahasında ciddî bulgulara ulaşıldı. Eskişehir ve Afyon’da yer alan ve daha önce hiç arama yapılmayan sahalardaki rezervin 1 milyar ton olduğu tahmin ediliyor.
MADEN Tetkik ve Arama (MTA) Genel Müdürlüğünün, bu yıl yaptığı arama çalışmalarında 3 yeni kömür sahasında ciddi bulgulara ulaşıldı. Yetkililerden alınan bilgiye göre, MTA’nın 1980’li yılların sonlarında yavaşlayan ve 2004 yılında yeniden hızlanan arama faaliyetleri, aralıksız sürdürülüyor. Hükümetin, enerji kaynaklarını çeşitlendirme ve yerel kaynaklara ağırlık verme politikası çerçevesinde ‘’kömür arama seferberliği’’ başlatan MTA, bu kapsamda hedef alanlar belirleyerek oluşturduğu kömür arama projelerini hayata geçiriyor. Son yıllarda yapılan arama çalışmalarıyla, Türkiye’nin maden rezervleri 20 yıldan bu yana ilk defa değişmeye başladı. Metalik madenlerdeki değişim, rezerv tespitinin çok zor olması ve uzun zaman alması sebebiyle az olurken, en çok değişim kömür rezervinde yaşandı. MTA’nın 2002-2007 yılları arasında yaptığı arama çalışmaları sonucunda toplam 2,3 milyar ton yeni kömür rezervi bulundu. Böylelikle Türkiye’nin linyit rezervleri yüzde 28’lik bir artışla 8,3 milyar tondan 10,6 milyar tona yükseldi. Eskişehir ve Afyon’da yer alan ve daha önce hiç arama yapılmayan sahalardaki rezervin 1 milyar ton olduğu tahmin ediliyor.
|
22.12.2008
|
|
|
Konut fiyatları düşecek |
GEÇEN yıla göre maliyetlerin düşmesine rağmen yeterli talebin olmadığı konut sektöründe, yüzde 10-15 civarında gerileyen fiyatların, 2009’da da düşüşünü sürdüreceği tahmin ediliyor.
TMMOB İnşaat Mühendisleri Odası (İMO) Adana Şube Başkanı Sadi Sürenkök, yaptığı açıklamada, Türkiye’nin yıllık konut ihtiyacının 700 bin olmasına rağmen üretiminin ise 200 bin civarında gerçekleştiğini bildirdi. ABD’de yaşanan tutsat krizi ve ardından tüm dünyada hissedilen finansal sorunlar sebebiyle sektörde önemli bir daralma yaşandığına dikkati çeken Sürenkök, tüm bu yaşananların özellikle kredi ile çalışan müteahhitleri zor durumda bıraktığını anlattı. Sürenkök, müteahhitlerin borçlarını ödeyebilmek için ise konut fiyatlarını yüzde 10-15 civarında düşürmek zorunda kaldıklarını bildirdi. Yaşanan düşüşe rağmen yeterli talebin yine de oluşmadığını ifade eden Sürenkök, ‘’Türkiye’de yılda 200 bin konut yapılıyor ve bunların büyük bölümünün satılamaması, gelecek yıl için tehlike sinyali oluşturuyor. Müteahhitler zaten kendi karlarından feragat ederek fiyatları düşürüyor. Talep azalması devam ederse, bu düşüş, gelecek yılda devam eder’’ diye konuştu.
|
22.12.2008
|
|
|
Noel de kurtaramayacak |
İNGİLTERE'DE Noel’den önceki bu son hafta sonunda yapılan satışların mağazalara getirisinin 6 milyar sterlin (yaklaşık 13,5 milyar YTL) olacağı tahmin ediliyor.
Bununla birlikte uzmanlar, sektöre giren bu sıcak paranın da pek çok mağazayı kurtarmaya yetmeyeceği, yüzlerce mağazanın ‘’kritik sınırda’’ olduğu ve iflas noktasına doğru sürüklendiği uyarısında bulundu. İndirimlerin de etkisiyle önceki gün bütün alışveriş merkezlerinin dolup taştığını, ancak bunun aylardır satış yapamayan mağazaları kurtarmaya yetmeyeceğini yazan Sunday Telegraph gazetesi, umudunu Noel alışverişlerine bağlayan mağazaların önümüzdeki günlerde yeniden zor duruma düşmesinin kaçınılmaz göründüğünü savundu. Gazete, çok sayıda süpermarket ve mağazanın İngiltere tarihinde ilk kez Noel günü ertesinde kapılarını açık tutmaya hazırlandığını kaydetti.
|
22.12.2008
|
|
|
GÜL: AİLEM, TÜRK VE MÜSLÜMAN |
CUMHURBAŞKANI Abdullah Gül, ‘’Kayseri’nin yerlisi olan anne tarafından Satoğlu, baba tarafından Gül (Gülükimamı) sülalelerinden gelen ailesinin yüzyıllara uzanan kayıtlı geçmişinin Müslüman ve Türk olduğunu’’ bildirdi.
