Click Here!
      "Gerçekten" haber verir 06 Şubat 2007

Eski tarihli sayılar

Görüş, teklif ve
eleştirilerinizi
[email protected]
adresine bekliyoruz.
 

Ekonomi

 

Emlakta yaprak kımıldamıyor

Türkiye Emlak Müşavirleri Federasyonu Yönetim Kurulu Üyesi ve Adana Emlakçılar Odası Başkanı Burhan Coşkun, emlakta banka faizlerinin düşeceği beklentisinde olanların, bu kez emlak fiyatlarının yükseleceğini de hesap etmesi gerektiğini söyledi.

Coşkun, yaptığı açıklamada, döviz, altın, hisse senedi ya da başka yatırım araçlarının belirli dönemlerde yatırımcısına kâr sağlarken, zarar etme riskinin de oldukça yüksek olduğunu ancak, gayrimenkulün emlak sektörünün hiçbir dönemde yatırımcısını üzmediğini savundu. İnşaat sektörünün geçen yılın ikinci yarısından itibaren durgunluğa geçmesi nedeniyle gayrimenkul fiyatlarının gelebileceği en düşük seviyeye gerilediğini vurgulayan Coşkun, ‘’Şu anda emlak sektöründe adeta yaprak kıpırdamıyor. Ayda bir ev bile satamayan meslektaşlarımız var. Bunun etkisiyle fiyatlar iyice düştü’’ dedi.

Coşkun, sektördeki hareketsizliğin en önemli nedenlerinden birisinin bankaların konut kredisine uyguladıkları faiz oranlarının yüksekliği olduğunu, bu oranları şu anda yüzde 1,70 ile yüzde 1,80 seviyesine kadar gerilediğini ifade ederek, ‘’Halkın beklentisi, bu oranların yüzde 1,30’a kadar gerilemesi. Ancak, banka faizleri düşecek beklentisinde olanlar, bu kez emlak fiyatlarının yükseleceğini de hesap etmeli’’ diye konuştu. Piyasadaki durgunluğun bir başka nedeninin de seçim yılına girilmesi olduğuna dikkat çekiliyor.

YASA BİRAN ÖNCE ÇIKARILSIN

Coşkun, emlak sektöründeki durgunluğun yanı sıra, meslektaşlarını düşündüren bir başka konunun da Emlak Müşavirliği Yasa Tasarısı’nın kanunlaşmaması olduğunu vurgulayarak, ‘’Bu yasa bir an önce çıkarılmalı. Çünkü, bir masa bir sandalye ile emlakçlık yapanlar, mesleğin itibarını zedeledikleri gibi kayıtlı çalışanları da zor durumda bırakıyorlar’’ dedi.

Avrupa Birliği’ne uyum çalışmaları çerçevesinde yer alan yasanın gündemden düşürüldüğüne dikkati çeken Coşkun, nedeni konusunda da hiçbir açıklama yapılmadığını belirterek, şöyle devam etti: ‘’Yasanın yürürlüğe girmesiyle haksız rekabet ortamı önlenmiş olacak. Üniversite mezunu olmayanlar artık emlakçılık yapamayacak. Hatta üniversite mezunları bile emlakçılık yapmak isterlerse önce meslek kursunu bitirecek ardından ÖSS sınavı gibi merkezi sistemle ‘lisans’ sınavına girecek. Sınavı geçenlere lisans belgesi ve meslek kimliği verilecek. Mesleği emlakçılık olanlar, başka bir iş yapamayacak. Bütün bunlar mesleğimize itibar kazandıracak. Konuyu federasyonumuz aracılığıyla takip ediyor, siyasilerden de destek bekliyoruz.’’

/ ADANA

06.02.2007


 

Elmayı satan değil saklayan kazandı

Ürününü saklayan elma üreticilerinin karlı çıktığı, üretimin az olması nedeniyle de fiyatların yüksek olduğu belirtildi.

