Bürokratik zorluklar ve vergi sebebiyle Türkiye’de filmçekmek istemediği bildirilen yabancı sinemacıları teşvik etmek amacıyla, Kültür ve Turizm Bakanlığının kanun hazırlığına başladığı öğrenildi.
Büyük projelere imza atan yabancı film yapımcıları, film piyasasına yönelik teşvik sistemi olmadığı için Türkiye’de çekim yapmaktan vazgeçiyor. Firmalar bunun yerine, Avustralya, Yeni Zelanda, Kanada, Fas, Güney Afrika, Hindistan, Malta, Romanya ve İspanya gibi filmcilere ciddî destek ve kolaylık sağlayan ülkeleri tercih ediyor.
Son olarak, “Terminatör” gibi filmlere imza atan Hollywood’un ünlü yapımcısı Mario Kassar’ın da yeni filmleri “Metropolis” ve “Odition”un çekimleri için Türkiye’ye gelmekten vazgeçtiği ve Fas’la görüşmelere başladığı, 3-4 büyük yapım firmasının da Türkiye’de çekim yapmayı rafa kaldırdığı öğrenildi.
TEŞVİK YASASI YOLDA...
Konu ile ilgili çalışma başlatan Kültür ve Turizm Bakanlığının, yabancı film yapımcılarının Türkiye’de yapacağı çekimlerini desteklemek için teşvik yasası hazırlığında olduğu bildirildi.
Maliye Bakanlığı Vergi Konseyi Başkanlığı ve Kültür ve Turizm Bakanlığı uzmanlarınca, 3 bölümden oluşan kanun taslağının birinci bölümünde, yabancı film yapımcılarının Türkiye’de yaptıkları harcamalara KDV iadesi getiren düzenlemeler yer alacak.
Taslağın ikinci bölümünde, yabancı yapım şirketlerinin film projelerine doğrudan para desteği sağlanması planlanıyor. Firmalar, belirlenecek kıstaslar doğrultusunda sundukları projelerin maliyetinin yüzde 10-25 arasında maddi destek alabilecek.
Taslağın üçüncü bölümünde ise Türk yapımcılara yönelik başta stopaj olmak üzere bazı konularda kolaylıklar sağlayan hükümlerin yer alması öngörülüyor.
”FİLM YAPIMCILARINI KAÇIRIYOR”
Yabancı sinemacıları Türkiye’ye çekmek için yapılması gerekenler konusunda görüşlerini açıklayan Sinebir Yönetim Kurulu Üyesi Aydın Sayman, yabancı film yapımcılarının, Türkiye’de özellikle KDV’den şikâyetçi olduğunu söyledi.
Yapımcıların “Türk vatandaşı gibi vergi ödemek zorunda tutulmak istemediğini” belirten Sayman, “Bu, film yapımcılarını kaçırıyor. İmkan sağlayan ülkelerde, vergilerini uluslararası yapımcılara uygulanmıyor. KDV iade ediliyor veya hiç alınmıyor. Gelip de bizdeki şartları öğrenince vazgeçiyorlar. KDV ya hızlı biçimde iade edilmeli veya muaf olmaları gerekiyor” dedi.
Sayman, “film yapımcılarına, gümrükten kolay geçiş hakkı ve çekim izinlerinin hızlı çıkması gibi imkânı sunulması gerektiğini de ifade ederek, bunun için filmcilere teşvike yönelik bir kanunun çıkarılması gerektiğini” dile getirdi.
”AVANTAJA DÖNÜŞTÜREBİLİRİZ”
Yapımcı Ali Akdeniz de özellikle büyük bütçeli prodüksiyonların, diğer ülkelerde çekim yaptıklarında ciddi bir teşvikle karşılaştıklarını söyledi.
Türkiye’nin bu konu da “çok geç kaldığını” belirten Akdeniz, “Bize oranla, Fas sinemasından bahsetmek çok da mümkün değildir, ama yine de Fas’a giden büyük prodüksiyonlar çok daha fazladır. Çünkü, Fas Kralı ciddî bir şekilde teşvikte bulunuyor onlara. Ya da İzlanda’ya gittiğinizde hem vergi vermekten muafsınız hem de harcadığınız her milyon dolar için İzlanda hükümeti size bir destekte bulunuyor” dedi.
Fas, İspanya, Malta ve İngiltere’deki mekanların filmlerde çok kullanıldığını belirten Akdeniz, Türkiye’nin bunu avantaja dönüştürerek, “bakir mekânlarıyla” yeni alternatifler sunabileceğini ifade etti.
”BU TÜRK SİNEMASINI KURTARACAKTIR”
Teşvik için sadece yabancı filmlerden KDV almamanın yeterli olmadığını, gümrük mevzuatının da film yapımları için yeniden düzenlenmesi gerektiğine işaret eden Akdeniz, filmde kullanılacak bazı malzemeleri yurt dışından getirebilmek için zaman zaman demir, ahşap ithalatçıları gibi derneklerin üyeleri olmak zorunda kaldıklarını anlattı. Akdeniz, şunları söyledi:
“Son 40 yılın temel sorularından biridir, Türk sinemasının ne zaman kurtulacağı? Yabancı sinemacıların Türkiye’ye gelmesiyle uluslararası sinema dilini bilen insanlar yetişecektir. Bu da sinemayı kurtaracaktır.
Birinci avantaj, bir-iki tane 50 milyon dolarlık film çekildiğinde, Türk sinemasının belki de yıllık bütçesinin üstüne çıkılacak. İkinci avantaj, bizim marangozlarımızın, teknisyenlerimizin, görüntü yönetmenlerimizin ufku açılacak.”
Filmlerde sadece sinema profesyonelleriyle değil, yörenin esnaf ve sanatkârlarıyla da çalışıldığını belirten Akdeniz, böylelikle istihdama da ciddi katkı yapılabileceğini kaydetti.
”FİLM KOMİSYONU KURULMALI”
Yapımcı-Yönetmen Eriş Akman da bazı ülkelerin film yapımcılarına çok büyük teşvikleri verdiklerini söyledi.
“Bırakın biz teşvik vermeyi hala köstekleri ortadan kaldırmış değiliz” diyen Akman, “En büyük maliyetlerden biri stopaj ve çalışanların sigorta primleri. Yabancı yapım şirketlerinin filmlerinde stopajı Kanada’da devlet ödüyor. Bazı ülkelerde katiyen almıyorlar. Bu tür teşvikler gerekli” görüşünü dile getirdi.
İspanya’nın 1980’li yılların başlarında turizm gelirinin yüzde 78’ini, ülkede çekilen yabancı filmlerden sağladığını belirten Akman, şunları kaydetti:
“Bakanlığın milyon dolar tanıtım bütçesi var. Otobüslerin üzerine İngiltere’de ‘Turkey’ yazıyorlar. Bu bir şey değil. Reklam, propaganda filmini kimse seyretmez. Ama çok önemli bir konulu filmin arasına Türkiye’yi koyarsanız, o zaman büyük reklam olur. Fas sadece filmlerden, bizim turizm gelirimiz kadar gelir sağlıyor.”
“Türkiye’de de acil olarak diğer ülkelerde olduğu gibi bakanlıklar üstü işlev görecek bir film komisyonun kurulmasını” öneren Eriş Akman, bu sebeple birçok kanunun değiştirilmesi gerektiğini, yapılabilecek teşvikleri de bu komisyonun belirlemesinin uygun olacağını sözlerine ekledi.
|