Cumhurbaşkanı Gül, Cumhurbaşkanlığı Basın Merkezi aracılığıyla yazılı bir açıklama yaptı. Gül’ün açıklaması şöyle:’’Bütün vatandaşlarımın etnik kökenine, farklı inançlarına ve aile bağlarına saygı duyuyor, tüm bu farklılıkları imparatorluk geçmişi olan ülkemizin bir gerçeği ve aynı zamanda da zenginliği olarak görüyorum. Ayrıca, şunu vurgulamak isterim ki tüm vatandaşlarım hiçbir ayrıma tabi tutulmaksızın birbirine eşittir. Kimsenin kimseye bir üstünlüğü kesinlikle yoktur. Herkesin aynı hak ve hukuka sahip olmaları Anayasal teminat altındadır. Bu anlayış düzeyine ulaşmış ülkemizle gurur duyuyorum. Gerek Cumhurbaşkanlığına seçilişim sürecinde çok planlı olarak ve gerekse son birkaç gündür bazılarının açıkça, bazılarının sinsi bir şekilde yaymaya çalıştığı bir yalanı düzeltmek ve hakikat adına tarihe not bırakmak için ailemle ilgili aziz milletimi bilgilendirmek mecburiyeti hissettim. Şöyle ki, Kayseri’nin yerlisi olan annem tarafından Satoğlu, babam tarafından Gül (Gülükimamı) sülalelerinden gelen ailemizin yüzyıllara uzanan kayıtlı geçmişi Müslüman ve Türk’tür. Buna ailemizin geçmişten günümüze titizlikle işlenen soy ağacımız, mevcut resmi nüfus kütükleri ve gelmiş geçmiş Kayserili hemşehrilerim şahittir.’’
|
22.12.2008
|
|
|
Toptan: Arıtman’ın sözleri yakışıksız |
TBMM Başkanı Köksal Toptan, CHP İzmir Milletvekili Canan Arıtman’ın Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’e yönelik sözlerini kesinlikle onaylamadığını vurgulayarak, ‘’Fevkalade yakışıksız” dedi.
Toptan, resmi temaslarda bulunmak üzere Makedonya’ya hareketinden önce Esenboğa Havalimanı’nda ziyaretine ilişkin açıklama yapan ve gazetecilerin sorularını cevapladı. Toptan, ‘’Ermenilerden özür dileme’’ kampanyasını ve bu kampanya üzerine CHP İzmir Milletvekili Canan Arıtman’ın Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’e yönelik sözlerini değerlendirdi. Toptan, Arıtman’ın ifadesini, seçtiği sözcükleri kesinlikle onaylamadığını vurgulayarak, ‘’Fevkalade yakışıksız. Bildiğim kadarıyla dayanaksız ama daha önemlisi siyasetçinin, TBMM Genel Kurulu’nda yapmış olduğumuz yemin çerçevesinde değerlendirdiğimizde kesinlikle ağzından çıkmaması gereken sözcükler çıktı. Bizim birbirimizin kökenini araştırmak ve oralardan birtakım yerlere varmak gibi bir davranışımız olamaz’’ diye konuştu. Türkiye’de çeşitli etnik gruplar bulunduğunu ancak herkesi Türk kimliğinin birleştirdiğini ifade eden Toptan, bu kimliğin dışında kimlik arayışlarının bir iddia ve itham meselesi sayılmasının hiç kimseye, Türkiye’ye yararı olmayacağını vurguladı.
|
22.12.2008
|
|
|
Soylu: AKP iktidarına sarı kart göstereceğiz |
DEMOKRAT Parti (DP) Genel Başkanı Süleyman Soylu, ‘’Yerel seçimlerde AK Parti iktidarına sarı kart göstereceğiz’’ dedi.
Soylu, partisinin Manisa’nın Selendi ilçesi kongresinde yaptığı konuşmada, DP’nin genç yaşlı, başı açık başı örtülü tüm vatandaşları kucaklayan, demokrasiyi içine sindirmiş bir parti olduğunu söyledi. DP’nin halkın ve adaletin partisi olduğunu ifade eden Soylu, şöyle konuştu: ‘’Halkın partisi olma özelliğimizi bizden çalmaya çalıştılar. 29 Martta bunu geri alacağız. İsimlerine adaleti naklederek zannettiler ki onu bizden alacaklar, 29 Martta onu da geri alacağız. Biz kalkınmanın partisiyiz. Türkiye’de kutsallar, Cumhuriyet değerleri ve milliyetçilik değerleri üzerinden siyaset yapılıyor. Bu oyunu bozma günü 29 Mart olacak. Yerel seçimlerde, AK Parti iktidarına sarı kart göstereceğiz. Hükümet, yerel seçimlerden 6 ay sonra erken seçime gitmek zorunda kalacak.’’
|
22.12.2008
|
|
|
AKP'nin adayı Topbaş |
AKP Genel Başkanı ve Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, 29 Mart 2009’ta yapılacak yerel seçimlerde İstanbul’dan Kadir Topbaş, İzmit’ten ise İbrahim Karaosmanoğlu’nun yeniden partisinin büyükşehir belediye başkan adayı olduğunu bildirdi.