Türkiye Sebze ve Meyve Komisyoncuları Federasyonu (TÜSEMKOM) Yönetim Kurulu Üyesi Mustafa Yücel, AA muhabirine yaptığı açıklamada, üreticilerin büyük bölümünün elmayı sonbaharda elinden çıkartmayıp depoladığını ifade etti. Elma rekoltesinin geçen yıl düşük olması nedeniyle fiyatların yüksek olduğunu belirten Yücel, şunları söyledi:’’Geçen yıl ilkbaharda birçok bölgede elma ağaçları dondan zarar gördü. Üretimin az olduğunu gören üreticiler, sonbaharda ürünü satmayıp soğuk hava depolarında bekletmeyi tercih etti. Yaralanmış ve hasar gören, depolanmaya uygun olmayan elmalar sonbahar aylarında manav ve pazarlarda kilosu 75 kuruştan satışı sunuldu. Borcu olmayan elma üreticileri, satmayıp saklamayı tercih edip kazançlı çıktı. Üreticilerin yaklaşık yüzde 70’i elmasını depoladı. Biriken borçları nedeniyle elindeki elmaları satmak zorunda kalan üreticiler ise zarar etti. Kısaca elmayı satan değil saklayan kazandı.’’

Mustafa Yücel, soğuk hava depolarında bekletilen Amasya, golden ve starking cinsi elmaların toptancı hallerinde kilosunun 1.2 ile 1.4 YTL’den, manavlarda ise 2 YTL’den satışa sunulduğunu kaydederek ‘’Elma rekoltesi düşük olduğu için elma fiyatları düşmez’’ dedi.

/ KAYSERİ

06.02.2007


 

Maliye’den rakıyı kurtarma formülü

Maliye Bakanlığı, sigarada paket başına asgari maktu özel tüketim vergisinin 0,20 YTL artırılması için taslak hazırlarken, rakıya özel tüketim vergisi (ÖTV) zammını engellemek için de harekete geçti.

Avrupa Birliği’ne (AB) uyum süreci kapsamında yapılan görüşmelerde, AB tarafı, Türkiye’nin sigara üzerindeki ÖTV’de de Birliğe uyum sağlamasını istedi.

Maliye Bakanlığı Gelir Politikaları Genel Müdürlüğü sigaraya uygulanan asgari maktu ÖTV için bir kararname taslağı hazırladı. Bu arada, Maliye Bakanlığı, rakının, AB’nin yüksek oranlı özel tüketim vergisi tarifesinden korunması için de harekete geçti. Edinilen bilgiye göre, uyum çalışmaları sırasında Avrupa Birliği, Türkiye’nin de içkilere, alkol derecesine göre ÖTV uygulamasını istedi. Maliye Bakanlığı da, bu çerçevede alkollü içkilerin yeni bir ÖTV rejimine bağlanması için çalışmalara başladı. Ancak bu çalışmalarda, yerli içki rakının, yüksek alkol derecesine sahip olması nedeniyle, yeni sistemden çok fazla olumsuz etkileneceği ortaya çıktı. Bunun üzerine AB’deki uygulamalar taranmaya başlandı. Yunanlıların ‘Uzo’sunun, yüksek alkol derecesine rağmen, AB sistemi dışında vergilendirildiği anlaşıldı. Yapılan araştırmada, rakı ile benzer özelliklere sahip Uzo için Yunanistan’ın AB’den düşük oranlı ÖTV istediği, ancak reddedildiği belirlendi. Yunanistan bunun üzerine Dünya Ticaret Örgütüne (DTÖ) başvurarak Uzo’yu ‘’Milli içki’’ olarak tescil ettirdi ve ardından da bu düzenleme ile ilgili AB’nin Yüksek Mahkemesi olan Avrupa Adalet Divanına başvurdu. Söz konusu mahkemenin de bu ülkeyi haklı bulmasının ardından AB’nin Uzo’ya düşük oranlı ÖTV’yi kabul ettiği tesbit edildi. Maliye Bakanlığı, rakı için de aynı yolun izlenmesi ve DTÖ tarafından ‘’Türkiye’nin milli içkisi’’ olarak tescili için Dış Ticaret Müsteşarlığına başvurdu.