AKP İstanbul İl Başkanlığı’nda düzenlenen toplantıda konuşan Erdoğan, İzmit ve İstanbul’da büyükşehir belediye başkanlarının yaptığı çalışmalar hakkında bilgi verdi. Erdoğan, yapılan yatırım ve hizmetleri açıkladıktan sonra partisinin İstanbul Büyükşehir Belediye Başkan adayının yeniden Kadir Topbaş, İzmit Büyükşehir Belediye Başkan adayının da İbrahim Karaosmanoğlu olduğunu açıkladı.
|
22.12.2008
|
|
|
Dinlenme konusunda toplumsal paranoya oluştu |
Emniyet Genel Müdürlüğü Kaçakçılık ve Organize Suçlarla Mücadele (KOM) Daire Başkanı Ahmet Pek, telefon dinlenmesi konusunda toplumsal paranoya oluştuğunu belirterek, ‘’Sokaktaki simitçi bile ‘telefonum dinleniyor, bu konuları telefonları konuşmayalım’ diyor’’ dedi.
KOM Daire Başkanlığı Stratejik Araştırmalar Kurulu Toplantısı, Antalya’da sona erdi. Daire Başkanı Ahmet Pek’in başkanlık ettiği toplantıya katılan 81 ilin KOM Şube Müdürleri, çalışmalarıyla ilgili 2008 yılının değerlendirmesini yaparak, 2009 yılı planlama ve hedeflerini ele aldı. Daire Başkanı Ahmet Pek, yaptığı açıklamada, toplantıda KOM birimlerinin uygulamalarında karşılaşılan eksikliklerin giderilmesi için gelecek yılki yapılanmada stratejik kararlar aldıklarını söyledi. Pek, Türkiye’de telefon dinlemeleri ile polisin yasal olmayan dinleme yaptığı yönünde gündeme gelen bazı iddiaların hatırlatılması üzerine, telefonda yasal olmayan dinleme yapılamayacağını, kendilerinin, ancak suç tespitine yönelik Cumhuriyet Savcılığının talebi üzerine mahkeme kararıyla dinleme yaptıklarını kaydetti. Birebir suçla mücadele ettiklerini ve telefon dinlemenin kendileri için tek başına anlam ifade etmediğini vurgulayan Pek, ‘’Bizim için insanların konuştukları değil, yaptıkları önemli. Yaptıklarını tespit ediyoruz. Bizi kanunsuz dinlemeye zorlayacak hiç bir olgu ve gereklilik yok’’ dedi. Türkiye’de telefonu dinlenen kişilerin ‘’abartılacak sayıda olmadığını’’ ifade eden Pek, şöyle konuştu: ‘’Telefon dinlemesi konusunda toplumsal paranoya oluştu. Sokaktaki simitçi bile ‘telefonum dinleniyor, bu konuları telefonla konuşmayalım’ diyor. Bunun hiç bir anlamı yok. Suçluysa korkuyordur, paranoya aslında biraz da ondan. Herkesin içinin çok rahat olması gerekir. Bizim önce suçu görmemiz gerekiyor. Bize delil olarak telefon yetmez, konuştuğunun da ispatlanması lazım.’’
|
22.12.2008
|
|
|
Gelecek sene gerçek sınav olacak |
AB Komisyonunun genişlemeden sorumlu üyesi Olli Rehn, Türkiye’nin AB üyelik perspektifinde ‘’ciddi olup olmadığı’’ açısından, 2009 yılının ‘’gerçek bir sınav’’ olacağını belirtti.
Rehn, Reuters’a yaptığı açıklamada, ‘’Türk toplumunda daha dini ve daha laik hayat tarzlarından kaynaklanan ikilemin’’ farkında olduğunu belirterek, ‘’Türk toplumunun farklılıklarıyla birlikte yaşamayı öğrenmesi elzemdir’’ diye konuştu. ‘’Türkiye’de yaşanan gerilimlerin AB reformları için kullanılabilecek enerjiyi israf ettiğini’’ ifade eden Rehn, Türkiye’den öncelikli beklentileri arasında; anayasa reformu, ifade özgürlüğünün güçlendirilmesi, dini özgürlükler, farklı dil ve lehçelerle ilgili düzenlemeler ve sendikal hakları saydı. Olli Rehn, ‘’(Reformlar) ne kadar erken yapılırsa o kadar iyi. Fakat en azından Marttaki (yerel) seçimlerin ardından Türkiye tüm reformlar üzerinde yeniden çalışmaya başlamalıdır’’ dedi. Rehn, 1-2 yıl süren iç siyasi sıkıntıların ardından Türkiye’nin ‘’yeni bir hız ve ciddiyetle’’ reformları uygulamaya başlamasının önemini vurgulayarak, ‘’Gelecek yıl, Türkiye’nin AB’ye üyelik perspektifinde ciddi olup olmadığı açısından gerçek bir sınav olacak’’ diye konuştu.