/ ANKARA

06.02.2007


 

Hastahanelerin otomasyonu için 9 milyon YTL ödendi

Sağlık Bakanı Recep Akdağ, 2006 yılında, hastahane bilgi sistemi satın alan 361 hastahanenin otomasyon programları için 9 milyon 260 bin 818 YTL ödendiğini bildirdi.

DYP Denizli Milletvekili Ümmet Kandoğan’ın soru önergesini ceövaplayan Akdağ, hastahanelerdeki otomasyon sistemlerine ilişkin bilgi verdi. Sağlık Bakanlığına bağlı her bir hastahanenin hastahane bilgi sistemlerine kapsayan otomasyon programı için ödediği meblağın, hastahanelerin niteliği, fiziki durumu ve kapasitesine göre birbirinden farklı olduğunu belirten Akdağ, bunun, hastahanelerin döner sermayeleri tarafından ödendiğini kaydetti. hastahanelerin bir kısmına, hastahane bilgi sistemleriyle birlikte eleman, donanım ve diğer bazı hizmetleri de satın alma yoluna gidildiğini kaydeden Akdağ, sadece hastahane bilgi sistemi satın alan 361 hastahanenin, 2006 yılı içinde otomasyon programları için 9 milyon 260 bin 818 YTL ödendiğini bildirdi. Akdağ, 2006 yılı itibariyle yapılan anket sonuçlarına göre, bakanlığa bağlı hastahanelerin yüzde 59.68’inin satın almış oldukları programları, diğer hastahanelerin yüzde 28.46’sının hizmet alımı, yüzde 6.37’sinin hibe, yüzde 4.49’unun kendi kaynaklarıyla geliştirdiği ve diğer yöntemlerle tedarik edilen programları kullandığını kaydetti.

/ ANKARA

06.02.2007


 

İthalatta Uzak Doğu’nun payı artıyor

Türkiye, Uzak Doğu ülkelerinden, 2006’da yılında 20 milyar dolarlık ithalat yaparken, bu ülkelerin toplam ithalat içindeki payı yüzde 14,6’ya yükseldi.

Türkiye’nin geçen yıl ithalat yaptığı ilk 50 ülke arasında, Çin, Güney Kore, Japonya ilk sıralarda yer aldı. Türkiye İstatistik Kurumu verilerinden yapılan hesaplamalara göre, Türkiye’nin ithalatında Rusya Federasyonu 17 milyar 493 milyon 643 bin dolarla ilk sırada yer alırken, 14 milyar 554 milyon 336 bin dolarla Almanya ikinci sırada yer aldı.

Çin tüm dünyada olduğu gibi Türkiye’nin ithalatındaki payını da arttırarak, üçüncü sıraya yerleşti. Bir önceki yıla göre yüzde 38,7 artışla, bu ülkeden 9 milyar 553 milyon 487 bin dolarlık ithalat gerçekleştirilirken, Çin’in Türkiye’nin ithalatından yüzde 7 oranında pay aldı. Çin’den yapılan ithalat 2005 yılında 6 milyar 885 milyon 400 bin dolardı.

/ ANKARA

06.02.2007


 

Ocak’ta 5 otomobilden 4'ünü AB'ye sattık

Otomotiv ihracatının yüzde 81’i, bir diğer ifadeyle beşte dördü Romanya ve Bulgaristan ile birlikte üye sayısı 1 Ocak 2007 itibariyle 27’ye ulaşan Avrupa Birliği’ne yapıldı.

Uludağ İhracatçı Birlikleri (UİB) verilerinden derlenen bilgiye göre, Türk otomotiv sektörü, Ocak ayında gelişmiş batı ülkeleri başta olmak üzere, 5 kıtada toplam 128 ülke ve özerk bölgeyle 11 serbest bölgeye ihracat yaptı.