‘’2009’UN KIBRIS’TA KAPSAMLI ÇÖZÜM YILI
OLMASINI UMUYORUM’’
AB Komisyonu üyesi Rehn, Kıbrıs’taki iki toplum için ‘’kazan-kazan’’ fırsatı oluşturacak bir çözüm açısından tüm tarafları çaba göstermeye davet ederek, adadaki müzakere sürecinde AB’nin ‘’baskı yapıcı değil, kolaylaştırıcı’’ rol oynadığını savundu.
Kıbrıs sorununun çözümünde ‘’Türkiye’nin kilit aktörlerden biri olduğunu’’ vurgulayan Rehn, çözüm için herkesin siyasi desteğini artırmasını istedi. ‘’Umuyorum ki gelecek yıl Kıbrıs ve kapsamlı çözüm yılı olur’’ diyen Rehn, ‘’Kıbrıs’ın barış içinde, birleşik, normal bir AB üyesi olabilmesi için adanın birleşmesi gerektiğini’’ kaydetti. Rehn, Kıbrıs’ta kapsamlı çözümün AB açısından da çok büyük önem taşıdığını vurgulayarak, ‘’Bunun için önümüzdeki yıl hayati bir fırsat penceresi sunuyor. Bu nedenle kesinlikle tüm imkanlarımızı bunun için seferber edeceğiz’’ dedi. Brüksel / aa
|
22.12.2008
|
|
|
Soğuk ve yağışlı hafta |
Türkiye’nin bugünden itibaren soğuk ve yağışlı bir havaya gireceği, yarından itibaren iç ve doğu kesimlerde yağışların kara dönüşeceği bildirildi. İstanbul’da kar beklentisinin olduğu Çarşamba günü yurt genelinde görülecek yağışlarla hava sıcaklığında hissedilir derecede düşüş olacak.
YURTTA gelecek haftanın soğuk ve yağışlı geçeceği, yarından itibaren de iç ve doğu kesimlerde yağışların kara dönüşeceği bildirildi.
Devlet Meteoroloji İşleri Genel Müdürlüğünden yapılan ‘’meteorolojik uyarı’’ya göre, Orta Akdeniz üzerinden gelen yeni bir yağışlı havanın etkisinde bulunan Türkiye, bu yağışlı hava kütlesine ilâve olarak, hafta başından itibaren Balkanlar üzerinden gelecek soğuk havanın etkisine girecek. Bugün yurdun büyük bir bölümünde aralıklarla devam edecek yağışlara, gece saatlerinden itibaren Balkanlar üzerinden gelen soğuk havanın eklenmesiyle birlikte, yarın ve Çarşamba günü yurt genelinde görülecek yağışlarla hava sıcaklığında hissedilir derecede düşüş olacak.
Özellikle doğu bölgelerinde Perşembe günü kar yağışının etkisini sürdüreceği, Cuma günü sabah saatlerinden sonra yurdu terk edeceği, ancak iç ve doğu bölgelerde gece sıcaklıklarındaki kuvvetli düşüş sebebiyle buzlanma ve don olayının görüleceği tahmin ediliyor. Bütün yurtta 3 ila 5 derece azalacak hava sıcaklığının, özellikle yarın batı, Çarşamba günü kuzey ve iç kesimlerde düşüşünü hızlandırması bekleniyor.
İSTANBUL’DA ÇARŞAMBA GÜNÜ KAR
BEKLENİYOR
İstanbul Meteoroloji Bölge Müdürü Mustafa Yıldırım, şehirde mevsim normallerinin üstünde seyreden hava sıcaklığının, sağanak yağışla birlikte düşmeye başladığını söyledi. Yıldırım, hava sıcaklığının önümüzdeki hafta düşmeye devam ederek mevsim normallerinin altına ineceğini kaydetti. Yıldırım, bugün hava sıcaklığının sağanak yağışlı 8 derece, yarın sağanak yağışlı 6 ve Çarşamba karla karışık yağmurlu, yüksek yerlerde kar yağışlı 5 derece olarak bekleniyor’’ diye konuştu.
DOĞU’DA HAVA SICAKLIĞI 7-8 DERECE
ARTACAK
Doğu Anadolu Bölgesi’nde en düşük hava sıcaklığı eksi 18 derece ile Erzurum’da yaşandı. Edinilen bilgiye göre, bölgede gece yaşanan en düşük hava sıcaklığı sıfırın altında olmak üzere Erzurum’da 18, Kars, Ardahan ve Ağrı’da 16, Iğdır’da 8 ve Erzincan’da 6 derece ölçüldü. Şehir merkezlerinde yapılan son ölçümlere göre ise kar kalınlıkları Erzurum’da 15, Ağrı’da 14, Kars’ta 3 ve Ardahan’da 2 santimetre oldu. Bölgede etkili olan soğuk hava sebebiyle Erzurum, Ardahan ve Kars’ta birçok evin su şebekesi dondu. Ardahan’da, Aktaş ve Çıldır gölleri ile Kura Nehri’nin üzerinde buz tabakası oluştu. Meteoroloji yetkilileri, bölgede bugün akşam başlayacak olan kar yağışının 25 Aralıka kadar etkisini sürdüreceğini belirtti. Yağışlı hava ile birlikte bölgede hava sıcaklıklarının 7-8 derece artacağını kaydeden yetkililer, yollarda oluşacak kar ve buzlanmaya karşı vatandaşları uyardı.
|
22.12.2008
|
|
|
Kore şehidinin fotoğrafı 55 yıl sonra teslim edildi |
KORE Savaşı’nda şehit olan bir askerin Kore’den Malatya’daki yakınına gönderdiği fotoğrafı arşivde bulan bir gazeteci, fotoğrafı, askerin gönderdiği kişiye 55 yıl sonra teslim etti. Alınan bilgiye göre, Elbistanlı gazeteci Mehmet Göçer, ilçede 1957 yılında kurulan Elbistan Postası gazetesinin arşivini tararken eski bir fotoğraf buldu.
Fotoğrafın arkasındaki yazıyı okuyunca fotoğrafı Kore’de savaşan bir askerin yakınına gönderdiğini anlayan Göçer, fotoğrafı askerin Malatya’da yaşayan yakınına teslim etti. Göçer, yaptığı açıklamada, fotoğrafı gazetesinin arşivinde tarama yaparken fark ettiğini ve fotoğrafın arşive nasıl girdiğini bilmediğini söyledi. Fotoğrafın arkasındaki yazıyı okuyunca alıcısına teslim etmesi gerektiğini düşündüğünü ve fotoğrafla ilgili araştırma yaptığını ifade eden Göçer, şöyle konuştu: ‘’Fotoğrafın Kore’de savaşan Hannen Can tarafından kuzeni Duran Alkan’a gönderildiğini öğrendim. Hannen Can, 12 Aralık 1952’de Kore Savaşı’na gitmiş ve 21 Nisan 1953’te çektirdiği fotoğrafı akrabasına göndermiş. Hannen Can, Kore Savaşı’nda şehit olmuş. Fotoğrafın arkasında, ‘Kendim Kore’de, resmim sizlere varsın. Her bakışta gözleriniz yaşla dolsun. Ben ölürsem cansız hayalim sizlere hatıra kalsın. Bu fotoğrafımı da Duran’a vermeyenin iki gözü kör olsun’ yazıyordu. Ben de fotoğrafı büyütüp çerçevelettikten sonra Malatya’nın Darende ilçesine bağlı Balaban beldesinde oturan Duran Alkan’a teslim ettim.’’
Kuzeninin 55 yıl önce Kore’den gönderdiği fotoğrafı almanın hüznünü ve mutluluğunu bir arada yaşayan Duran Alkan ise bu hatırayı evinin en güzel yerinde saklayacağını söyledi. Alkan, akrabası Hannen Can’ın savaş sırasında gösterdiği kahramanlık dolayısıyla takdirname aldığını belirterek, şunları anlattı: ‘’Hannen Can, Kore’de gözcü birliklerinde yer alıyor. Görevini yaparken saldırıya uğruyorlar. 10 kişiden oluşan birliğindeki 9 arkadaşı yaralanıyor. Hannen, 9 arkadaşını sırtında taşıyarak, çatışma ortamından uzaklaştırıyor. Daha sonra kendisi de yaralanıyor ve şehit düşüyor. Hannen’in bu kahramanlığından dolayı daha sonra bize bir takdirname gönderildi. Takdirnameyi kaybetmişiz, bulamıyoruz. Şimdi ise onun bu hatıra fotoğrafına 55 yıl sonra kavuşmanın mutluluğunu ve şaşkınlığını yaşıyorum.’’
|
22.12.2008
|
|
|
Otoyol gelirleri köprüleri solladı |
2008 yılı Kasım ayı sonu itibariyle İstanbul 1. Boğaziçi ile Fatih Sultan Mehmet Köprüsü ve işletmedeki paralı otoyollardan elde edilen toplam gelir 464 milyon 214 bin 236 YTL olarak gerçekleşti.
Aynı dönemde paralı otoyol gelirleri köprü gelirlerinden iki kat fazla oldu. Karayolları Genel Müdürlüğünün Kasım ayı sonu verilerine göre İstanbul Boğaziçi Köprülerinden 11 ayda geçiş yapan 133 milyon 630 bin 460 araçtan toplam 150 milyon 728 bin 262 YTL gelir elde edildi. Aynı dönemde işletmedeki paralı otoyolların toplam geliri 313 milyon 494 bin 34 bin YTL oldu ve paralı otoyollardan çift yönlü olarak geçen araç sayısı ise 153 milyon 528 bin 830 olarak gerçekleşti.
|
22.12.2008
|
|
|
19 kişilik ailenin yeşilkart sevinci |
KAHRAMANMARAŞ'TA 17 çocuğu bulunan ve geçim sıkıntısı çektiğini ifade eden bir vatandaşa, kendisi, eşi ve çocukları için yeşil kart verildi.