Toplam 1 milyar 126 milyon 814 bin dolarlık otomotiv ihracatının, 913 milyon 284 bin dolarlık kısmı, Türkiye’nin geleneksel olarak en büyük ticari partnerleri konumundaki AB ülkelerine gerçekleştirildi. AB üyesi 26 ülkeye yapılan ihracat, toplam otomotiv ihracatının yüzde 81’ini karşılarken, diğer 102 ülkeye yapılan ihracat, 213 milyon 530 bin dolar ile sınırlı kaldı. Kıbrıs’a Ocak ayında ihracat yapılmadı. AB ülkeleri arasında, Almanya, İtalya, Fransa ve İngiltere’ye yapılan ihracat, 576 milyon 62 bin dolar ile toplam otomotiv ihracatının yarısından fazlasını oluşturdu. AB üyesi Hollanda, Belçika, İrlanda, Avusturya, İsveç, Yunanistan, Finlandiya, Danimarka, Portekiz, Lüksemburg, Polonya, Letonya, Macaristan, Litvanya, Slovenya, Slovakya, Malta, Çek Cumhuriyeti, Estonya, Bulgaristan ve Romanya’ya yapılan ihracat da yine üst sıralarda yer aldı.

/ BURSA

06.02.2007


 

Servetin yüzde 85’i yüzde 10'un elinde

Dünyada 1 milyar insanın günde 1 dolara geçindiği, zenginlerin aşırı yoksul 1 milyar insandan 38 bin 486 kat fazla gelir elde ettiği bildirildi.

Anadolu Aslanları İşadamları Derneği Konya Şubesi Başkanı Ali Sarı, yaptığı açıklamada, Birleşmiş Milletler Üniversitesi Kalkınma Ekonomi Araştırmaları Enstitüsü ve Türkiye İstatistik Kurumundan aldıkları bilgiler doğrultusunda yaptıkları araştırmaya göre, 2006 yılında gelir dağılımı eşitsizliğine bakıldığında servetin Kuzey Amerika, Avrupa ve Asya-Pasifik bölgesindeki Japonya ve Avustralya gibi ülkelerde yoğunlaştığını söyledi. Bu ülkelerin dünyanın hane halkı servetinin yüzde 90’ını elinde tuttuğunu vurgulayan Sarı, dünyada yaşayan yetişkinlerin sadece yüzde 2’sinin servetinin kalanların yüzde 50’sinden fazla olduğunu anlattı. Dünya nüfusunun yüzde 10’unun dünya servetinin yüzde 85’ine sahip olduğunu dile getiren Sarı, dünyanın en varlıklı insanlarının yüzde 30’unun ABD, yüzde 27’sinin ise Japonya’da yaşadığını kaydetti.

Az gelişmiş ülkelerde toprak ve çiftlik mülkiyeti, gelişmiş zengin ülkelerde ise nakit ve mücevheratın önemli olduğunu ve değerli görüldüğünü vurgulayan Sarı, servet dengesizliğinin, gelişmenin önünde engel olduğunun kabul edildiğini bildirdi.

/ KONYA

06.02.2007


 

Tarım sektörü çökerse, Türkiye ekonomisi çöker

Aydın Ziraat Odası Başkanı Arif Gürdal, ‘’Tarımın var olup olmaması, Türkiye’nin geleceğinin olup olmaması ile özdeştir’’ dedi. Gürdal, yaptığı açıklamada, Türk tarımının iyi gitmediğini savunarak, bunun milli bir tarım politikasının oluşturulamamış olmasından kaynaklandığını söyledi.

‘’Bizim öncelikle milli tarım politikasına ihtiyacımız var’’ diyen Gürdal, Türkiye’de en fazla katma değer oluşturan sektörün tarım sektörü olduğunu vurgulayarak, şöyle konuştu: ’’Eğer tarım sektörü çökerse, Türkiye’nin ekonomisi çöker. Tarımın var olup olmaması, Türkiye’nin geleceğinin olup olmaması ile özdeştir. Bütün üreticiler bunun farkındadır. Ama özellikle Türkiye’yi idare eden insanların da bunun farkında olmaları gerekmektedir. Son zamanlarda Ziraat Odalarının bu konuda çok büyük çabaları vardır. Diğer büyük sektörlere Türk tarımını ve Dünya tarımını anlatma konusunda son derece başarılı olduk. Türk Tarımının geleceğinin nasıl olması konusunda politikalar üretiyoruz. Stratejiler belirliyoruz ve yol haritaları çiziyoruz.’’