Edinilen bilgiye göre, Türkoğlu ilçesine bağlı Dedeler Köyünde yaşayan Ahmet Yağdıgül (52), Türkoğlu Kaymakamlığına başvurarak kendisi, eşi ve 17 çocuğu için yeşil kart istedi. Yapılan inceleme ve soruşturma sonucunda başvurusu kabul edilen Ahmet Yağdıgül’ün kendisi eşi ve 17 çocuğu için yeşil kart hazırlandı. Türkoğlu Kaymakamlığının Yeşil Kart Bürosu’na giden Ahmet Yağdıgül, 19 yeşil kartı görevlilerden teslim aldı. Ahmet Yağdığül, Yeşil Kart Bürosu görevlilerinin sorularını cevaplarken 52 yaşında olduğunu ve 17 çocuğunun bulunduğunu söyledi. Ekonomik durumunun iyi olmadığını ifade eden Yağdıgül, ‘’Yeşil kartlarımızı aldık. Allah devlete zeval vermesin. Şimdi kendimin, eşimin ve çocuklarımın daha fazla güvende olduğunu düşünüyorum’’ dedi. 7 erkek ve 10 kız babası olduğunu kaydeden Ahmet Yağdıgül, en büyük çocuğunun 28 yaşında olduğunu, en küçük çocuğunun ise 4 ay önce dünyaya geldiğini bildirdi.
|
22.12.2008
|
|
|
SAMANDAĞ’DA ORMAN YANGINI |
HATAY'IN Samandağ ilçesinde ormanlık alanda henüz belirlenemeyen sebepten yangın çıktı.
Kahramanmaraş Orman Bölge Müdürü Halil Coşkun, yaptığı açıklamada, önceki gün akşam Samandağ’ın Şahlankaya mevkii ile İskenderun’un Arsuz-Uluçınar beldelerinde iki ayrı noktada, kızılçam ve makilik alanda henüz belirlenemeyen sebeple yangın çıktığını bildirdi. Şiddetli rüzgâr ve arazinin sarp olmasının ekiplerin yangına müdahalesini güçleştirdiğini aktaran Coşkun, yangının yaklaşık 200 hektarlık alanda etkili olduğunu bildirdi. Coşkun, Hatay’ın yanı sıra Kahramanmaraş, Osmaniye ve Kilis’ten gelen 200 kişilik itfaiye ekibi ile 35 arazözün olay yerinde bulunduğunu kaydetti.
|
22.12.2008
|
|
|
Armut ağacı meyve verdi |
ANTALYA'NIN Gazipaşa ilçesinde bu yıl ılık geçen kış sebebiyle armut ağacı ikinci kez meyve verdi.
Korubaşı Köyünde yaşayan Ayşe Çavuş, yaptığı açıklamada, evinin bahçesinde iki armut ağacı bulunduğunu, bu ağaçlardan birinin ‘’orak armudu’’ olarak adlandırdıkları, Haziran ayında meyve veren bir cins olduğunu anlattı. Bahçesindeki ağacın bu yıl Haziran ayında meyve verdiğini, ancak havaların sıcak devam etmesi sebebiyle sonbahar aylarında yeniden çiçek açtığını belirten Çavuş, ‘’Son dönemde çiçekler meyveye dönüştü, armutlar olgunlaşmaya başladı. Ağaçlarımız güneşli havaları görünce mevsimini şaşırdı. Biz de bir yılda iki kez meyve aldık’’ dedi.
|
22.12.2008
|
|
|
ÖRNEK BİR KAYMAKAM |
almalarını istediğin şey ne olurdu’’ yazılı mektup gönderdi. Sonel, mektubunu cevaplandıran ilçedeki 212 yetim ve öksüz çocuğun isteklerini bir bir yerin getiriyor.
Annem babam sağ olsaydı
TRABZON'UN Of ilçesi Kaymakamı Tuncay Sonel, ilçedeki yetim ve öksüz çocuklara, ‘’Eğer annen veya baban hayatta olsaydı, özlemini çektiğin, Şanlıurfa’nın Birecik ilçesinden Of’a atanan Kaymakam Sonel, Birecik’te başlattığı öksüz ve yetim çocuklara mektup gönderme uygulamasını Of’ta da sürdürüyor.
Of’a atanmasıyla birlikte, ilçedeki yetim ve öksüz çocukları tesbit ettiren Sonel, 212 yetim ve öksüz çocuğa mektup yazarak ‘’anne veya babaları yaşasaydı onlardan isteklerini’’ kendisine bildirmelerini istedi.
Çocuklardan gelen cevap mektuplarını kendisi okuyup değerlendiren Kaymakam Sonel, çocukların isteklerini bir bir yerine getiriyor.
Sonel, yetim ve öksüz çocuklardan gelen mektupları okurken bazen hüzünlendiğini bazen de tebessüm ettiğini belirterek, ‘’Devletimizin şefkatli elini ve yüzünü, yetim ve öksüz çocuklarımıza göstermeliyiz. Onların gülümsemesi, sevinmesi bizim için çok önemli’’ dedi.
Devletin, yetim ve öksüz çocukların da yanında olduğu izlenimini vermesinin önemli olduğunu vurgulayan Sonel, çocukların sadece günlük isteklerinin değil, hayatlarında başta eğitimleri olmak üzere bütün ihtiyaçlarının mümkün olduğu ölçüde karşılanılmasına çalışıldığını ifade etti.
’’BABAM HAYATTA OLSAYDI ONA SARILMAK
İSTERDİM’’
Mektuplardan örnekler veren Sonel, bir çocuğun, ‘Babam hayatta olsaydı ona sarılıp onu koklamak isterdim’ diye yazdığını belirterek, ‘’Bu tür mektuplar beni çok etkiledi. Oflu hayırseverleri de yanımıza alarak çocukların isteklerini tek tek gerçekleştirmeye çalıştık. Yardımları da onları rencide etmeden yaptık’’ diye konuştu. Sonel, 2 çocuğu olduğunu ancak mektuplardan sonra yüzlerce çocuğu olduğunu dile getirerek, ‘’Mektup uygulamasıyla Birecik’te 656, Of’ta da 212 çocuğa ulaştım. Benimkilerle birlikte 870’e ulaştı. Bundan daha büyük mutluluk olabilir mi’’ dedi.
DUYGULANDIRAN MEKTUPLAR
Sonel’e gelen ve ‘Kaymakam Baba’ ya da ‘Kaymakam Amca’ diye başlayan mektuplarda çocuklar genç odasından bilgisayara, dondurmadan şekere, çikolatadan ağlayan bebeğe kadar birçok istekte bulundular.
Gelen mektuplardan bazılarında yetim ve öksüz çocuklar kendilerini şöyle ifade ettiler:
‘’Öncelikle beni düşünüp bu mektubu yazdığınız için size çok teşekkür ederim. Annem öleli 1,5 yıl oldu. Şu anda yeni bir cici annem var. Yeni annem gerçek annemin yerine doldurmasa da bana iyi davranıyor. Bana ne istediğimi sordunuz. Dondurma, çikolata, oyuncak araba ve kocaman bir tır. Bunları benim için temin ederseniz çok mutlu olurum. Belki annem geri gelmez ama en azından ondan istediklerim gerçekleşmiş olur. Sizi seviyorum kaymakamım.’’
‘’Ben babamı 2,5 yaşındayken kaybetmişim ve çok ağlamışım. Yolladığınız mektuptan dolayı size çok teşekkür ederim. Sizi bir baba olarak gördüm. Çok iyi bir kaymakamsınız. Umarım uzun süre Of’ta görev yaparsınız. Eğer benim babam hayatta olsaydı ondan istediğim tek şey genç odası olurdu. Çünkü bizim eve misafir geldiği zaman ödevlerimi yapamıyorum. Benim de arkadaşlarım gibi genç odamın olmasını istiyorum.’’
KAYMAKAMA MEKTUP YAZDILAR, HAYATLARI DEĞİŞTİ
LÇENİN Uluağaç Köyünde yaşayan 4 yetim kız kardeş de Kaymakam Sonel’e yazdıkları mektupla hayata tutunmayı başardılar. Mektuplarında, ‘’Sizin de bildiğiniz gibi annemle babam kavga yaptılar. Annem vefat etti. Babam hapiste. Dedemle babaannem ayrıldılar. Ben ve kardeşlerim dedemle kalıyoruz. 4 kız kardeşiz’’ diyen kızların yaşadıkları eve giden Sonel, çocukların yaşadıkları evden ve hayat şartlarından etkilenerek gerekli yardım çalışmalarını başlattı. Çocukların çok kötü şartlar altında yaşadığını belirleyen Sonel, çocuklar için bir ev yapılması talimatını vererek, ev yapılana kadar şehir merkezinde bir ev kiralamaya karar verdi. Çocuklara bilgisayar, mont, oyuncak, bisiklet, çanta gibi armağanlar götüren Sonel, sobası bulunmayan eve bir de ısıtıcı getirttirdi. En büyüğü 12 yaşında olan 4 kız kardeş, hediyeleri görünce, Kaymakam Sonel’in boğazına sarılarak duygularını ve minnettarlıklarını bu şekilde ifade ettiler.
|
22.12.2008
|
|
|
‘Baklava değil, sanat yapıyoruz’ |
ANTEP baklavasını, yapımında kullanılan boz iç Antep fıstığı, sade yağ, kaymak ve pişirildiği taş fırının yanı sıra verilen emeğin diğer baklavalardan ayırdığı kaydedildi.
Baklavacı Ömer Güllü, Antep baklavasını diğer baklavalardan ayırmanın zor olduğunu, ancak Antep baklavasının dışarıdan bakıldığında çok ışıltılı göründüğünü söyledi. Baklavada kullanılan boz iç Antep fıstığı, sade yağ ve kaymak gibi ürünlerin kalitesinin çok önem taşıdığını, bunun Antep baklavasını diğer baklavalardan ayıran en önemli unsurlardan olduğunu ifade eden Güllü, ‘’Antep baklavası, sadece kullanılan kaliteli malzemeler sayesinde Antep baklavası değil. Verilen emek de çok önemli. Biz bunu sadece iş olarak görmüyoruz, sanat olarak görüyoruz ve ürünlerimizi bu doğrultuda hazırlıyoruz. Verilen özenli emek ve kaliteli malzeme birleşince ortaya Antep baklavası çıkıyor’’ dedi. Güllü, baklava yapımının yoğun bir emek istediğini ve kaliteli bir Antep baklavası için verilen emeğin de kaliteli olması gerektiğini belirterek, Antep baklavasının yapımı, pişirilmesi ve dilimlenmesinin de ayrı ayrı maharet istediğini vurguladı.
|
22.12.2008
|
|
|
Direksiyon başında hasta olmayın |
UZUN süre otomobil kullanmanın, sırt ve boyun ağrılarına, siyatik ve bel fıtığı gibi rahatsızlıklara yol açabildiği bildirildi.