Bundan sonraki aşamada doğru politikaların üretilmesi, tarıma hak ettiği desteklerin verilmesi ve rekabet etme şartlarının sağlanması durumunda Türk tarımının geleceğinin aydınlık olacağına inandığını ifade eden Gürdal, hükümetin prim sistemi yerine fark fiyat sistemine geçmesi gerektiğini belirtti.

Üreticilerin en büyük sorunlarının başında elektrik ve mazot fiyatlarının yüksekliği olduğunu dile getiren Gürdal, girdi maliyetlerinin yüksekliği sebebiyle Türk üreticisinin yurt dışında rekabet şansının bulunmadığını kaydetti.

/ AYDIN

06.02.2007


 

BOTAŞ’ın birinci ihedefi arz güvenliği

BOTAŞ Genel Müdür Vekili Saltuk Düzyol, BOTAŞ’ın depolama, iletim ve ticaret olmak üzere üç aynı şirkete bölüneceğini ve sadece iletim şirketi devletin elinde kalacak şekilde diğerlerinin özelleştirileceğini belirterek, BOTAŞ’ın 2009’dan sonraki ana faaliyetinin, iç piyasada yüzde 20’lik bir gaz ticareti ile iletimden ibaret olacağını söyledi.

Düzyol, ayrıca uluslararası projelerdeki amaçlarını da arz güvenliğini artırmak, ucuz gaza erişim ve bu işin hem taşımacılığından hem de ticaretinden para kazanmak olduğunu söyledi. En önemli enerji kaynaklarından biri olan doğalgaz konusunda jeopolitik olarak önemli bir noktada bulunan Türkiye, bu konumundan en üst seviyede yararlanmak için çok sayıda proje sürdürüyor. Dünya çapında büyük projelere imza atan BOTAŞ, yeni projelerle hem enerjide arz güvenliğini tümüyle sağlamlaştırmak hem de bulunduğu konum dolayısıyla enerji ticaretinde önemli bir oyuncu olarak yer almak istiyor.

/ ANKARA

06.02.2007


 

Un satışları arttı

Ekmek makinası satışlarındaki yükselmeyle birlikte, makina için hazır un karışımları üreten Söke Un firmasının da satışlarını katladığı belirtildi.

Söke Un Ürün Müdürü Aliye Bayar, ekmek makinası için 3 yıl önce bir Ar-Ge çalışması yaptıklarını, son dönemde makina satışlarının yükselmesiyle bu ürünlere beklemedikleri oranda ilgiyle karşılaştıklarını belirtti.

Piyasada satılan ekmek yapma makinalarının kitapçıklarında Türkiye’de bulunmayan maya ve un çeşitleriyle tarif verildiğini, bu nedenle makina alanların başarısız sonuçlarla karşılaştığını dile getiren Bayar, şöyle konuştu: “Tariflerdeki karışıklıklar nedeniyle insanlar 5-6 deneme sonrası ekmek yapmayı başarabiliyordu. Bu sorunu görerek ekmek için ideal ölçülerle un ve mayadan oluşan paketler hazırladık. Ekmek yapmayı pratikleştiren ürünlerimiz sayesinde, makina satışları da yükseldi. Son dönemde karışım unlarımızın satışında da beklemediğimiz oranlarda artışlar oldu. Geçen yıl beklediğimiz hedefleri üç kat aşarak yaklaşık 100 bin koli mal sattık. Satışların artmasıyla hedeflerimizi de genişlettik. Yeni yılda rakiplerimizin de olacağını düşünerek planlama yaptık. Karışım un satışının toplam ciromuz içinde yüzde 3 pay almasını beklerken, bu oran 2006’da yüzde 7’ye çıktı. Bunu 2007’de yüzde 10 olarak planlıyoruz.”

/ İZMİR

06.02.2007

 
Sayfa Başı  Yazıcıya uyarla  Arkadaşıma gönder  Geri

 

Bütün haberler


 Son Dakika Haberleri
Kadın ve Aile Dergisi Çocuk Dergisi Gençlik Dergisi Fikir Dergisi
Ana Sayfa | Dünya | Haberler | Görüş | Lahika | Basından Seçmeler | Yazarlar
Copyright YeniAsya 2004