Fizik Tedavi ve Rehabilitasyon Uzmanı Doç. Dr. Tolga Aydoğ, büyük şehirlerdeki yoğun trafiğin, mesafe uzun olmasa da sürücülerin saatlerce direksiyon başında kalmasına sebep olduğunu söyledi. Uzun süre otomobil kullanmaya bağlı olarak boyun ve sırt ağrılarının oluşabildiğini belirten Aydoğ, her gün otomobilde geçen 2-3 saatin ardından, bilgisayar ekranı karşısında geçirilen uzun saatlerin kişilerin omurgasında, duruş bozukluğuna bağlı basit ağrıların yanı sıra fıtıklara da zemin hazırladığını ifade etti. Aydoğ, uzun süreli oturuşlar ve hareketsizliğin, kasların zayıflamasına ve eklemlerin daha çabuk zarar görür hale gelmesine yol açtığına dikkati çekerek, şöyle konuştu: ‘’Çok uzun süreli otomobil kullananlar hareketsizliğin yol açtığı hastalıkların yanı sıra sırt ve boyun ağrısı, siyatik ve bel fıtığı riskleriyle karşı karşıya kalabilir. Direksiyon başında geçirilen uzun saatlerin çeşitli hastalıklara neden olmaması için yürüyüş ve otomobili doğru pozisyonda kullanmak büyük önem taşıyor. Otomobil kullanmak zorunda kalanların düzenli yürüyüş ve egzersiz yapmaya, otururken doğru pozisyon almaya dikkat etmesi gerekiyor.’’
|
22.12.2008
|
|
|
Millî mücadele çeşmesinden su akacak |
MİLLÎ Mücadele yıllarında kağnılarla cepheye cephane taşıyanların su içip dinlendiği Kastamonu-Çankırı karayolunun Ilgaz Dağı geçidindeki Soğuksu Çeşmesi, Kastamonu Özel İdare Müdürlüğünce yeniden faaliyete geçirilecek.
Kastamonu Valisi Mustafa Kara, Kurtuluş Savaşı’nda, İnebolu’ya deniz yoluyla gelen mühimmatın cepheye ulaştırıldığı İstiklâl Yolu üzerindeki çeşmenin, o dönemde dinlenme alanı olarak kullandığını söyledi. Soğuksu Çeşmesi’nin daha elverişli hale getirilmesi için çalışma başlattıklarını ifade eden Kara, şunları kaydetti: ‘’Seyahat eden insanların dinlenebilmeleri ve vakit geçirebilmeleri için taştan kafe türünde dinlenme molası verilebilecek alanlar oluşturduk. Alanda çalışmamız sürüyor. Kış mevsimi nedeniyle henüz bitmedi. Mevsim müsait olduğu zaman kısa sürede hizmet verecek hale gelecek. Ankara’dan hareket eden bir yolcunun Çankırı ve Kastamonu’ya kadar hatta İnebolu’ya kadar umuma açık nitelikte dinlenebileceği ve doğal güzellikleri izleyebileceği bir alanın olmadığını görüyoruz. Hem bu ihtiyacı karşılamak için hem de İstiklâl Yolu projesi kapsamında çeşmeyi tekrar faal hale getireceğiz.’’ Ankara’dan gelenlerin kısa bir mola vererek tarihî Soğuksu Çeşmesinden su içmeleri ve Ilgaz Dağı’nın tabiî güzelliklerini tepeden izleme fırsatını yakalayacakları tesiste, seyir terası da yapılıyor.
|
22.12.2008
|
|
|
Bir uydu daha |
AVRUPA telekom operatörü Eutelsat için iki haberleşme uydusu taşıyan Ariane-5 roketi Fransız Guyanası’ndaki Kourou uzay üssünden fırlatıldı.
Güney Amerikanın kuzeydoğu kıyısındaki üsten gece yarısından sonra fırlatılan roket, fırlatılışından 27 dakika sonra, Orta Doğu, Kuzey Afrika ve Avrupa’da dijital ve HD yayınları için kullanılacak Hot Bird 9 uydusunu, bundan 5 dakika sonra da televizyon, veri aktarımı ve geniş bant yayınları için W2M uydusunu bıraktı. Roketin 10 Aralıkta fırlatılması öngörülü-yordu, ancak Guyana’daki çalışmaları kısmen engelleyen yakıt fiyatlarının pahalılığını protesto sebebiyle, fırlatma işlemi ertelenmişti.
|
22.12.2008
|
|
|
|